Yerli anayasa milli başkanlık

Yerli anayasa milli başkanlık

Erdoğan; Başkanlık şahsi meselem değil, ülke meselesidir. Parlamentodan sonra da son kararı millet vermeli.

Yeni anayasa çalışmalarını hızlandırmak için Memur Sen, ASKON, MÜSİAD, TÜRGEV'in de aralarında bulunduğu 16 sivil toplum kuruluşunun öncülüğünde kurulan Türkiye Anayasa Platformu, ilk toplantısını dün Ankara ATO Congresium'da gerçekleştirdi. Burada konuşan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan şu mesajları verdi: 

MİLLETİN MESELESİ: 
"Yeni Anayasa İçin Hep Birlikte" çağrısının şu ana kadar yaklaşık 300 sivil toplum kuruluşu tarafından desteklendiğini öğrendim. Bunun ise ülke genelinde milletin birliğine bir çağrı olduğuna inanıyorum. Çünkü bu mesele herhangi bir kurum veya şahsın değil milletimizin meselesidir. Bu mesele yerlidir. Bugüne kadar kurulan anayasaların hepsi ithaldir. İthal ürünlerle yönetildik, ithal mantıklar bize hâkim oldu. Şimdi biz yerliye ve milliye dönmeliyiz. 

ISLAHI MÜMKÜN DEĞİL: 
Mevcut anayasa yıllar içinde yapılan tüm tadilatlara rağmen, hâlâ 1960 ve 1980 darbelerinin ruhunu taşıyan, millete karşı güvensizliğin eseri bir metindir. Islahı mümkün olmayan bir durumdadır. 

TOPU TACA ATMAYIN: 
Artık Burada yapılması gereken, oyalayıcı topu taca atıcı tavırlar yerine samimi bir şekilde tekliflerin ortaya konulmasıdır. Yeni anayasa ne kadar geniş temsil kabiliyetine sahip bir yapı tarafından inşa edilirse, uygulaması da o derece güçlü ve gerçekçi olur. 

TÜRK TİPİ ANAYASA: 
Sivil toplum kuruluşlarımız aracılığıyla milletimizin tüm kesimlerini içine alan bir anayasa yazım süreci yürütmeliyiz. Seçkinci değil kapsayıcı bir anayasa metnini ancak bu şekilde ortaya çıkarabiliriz. Zaman zaman Türk tipi başkanlık diyorum ya. Bu konuda Türkiye modeli anayasayı hazırlama başarısını ortaya koyabilmeliyiz. Milleti merkeze alan, 'İnsanı yaşat ki devlet yaşasın' ilkesiyle ifade ettiğimiz kadim yönetim geleneğimize yaslanan bir anayasa, Türk tipi anayasadır. 

YENİ ANAYASANIN RUHU: 
Yargı organlarıyla yasama ve yürütme arasında eskiden beri süregelen sıkıntıların temelinde mevcut anayasanın, güçlerin uyumunu değil, çatışmayı esas alan anlayışı var. Yeni anayasanın ruhu çatışma yerine uyum, birbirlerini yıpratma yerine birbirlerini destekleme mantığıyla oluşturulduğunda bu sıkıntı ortadan kalkacaktır. 

KONU ÜLKE GELECEĞİ: 
Parlamenter sistemin ülkemizde miadını doldurduğuna inanıyoruz. Başkanlık, Tayyip Erdoğan'ın kişisel meselesi değildir. Bu konuyu gündeme getirmem, Türkiye'nin hedeflerine ulaşabilmesi için böyle bir yönetim sistemine sahip olması gerektiğine olan samimi inancımdan kaynaklanıyor. Konu şahıs değil, ülkenin geleceği meselesidir. 

ADIM ATILDI BU İŞ YÜRÜYOR: 
Başkanlık sistemi konusunda bir diğer avantajımız, 10 Ağustos 2014 itibariyle cumhurbaşkanının doğrudan millet tarafından seçilmeye başlanmış olmasıdır. Adım atıldı, bu iş yürüyor. Seçilen hiçbir cumhurbaşkanının, siyasi gündemden tecrit edilmiş şekilde sadece sembolik konumda bulunması düşünülemez. 

YARIM KALAN HAMLE: 
Türkiye'nin cumhurbaşkanının seçim sistemi konusunda geriye gidişi kesinlikle söz konusu olamaz. İleriye doğru atılmış bu önemli, ancak yarım kalan hamleyi tamamlayacak olan başkanlık sistemine geçmemizdir. 

ANORMALLİK HALİ: 
Mevcut sistemimiz bir anormallik halidir. Hem seçilmiş başbakan hem seçilmiş cumhurbaşkanıyla bu sistemin yürümesi fevkalade güçtür. Hadi bugün biz aynı siyasi gelenekten gelen Cumhurbaşkanı ve Başbakan olarak uyum içerisinde çalışıyoruz. Ama aynı siyasi gelenekten gelmemiş bir cumhurbaşkanıyla da ben çalıştım. Ne getirdiğini ne götürdüğünü biliyorum. Damdan düştüm, biliyorum. Sandıktan çıkan cumhurbaşkanları bundan sonra her konuda çok daha cesur davranacaktır. Yapmamız gereken bu kriz halinin yaşanmasını beklemeden yarım kalan işi tamamlamaktır. 

KARAR MİLLETE BIRAKILMALI: 
Parlamento bu noktada bir karar vermeli. Ama arkasından da millete gidilmelidir. Nihai kararı asil olan millet vermelidir. 7 Haziran ile 1 Kasım seçimleri arasında, bu konuda bedelini hâlâ ödediğimiz bir tereddüt yaşandı mı? Yaşandı. Her taraf kan gölüne döndü mü? Döndü. Niye? Bir koalisyon zemini ortaya çıktı, bunu fırsat bilen yamyamlar ülkemizi kan gölüne döndürdü. Başkanlık sistemi, sağladığı mutlak istikrar ortamıyla Türkiye'yi bu tür risklerden koruyabilme özelliğini sahiptir. 

DÜNYAYI BAŞLARINA YIKARIZ: 
Yeni anayasa ve başkanlık sistemi tartışmaları, bazı kesimlerce kasıtlı olarak üniter yapımızla, bütünlüğümüzle ilişkili hale getirilmeye çalışılıyor. Nasıl sözde 'cemaat' adı altında, devlet içinde paralel yapı oluşturmak isteyenlere dünyayı dar ediyorsak, 'özerklik, öz yönetim' adı altında devlet içinde devlet kurmaya çalışanların da dünyayı başlarına yıkarız. Biz tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet derken, meseleyi bölünme parçalanma edebiyatıyla ele alanlar kesinlikle art niyetlidir, hatta bölücülüğün başta gidenidir. 

GÜVEN MEKTUBU
Hafta sonu Şili, Peru ve Ekvador'u kapsayan resmi seyahate çıkacak olan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, dün Ekvador'un Ankara Büyükelçisi Roberto Betancourt Ruales'i kabul etti. Büyükelçi Ruales, Erdoğan'a güven mektubu sundu. Ayrıca, Sri Lanka'nın Ankara Büyükelçisi Pakeer Mohideen Amza ve El Salvador'un Türkiye'ye Akredite Büyükelçisi Jose Atilio Benitez Parada da Erdoğan'a güven mektuplarını sundu.

GÖRÜŞTÜLER
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, büyükelçilerle yaptığı görüşmenin ardından Başbakan Ahmet Davutoğlu'nu makamında kabul etti. Erdoğan, haftalık olağan görüşme kapsamında Başbakan Davutoğlu ile Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde görüştü. Erdoğan ile Davutoğlu'nun son gelişmeleri ve gündemi değerlendirdikleri öğrenildi.

SABAH

Etiketler :
HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.