MEB Şube Müdürlüğü Dosyası devam ediyor.

1 Hafta önce başlattığımız "MEB Şube Müdürlüğü Dosyası" yazı dizisi devam ediyor.

Bugün 4. yazıyı yayınladığımız dosya ile ilgili olumlu-olumsuz tepkiler aldık. TurkiyeEgitim.Com olarak önceden olduğu gibi, bu gün de eğitimcileri ilgilendiren her konuda derinlemesine inceleme ve araştırma yaptık, yapmaya devam edeceğiz.

Sendikalar'dan "TIK" yok!

Eğitim camiasını yakından ilgilendiren konu hakkında Türk Eğitim-Sen, Eğitim-Bir-Sen, Eğitim-Sen, Eğitim-İş ve EYSEN'den görüşleri 22/12/2010 tarihinde e-posta ve telefon görüşmeleri ile talep edilmiştir. Ancak şu ana kadar yalnızca bir sendikadan tarafımıza bilgi ulaştırılmıştır.

Buradan ilgili sendikalara sesleniyoruz: Ne oluyor? Konu hakkında neden bir görüş belirtmiyorsunuz? İşleriniz bu kadar yoğun mudur? Yoksa başka gerekçeleriniz mi var?

Sizleri bir süre daha bekleyeceğiz.

Görevlendirme Şube Müdürülüğü atamalarına tam gaz devam...

Biz konuyu eğitim camiasının gündemine taşırken, yeni bir "Şube Müdürlüğü Görevlendirme Dalgası" da başlamış gözüküyor. Geçtiğimiz hafta bir çok ilçeye aynı anda şube müdürlüğü görevlendirmeleri yapıldı. MEB bu görevlendirmelerle : "Siz ne derseniz deyin. Ben bildiğime devam ediyorum..." diyor adeta.

Görevlendirme Şube Müdürlüğü Cazip mi?

Bu sorunun cevabı kişiden kişiye değişmektedir. Bir kere şunu söyleyelim; maddi olarak bir cazibesi bulunmamaktadır. mevcut ek ders esaslarına göre; görevlendirilen şube müdürleri haftalık 18 saat ek ders ücreti almaktadırlar. Vekaleten görevlendirilen çok az sayıdaki şube müdürleri haftalık 25 saat ücret alabilmektedir. Bilindiği gibi vekaleten görevlendirme yapılabilmesi için, asil atanabilme şartlarını taşıyor olmak gerekir ki, mevcut yasal mevzuata göre bu yapılacak seçme sınavından başarılı olma şartı bulunduğundan çok ender görülen bir görevlendirme çeşididir.

Caziplik konusu özellikle MEB merkez teşkilatı için söz konusu olabilir. Bir de büyükşehirlerin il ve ilçe teşkilatlarında. Bazen hiç bir yöneticilik kadrosu ve deneyimi olmayan personelin de görevlendirmeleri yapılabiliyor. Onlar için de belki cazip bir görev olabilir.

Ama esas güç bence "manevi" konudur. Yani "Şube Müdürüyüm" havasına giren, kendini bir üst yönetici olarak gören, iktidarın politikalarına (eğitim politikalarını kasdediyoruz) katkı sağladığını düşünerek kendisini  "Yönetim"in içerisinde yer aldığını düşünen bir psikoloji.

Bu iş ne kadar devam eder?

Mevcut yapıya baktığımızda, bir süre daha bu görevlendirmelerin devam edeceği söylenebilir. Ancak MEB Teşkilatında beklenen köklü yenilik ve değişiklikler sonucunda bu yapının da değişeceğini söylemek mümkün. Ancak konu hakkında bir tarih vermek zor. Yani "3 vakte kadar" diyebiliriz.

Saygılarımla...

Ömer AKGÜMÜŞ

TurkiyeEgitim.Com / Özel Dosya

24/12/2010 tarihli yazımız:

Mevcut şekliyle yapılacak şube müdürlüğü atamaları sorun yaratır mı? Yeni davalar açılır mı?

Şu anda yürürlükte bulunan MEB Görevde Yükselme ve Ünvan Değişikliği Yönetmeliğine göre ek-1 forma göre boş kadroların 3 katı aday seçilerek alınacak eğitim ve sonrasında yapılacak olan sınavdan başarılı olanlar arasından yapılacak şube müdürü atamaları ile ilgili bir sorun yaşanılacağı düşünülmemektedir.

Burada en önemli konu, mevcut ek-1 form ile ilgilidir. Ek-1 form incelendiğinde karşımıza (her zaman olduğu gibi) ödüllere verilen sınırlamasız yüksek puanlar çıkmaktadır.

Şöyle ki; 10 yıllık bir öğretmenin kıdemden alacağı puan 10 iken, 20 yıllık bir öğretmenin kıdemden alacağı puan 11,5 dur. Oysa ödül kısmından alacağı puanlar çok daha fazladır.

10 yıllık bir öğretmen 5 takdir 3 aylıkla ödül belgesi ile, bu kadar ödülü olmayan 20 yıllık öğretmene 11 puan gibi kapatılması neredeyse imkansız bir puan farkı oluşturacaktır.

Aylıkla Ödül, Takdir ve Teşekkür ödülleri yıllardır MEB'in kanayan bir yarası olarak görülmektedir. Yakın zamanda özellikle yönetici atamalarında kaymakamlık ve valiliklerce verilen son dakika belgeleri zihinlerimizde tazeliğini korumaktadır.

Burada aslında en önemli çözüm, aylıkla ödül ve takdir belgelerinde tıpkı yönetici değerlendirme formunda olduğu gibi toplamda birer belge ile sınırlama getirmek olmalıdır. Ek-1 formda bu anlamda yapılacak küçük bir değişiklik konu hakkında açılacak olası davaların önünü kapatacaktır.

1/7/2000 tarihinde yapılan sınavın halen geçerli olduğu düşünüldüğünden, söz konusu sınavdan başarılı olup da halen ataması yapılmayan eğitimcilerin durumu ne olacak?

Bu konuda MEB tarafından herhangi bir düzenleme yapılmamıştır. Daha önce de belirttiğimiz gibi, bu sınav sonuçları halen geçerlidir. En son 2005 yılında bu sonuçlara göre atama yapıldığı dikkate alındığında MEB'in bu konuda bir adım atmaya geç bile kaldığı görülecektir. Bu alımda da her yer açılmamıştır. Özellikle tercih edilmeyecek, kıyıda-köşede kadrolar açılmış, pek çok eğitimci tercih bile yapmamıştır.

Yani 2000 yılı sınavı sonuçlarına göre bir atama düşünülseydi bu çoktan yapılırdı. MEB'in yeni yönetmeliğe göre seçim yaparak hizmetiçi eğitime alması, ardından yapılacak sınav sonuçlarına göre atama yapması bekleniyor.