YARGININ TEMEL SORUNU: HAKİM NİTELİĞİ

Doğan CEYLAN

YARGININ TEMEL SORUNU: HAKİM NİTELİĞİ

           Yeryüzünün en nitelikli insanları hâkim yapılmalıdır.

İktidar zayıfken yaptığı bütün icraatları iptal eden, iktidar güçlenince yaptığı bütün icraatları tasdik eden bir hukuk sistemi devlet için kanserli bir dokudur. Yapılan bütün icraatların tasdikçisi bir hukuk sistemi iktidarı hoşnut etse de zaman içinde devlete duyulan güven ve vatandaşların bağlılık duygusunu azaltacağından ülkenin temeline konulmuş bir dinamit gibidir. İktidar, böyle bir yargıyı besleyerek kendisinin ve ülkenin sonunu getirir.

                Türk hukuk sisteminin bu açıdan içler acısı durumda olduğunu cümle alem bilir. Yargıdaki iş yükü, bağımsızlık  ve sistem sorunları sürekli dile getirilirken hâkimlerin nitelik sorunu  dile getirilemez. Çünkü hâkimleri eleştirmek yürek ister. Oysa yargıda temel sorun nitelik sorunudur.

Ülkemizdeki hâkim niteliği nasıldır. Doğru seçim yapılmakta mıdır?

Taraflar arasında  doğru kararlar verilmesinde zeka tek başına yeterli değildir. Maalesef ülkemizde hâkim seçiminde kıstas sınavlardaki başarıdır. Oysa hâkim seçiminde kişinin zekası kadar  karekteri de önemlidir. Bu nedenle hâkim seçiminde son derece adil, özgüveni olan, özgür iradesiyle hareket edebilen, yönlendirme, tehdit veya baskı etkisinde kalmayacak kadar sağlam karakterli,  cesur insanların seçimi sağlanmalıdır. Bunun için hâkim adayları hakkında ciddi araştırmalar yapılmalıdır.

Özellikle idare mahkemelerine hâkim seçiminde, hiçbir devlet tecrübesi olmayan, hiçbir yerde çalışmamış, hayat ve kamu hizmeti tecrübesinden yoksun yeni mezun gençlerin sınava alınarak hâkim yapılması son derece yanlıştır.  Bu açıdan bakıldığında idari hâkimlerin devlet tecrübesi olan nitelikli kişiler arasından sınavla seçilmesi daha doğru olacaktır.

Hâkimlerin mesleki niteliği konusunda ise durum ortadadır. Bu nedenle ülkemizde Hâkim Uzmanlık Sınavı yapılması ve yargı mensuplarının uzmanlaşması için bir çalışma yapılmış ve bu düşünce kamuoyuyla 3-4 yıl önce paylaşılmıştır. Ancak uygulamaya geçilmemiştir. Hâkimlerin mutlaka bir alanda uzmanlaşması sağlanmalı ve o alanda istihdam edilmelidirler.

Hâkimin ne kadar yanlış karar verse de mesleki açıdan güvence altında olması, karar verilirken özensizliğe neden olmaktadır. Vermiş olduğu karalarda isabet olmayan hâkimler sistem içinde tutulmamalıdır. Bunun için, verilen kararların onanma ve bozulma oranlarına ilişkin kıstas getirilerek hak etmeyenler derhal görevden alınmalı, uygun görevlere geçişleri yapılmalıdır.

Bu gün ülkemizde davların yıllarca sürmesinin tek nedeni dosyaların fazlalığı olarak gösterilmektedir. Oysa hâkimlerin adeta karar vermeye korkması ve dosyaları uzatıp kendinden sonrasına devretmesidir. Dosyaya ilişkin karar verme niyetinde olmayan hâkim duruşma öncesinde dosyaları inceleyip kendisini karara götürecek bilgi ve belgeleri tamamlamak yerine, duruşma sırasında dosyaya göz atıp, başka bir tarihe ertelemektedir. Bu da birkaç duruşmada bitebilecek davaların yıllarca sürmesine neden olmaktadır.

Ülkemizde hâkimlerin nitelik sorunuyla birlikte bir de zihniyet sorunu vardır. Bu sorun da en az nitelik sorunu kadar önemlidir.  Hâkimler kendilerini, Türk Milleti adına karar vermek üzere seçilmiş  “bağımsız” kişiler olarak değil devletin memuru olarak görmektedirler. Devletin memuru olduğunu düşünen hâkimler, devletin kişilere yaptığı idari eylemler karşısında tarafsız bir tutumla karar vermek yerine devleti koruma güdüsüyle hareket etmektedirler.  Türk Milleti adına değil adeta devlet adına kararlar vermektedirler. Birçok hâkim için “Türk Milleti Adına” karar vermek kararların başında yer alan rutin yazılı bir metinden başka anlam ifade etmemektedir. Her ne kadar maaşını devlet ödese de, o paranın Türk milleti tarafından devlete verildiğini, kendisinin devletin emri altındaki bir memur değil Türk Milletinin temsilcisi olduğunu yürekten hisseden, bağımsız karakterli hâkimlere ihtiyacımız vardır. Bu nitelikteki hâkimlere kavuştuğumuz zaman yargı gerçek anlamda bağımsız olacaktır. Her hâkim iyi bilmelidir ki “Bir hâkim ancak karakteri kadar bağımsızdır.”

Doğan CEYLAN
Yönetim Bilimi Uzmanı

 

 

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.