Ali Yalçın'ın Kaleminden Eğitime Bakış 2016

Ali Yalçın'ın Kaleminden Eğitime Bakış 2016

Eğitim-Bir-Sen ve Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın, Star Açık Görüş için kaleme aldığı yazısında, Eğitime Bakış 2016: İzleme ve Değerlendirme Raporu’nu değerlendirdi:

Eğitim-Bir-Sen  ve Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın, Star Açık Görüş için kaleme aldığı yazısında, Eğitime Bakış 2016: İzleme ve Değerlendirme Raporu’nu değerlendirdi:

Eğitime Bakış 2016: İzleme ve Değerlendirme Raporu, Eğitim sisteminin tüm kademelerinde başta okullaşma oranlarının artması ve ortalama sınıf mevcutlarının azalması olmak üzere ciddi iyileşmeler olduğunu ortaya koyuyor. Rapor üzerinden, doğru yolda hızla ilerlediğimizi ancak potansiyelimiz bağlamında olmamız gereken noktanın henüz çok yakınında olmadığımızı söyleyebiliriz.

Eğitim, öğretilen bilgiden, öğreten bilgine/alime/arife, kurumlardan, yöneticilere, eğitim araç ve materyallerinden, eğitim ortamı ve müfredatına, öğretim ve ders programlarından, örnek ve öncü kimliklere,  yaşanılacak ve aktarılacak değerlerden, bağlı kalınacak ilke ve kurallara birçok öznenin, birçok nesnenin, kavramın ve değerin paydaşlık/ortaklık alanıdır.  Buradan hareketle, nelerin niçin ve nasıl öğrenileceği, kimden öğrenileceği, kime öğretileceği, nelerin terk edilip nelerin nasp edileceği sorularına eğitim odaklı cevap vermek için hem “olana” hem de “olması gerekene” dair veri, analiz ve değerlendirmelerin özeleştiri ve özgüven ölçeğinde bilinmesi ve paylaşılması gerekir.

Eğitim-Bir-Sen olarak, 402 bini aşkın üyesiyle eğitim hizmet kolunun genel yetkili sendikası ve Türkiye’nin en büyük sivil toplum kuruluşu sıfatımızla, 24 yıldır bu doğrultuda, özlük ve özgürlük mücadelesi veriyoruz. Eğitimin ve eğitim çalışanlarının sorunlarına dikkat çekerek, çözüme katkıda vererek, ufuk açıcı önerilerde bulunarak, daha iyisi için yol üretmeye, yetkililere, ilgililere yol göstermeye çalışıyoruz.

Bu kapsamda Eğitim-Bir-Sen’in son çalışması, eğitim-öğretim yılının ilk haftasında yayımlanan ve kamuoyuyla paylaşılan ‘Eğitime Bakış 2016: İzleme ve Değerlendirme Raporu’dur. Rapor, Türkiye’nin eğitimle ilgili hemen bütün göstergelerini içeren, farklı açılardan değerlendiren, her birine yönelik analizlere yer verilen ve bu alanda bugüne kadar hazırlanmış en kapsamlı çalışmadır. Eğitime Bakış 2016 Raporu, özelikle son on yılda eğitimin hemen hemen bütün göstergelerinde ciddi bir iyileşmenin olduğunu fotoğraflıyor. Bu iyileşmelerden ve sürdürülmesi gereken gelişmelerden bir kaçını yeri gelmişken ifade edelim
 

Eğitimde iyileşmeler

- Okullaşma oranlarında kayda değer bir büyüme kaydedilmiştir. 2015-2016 eğitim öğretim yılında, ilkokul çağını kapsayan 6-9 yaş ve ortaokul çağını kapsayan 10-13 yaş gruplarında net okullaşma oranlarında, yüzde 100 seviyesine ulaşmaya ramak kalmış gözüküyor. Ortaöğretimin 2012 yılından itibaren zorunlu eğitim kapsamına alınmasıyla bu kademede okullaşma oranları son yıllarda ciddi artış göstermiş ve 2015 itibariyle net okullaşma oranı yüzde 85’e ulaşmıştır.

