Aktif-Sen'den Çözüm Önerileri

Aktif-Sen'den Çözüm Önerileri

Aktif Eğitim-Sen’den “MEB-YÖK arasındaki arz-talep dengesizliğine” Çözüm önerileri

 

Aktif Eğitim-Sen Genel Başkanı Osman Bahçe göreve yeni başlayan öğretmenlerle görüştü. Burada yaptığı açıklamada “Mesleğe yeni başlayan öğretmenlerin en büyük probleminin aldığı eğitimlerle ülke gerçeklerinin örtüşmediğini, bu durumdan genç öğretmenlerin başarı ve mutluluklarının olumsuz etkilendiğini, mutsuz öğretmenlerden ve başarısız öğrencilerden oluşan okul ortamları meydana geldiğini ” belirtti.

Genel Başkan Bahçe açıklamasının devamında “Öğretmen adayları fakültelerde; il/ilçe merkezlerinde, eğitim için ortalama yeterliliklere sahip okullarda, ideal eğitimin yapılabileceği 25-30 kişilik sınıflarda ve eğitim için gerekli tüm araç-gereçlerin mevcut olduğu ortamlarda görev yapmak üzere yetiştirilmektedir. Ancak, şehir merkezinde öğretmenlik yapmak üzere şartlanmış genç öğretmenin ücra bir köy okuluna atanmasının kuvvetle muhtemel olması, kaloriferli evlerde/yurtlarda yetişmiş gençlerimizin, sınıfında/köy okulunun lojmanında(!)  soba yakmak zorunda kalması, özellikle doğuda kış şartlarının hayatı zorlaştırması, mesleğini icra ederken üniversitede yaşadığı sosyal kültürel çeşitliliği yaşamak isterken yabancısı olduğu bölge-il-ilçe veya köyde yapayalnız ve beklediği sosyal hayattan kopuk kalması  gibi fiziki sebepler, hayallerini gerçekleştirmesinin zor olacağına veya mümkün olmayacağına dair sert ve öldürücü bir tipiye/fırtınaya maruz kalmanın sancıları, heyecanına cevap verebilecek muhatap bulamamanın şaşkınlığı, belli bölgelerde o bölgenin dilini bilmeyen öğretmenin Türkçe bilmeyen birinci sınıf öğrencilerine eğitim vermek durumunda kalması, ilgililerin ilgisizliği-ilgisizlerin rahatsızlık veren/çıkar eksenli ilgisi gibi sosyal sebepler göreve yeni başlayan öğretmenlerimizin ilk birkaç yılını özellikle ilk yıllarının verimsiz ve mutsuzluklarla dolu geçmesine sebep olmaktadır. Oysa yapılacak küçük düzenlemelerle genç öğretmenlerimizin ideal ve heyecanları enerjiye dönüştürülebilir, mesleklerinin ilk yıllarını mutlu ve verimli geçirmeleri sağlanabilir ve ülkemizin yukarıda anılan olumsuzluklar nedeniyle yaşanan paha biçilmez kaynaklarının israfı önlenebilir hatta bu kayıp kazanca dönüştürülebilir. Göreve şartları bilerek ve mutlu bir biçimde başlayan genç öğretmen, zorlukların üstesinden gelebilir ve sadece sınıfındaki öğrencileri değil bazen tüm okulu, bazen mahalleyi, köyü, kasabayı ve ülkenin yarınlarını daha aydınlık yapabilir. “ dedi

On yıllardır birikmiş eğitim sorunlarının bir anda çözülemeyeceğini, bu nedenle bazı problemlere acilen müdahale edilmesi gerektiğini ifade eden Genel Başkan “Müdahale için en öncelikli sorunlardan biri de MEB ile Eğitim fakültelerinin entegre edilmesidir.” Dedi ve çözüm önerilerini anlattı: “öğretmen adayını Çankaya şartlarına göre yetiştirip Karayazı’ya-Eleşkirt’e, Bakırköy’de öğretmenlik yapacakmış gibi hazırlayıp Lice’ye-Başkale’ye göndermemek, hem gideni hem bekleyeni mutsuz etmemek, insan kaynakları başta olmak üzere ülke kaynaklarını verimli kullanabilmek için;

1. MEB ile YÖK arasında yapılacak protokol ile MEB, öğretmen yetiştirme sisteminde daha etkin hale gelmeli, eğitim fakültelerinin öğretim programları eğitimin gerçeklerine uyumlu hale getirilmelidir.

2. Eğitim Fakültelerinin belli sınıflarında bazı dersleri, alanı bilen ve öğretim görevlisi olma şartlarını taşıyan MEB çalışanlarının okutması sağlanmalıdır. (Şu anda MEB bünyesinde alanı çok iyi bilen, anılan eğitimleri hedefe taşıyacak yeterlilikte yüksek lisans-doktora yapmış yüzlerce-binlerce personel bulunmaktadır.)

3. Eğitim Fakültesi öğrencilerinin uygulamalı eğitimleri formalite olmaktan kurtarılmalı, daha uzun sürmeli (mesela tıp fakültelerinde olduğu gibi son sınıf tamamen uygulamalı eğitim için ayrılabilir.), uygulamalı eğitimler merkez-kenar, köy-şehir vb. ülke koşullarını tam olarak yansıtacak çeşitlilikte kurumlarda yapılmalıdır.” Diyerek çözüm önerilerini dile getirdi.

Genel Başkan BAHÇE buradaki konuşmasını “Bu ve benzeri büyük problemlerin çözümü için idarenin öncelikle Türkiye’yi Ankara, İstanbul, İzmir gibi büyükşehirlerin merkezlerinden veya eğitimdeki sorunlarını azaltmış birkaç batı ilinin merkezinden ibaret sanmaktan vazgeçmesi, kafasını kuma gömerek “eğitimin tüm sorunlarının özellikle altyapı sorunlarının çözüldüğü” gibi ülke insanının en az yüzde doksanının inanmayacağı ve gerçekleri yansıtmayan anlayıştan, açıklamalardan uzak durması, bu ülkede hala mevcut ilkokulların kurum olarak en az yarısının birleştirilmiş sınıflı köy okulları olduğunu, fedakar öğretmenlerimizin şehirlerin kenar mahallelerindeki okullar da dahil olmak üzere cennet vatanın pek çok köşesinde suyu akmayan, kış şartlarında donan, tuvaleti olmayan, bahçesi-bahçesinde oyun alanı olmayan, interneti-telefon bağlantısı bulunmayan, hedeflenen eğitimin verilebilmesi için elverişli olmayan dersliklerde, sınıf mevcutları eğitimi imkansız kılacak kadar kalabalık olan köy-kasaba, merkez-kenar okullarında insanımıza özveriyle hizmet etmeye çalıştığını, eğitimin saydığımız ve sayamadığımız pek çok temel problemi olduğunu kabullenmeleri, şapkalarını önlerine koyarak, faturayı okul müdürüne, öğretmene ve diğer eğitim çalışanlarına kesme ucuzluğuna düşmeden personelin katılımını da sağlayarak çözüm sürecini başlatmaları gerekmektedir.” Sözleriyle tamamladı.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.