Talat Yavuz'dan Kıyafet Tartışmalarına Tepki: Eski yasakçı zihniyetin hortlatılmasına izin vermeyiz

Eğitim-Bir-Sen’den kamuda kıyafet tartışmalarına sert tepki: “Eski yasakçı zihniyetin hortlatılmasına izin vermeyiz.”

Eğitim-Bir-Sen Genel Sekreteri Talat Yavuz'un son yazısı şöyle:

Ülkemizde uzun yıllar boyunca, 12 Eylül askeri darbesiyle iktidarı devralan Milli Güvenlik Konseyi tarafından hazırlanan “Kamu Kurum ve Kuruluşlarında Çalışan Personelin Kılık ve Kıyafetine Dair Yönetmelik” hükümleri kullanılarak ciddi insan hakları ihlalleri yapıldı.

Binlerce kadın memurun görevine son verildi, üniversite öğrencilerinin eğitimleri yarım kaldı. “Kamusal alan” tanımı genişletilerek memur olmayan başörtülü kadınlar dahi yasak kapsamına alındı; hastanelerde hasta yakınlarını ziyaret etmeleri, kamu sosyal tesislerinde konaklamaları engellendi.


“Bir milletin özgürlük iradesi bastırılamaz”

Metinde, Türkiye’nin yakın tarihinde yaşanan bu yasakların toplumsal hafızada derin yaralar açtığı vurgulandı:

“Tarih bize inancına saygılı, özgürlüğüne düşkün bir milletin uzun yıllar yasaklar, baskılar, ihlaller ve zulümle kontrol altında tutulamayacağını öğretti. Akan gözyaşı ve örgütlü mücadele, zulüm düzenini bir gün mutlaka yıkar. Öyle de oldu.”

Bu mücadelede dönüm noktası, Eğitim-Bir-Sen Genel Yönetim Kurulu’nun 15 Mart 2013 tarihli 197 sayılı kararıyla başlatılan serbest kıyafet eylemi oldu. Ancak aradan geçen yıllara rağmen, bazı yöneticilerin “eski Türkiye’nin alışkanlıklarından sıyrılamadığı” ifade edildi.


“Yasakları hatırlatan her adım, toplumsal barışı zedeler”

Açıklamada, son dönemde yeniden alevlenmeye başlayan kıyafet tartışmalarına tepki gösterilerek şu ifadelere yer verildi:

“Kamuda kıyafet serbestliği meselesi zor da olsa toplumsal bir mutabakatla çözülmüştür. Ancak bugün başka gerekçelerle yeniden kıyafet tartışması çıkarılmaya çalışıldığını görüyoruz. Hangi yasal güç unsuru kullanılırsa kullanılsın, bize eski dönemleri hatırlatacak her girişim tartışmayı yeniden başlatır ve hukuk denetiminden geçmez.”

Yöneticilerin çalışanlara kravat, gömlek veya kumaş pantolon zorunluluğu getirme girişimlerinin “geriye dönüş” anlamına geldiği, bunun hem toplumsal hem de kurumsal huzuru zedeleyeceği belirtildi.


“Pedagoji belirlesin, biz uyalım”

Açıklamada ayrıca öğretmenlerin kıyafetlerine ilişkin tartışmalara da değinilerek şu öneri getirildi:

“Ergenlik dönemindeki öğrencilerin derslerine girecek öğretmen kıyafetinin sınırlarını pedagoji bilimi tanımlasın. Hep beraber ona riayet edelim. Bu da bir çözüm yoludur.”

Öğretmenlerin ve yöneticilerin sorumluluk bilinciyle hareket etmesi gerektiği, hakların kötüye kullanılmasının bu özgürlükleri tartışmaya açabileceği uyarısı yapıldı.


“Kravatı çıkarın, rahatlayın!”

Açıklama, yöneticilere yönelik dikkat çekici bir tavsiyeyle son buldu:

“Her kademeden yöneticimize de bir tavsiyemiz olsun: Makamınıza kravatsız ama özenli bir şekilde giyinmiş bir memurunuz ya da öğretmeniniz girdiğinde rahatsız oluyorsanız, siz de kravatınızı çıkarın. Bir deneyin, rahatlayacaksınız. Hiçbir şey olmaz, korkmayın; mesele de kendiliğinden kapanır.”


Son söz: “Geriye atılacak hiçbir adıma razı olmayız”

Eğitim-Bir-Sen, geçmişte verilen mücadelenin yeniden sorgulanmasına izin vermeyeceklerini vurgulayarak açıklamasını şu sözlerle tamamladı:

“Geriye atılacak hiçbir adıma razı olmayız, başa dönmeyi asla kabul etmeyiz. Yasakların en keskin uygulandığı dönemlerde bile cesaretle mücadele edenlerin azmini kimse gölgeleyemez.”

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

MEB PERSONEL Haberleri