- Katsayı adaletsizliği sona erince meslek liselerine talep ve bu kurumlardaki öğrenci sayısı arttı. Meslek lisesi öğrenci oranı 1990-1997 yılları arasında yüzde 45 seviyesinde seyretmiştir. 28 Şubat sürecinin eğitim üzerinde oluşturduğu vesayetin simgelerinden biri olan katsayı kararına bağlı olarak, meslek lisesi öğrenci oranı 2002 yılına kadar sürekli azalmış ve yüzde 35 seviyesine gerilemiştir. Daha sonraki yıllarda söz konusu oran 2014 yılına kadar sürekli artış göstermiş ve yüzde 50’ye ulaşmıştır. Türkiye’de 15-19 yaş grubu ortaöğretim öğrencilerinin genel ve meslek lisesi program türüne göre oransal dağılımı bazı ülkelerle karşılaştırıldığında, Türkiye’de meslek lisesi öğrenci oranının (yüzde 47), OECD geneli meslek lisesi öğrenci oranının (yüzde 41) biraz üzerinde olduğu görülmektedir.

- Son yıllarda yapılan yatırımlarla sınıf mevcutları açısından OECD’nin (2013 yılı) ortalamasını yakalamıştır. 2013 yılı OECD verileri esas alındığında, ilkokul ve ortaokul düzeylerinde Türkiye’de ortalama sınıf mevcutları (sırasıyla 23 ve 28) OECD ortalamasının (sırasıyla 21 ve 24) üzerindedir. Okul ve derslik sayısındaki artış okula erişim hakkı ve nitelikli eğitim hakkı konusunda geçmiş dönemdeki eleştirilerin bugün yapılmasını imkansız hale getirmektedir. 
 

Daha fazla iyileşme bekleyen alanlar

Eğitim sisteminde halen ciddi iyileşme bekleyen alanların varlığı da görülmektedir. Bu iyileşmeler kısaca şu şekilde ifade edilebilir:

- 4+4+4 ile ortaya konan 14-17 yaş grubundaki bütün öğrencilerin okullaşması hedefi henüz gerçekleştirilmemiştir. 14-17 yaş grubundaki her 100 öğrenciden yaklaşık 15’i eğitimine devam etmemektedir. Bu durum, eğitime devam etmeyen/devam etmesi engellenen çağ nüfusuyla ilgili olarak idari tedbir ve işlemler noktasında yeni pratiklerin ortaya konması gerektiğine işaret ediyor. Eğitimle/eğitim kurumuyla ilişkilenmesi sağlanamayan yüzde 15’lik bu genç nüfusun, ilerleyen süreçte sosyal risk ve insani maliyet üreteceği gerçeğiyle bu sorun kısa vadede gündemden çıkacak şekilde çözülmelidir.

- Temel Liseler ilgili süreç iyi analiz edilmezse eğitime dair temel sorunlar üretebilir. Dershanelerin dönüşümü sürecinde ortaya çıkan temel liseler, eğitim sistemi içerisinde belirgin bir yer almaya başlamıştır. 2015 yılında Türkiye’de toplam bin 205 temel lise bulunmaktadır. Temel liselere devam eden öğrencilerin sınıflara göre dağılımı incelendiğinde oldukça çarpıcı bir tablo ortaya çıkmaktadır. İlgili yönetmelikte temel liselerin her sınıf düzeyinde kayıtlı öğrenci sayısının toplam kontenjanın yüzde 40’ını geçemeyeceği belirtilmiş olmasına rağmen, 12. sınıfa devam eden öğrenci sayısı, toplam kayıtlı öğrencilerin yüzde 58’ine denk düşmektedir. Başka bir ifadeyle, temel liseye kayıtlı öğrencilerin yaklaşık beşte üçü 12. sınıf öğrencisidir.

- Açık öğretimde (ortaokul ve lise) öğrenim gören toplam öğrenci sayısı 2007 yılından itibaren sürekli artış göstermektedir. Ortaöğretimde, 2015 yılı başında açık öğretim öğrenci sayısının toplam öğrenci sayısına oranı yüzde 26,45’i bulmuştur. Başka bir ifadeyle, her dört öğrenciden biri açık ortaöğretim lisesine gitmiştir. Açık öğretim lisesine yönelen öğrenci sayısındaki artışın gerekçeleri mutlaka belirlenmeli, örgün eğitimden kaçış/çıkış alternatifine dönüşen Açık Öğretim Lisesi fotoğrafının oluşmaması için gereken tedbirler ortak akılla belirlenmeli ve uygulanmalıdır.

