Türk Eğitim-Sen'den Tacettin Dergahı'na Ziyaret

Türk Eğitim-Sen Merkez Kadın Komisyonu, İstiklal Marşı’nın kabulünün 95. yıldönümü dolayısıyla Taceddin Dergâhı’nı ziyaret etti.

Türk Eğitim-Sen Merkez Kadın Komisyonu, İstiklal Marşı’nın kabulünün 95. yıldönümü dolayısıyla Taceddin Dergâhı’nı ziyaret etti.

Genel Merkez Kadın Komisyonu Başkanı Firdes Işık, Kadın Komisyonu Üyeleri, Genel Merkez Yöneticileri, Türkiye Kamu-Sen'e bağlı sendikalarımızın Kadın Komisyonu Başkanları, Yönetimi ve üyelerimizin katıldığı ziyarette, Mehmet Akif Ersoy dualarla anıldı. Vatandaşlar da İstiklal Marşı’nın yazılı olduğu ayraçlar ve Türk Bayrağı  dağıtıldı. İstiklal Marşı’nın okunmasının  ardından Merkez Kadın Komisyonu Başkanı Firdes Işık bir basın açıklaması yaptı. Işık açıklamasında: “İstiklâl Marşı, Kurtuluş Savaşı’nın manevi cephesinde yapılmış büyük ve muzaffer bir taaruzdur.” dedi.

ALLAH BU MİLLETE BİR DAHA İSTİKLAL MARŞI YAZDIRMASIN
“Bu gün 96 yıldır Türkiye Cumhuriyeti’nde ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinde gururla okuduğumuz milli marşımızın kabulünü ve güftecisi Mehmet Akif ERSOY’u anmak üzere toplandık.

Değerli Arkadaşlar,
İstiklal Marşının yazıldığı döneme baktığımızda henüz Kurtuluş Savaşı devam etmekte, Anadolu’nun birçok şehri işgal altında. Türk ordusu, halkla beraber canları pahasına mücadeleye devam etmekte. Bu zorlu savaş sırasında milleti coşturacak, heyecanlandıracak manevi bir destek gerekliydi.

Tam da bu sırada yedi iklime karşı zafer kazanan bir milletin milli bir marşının olması gerektiğine inanılarak Eğitim Bakanlığınca bir yarışma açılıyor ve teşvik için de 500 lira ödül verileceği açıklanıyor. Ödül nedeniyle Mehmet Akif yarışmaya katılmıyor. Hasan Basri Beyden ödülün kaldırıldığını duyan Akif, şiiri yazmaya ikna oluyor ve o muhteşem sanat eserini burada Taceddin Dergâhında yazıyor.12 Mart 1921’de Mecliste Hamdullah Suphi tarafından okunan şiir alkışlarla “İstiklal Marşı” olarak kabul ediliyor.

O dönemde inandığı gibi yaşayıp yaşadığı gibi inanan ve 8 çocuğu bir memur maaşıyla geçindirmeye çalışan, üzerine giyecek bir paltosu bile olmamasına rağmen para karşılığı marşımızı yazmayı kabul etmeyen ve yaşadığı yoksulluktan utanç duymayan onur ve gurur sahibi bir Mehmet Akif karşısında bugün ne yazık ki onurunu hiçe sayarak makam ve para uğruna kalemlerini satanları, yüreklerini satanları gördüğümüzde Akif’in değerini bir kez daha anlıyoruz.

İstiklal Marşı dünyada eşi, benzeri olmayan bir marştır.
Bizim marşımızı diğer milli marşlardan ayrıcalıklı kılan adının “İSTİKLÂL” olmasıdır. Bu kavram; var olduğu günden beri Türk Milletinin en önemli karakterinin adıdır. Türk Milleti tarihin hiçbir döneminde başka milletlerin esareti altına girmemiş, bağımsızlıkları uğruna bedenlerini düşmana siper etmekten çekinmemiş, topraklarımız şehit kanıyla sulanarak bu günlere gelinmiştir. Orhun yazıtlarında da Büyük Önder Atatürk’ün Gençliğe Hitabesinde de İstiklâl Marşı’nın tamamında da Türk Milletinin genetik özelliklerinden olan hürriyet ve bağımsızlık vurgusunun yapılması bundandır.

İstiklal Marşı Kurtuluş Savaşı henüz kazanılmamışken yazılmış ve Cumhuriyetin ilanından önce kabul edilmiştir

İstiklâl Marşı; Türk Milletinin millî ve manevi değerlere sarılarak zaferlere imza atışının, Tarihlere sığmayacak yüreklilikteki bir mücadelenin, emperyalizme, milli birlik ve beraberlikle dünyaya kafa tutuşun, “Ne mutlu Türk’üm diyebilene.” diyenlerin ve asil bir milletin genetik özelliklerinin vurgulandığı ortak bir mutabakat belgesidir.

