Yeni sistemde yöneticilerimiz 7 özelliğe sahip olacak mı?

Yeni sistemde kamu yönetiminde köklü değişiklikler yapılmıştır. Acaba aynı değişiklikleri yöneticilerde de görebilecek miyiz? Yöneticilerin bazı özellikleri vardır ki birlikte çalıştıkları personeli kurumlarına her gün koşarak getirtir ya da her çalışma..

1- Yöneticiler yetki devrinde bulunmada cimri davranacak mı?

Bazı yöneticiler vardır ki yetki devrinde son derece cimridir. Bu tipler her yazıda kendisinin adının ve imzasının bulunmasından son derece keyif alırlar. Astlarına güvenmeyerek yetki devrinde bulunmayıp her yazıda yer alan ismiyle reklam yapma peşinde koşmak yönetsel becerilerde zayıflık alameti olarak algılanır.

Bazı yöneticiler de yetki devrinde o kadar ileri gitmiştir ki çalıştıkları kurumlarda misafir konumuna düşerler. Hemen hemen bütün yetkileri devrederek sürekli temsil ve tanıtım peşinde koşarlar. Hatta elektronik imzanın olduğu kurumlarda kendilerine gelen imzaları da başkaları atar. Bir de bu tür yöneticiler sürekli olmayacak işleri talimatlandırıp, itiraz edenlere ya yol bul, ya yol aç ya da yoldan çekil şeklinde üç seçenek sunarlar. Bilirler ki bu talimatları koşa koşa yerine getirecek çok sayıda gönüllü vardır.

2- Yöneticiler zor zamanlarda astlarını satacaklar mı?

Bazı zamanlar vardır ki yöneticinin bütün karakterini ortaya çıkarır. Bakanın imzaladığı bir yazıda yanlışlık yapılmışsa, amiriniz bu tür yanlışlıklar her zaman olabilir, çalışılan yerde hata da olabilir diyerek sorumluluk bana aittir mi diyor yoksa bütün fatura garibanlara mı çıkıyor? Bu sorunun cevabı yöneticinin karakterini ortaya çıkaran önemli bir mihenk taşıdır. Bazen yönetimde çok sıkıntılı anlar yaşanır. Son derece sıkıntılı ve sorumluluk gerektiren bir konunun çözüm sürecinde yöneticiniz rapor alıp gidiyor mu? Astlarını sorunlu konularla baş başa bırakıyor mu? Astlar sıkıntı zamanlarında yöneticimiz bizi satar diye düşünüyor mu? Bu soruların cevabı da karakter testinde son derece önemlidir.

Zor zamanlarda renk değiştiren yöneticiler, nasıl olsa amirler sürekli şeref verir, hesabı ise memurlar verir kuralını sürekli işletirler. Dolayısıyla yapılan hatalardan da astlar sorumludur. Amirin işi gücü yokta her yazıyı kontrol mü edecek? İyi bir amir zaten işten ziyade personeli yönetir ve olaylara kuşbakışı bakar. Amirin işten anlaması da beklenmemelidir. Önemli olan astları sürekli çalıştırmak ve üstleri idare etmektir. Zaten astlar yazıyı itinayla hazırlar, imzalarlar. Hatta elektronik imzaya geçilmişse şifreler birine verilir ve artık imza zahmetinden dahi kurtulunur.

Yine bu tipler Şefin kurallarını işletirler. Yani birinci kural; Amir her zaman haklıdır, ikinci kuralsa haksız olunan durumlarda birinci kuralın uygulanmasıdır.

3- Yöneticiler ekip çalışmasına uygun davranacaklar mı?

Bazı yöneticiler vardır ki kendisi olmadığı zaman işlerin tıkanacağını ve yürümeyeceğini düşünürler. Hatta yıllarca yıllık izin kullanmayan ve bunu övünç kaynağı olarak söyleyen yöneticileri görmüşsünüzdür. Bir yöneticinin her şeyi kendisinin yaptığına ve başarının kendisinden kaynaklandığına inanması öncelikle yöneticiyi yalnızlığa iter. Yöneticinin başarıda katkısı oldukça önemlidir, ancak başarıda katkısı bulunan takım arkadaşlarının yok sayılması ise şampiyon olan takımın sadece teknik direktörün şampiyonluğu kazandığını iddia etmesi gibi bir şeydir.

Her işi kendisi yapmaya çalışan ve kimsenin yaptığını beğenmeyen yöneticiler, bir müddet sonra kurumların sorunu haline gelirler. Yani sorun çözdüğünü zanneden yöneticiler farkına varmadan sorun haline gelirler. Astlarının yetişmesine zemin hazırlamayan, acaba yerimi alırlar mı diye astlarından endişe eden, onları motive etmeyen, ekip çalışmasında mesafe alamayan, her toplantıda fırça atacak personel arayan, gecenin bir vaktinde rastgele gördüğü bir sorunun çözümünü isteyen yöneticilerin ilk fırsatta bir terapiste gitmesini öneririz.

