Çocuklar; merakları, öğrenme hızları ve karşılaştıkları sorunları çözme becerileriyle dünyaya gelirler. Onları yavaşlatan ya da güçsüzleştiren, çoğu zaman farkında olmadan sergilediğimiz hatalı tutumlarımız ve yanlış eğitim anlayışıdır. Bu nedenle en önemli görevimiz, çocukların hayatını “kolaylaştırmak” uğruna onları farkında olmadan zayıflatmamak ve kendi ayakları üzerinde durmalarına fırsat tanımaktır. Çünkü eğitim, “ideal insanı” yetiştirmek değil her çocuğun kendi idealini keşfetmesine rehberlik etmektir.
Mutluluğun ve Çabanın Değeri
Araştırmalar gösteriyor ki mutluluk bulaşıcıdır. Stres de öyle. Çocuğun içinde büyüdüğü duygusal iklim; onun zihnini, bedenini ve geleceğini şekillendirir. Bugün sınıflarımızda çabanın, hatalardan öğrenmenin ve pes etmemenin önemini kavramış öğrenciler yetişiyorsa; bu sizin sabrınızın, emeğinizin ve gönlünüzün güzelliğinin bir sonucudur. Eğitimin özü, çocuğun dünyasına dokunabilmektir; bilgiyi yalnızca zihne değil, kalbe de işleyebilmektir.
Hayatla Kurulan Köprü: Öğretmenlik
Okulun içinde olup bitenlerle dışarıdaki hayat arasında bir boşluk olduğu sıkça söylenir. İşte o boşluğu kapatanlar sizlersiniz. Çünkü öğretmenlik sadece müfredatı yetiştirmek değil hayata tutunma biçimini şekillendirmektir. Bugün biliyoruz ki övgü, kişiliğe değil çabaya yöneldiğinde güçlendirir. “Çok zekisin.” demekten çok, “Bu sonuca ulaşmak için epey emek vermişsin.” diyebilmek değerlidir. Çocuk kendine güvenmeyi, yetenekleri fark edilip gayreti takdir edildiğinde ve çalışmaları görüldüğünde öğrenir. Sizler; yeteneği kanıtlama baskısı oluşturmadan, her çocuğun kendi hızında gelişmesine izin veren bir anlayışın temsilcisiniz.
Hayat bazen zorlaşır, yol görünmez olur ama siz öğretmenler hem çocuklara hem de velilere anlamlı bir hayat için koşulların değil insanın kendisinin belirleyici olduğunu gösterirsiniz. Yılmazlığın, emekle kazanıldığını onların kalbine yazarsınız. Çoğu çocuk için “Her şeyden vazgeç ama kendinden asla.” diyen ses, bir öğretmenin sesidir. Sınırların ancak ötesine geçildiğinde hissedildiğini de imkânsız denen şeyin çoğu zaman cesaretsizliğin adı olduğunu da siz öğretirsiniz. Hayatın ilk yıllarında yük taşıyan, utançla sessizleşen çocukları da en çok siz görür, en çok siz iyileştirirsiniz. Çünkü bilirsiniz ki olumsuz duyguları bastırmak olumsuzlukları ortadan kaldırmanın aksine onları büyütür; sosyal ve duygusal açıdan dibe vurmayı görmezden gelmek koşulları daha da ağırlaştırır. Siz çocuklara nefes olursunuz, değerin dışarıdan değil kendi emeklerinden alınacağını gösterirsiniz.
Güven ve İz Bırakan Emek
Hayatın pek çok alanında verilen sözlerin karşılığı bulunmaz Bu yüzden değer azalır. Ama öğretmenin sözü farklıdır: Siz konuştuğunuzda çocuk güvenir, siz anlattığınızda dünya çocuk için bir anlam ifade eder. Siz dokununca kalplerde iz kalır. Bugün ülkenin dört bir yanında umut eken, bir çocuğun gözündeki ışığı yorgunluğun üstünde tutan, her koşulda insana odaklanan bütün öğretmenlere gönülden teşekkür ediyorum. Sizler bu ülkenin sessiz mimarları, yarınların şekillendiricilerisiniz. Büyük Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün kurduğu ve sonsuza kadar yaşayacak Türkiye Cumhuriyeti’nin güvencesi de yine sizlersiniz.
24 Kasım Öğretmenler Günü’nüz kutlu olsun!