Öğ-Der Başkanlar Kurulu: Karma Eğitim Kalkmalı

ÖĞ-DER Genel Başkanı İsmail Hakkı Akkiraz’ın basın açıklaması

 

ÖĞ-DER Merkez Yönetim Kurulu Üyeleri

Şube Başkanlarımız

Basınımızın değerli mensupları

ÖĞ-DER olarak her ay yapmakta olduğumuz bir şube başkanları toplantısını daha icra etmekteyiz. Her toplantıda olduğu gibi bugün de Talim ve Terbiye ve buna bağlı gelişen olayları Milli Görüş açısından değerlendirmeye çalışacağız.

 

Biz Müslüman bir toplumuz ve evlatlarımızın surlu Müslümanlar olarak yetişmesini istiyoruz. Çocuklarımızın şuurlu samimi Müslümanlar olarak yetişmesinin üç unsuru vardır. Bunlar Aile, çevre ve okuldur. Okul dediğimiz zaman da Öğretmen, öğrenci, müfredat ve kitaplar akla gelmektedir. Ülkemiz Müslüman bir ülke olmasına karşılık Lozan’la birlikte yüzünü İslam’dan batıya ve batının temel kabul ettiği esas ve kıstaslara çevirmiştir. Bu yöneliş Talim ve Terbiyemizi de olumsuz etkilemiştir. Batı diye ifade edilen düşünme ve yaşama biçiminin temelinde Yahudilik, Hıristiyanlık ve Ateizm bulunmaktadır. Ülkemizde yürütülmekte olan Eğitim nizamının dayandığı kaynak batıcılık olduğu için dayatılan muhteva ister istemez Yahudilik, Hıristiyanlık ve Ateizm merkezli olmaktadır. Bunu için okul kitaplarımız İslam’ın Temel kaynakları yok sayılarak hazırlanmakta, bu okul kitaplarıyla hayata hazırlanan gençlerimiz İslam’dan habersiz bir şekilde eğitimlerini tamamlamak zorunda bırakılmaktadırlar. Bu eğitim anlayışı, insanın yaratıldığı temiz fıtrata uygun olmadığı için Müslüman milletin evlatlarını okuyan diplomalı cahiller olarak piyasaya sunmaktadır.

 

Biz Müslümanlar çocuğun temiz bir fıtratla, günahsız olarak doğduğuna inanırız. Ebu Hüreyre (r.a) rivayet etmiştir. Peygamberimiz (s.a.v)  buyuruyor: “Hiç bir doğan çocuk yoktur ki, fıtrat (İslam) üzere doğmuş olmasın. Sonra onu annesi, babası Yahudileştirir; Hıristiyanlaştırır ve Mecusileştirirler...” buyurdular. Sonra Ebu Hüreyre: (Resulüm!) Sen yüzünü hanif olarak dine, Allah insanları hangi fıtrat üzere yaratmış ise ona çevir. Allah'ın yaratışında değişme yoktur. İşte dosdoğru din budur; fakat insanların çoğu bilmezler.” (Rum: 30) ayetini okudu. (Müslim Kader: 6)

 

İnsan aldığı terbiye ile ya bu fıtratı muhafaza ederler veya bunu kaybederler. Çocuğun ilk terbiyecileri Anne ve babalarıdır. Anne ve baba hangi dine mensupsa evlatlarını mensup oldukları din üzere terbiye ederler. Yukarıda zikredilen hadis buna işaret eder.

Modern ve batıcı anlayış İslam’a karşı olduğu için insanın İslam fıtratı üzere yetişmesine engeldir. Bunun için

1- Aile Kurumu ifsat edilmiştir. Böylelikle anne ve babalar çocuğun eğitiminde etkisiz hale getirilmiştir.

2- Çevre İslam’dan uzaklaştırılmıştır. Bundan dolayı ıslah edici özelliğini kaybetmiş, ifsat unsuru haline dönüşmüştür. Televizyonlar ve sokaklar adeta maneviyat hırsızları gibi olmuş ve manevi soygunda birbirleriyle yarış halindedirler.