İstiklâl Marşı, Kurtuluş Savaşının manevi cephesinde yapılmış büyük ve muzaffer bir taaruzdur.
Türk Milletinin ortak değer ve duygularının tercümesidir.

Geçmişimizi tanımak olan İstiklal Marşı’mızı, bugünümüzü anlayıp değerlendirebilmek için ve geleceğimizden emin olabilmek için çok iyi kavramamız gereklidir.

Bu muhteşem sanat eserini kavradığımız takdirde Büyük Önder Atatürk’ün yeni nesillere Türk istiklâlini ve Türk Cumhuriyetini sonsuza dek koruma ve kollama görevini neden birinci vazife olarak verdiğinin de farkında olacağız.

Farkında olacağız ki iç ve dış düşmanlarımızın ülkemiz ve milletimiz üzerindeki oynamak istediği oyunlar bozulsun, birlik ve beraberliğimiz daim olsun. Sonsuza dek İstiklâl Marşımız gururla okunsun, en son ocak kalsa bile Bayrağımız şanla dalgalansın, dinimizin temeli olan ezanlarımız, yurdumuzun üstünde sonsuza dek inlesin, vatansız kalmayalım diye bu toprakların altında kefensiz yatanların ruhları sızlamasın.

Milli ve ahlaki değerlerimizin yozlaştığı, İstiklal Marşımızın okunup okunulmamasının gündeme getirildiği, Andımızın okutturulmadığı, Arif Nihat Asya’nın Bayrak şiirinin kitaplardan çıkarıldığı bir süreçten; iç ve dış politikalarda milli çıkarların yerine şahsi çıkarların öne çıkarıldığı, insanların milli duygularının yok edilip bireyselleştirildiği bir süreçten geçiyoruz.

Ama bu süreç bizleri korkutmuyor. Çünkü biz büyük ve köklü bir milletiz. İstiklal Marşımızda da karşılığını bulan mücadeleci ruhumuz; bağımsızlık aşkımız; vatan, millet, bayrak sevgimiz, Türkçe konuşup Türkçe konuşan zihnimiz hep diri kalacak, yüreğimiz bu değerler karşısında hep aynı heyecanla atacak.

Böyle zamanlarda birlik ve beraberliğimize daha çok sarılacağız. Büyük millet olmanın gereğini eskiden olduğu gibi şimdi de yarın da yerine getireceğimizden kimsenin şüphesi olmasın. Çünkü bizler gücümüzü şanlı tarihimizden, bayrağımızdan, aziz şehitlerimizin kanlarıyla suladığı topraklarımızdan, milli ve manevi değerlerimizden alıyoruz. Biz gücümüzü İstiklal Marşımızdan,

Atatürk’ten alıyoruz.
Korkmuyoruz! Çünkü biz;
Ebediyyen sana yok, ırkıma yok izmihlal:
Hakkıdır, hür yaşamış bayrağımın hürriyet;
Hakkıdır, Hakk'a tapan, milletimin istiklal.

Dizelerinde yerini bulan ezelden ebede hür yaşamayı şiar edinen, Allah’a inanan ve doğrudan yana olan büyük Türk Milletiyiz.

Bugün bizim yaptığımız gibi gelecek nesil de gücünü tarihten, ay yıldızlı bayrağımızdan alacak ve İstiklal Marşımızı heyecanla, gururla, coşkuyla okumaya devam edecektir.

Ülke ve millet olarak geçirdiğimiz şu zor günlerde ay yıldızlı bayrağımız şanla dalgalansın diye, vatan topraklarına ve kutsal değerlerimize dokunulmasın diye, birlik ve beraberliğimiz bozulmasın diye canları pahasına kahramanca mücadele eden askerimize ve polisimize başarılar diliyor, Allah yar ve yardımcıları olsun diyorum.

Cumhuriyetimizin Kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve vatan Şairimiz Mehmet Akif Ersoy başta olmak üzere bu vatan için mücadele edip gerçek dünyaya göç edenleri ve var olduğumuz günden bugüne kadar vatan için canlarını veren bütün şehitlerimizi rahmetle, minnetle anıyorum.
Yaralı gazilerimize acil şifalar diliyorum.

Allah bir daha bu millete İstiklal Marşı yazdırmasın diyor,  saygılar sunuyorum.”

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

MEB PERSONEL Haberleri