Türkiye’de Öğretmen Yetiştirme Politikası Yeniden Tartışılıyor! Milli Eğitim Akademisi yeni sorunlar mı getirecek?
Türkiye’de öğretmen yetiştirme sistemi değişti. Eğitim fakültesi mezunları öğretmenliğe başlamadan önce Milli Eğitim Akademisi’nde 12 aylık hazırlık eğitimine alınacak.
Türkiye’de Öğretmen Yetiştirme Sisteminde Yeni Dönem Başladı
Türkiye’de öğretmen yetiştirme sistemi köklü bir değişim sürecine girdi. Yapılan düzenlemeyle birlikte eğitim fakültesi mezunları, öğretmenliğe başlamadan önce Milli Eğitim Akademisi bünyesinde 12 ay sürecek zorunlu bir hazırlık eğitimine alınacak. Yeni uygulama, öğretmen adaylarının mesleğe geçiş sürecini doğrudan etkileyecek.
Bu düzenleme ile öğretmenlik diploması alan adaylar, ikinci kez yapılandırılmış bir öğretmen yetiştirme sürecinden geçmek zorunda kalacak. Uzmanlar, bu durumun öğretmenlik mesleğine geçiş süresini uzattığına ve sistemin öngörülebilirliğini azalttığına dikkat çekiyor.
Uluslararası Uygulamalarla Karşılaştırma
Türk Eğitim Derneği tarafından hazırlanan karşılaştırmalı raporda, Türkiye’nin öğretmen yetiştirme politikaları; Finlandiya, Estonya, İngiltere, Almanya, Fransa, Japonya, Güney Kore, Kanada ve Polonya gibi ülkelerle birlikte incelendi.
Rapora göre:
Finlandiya ve Estonya, öğretmen yetiştirme programlarını sınırlı sayıda üniversitede yürütüyor ve nitelik temelli seçim yapıyor.
İngiltere, Almanya ve Japonya’da mesleğe giriş çok aşamalı sınavlar ve performans değerlendirmeleriyle sağlanıyor.
Güney Kore’de hem programa kabul hem de mesleğe geçiş süreci sıkı denetim ve çoklu değerlendirmeye dayanıyor.
Türkiye’de ise öğretmen ihtiyacından bağımsız olarak geniş bir aday havuzu oluşturulduğu vurgulanıyor.
Öğretmen Adayı Sayısı Hızla Artıyor
Güncel verilere göre eğitim fakültelerinde 184 binin üzerinde öğrenci öğrenim görüyor. Her yıl yaklaşık 40 bin öğretmen adayı mezun olurken, önümüzdeki yıllarda yıllık öğretmen atama sayısının 6 ila 8 bin arasında kalması bekleniyor.
Öğretmen ihtiyacına yönelik planlama yapılmadan verilen pedagojik formasyon eğitimleri de aday sayısının daha da artmasına neden oluyor. Bu durum, atanamayan öğretmen sayısının büyümesine yol açıyor.
Sisteme Yönelik Eleştiriler
Uzman değerlendirmelerine göre mevcut yapı, nitelikli öğretmen yetiştirmekten çok yüksek sayıda aday üretmeye odaklanmış durumda. Bu yaklaşımın sürdürülebilirliğini kaybettiği ve öğretmenlik mesleğinin motivasyonunu olumsuz etkilediği ifade ediliyor.
Yeni Milli Eğitim Akademisi uygulamasının, eğitim fakültelerinde verilen eğitimin işlevselliği konusunda da soru işaretleri oluşturduğu belirtiliyor.
Aday Havuzunun Sosyal ve Ekonomik Etkileri
Plansız biçimde artan öğretmen adayı sayısının yalnızca eğitim alanında değil, ekonomik ve sosyolojik sonuçlar doğurduğu vurgulanıyor. Atanma ihtimali azalan adayların başka alanlara yönelmesini sağlayacak yeniden beceri kazandırma (reskilling) ve yetkinlik geliştirme (upskilling) programlarının ulusal ölçekte hayata geçirilmesi gerektiği ifade ediliyor.
Eğitimde Çifte Standart Tartışması
Türkiye’de eğitim fakültelerine girişte uygulanan 300 bin başarı sıralaması şartı, öğretmenlik mesleği için bir kalite filtresi olarak görülüyor. Ancak pedagojik formasyon yoluyla öğretmenliğe yönelen adaylarda bu şartın aranmaması, sistemde eşitsizlik ve nitelik farkı oluşturduğu eleştirilerine neden oluyor.
Uzmanlar, başarı sıralaması kriterinin öğretmenlik mesleğine geçişte tüm adaylar için eşit şekilde uygulanması gerektiğini savunuyor.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.