- İlköğretim kademesinde ikili eğitim yapan okul sayısı hala oldukça fazladır. Sınıf mevcutları ve okullaşma oranları ile ilgili veriler sabit kalması durumunda ilköğretimde ikili eğitim uygulamasına son verebilmek için yaklaşık 60 bin derslik ihtiyacı vardır.

- Türkiye’de öğretmenlerin tecrübe açısından bölgelere ve illere göre dengesiz dağılımı, eğitimde fırsat eşitliği bağlamında endişe verici boyuttadır. Türkiye genelinde kamu çalışanı öğretmenlerin hizmet süresi ortalaması 11,7 yıl iken, Kuzeydoğu Anadolu, Ortadoğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde sırasıyla 6,0, 6,7 ve 7,2’dir. Öğretmenlerin dezavantajlı bölgelerde ve okullarda uzun süreli çalışmasını teşvik amacıyla, öğretmenlerin özlük haklarıyla ilgili bir düzenlemenin bu doğrultuda etkili bir politika aracı olacağı düşünülmektedir.

-2015 yılında 417 bin öğretmen adayı KPSS Eğitim Bilimleri Testine girmiştir. Atanamayan öğretmen adayları için alternatif çözüm önerileri gereklidir. Şubat 2016 atamaları sonrası oluşan duruma göre, yaklaşık100 bin öğretmen ihtiyacı vardır. Öte yandan, kamu okullarında çalışan 40 bin civarında norm fazlası öğretmen bulunmaktadır. Bu durum, eğitimde fırsat eşitliği bağlamında ve kamu kaynaklarının etkin ve verimli kullanımı açısından son derece sorunlu bir durumdur. Anayasal haklar kapsamında tanınan aile bütünlüğünün korunması ve sağlık ihtiyaçlarının giderilmesi gibi haklar ihlâl edilmeden bu sorunun çözümüne yönelik politikalar geliştirilmelidir.

- Öğrenci devamsızlığıyla ilgili veriler, özellikle liselerde özürlü ya da özürsüz 21 gün ve üstü devamsızlık yapan öğrencilerin oranlarının yüksek olduğunu göstermektedir. 2014 yılı verilerine göre, her 100 lise öğrencisinin yaklaşık 19’u 21 gün ve üzeri devamsızlık yapmıştır. Yani, her beş lise öğrencisinden 1’i yüksek devamsızdır.

- Yükseköğretim programına yerleşen öğrencilerin mezun oldukları lise türüne göre detaylı analizi, üniversiteye geçişte lise türleri arasındaki başarı farkını açıkça ortaya koymaktadır. 2015 yılı yerleştirme sonuçlarına göre, lisans programlarına yerleşme oranı açısından, Sosyal Bilimler, Özel Fen, Anadolu Öğretmen ve Özel Lise (yabancı dil eğitim verenler), Fen ve Anadolu Liseleri, diğer lise türlerine göre belirgin bir şekilde daha başarılı olmuştur. Lise türlerine göre lisans programlarına yerleşme oranlarındaki uçurum, yükseköğretime geçişteki fırsat eşitsizliğini gözler önüne sermektedir.

Sonuç

Eğitime Bakış 2016: İzleme ve Değerlendirme Raporu, Eğitim sisteminin tüm kademelerinde başta okullaşma oranlarının artması ve ortalama sınıf mevcutlarının azalması olmak üzere ciddi iyileşmeler olduğunu ortaya koymuştur. Eğitime Bakış 2016 Raporu üzerinden, eğitim konusunda doğru yolda hızla ilerlediğimizi ancak potansiyelimiz bağlamında olmamız gereken noktanın henüz çok yakınında olmadığımızı söyleyebiliriz.

2023 hedefleri dikkate alındığında eğitim sistemimizde daha fazla iyileşme yapılması gerekliliği açıktır. Eğitim meselesi bir takım somut ve nicel göstergelerle tüketilemeyecek kadar zengin bir konudur. Sözgelimi, Türkiye’ye özgü ve Türkiye’de yaşayan bütün herkesimin sahiplendiği gerçek anlamda milli bir müfredatın geliştirilmesi öncelikli bir konu olarak karşımızda durmaktadır. Eğitimde daha iyiyi başarırsak, göstergeleri iyileştirirsek, verileri olması gereken çizgisine yaklaştırırsak “Yeniden Büyük Türkiye” hedefinin varış çizgisine ulaşmamız daha kolay olacak.

star_acik_gorus_20160925_4.jpg

Etiketler :
HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum