Kültür dünyamızdaki yeri her gün ayrı ayrı illerde kendisine atfedilen fıkraların söylenmesiyle korunan Nasreddin Hoca, kimi zaman güldüren ve kimi zaman da düşündüren fazlasıyla edebi ürün bırakmıştır. Bu yazı da "düşündüren" kısmı ile Nasreddin Hoca'nın "hiç" olup olmama münakaşası; 

Tasavvufta bir mertebe vardır. Hiçlik makamı. Kulun, nefsin bütün tuzaklarından kurtulup dünyevi zevklerden geçmesiyle oluşan bir hale bürünmesidir bu hal. Nasreddin Hoca da bu meseleyle ilintili bir menkıbeye imza atar. Olay şöyledir:

Hoca'ya sorarlar: Kimsin? Hoca da ''hiç'' cevabını verir. Hiç kimseyim diyerek cevabı tekrarlar. Adamın kendisini önemsemediğini gören Nasreddin Hoca, adama tekrar sorar: Sen kimsin? Pek kibirli bir şekilde mutasarrıf cevabını alan hoca, soruları 'sonra ne olacaksın?' şeklinde devam ettirir. Cevaplar, ''vali, vezir, belki bir ihtimal sadrazam olabilirim'' diyerek devam eder.

Artık bir makam kalmadığını farkeder adam ve boyununu bükerek son cevabını ''hiç'' diyerek verir. Hoca da:

Daha niye kabarıyorsun be adam ben şimdiden senin yıllar sonra geleceğin makamdayım: ''Hiç'lik makamında'' diyerek adamın ağzının payını verir.

Kaynak: Beyaz Tarih