3- Okullar yanlış eğitim müfredatları ve kitapları yüzünden birer ifsat yuvaları haline dönüşmüştür. Talim ve Terbiyemiz, talimsizlik ve terbiyesizlik olarak anılır hale gelmiştir.

Ülkemizde yürütülmekte olan eğitim anlayışıyla gayesini gözeten Türkiye’yi köklerine bağlı lider ülke haline getirecek kaliteli şuurlu Müslüman nesiller yetiştirmek mümkün değildir.

Millet olarak bu gerçeği görmek zorundayız. Materyalist eğitimden maneviyatçı eğitime geçmeliyiz.

 

Maneviyatçı eğitim: Peygamberlerin ve onlarla birlikte hareket eden mümin ve muvahhit terbiyecilerin esas aldığı eğitim metodudur. Maneviyatçı eğitimin hedefi insanı yaratıldığı gaye istikametinde eğitmek ve kendisi ve içinde yaşadığı toplum için faydalı bir kimse olarak yetişmesini sağlamaktır.

Materyalist eğitim: Nemrutların, Firavunların, Ebu Cehillerin ve onların çizgisini benimseyen inkârcı ve müşrik terbiyecilerin esas aldığı eğitim metodudur. Materyalist eğitimin hedefi insanı yaratıldığı gayeden uzaklaştırarak inkârcı, müşrik, münafık ve dünyacı kimseler olarak eğitmek ve dünya egemenlerinin hizmetkârlığını severek yapacak köleler yetiştirmektir.

Biz bunlardan hangisini tercih etmeliyiz?

 

Elbette ki maneviyatçı eğitimi tercih etmeliyiz.

Çünkü maneviyatçı eğitime göre Talim ve Terbiye: İnsanın, yaratıldığı fıtratın muhafazası için doğumundan ölümüne kadar, İslam´ın temel esasları doğrultusunda itikatta, ilimde, akılda, din ve ahlakta, ibadet ve amelde, beden ve ruh sağlığında, sosyal hayatta, iktisatta, ekonomide, siyasette, hukukta; hidayet, feraset, dirayet sahibi salih kimseler olarak yetiştirilmesi, dünya ve ahiret saadeti için hazırlanması ilmi ve işi olarak tanımlanmaktadır.

Çünkü maneviyatçı eğitime göre Eğitimi: her sınıf ve seviyedeki insanın düşünce ve davranışlarında, yanlışı değil doğruyu, zararlıyı değil faydalıyı, zulmü değil adaleti, çirkini değil güzeli, kötüyü değil iyiyi seçip uygun vasıtalarla ameli meleke kazandırmaya yönelik planlı programlı çalışma süreci olarak işletilmektedir.

 

TEK ÇARE MİLLİ GÖRÜŞE DÖNMEKTİR

Milli Görüş bu milletin inancı ve tarihi geçmişidir. Bu inanç ve tarihi geçmiş İslam’dır. İslam ile batı birbirinin zıddıdır. Bu ikisinin birbiriyle uzlaşması, anlaşması imkânsızdır. Bir Müslüman Allah birdir, ondan başka ilah yoktur derken Batılılar ya üçtür diyorlar, ya da yoktur diyorlar. Onların ahlak dediğine biz sapıklık, bizim ahlak dediğimize onlar yobazlık ve gericilik diyorlar. Onların medeniyet dediğine biz cehalet, karanlık ve zulüm, bizim medeniyet dediğimize onlar hurafe ve uydurma şeyler diyorlar.

 

Milli Görüş her alanda olduğu gibi eğitim alanında da “Önce Ahlak ve Maneviyatı” esas almaktadır. Ahirete ve hesap gününe inanan kendisini haram olan bir iş teklif edildiğinde ben Allah’tan korkarım deyip helallere sığınan bir nesil yetiştirmeyi önemli bir görev olarak görür. Eğitimde bu anlayışa dönmeden iki yakamız bir raya gelmez.

