Hüseyin ÖZKAN

Hüseyin ÖZKAN

BAĞLANTISALLIK BİLİMİ IŞIĞINDA OKUL/KURUM YÖNETİMİ

BAĞLANTISALLIK BİLİMİ IŞIĞINDA OKUL/KURUM YÖNETİMİ

“Nasıl göreceğinizi öğrenirseniz, her şeyin birbiri ile nasıl bağlantılı olduğunu anlayacaksınız. “

Leonardo da Vinci

Bilimsel yöntem tarih içinde sürekli değişim halindedir. Tümdengelim doğru olduğu kesin olarak kabul edilen hipotezlerden, önermelerden oluşur. Tümdengelim bir bakıma kabullenişin ve kabul edilenin genellenmesinin bilimidir. Bunun üzerine Tümevarım yöntemi katmanı oluşur. Tümevarım yöntemi bilginin sorgulanmasıyla başlar. Soru sorma, sorgulama tümevarım yönteminin gelişmesinde büyük önem taşır ve deneycilik başlar. Tümdengelim yönteminin üzerine Tümevarım yönteminin yapılanması toplumların birçok alanda gelişmelerine neden olmuştur. Örneğin; İnsan ömrü uzadı, Aya gidildi, birçok alanda yaşamı kolaylaştıran buluşlarla günümüz uygarlığının temelleri atıldı, vs…

Bilim en büyük değiştirici ve dönüştürücüdür. Toplumların yaşamlarını ve kültürlerini değiştirme gücü vardır. Buharlı makinenin icadının veya matbaanın icadının kültürel yapıyı dönüştürme etkisinden söz etmemek mümkün değildir. Aynı şekilde bilimsel ilerlemelerin sosyal alana dolayısıyla eğitim alanına da yansımaları olduğundan söz edebiliriz. Daha spesifik olarak konumuzla, eğitim yönetimi alanıyla ilgili literatüre baktığımızda yönetim kuramlarının zaman içinde birçok değişikliğe uğradığını görürüz. Bunlar Klasik Yöntem, Neo- klasik Yöntem (İnsan İlişkileri), Modern ve Postmodern Yöntem şeklinde sınıflandırılabilir. Dolayısıyla eğitim yönetimi alanındaki değişikliklerin, bilim alanındaki ilerlemelerden yeniliklerden bağımsız geliştiğini söylemek mümkün değildir.

Bilim alanında yeni bir paradigma (değişikliği) ile karşı karşıyayız. Her dönemin bilim ve dolayısıyla kültür alanındaki dönüşümünü sağlayan buzkıran gemisi bilim alanları vardır. Geçmişte bu alanlar; fizik, kimya ve biyoloji gibi alanlar iken, günümüzün buzkıran gemisi bilim alanları “Nörobilim ve Nörobilim alanındaki gelişmelerden beslenen Yapay Zekadır”. Nörobilimin temel yaklaşımı bağlantısallıktır. O halde yeni bilimsel yaklaşım, tümdengelim ve tümevarım yöntemlerinin üzerine katmanlaşan “Bağlantısallıktır”. Bağlantısallık; enformasyon işleyen beyin bağlantısallığı ile daha büyük enformasyon işleyen yaşamla arasındaki matematiksel ilişkinin insan yaşamına, kültürüne ve bilincine etkisidir. Yaşamla ve yaşamın her alanıyla senkronize olmuş bir bilim ve kültürdür.

Yukarıda da söz ettiğimiz gibi tümden gelim ve tümevarım yöntemleri her ne kadar uygarlığımızın gelişmesine büyük ölçüde katkıda bulunsa da artık yeterli gelmediği, hatta -zaman içinde geliştirdiği dışlayıcı insan merkezlilik ve sahiplenme kültürü ile- yıkıcı olmaya başladığı bir gerçektir. Yıkıcılık kendini felaketler çağının kapımızı çalmasıyla, iklim değişikliğiyle, salgınlarla kendini göstermektedir. Yeni bilimsel yöntem bağlantısallık tam bu süreçte kendini zorunlu hale getirmektedir. İnsanlığın; bağlantısallık biliminin tüm varlıkları yaşam karşısında eşitleyen kültüründen başka sığınacağı başka bir limanı kalmamıştır.

Yeni paradigma olarak düşünülen Bağlantısallık biliminin Eğitim Yönetimi alanına yansımaları nasıl olabilir? Sorusunun yanıtını kendimce vermeden önce bilimsel gelişmelerin ve değişimlerin her alanda olduğu gibi eğitim alanında da değiştirici ve dönüştürücü etkisi olacağı ön kabulünü ortaya koymak isterim. Bağlantısallık bilimi de eğitim alanını ve daha özel anlamda yönetim alanını etkileyecek ve değiştirecektir.

Okul/kurumlar bir anlamda enformasyon işleyen yapılardır. Enformasyon işleyen yapılar tıpkı öğrenen (yapay zeka) makineler gibi, kendi kendine aralarında dil/iletişim geliştirebilen robotlar gibi kendi kurumsal zekalarını üretebilirler. Buna kurumsal autopoiesis (özyaratım) diyebiliriz. Bağlantı geliştiren kurumlar artık birey olarak çalışanlarından bağımsız üst bir zeka ve daha kapsamlı anlamıyla kurumsal bilinç üretmiştir. Dışarıdan bir gözün kuruma baktığında hissettiği algı da işte bu bilincin yansımasıdır.