4- Yönetici iletişim kurmada sıkıntı çekiyor mu?

Yönetici iletişim kurmada sıkıntı çekmiyorsa başarı kendiliğinden gelecektir. Etkin iletişim beraberinde güven duygusunu getirir. Güven duyulmayan yöneticiler etkin iletişim kuramazlar. Çünkü, verilen her talimatının altında bir şeyler aranır ve her talimatı zihinsel arka planda sorgulanır. Bu durumu özetleyen ifade ise "yönetimde güven, denetimde şüphe esastır" ilkesidir. Eğer yönetici fikirlerini ve talimatlarını astlarının zihinlerine ve yüreklerine nakşederek iletebilirse iletişim çok rahat sağlanır. Sevilen ve güven duyulan bir yöneticinin talimatı astlara zahiren yük getirse de zevkle yerine getirilir.

Yine tedirgin yöneticilerle iletişim kurmak oldukça zordur ve yöneticinin tedirginliği astlara yıldırım hızıyla yansır. Astlarının her işinden şüphelenen yöneticilerle çalışmak ve iletişim kurmak oldukça zordur. Yani sizin ne anlattığınızdan ziyade nasıl anlaşıldığınız oldukça önemlidir. Bir de oturduğu koltuğu dolduramayan işportacı yöneticilerle iletişim oldukça zordur. Çünkü, bunlar işten çok uzak oldukları için konuyu anlamazlar ve anlamak için gayret te göstermezler.

5- Yöneticiler diklenmeden dik durabiliyor mu?

Yöneticinin cesur olması hiçbir şeyden korkmaması değildir. Cesaretin en önemli özelliği korkunun yönetilebilmesidir. Sürekli üstlerinden korkan ve astlarına aslan kesilen yöneticilerle uygulamada sıklıkla karşılaşılır. Cesur yöneticiler, kendisini ve astlarını risklerden koruyan ve yönetim riskini minimize ederler. Zamanında gerekli tedbirleri almayan yöneticilerin cesaret gösterisinin illüzyon gösterisinden farkı yoktur.

Yöneticinin "cesaretle" "dayılanmayı" birbirinden ayırt etmesi önemli bir beceridir. Zamanında gerekli tedbirleri almayan, performans hedeflerini gerçekleştiremeyen yöneticilerin yapabileceği seçenek ya görevi bırakmak ya da dayılanmaktır. Bir de imza atmaktan korkan yönetici tiplemesi vardır ki bunların davranışı bazen paranoya halini alır.

6- Yönetici astlarını takdir etmede zorlanıyor mu?

Astlarını şımartmaktan korktuğu için sürekli astlarına mesafe koyduğunu ifade eden bir yönetici bilerek veya bilmeyerek kendisini kandırıyordur. Astlarını şımartmaktan korkmak veya personelin gayretini yok sayarak sürekli hataları ön plana çıkartmak yorgun ve bezgin bir personel kitlesi oluşturur. Sonuçta gayretli ve becerikli personelin motivasyonu bozulduğu için bu personelin alanı boşaltmasıyla ikinci sınıf personelle çalışmak zorunda kalınır ki bu duruma yalakaların köşe kapması da diyebiliriz.

7- Yöneticiler işportacı tiplemesine uygun mu?

Uygulamada çok sayıda her işi yaparım abi mantığıyla mücehhez yöneticilerin olduğu sıklıkla görülmektedir. Bunlar, işlerinde son derece mahirdirler ve astlarını sürekli sıkıştırırlar, ama amirlerine karşı da sürekli el pençe divan dururlar. Bunlara kısaca duble karakterli yöneticide denilebilir. Bunlar işten anlamadıkları için emrinde çalışan memurlardan her konuda sürekli bilgi notu isterler. Yine amirlerine karşı yağcılıktan zaman bulup ta kendilerini yetiştirme zahmetinde bulunmadıkları için yaptıkları işlerden de anlamazlar. Yazı yazma kabiliyetleri de olmadığı için memurlardan basit veya zor olan her konuyla ilgili sürekli bilgi notu isterler. Bu durum artık memurları illallah dedirtir ve memurlar işten ziyade bilgi notu hazırlamakla akşam ederler. Birde bunlar sürekli iş takibi yaparlar. Maalesef aranan yönetici tiplemesi sürekli iş takibi ve temsille zaman geçirenlerdir. Haklarını yemeyelim bunların gözü son derece karadır. İmza atmaktan hiç korkmazlar. O yüzden amirleri bunları çok severler. Bu yöneticilerin olduğu kurumlarda dedikodu kültürü hızla yükselir ve memurların ağızları bozulur. Yönetim bir sanat olduğuna göre kötü bir sanatçının meydana koyduğu eser(!) neyse kötü bir yöneticinin sergilediği yönetim tarzı da odur. Ümit ederiz ki yeni sistemde korktuklarımız başımıza gelmez.

YeniŞafak

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

KAMU PERSONELİ Haberleri