Vasiyetnamenin iptali davası, uygulamada en çok tartışılan miras davalarından biridir. Her yıl binlerce dosya Yargıtay’a kadar taşınmakta, yüksek mahkeme de miras hukukuna yön veren önemli kararlar vermektedir.

Peki, Yargıtay vasiyetnamenin iptali konusunda hangi durumları geçerli sayıyor, hangi durumlarda davaları reddediyor? İşte öne çıkan bazı çarpıcı kararlar:

Tanıkların Yasaklı Olması Sebebiyle Vasiyetnamenin İptali

Resmi vasiyetnamenin düzenlenmesinde en az iki tanığın bulunması zorunludur. Ancak kanun, kimlerin tanık olamayacağını da açıkça belirtir. Miras bırakanın üstsoyu, altsoyu, kardeşleri ve onların eşleri gibi yakın akrabalar tanık olarak vasiyetnameye katılamaz.

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 2020 tarihli bir kararında, miras bırakanın torununun eşi vasiyetnameye tanık olarak katıldığı için vasiyetname iptal edilmiştir. Mahkeme, “yasaklı tanığın imzasıyla düzenlenen vasiyetname şekil şartına aykırıdır ve geçerli kabul edilemez” demiştir.

Bu karar, vasiyetname hazırlanırken şekil şartlarının ne kadar önemli olduğunu göstermektedir. Küçük bir ihmal bile, tüm vasiyetnamenin geçersiz sayılmasına yol açabilir.

Sağlık Raporu Eksikliği Sebebiyle İptal

Vasiyetnamenin iptali davalarında en çok tartışılan konulardan biri, miras bırakanın akıl ve ruh sağlığının yerinde olup olmadığıdır. Özellikle yaşlı veya hasta kişilerin düzenlediği vasiyetnamelerde, sağlık raporu büyük önem taşır.

Yargıtay’ın birçok kararında, yalnızca tek doktor imzasıyla alınan raporun yeterli olmadığı, raporun heyet tarafından düzenlenmesi gerektiği belirtilmiştir. Örneğin, Alzheimer teşhisi bulunan bir kişinin, sadece aile hekiminden alınan raporla vasiyetname düzenlemesi geçerli sayılmamış ve vasiyetname iptal edilmiştir.

Bu karar, “sağlık raporu formalite midir?” sorusunun cevabını net biçimde ortaya koyuyor: Hayır. Sağlık raporu, miras bırakanın gerçekten fiil ehliyetine sahip olup olmadığını ispatlayan temel belgedir.

Baskı ve Tehdit İddiaları Üzerine Verilen Kararlar

Vasiyetnamenin iptali davalarında sıkça karşılaşılan bir diğer iddia, miras bırakanın baskı veya tehdit altında vasiyet düzenlediği yönündedir.

Yargıtay’ın kararlarında, bu tür iddiaların mutlaka somut delillerle desteklenmesi gerektiği vurgulanmıştır. Örneğin, bir davada yaşlı bir babanın oğulları tarafından “bakılmayacağı” tehdidiyle vasiyetnameye zorlandığı iddia edilmiş, ancak bu baskıyı doğrulayan yeterli tanık ve belge sunulamadığı için dava reddedilmiştir.

Buna karşılık, başka bir dosyada tanıkların net beyanları ve hastane kayıtları birlikte değerlendirildiğinde, miras bırakanın ciddi baskı altında vasiyet düzenlediği kabul edilmiş ve vasiyetnamenin iptaline karar verilmiştir.

Bu örnekler, mahkemelerin baskı ve tehdit iddialarını soyut söylemlerle değil, delillerle ölçtüğünü açıkça ortaya koyuyor.

Boşanma Sonrası Yapılan Vasiyetnamenin Geçerliliği

Yargıtay’ın dikkat çekici kararlarından biri de, boşanmış eşler lehine düzenlenen vasiyetnameler hakkındadır. Türk Medeni Kanunu’nun 181. maddesine göre, boşanan eşler birbirlerinin yasal mirasçısı olamaz ve daha önce yapılmış ölüme bağlı tasarruflardan doğan haklarını da kaybederler.

Örneğin, bir davada baba, eşine tüm mal varlığını bırakacak şekilde vasiyetname düzenlemiş; ancak kısa süre sonra boşanmıştır. Ölümünden sonra açılan vasiyetnameye karşı çocukları iptal davası açmış, Yargıtay da bu vasiyetnamenin artık geçerli olamayacağına hükmetmiştir.

Bu karar, “boşanma sonrası vasiyetname ne olur?” sorusuna açık bir yanıt veriyor: Eğer vasiyetnamede aksi özellikle belirtilmediyse, boşanma ile birlikte eşe yapılan vasiyet geçersiz hale gelir.

Kaynak

Bu içerik, Yargıtay’ın güncel kararları ışığında hazırlanmış olup yalnızca bilgilendirme amaçlıdır. Vasiyetnamenin iptali davası, her somut olayın koşullarına göre farklı sonuçlar doğurabilir.

Daha kapsamlı bilgi ve detaylı hukuki açıklamalar için şu bağlantıyı inceleyebilirsiniz:
Vasiyetnamenin İptali Davası – mustafakok.av.tr