Başka bir anlatımla; okul/kuruma bahçe kapısından girdiğinizden itibaren duyu organlarınızın aracılığıyla beyniniz kurumla ilgili bir algı oluşturmaya başlar. Binanın içinde dolaştığınızda, kurum çalışanlarıyla konuştuğunuzda sizde oluşan düşünce ve hisler kurumun size yansıttığı bilincidir. Parçaların aralarındaki bağlantısallıkla oluşan bütün, parçalarından çok daha farklı bir şey olduğu gibi, okul/kurumdaki çalışanların aralarındaki bağlantısallık birey olarak çalışanlardan çok farklı bir şekilde kurumsal bilinci oluşturacaktır. Tıpkı beyin hücreleri olan nöronların tek başına bir anlam ifade etmediği, ancak aralarındaki bağlantı ile anlamlı hale geldikleri, düşünce zihin ve bilin oluşturdukları gibi. Tıpkı her şeyin içinde bulunduğu ağ ile anlamlı hale geldiği gibi. Elbette bütün bunlar şimdiye kadar tecrübi yöntemle düşünülen hatta uygulanan yöntemler olabilir. Ancak kavramsal olarak bilimsel temellere oturtmanın ve bilimsel bir alt yapıya kavuşturarak kendi mecrasında ilerlemesini sağlamanın zamanı gelmiştir.

Bağlantısal Eğitim Yönetimi Anlayışının İlkeleri neler olabilir;

1- Okul/Kurumlar enformasyon işleyerek Autopoiesis (Özyaratım) zeka üretirler,

2- Okul/kurumlar kurumsal bağlantısallık ile bilinç oluştururlar,

3- Okul/kurumların çalışanları arasındaki geliştirdikleri bağlantısallık ile çevreye yararlı bütünlüklü bir organizasyon oluştururlar,

4- Okul/ Kurumda çalışanlar İçinde bulundukları kurumsal bağlantısallık ağında değer görürler,

5- Okul/Kurum doğayla ve yaşamla uyumludur,

6- Okul/Kurum yönetimi diğer bilim alanlarından (sosyal bilimler, doğa bilimleri, sanat alanı) destek alır bütüncül bir yaklaşım sergiler,

7- Okul/Kurum yönetiminde egosantrik, sahip olma kültürü değil, öğrenme, anlama ve anlamlandırma kültürü hakimdir.

8- Okulda yönetim ve eğitim süreçleri beyin işleyişine uyumludur.

9- Okul/Kurumlar çevreleriyle (çevre okullar, kurum ve kuruluşlar, doğal varlıklar ve canlı yaşamla) bağlantısallık geliştirerek bütünlüklü bir ilerlemeyi hedeflerler.

10- Okul/Kurumun hizmet alanında bireysel ve kurumsal merakı geliştirmek ve öğrenme sınırlarını zorlamak temel ilkeleridir.

İnsanlığın sosyokültürel tarihine baktığımızda şunu görürüz; “İnsanoğlu aydınlanma ile birey oldu. Ulus-devlet ile yurttaş sonra vergisini ödeyen vatandaş, neoliberal ekonomi ile global tüketici olmayı öğrendi.”

Şimdi bağlantısallık bilimi ile yaşamdaş olmayı öğrenecek. Yaşamdaşlık, zihnin yaprak olmaktan çıkıp ormanın bağlantısallığı içine yerleşmesi demek. Bu uygarlığımızın yetmezlik noktasının özetlediği “yaşam insan için var, yaşam benim için var” kendiliğinden kabullenişinin “insan yaşamın bir parçası olarak ve onun için var, ben de bu yaşam ağı için varım” anlayışına geçişi demek. Orman yaprak metaforu ile anlatırsak; “yaprağın” ormanın kendisi için var olduğu zannından kurtularak kendisinin orman için olduğu gerçeğini anlaması demek.” (Kılıç, 2021) Bu zihinsel dönüşüm yaşamın her alanına yansıyacak, insan topluluklarının çevrelerine, çevresindeki canlı cansız varlıklara daha farklı bakmasını sağlayacak. Bütün bilim alanları da bu düzlemde yeniden yapılanacak. Ekonomi ve eğitim alanlarının da onlardan en önde geleni olacağı açık.

Özetlersek; İnsanlık her alanda yeni bir eşiğin önünde duruyor. Bu eşikden geçmenin öyle ya da böyle zorunlu olduğunu, bilimsel yöntemlerin ilerleyişi tarihine baktığımızda görürüz. Ancak korkarım insanlık için her zaman iyiye gidişin bir garantisinin olmadığını söylemek isterim. O halde yapılması gereken şudur; buzkıran gemisi yola çıkmıştır. Herkesin kendi alanında gemimin yelkenine rüzgâr etkisi yapacak yenilikleri yapıyor olmasıdır. Eğitim yönetimi bizim alanımız ise bizim de bu yelkeni şişirmede bir katkımız olmalı. Edward N. Lorenzin ifade ettiği gibi “Amazon ormanlarında bir kelebeğin kanat çırpması, ABD de fırtına kopmasına neden olabilir.” Belki de büyük matematiksel sisteme yüklediğimiz “binde birlik” bu küçük veri büyük ve öngörülemez sonuçlar doğurur…

Hüseyin ÖZKAN

Eğitim Bilimi Uzmanı

Eğitim Yöneticisi

Kaynak: Yeni Bilim Bağlantısallık, Yeni Kültür Yaşamdaşlık, Ayrıntı Yayınları

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.