 

Peygamberimiz (s.a.v)  buyuruyor: "Çocuklarınız düzgün konuşmaya başlayınca onlara (Lâ ilâhe illallah) Tevhid Kelimesini öğretin" (Beyhaki) Bu sorumluluğun gereği olarak Müslümanlar Kuran merkezli bir eğitim anlayışını geliştirmek ve uygulamak durumundadırlar.

Peygamberimiz buyuruyor: “Sizin en hayırlınız Kur’an’ı öğrenen ve O’nu başkalarına öğreteninizdir.” (Buhari)

 

Biz mücerret bir okumadan yan da olamayız. Kuran, okumayı Allah adına yapılması gereken bir faaliyet olarak tanzim etmiştir. Rabbimiz emrediyor: “Yaratan Rabbinin adıyla oku! O, insanı bir aşılanmış yumurtadan yarattı. Oku! Rabbin, en büyük kerem sahibidir. O Rab ki kalemle (yazmayı) öğretti. İnsana bilmedikleri şeyi öğretti. Gerçek şu ki, insan kendini kendine yeterli gördüğü için azar. Kuşkusuz dönüş Rabbinedir.” (Alak:1-8)

 

Bu esaslar, Kur’an ve sünnetten bağımsız olarak yürütülen mücerret eğitimin toplumu azgınlığa düşüreceğinin delidir. Ülkemizde yürütülmekte olan LAİLAHE İLLA MATERYALİZM eğitim modeli güvenliğimizi tehdit eden unsurların başında gelmektedir. Biz nesillerimizi şu üç esasa uygun olarak yetiştirmedikçe tehlikelerden kendimizi kurtaramayız. Peygamberimiz (s.a.v) buyuruyor: “Şu üç özellik üzerine çocuklarınızı yetiştirin: Peygamber sevgisi, O’nun ehli beytinin sevgisi ve Kur’an eğitimi. Çünkü Kur’an’ı ve ahkâmını öğrenip onu hayatında tatbik edenler, hiçbir hâkimiyetin bulunmadığı mahşer gününde peygamberler ve seçkin kişilerle birlikte Allah’ın hâkimiyeti altında güven ve emniyette olurlar.” (Feyzül Kadir: I/225)

 

Eğitimde Keskin ve Radikal çözümler istiyoruz

1. Ülkemizde yürütülen batıcı eğitimi milli değil, gayr-i millidir. Bu eğitim anlayışından hayır gelmemiştir, gelmeyecektir. Eğitim milletimizin temel görüşü olan MİLLİ GÖRÜŞ esaslarına göre yeniden inşa edilmelidir.

2. Karma eğitim kaldırılmalı ve kız ve erkek öğrencilerin okulları ayrılmalıdır.

3. Eğitimin üç amacı vardır. Birincisi: Genç nesillere İslam itikadını doğru bir şekilde öğretmek, İkincisi: Aksiyon ve eylem planında Salih amel esaslarını öğretmek, yüksek ahlak ve karakter kazandırmak, Üçüncüsü: Güzellik, estetik boyutu kazandırmaktır. Eğitim sistemi bu görevi yapacak hale getirilmelidir.

4. Okullarımızda mutlaka ibadet yerleri açılmalıdır. Uygulamalı eğitime imkân tanınmalıdır.

5. Eğitim sistemimiz ABD ve AB vesayetinden kurtarılmalı, batı kökten reddedilmelidir.

6. Kamuda çalışan bayan öğretmenler başta olmak üzer başörtüsü yasağı kaldırılmalıdır.

7. Mütedeyyin, namazını kılan öğretmen ve öğrencilerin Cuma namazına gitmeleri hala problemdir. Bu konuya köklü bir çözüm bekliyoruz.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

EĞİTİM Haberleri