Hüseyin ÖZKAN

Hüseyin ÖZKAN

MR'daki Öğrenme

MR’daki Öğrenme

1970 yılında, Londra Üniversitesinde İrlandalı nöroloji uzmanı Elanor Maguire önderliğinde oluşan araştırma grubu İngiltere’nin başkentinde taksi şoförleri üzerinde bir araştırma yaptı. Denekler lisans alabilmek için katılmak zorunda oldukları kursun başında ve sonunda MRG testinden geçirildiler. Kursta şoförler Londra’nın şehir merkezinde yaklaşık on km mesafe içindeki tüm caddeleri ve gezinti yerlerini öğrenmekle mükelleftiler. Bu ise ancak bir kaç yıl sürecek yoğun çalışmalar sonunda mümkündü. İzlenen yöntemde en çok zorlanan beyin içindeki denizatına benzeyen küçük bir parçaydı. Söz konusu organcık, hafıza oluşumu ve yer tayin etme konularında büyük rolü olan hipokampus idi. İki parçadan oluşuyor ve temporal loblarda bulunuyordu. Yapılan bu deney sonucunda şoförlerin yirmi beş bin caddenin adını ve yerini öğrenirken, hipokampusun büyüdüğü gözlemlendi.

Maguire yaptığı araştırmada, yeni bilgiler edinilmesi durumunda yetişkinlerin beyninde bile önemli değişikliğe uğradığını kanıtladı. İngiliz taksi şoförlerinin durumu yeni bilgilerin nöron mimarisi içinde kaydedildiğini açık şekilde göstermekteydi. Hipokampus aşırı şekilde yüklenilmesi sonucu kurulan yeni bağlantıların onun büyümesine neden olurken, tüm değişimler MRG içinde belirgin biçimde izleyebiliyordu. “Deneyime bağlı nöron esnemesi” beynin yapısal açıdan katı değil gelişmeye açık olduğunu ortaya koyuyordu. Beyin çalıştıkça gelişmekteydi.

Ancak deneyin bir istisnası şuydu; hipokampus, yapısı icabı sadece sınavı başaranlarda büyürken, başarısız ve kursu yarım bırakanlarda aynı büyüklükte kalmıştı. Yani öğrenim gerçekleşmemişti. Hipokampusta kalıcı hafıza oluşması İçin çeşitli şekillerde motivasyona ve heyecana ihtiyaç duyulmaktaydı.

Alman beyin araştırmacısı Gerald Hüther bu heyecandan nöronların etkilendiğini söylerken yaşanan bu süreci anlatmış olmaktadır. Buna göre beyin, heyecan durumunda adrenalin, dopamin ve endorfin içeren ve nöronların esnemesini sağlayan haberci kimyasallar salgılar. Bunun sonucunda belirli genler, “yeni ekler ve sinir hücreleriyle temas kurmak İçin gereken protein üretiminin sinyallerini verir.”

Böylece deneyime bağlı nöron esnemesi, bir taraftan moleküler seviyede açıklanabilir hale gelir. Diğer taraftan heyecan kavramı gündelik deyimlerle zarif bir köprü kurar. Öğrenmeye en büyük katkıyı görevlendirme veya cezalandırmanın değil “heyecan duymanın” yaptığı kesindir. Pedagojinin yeni görüşleri bu temel ilkeyle desteklenir. Alternatif eğitim modelleri, yaparak yaşayarak öğrenme ilkesi, çeşitli öğretim yöntemleri ve diğer eğitim reformları beyin araştırmalarına ve yeni nöro-eğitime dayanır. Nöroloji gelecekte de pedagojiyi bugünden daha fazla etkilemeyi sürdürecek gibi gözükmektedir. Eğitimde öğrenenlerin öğretilenlere karşı bir heyecan duymaması ayrıca bir sorun olarak bu yazının içeriği ile bağlantılıdır.

 

Kaynak; Matthias Eckoldt, Beynin ve Zihnin Kısa Tarihi, Say Yayınları

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum