Eğitimde farklılıklara yer yok

Eğitimde farklılıklara yer yok

Tarih Vakfı ve Uluslararası Azınlık Hakları Grubu, eğitim sistemindeki ayrımcılıkları araştırdı. Hazırlanan raporda, müfredatta ve ders kitaplarında Türk ve Müslüman olmayan halklara yönelik hala ön yargılar olduğu savunuldu.

Tarih Vakfı ve Uluslararası Azınlık Hakları Grubu "Türkiye Eğitim Sisteminde Renk, Etnik Köken, Dil, Din ve İnanç Temelli Ayrımcılık" isimli bir rapor hazırladı. Rapor, Türkiye "Milli Eğitim Sisteminde Gayri Milliler" adıyla düzenlenen basın toplantısıyla açıklandı.

Raporda, yüz yüze görüşmelerin yanı sıra eğitimde ayrımcılığın izlenmesi için 17 sivil toplum kuruluşundan oluşturan izleme ağının tespitlerine de yer verildi. Raporun yazarı Nurcan Kaya, eğitim sisteminin Türk, Sünni, Müslüman topluluğun varlığı ve hakları üzerine kurulu olduğunu savundu. Kaya, müfredatta ve ders kitaplarında Türk ve Müslüman olmayan halkların tarihinin olmadığını öne sürdü:

"Müfredatta ve kitaplarda 'biz' derken kökleri Orta Asya'ya dayanan Türkler kastediliyor. Son yıllarda müfredatta, ders kitaplarında ve etkinliklerde dini referanslar arttı. 'Türk-İslam' sentezi ideolojisi yeniden kurgulanarak öğrencilere empoze ediliyor."

Raporda yazılanlardan bazıları şöyle:

  • Yaşayan Diller ve Lehçeler adıyla farklı dillerde eğitim seçmeli olarak sunulmaya başlandı. 2014-2015 eğitim yılında Türkiye genelinde 83 bin 344 öğrenci bu dersi aldı. Ancak seçmeli bir dersin açılması için en az 10 öğrencinin o dersi seçmiş olması şartı, söz konusu dersin açılmasını zorlaştırıyor.
  • Türkiye'de anadilinde eğitim yalnızca Ermeni, Rum, Musevi ve geçen yıldan itibaren Süryani okullarında yapılabiliyor. Bu okullar maddi sıkıntılar olmak üzere pek çok sorun yaşıyorlar.
  • Romanlar, Afro-Türkler, çoğu Kürt ve Roman mevsimlik işçi çocuklar öğrenim hayatlarına daha az oranda devam edebiliyor. Bölgeler arası eşitsizlik henüz giderilmiş değil.
  • Ders kitaplarında Kürtler, Ermeniler, Museviler, Rumlar, Abazalar, Lazlar, cinsel yönelim grupları ve başörtülüler yer almıyor. Metinler dışlayıcı bir Türklük anlayışıyla yazılıyor.
  • Ders kitaplarında bazı gruplara karşı önyargı oluşturan ifadeler yer alıyor. Örneğin ateistler topluma zarar vermekle suçlanıyor. Kürtler hala sadece "zararlı cemiyetler" başlığı altında geçiyor. Ermeniler tarihte Türklüğe ve milli varlığa zarar vermiş, ihanet etmiş halklar olarak anılıyor.
  • Musevi Okul'nda her aşamada İbranice dersi veriliyor. Türkiye'de İbranice öğretmeni yetiştiren bir fakülte yok. Okulda bu dersleri İsrail'deki ilgili fakültenin mezunları. Ancak öğretmen bulmakta sıkıntı yaşanıyor.
  • Türkiye'de Süryanice öğretmeni yetiştiren bir fakülte yok. Geçen yıl eğitime başlayan Mor Efrem Süryani Anaokulu yakın tarihte ilkokul açmayı planlıyor. Ancak burada çalışacak öğretmen yok.

"MEB 'Ayrımcılığı İzleme Kurulu' kurmalı"

Raporda ayrımcılıkların ortadan kalkması için tavsiyeler de var. Eğitim sistemindeki merkeziyetçi ve tekçi yapıya son verilmesi öneriliyor. Eğitim politikalarını geliştirme ve hayata geçirme konusunda yetkinin yerele ve okullara kaydırılması talep ediliyor. Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersinin müfredattan kaldırılması ya da "dinler hakkında eğitim" dersi olarak düzenlenmesi önerisi de yer alıyor. Ayrıca ders kitaplarından "önyargı" oluşturan ifadelerin çıkarılarak Milli Eğitim Bakanlığı bünyesinde 'Ayrımcılığı İzleme Kurulu' oluşturulmasının gerektiği anlatılıyor.

Al Jazeera

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.