Panik Havası

Gece yarısı başkent sokakları hareketlenmiş, vatandaş yine darbe oluyor diye sokağa dökülmüş. Bereket versin duyarlı bir vekil açıklama yaparak yurttaşları yatıştırmaya çalışmış. Olayın mahiyeti sonra anlaşılmış. Her şey kontrol altındaymış.

***

Bir süredir bazı yazar arkadaşlar sonunun nereye varacağını tam anlamıyla kestiremeden öngörülü beyanlarda bulunuyorlar. Bu tür açıklamaları “sorumsuzluk” örneği diye nitelendiremesek de maşeri vicdanda oluşturduğu hissiyatın tereddütlere zemin teşkil ettiğini ifade edebiliriz.

***

Millet hop oturup hop kalkıyor. Her gün farklı bir iddia gündeme getiriliyor. Yeniden zihinlerde soru işaretleri oluşturmak istemediğim için ben bu darbe merkezli öngörüleri dillendirmek istemiyorum. Çerez misali çok çabuk kamuoyu oluşturup sonra da aynı hızla unutulan fısıltıları algı oluşturmaya matuf gayretler olarak görüyorum. Elbette değerli meslektaşlarımın en azından bir kısmı bu iddialarını serdederken iyi niyetle bu işi yapıyorlar. Ancak işler neticeye göre değerlendirildiğinde başta gözetilen iyi niyeti akıbette görmek mümkün olmuyor.

Algıya Maruz Kalmak

Eğer dikkatli olmazsanız medya sizin iyi insanlardan nefret etmenizi, kötü insanları ise sevmenizi sağlar.
(Malcolmx)
 

İlk defa Amerikan ordusu tarafından ortaya atılmış bir tabir olan “algı yönetimi” şöyle tanımlanmıştır:

 “İstihbarat sistemlerinin ve liderlerin resmi tahminleri, dış ilişkileri ve resmi eylemlerini etkilemenin yanında, toplumların duygularını, motivasyonlarını, etkilemek amacıyla yapılan yayınlar ya da seçilen bilgileri ve göstergeleri inkâr etme eylemidir.”

Biraz açarak şöyle izah edebiliriz: Amerikan ordusunun işgal ettiği alanlarda halk tarafından işgalci değil zulümden kurtaran rolüyle görülmesini sağlamak amacıyla ordu tarafından geliştirilen daha sonraları halkla ilişkiler tarafından da kullanılmaya başlanan kavram.  Sivil yaşamdaki amacı kurumun hedef kitlesi tarafından nasıl algılandığını tespit edip bu tespitten hareketle kurumun imajının iyileştirilmesine yönelik çalışmalardır.

İnsanlar çeşitli sebeplerle zaman zaman algı yönetimine maruz kalırlar. Algı, 'bireyler tarafından hisleri sayesinde edindikleri bilgileri anlamak ve içinde bulundukları dünyaya düzen vermek için, seçme, organize etme ve yorumlama işlemidir' şeklinde de tanımlanmıştır.

Yarbay Steven Collins, nato dergisinde meseleyi şu şekilde izah etmiştir. “Algı yönetimi” yabancıların tutumlarını ve tarafsız düşünme yeteneklerini etkilemek için girişilen her türlü eylemi kapsar ve kamu diplomasisi, psikolojik operasyonlar, kamu bilgilendirme, aldatma ve gizli eylem faaliyetlerinden oluşur. Irak’a özgürlük operasyonu’nda bunlardan özellikle ikisi dikkat çekmiştir; yürütülen politika, amaç ve eylemlerin içeriği ve haklılığı konusunda dış dünyayı etkilemek için bilinçli olarak yürütülen çabalar (kamu diplomasisi) ile dış dünyayı etkilemek ve fikirlerini değiştirmek için yürütülen faaliyetler ve özellikle medyanın bu yönde kullanımıdır.  (www.nato.int)

***

Algı yönetimi konusunda Sedat Ertekin orijinal tespitlerde bulunmuş. Konuya vukufiyetini ortaya koyan yazar Hz Muhammed’in de zaman zaman bu yöntemi kullandığını ifade ederek örnekler veriyor.

Algı yönetimi, hayatımızın her anında ve her alanında çok etkin. Çünkü algılar duygularımızı, duygularımız da davranışlarımızı yönetiyor. Dolayısıyla dini, sosyal ve ekonomik yaşantımızda algıların çok etkili olduğunu görüyoruz. Mesela algılarımız sayesinde çok fakir görünümlü olan iki kişi hakkında, birinin gerçekten fakir diğerinin ise fakir rolü yapan suiistimalci bir dilenci olduğuna karar verebiliyoruz. Algı yönetimi sayesinde, zalimi mazlum, cimriyi cömert, art niyetliyi iyi niyetli, kibirliyi tevazu ya da fakiri zengin zannedebiliyoruz. Örnekleri çoğaltmak mümkün.

Nasıl olduğunuzdan ziyade nasıl algılandığınız önemli
Olaya kişisel algı açısından bakacak olursak, toplum nezdinde nasıl algılandığımız tabi ki çok önemli. Çünkü diğer insanlar bizi algıladıkları kadarıyla bizimle olan ilişkilerini düzenleyeceklerdir. Dolayısı ile nasıl algılandığımız toplum içindeki sosyal statümüzü de belirler. Örneğin kibirli veya ukala algılanırsak insanlar bize karşı mesafeli ve soğuk bir tutum sergileyip bizden kaçarlar. Korkak, zilletli ve silik bir şahsiyet gibi algılanırsak da bu sefer insanlar bize değer vermez, kullanmaya ve ezmeye kalkarlar.
Peki, nedir algı ve algı yönetimi. “Algı” duyularımızla edindiğimiz bilginin alınması, yorumlanması, seçilmesi ve düzenlenmesi anlamına gelir. Algıyı beş duyu organımızla elde ettiğimiz “fiziksel algılar” ve manevi donanımımızla elde ettiğimiz “iç algılar” olarak da ikiye ayırabiliriz.
“Algı yönetimi”ni ise hedef kitlenin düşüncelerini ve inanışlarını etkilemek ve yönlendirmek için girişilen her türlü faaliyet olarak tanımlayabiliriz.
Bu kavramı ilk olarak ABD Savunma Bakanlığı terminolojiye kazandırsa da aslında içerik olarak insanlık tarihi kadar eski bir kavram.

Caydırıcı politikalar için algı
“Algı yönetimi” kavramı, en nihayetinde, iletişimi yönetmek demektir. Algı yönetiminin aslını ikna, inandırma ve yönlendirme çabaları oluşturmaktadır. Kitleleri, toplumları ve kişileri etkilemek ve yönlendirmek için bu faaliyetler kullanılagelmiştir. Devletler dünya üzerindeki çıkarlarını korumak, güçlü görünmek, düşmanlarını caydırmak, politikalarının meşruiyetini sağlamak amacıyla bu yöntemleri sıkça kullanmaktadırlar. Kurumlar ve kişiler ise olumlu algılarını yükseltmek, çıkarlarını en üst seviyeye çıkarmak için hedef kitlelerini ikna etmenin yol ve yöntemlerini aramışlar, çeşitli taktik ve stratejiler geliştirmişledir. Bu stratejiler toplum mühendisliği, psikolojik harekât, ikna etme, propaganda gibi terimler adı altında uygulanmıştır. Son yıllarda bu kavramlar kamuoyunda olumsuz çağrışımlar yaptığı için, kulağa daha hoş geldiği düşünülen kamu diplomasisi, yumuşak güç, itibar yönetimi, imaj yönetimi, halkla ilişkiler ve algı yönetimi gibi kavramlarla servis edilmiştir. Kullanılan kavramlar değişse de içerikte pek bir değişme olmamıştır.
Algı yönetimi, yanlış bir algıyı düzeltmek için kullanılabileceği gibi tam tersine insanları kandırmak, manipüle etmek, gerçekleri ve asıl niyeti gizlemek veya kötü niyetle menfaat elde etmek gibi amaçlarla da kullanılabilir.

Kızıl Sultan ve Barbar Türkler


Algı yönetimi ile ilgili bazı örnekler vermek istiyorum. Mesela Sultan II. Abdülhamid’i bize Kızıl Sultan diye yutturdular. Türkler hâlâ Avrupa’da barbar olarak biliniyor. Bazı Batılılar tarafından hâlâ bizim eski zamandaki kıyafetlerle günlük yaşamımızı sürdürdüğümüz imajı verilerek geri kalmış bir toplum algısı oluşturulmaya çalışılıyor. Hatta birçok Hollywood filminde Türkiye uyuşturucu, kaçakçılık ve her türlü suçların merkezi gibi gösterilmeye çalışılıyor. Oysaki Türkiye’deki suç oranları ABD’den çok daha düşük. İslamaofobi de algı yönetiminin en başarılı örneklerinden birini oluşturuyor. Bu sayede üç beş terörist bahane edilerek koskoca İslam dünyası terörist gösterilmeye çalışılıyor. Bir yandan da demokrasi getireceğiz diye dünyayı ve İslam âlemini kana bulayan ülkeler demokrasinin beşiği olarak gösteriliyor. “Ramazan Bayramı”na, Şeker Bayramı demek de oruçtan rahatsız olan bir kitlenin beyhude çabası değil mi sizce? Ya sofrasından et eksik olmayan bazı sosyetik zevatların, Kurban Bayramı gelince hayvanlar kesiliyor diye isyan bayrağı çekmelerine ne demeli! Mesele et veya şeker mi, yoksa İslamî değerleri insanların gözünde küçülterek algı yönetimi oluşturmak mı?

Amerika Rüyası bir Hollywood algısıdır.
Çocukluğumuzda kovboy filmleri izlerdik. Orada bize Kızılderilileri hep vahşi ve katil olarak gösterdiler. Oysaki gerçek tam tersi değil mi? Avrupa’dan gidenler hem Kızılderililerin kökünü kuruttu hem de topraklarını elinden almadı mı? Algı yönetimi açısından Hollywood ABD’nin elinde iyi bir enstrüman olmaya devam ediyor. ABD her yıl dünyaya şirin görünmek için algı yönetimine milyar dolarlar harcıyor.
Aklıma gelen başka bir örnek: Siz eski Yeşilçam filmlerinde hiç eli yüzü düzgün bir “imam” gördünüz mü? Hepsi çok çirkin, itici ve üfürükçü. Bu filmlerdeki ev sahipleri de genelde zengin hacı emmiler olur. Bu filmlere göre bu hacı emmiler hem cimri hem sahtekâr hem de insanlıktan çıkmış merhametsiz tiplerdir. Bu ve benzeri tiplemeler de İslam karşıtlarının kullandıkları çarpıcı örneklerdir.

Algı yönetimi ve cemaatler
Günümüzde kurumlar, kuruluşlar ve cemaatler de algı yönetimini sıkça kullanıyorlar. Az konuşan, uzaklara derin derin bakan, vakarlı rolü yapan, inanma ihtiyacımızı suiistimal eden; ilmi, irfanı “X” bir kişiliği dahi derin hoca zannedebiliyoruz. Bu da algı yönetiminin bir parçası.
Algı yönetimi düşmana güçlü görünmek için savaşlarda da sıkça kullanılan bir yöntemdir. Resûl-i Ekrem (sav), Hamrâü’l-esed Gazvesinde beş gün boyunca Müslümanların sayısını kalabalık göstermek ve düşmanın kalbine korku salmak için geceleri çok sayıda ateş yaktırdı. İslam dini, bıyığı pek hoş karşılamamasına rağmen Osmanlı askerleri güçlü görünmek için pala bıyık bırakmışlardır. Mehter marşını da bu işin bir parçası olarak görebiliriz.
Kişisel olarak nasıl algılandığımıza tekrar gelecek olursak, okuduğum bir makalede şu minvalde notlar anlatılmıştı. İlk karşılaşma ve tanışma çok önemlidir. İlk karşılaşma ve tanışmadaki kılık kıyafet ve davranış şekliniz sizin imajınızı oluşturur. Örneğin ilk tanışmada kılık kıyafetiniz pejmürde ise daha sonra şık da giyinseniz insanlar sizi hep pejmürde hatırlayacaktır.
Kılığınız kıyafetiniz, bıyığınız, sakalınız, tercih ettiğiniz renkler, yürüyüşünüz, bakışınız, duruşunuz, gülüşünüz, konuştuğunuz şive, hatta mimikleriniz hepsi çok önemlidir. Karşınızdaki insanın iç ve dış algıları bunu saniyeler içinde algılayıp kalpte ve beyinde değerlendirir ve sizinle ilgili bir yargıya varır. Yani görünümünüz, imajınızın en önemli parçalarından biridir. Mesela bir insanın bıyık bırakma şeklinden dahi onun aklı, zekâsı ve kültürel yapısı gibi konularda birçok çıkarımlarda bulunabilirsiniz. Sizlere tavsiyem şık giyinin, güzel giyinin her ayrıntınıza dikkat edin. Bu sayede kendi gözünüzde kendinize de saygınız artacaktır.
Hiçbir algı gerçeğinin aynısı değildir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.