Hüseyin ÖZKAN

Hüseyin ÖZKAN

BİLİNÇ, ZEKA, YETENEK VE EĞİTİM

BİLİNÇ, ZEKA, YETENEK VE EĞİTİM

Bu yazıda beyin ve beyin işleyişinden, zeka ve bilincin ne olduğu ve nasıl oluştuğu üzerinde duracağım. Ayrıca aynı yazı içinde başka bir kulvarda da zeka eğitimi, hem Türkiye'den hem de Dünyadan eğitim uygulamaları ilerleyecek. Bu konular ayrı ayrı ele alınabilinir miydi? Evet bu mümkündü. Ancak beynimizin işleyişi farklı kulvarları aynı anda düşünmeye olanak veriyor. Hatta belki de aynı yazıda ilerleyen daha fazla kulvarlar neden olmasın? Bir yazıyı okurken onlarca yere zihninizin kayması gibi. Yada bu satırları okurken örneğin işyerinizde yapacağınız bir toplantının gündemlerini de zihninizde tasarladığınız gibi. Günümüzde eğitimin işleyişinin, beynimizin işleyişine ne kadar yakınlaştırırsak hatta uygun hale getirebilirsek sonuçta daha başarılı olacağımız düşünülmektedir. Farklı kulvarlarda ilerleyen yazılar da TV ekranlarının sık sık değişen görüntüsü gibi beynimizin işleyişine uygundur. Belki de beynimiz bu tarzı sevecektir. Belki kurgu olarak da beyin işleyişine uygun hikayeler, romanlar yazılacak kim bilir? Çünkü beyin, zorlanmayı, açılımları ve farklı kulvarlarda olmayı sever.

İNSAN BEYNİ

Evrendeki en karmaşık şey ! Bütünün bir parçası olarak insan beyni ne kadar da Evrene benzer. Sokrat "Kendini tanı, o zaman başkalarını ve evreni de tanıyacaksın." derken elbette aşağıdaki görüntüden habersizdi.  Kozmosun tüm özelliklerini taşıyan ve şaşırtıcı bir şekilde bütüne benzeyen en küçük birimi BEYİN.

dstostxwaaaynyt.jpg dstoslvwsaawkgs.jpg

Resim 1: Beyin hücreleri ve evren görüntüsü

Ancak baktığımızda grimsi rengi ve kıvrımlı bir yapısıyla hiç de iç açıcı bir şekilde görünmeyen et beyin. Et beyini oluşturan maddesel yapısı;

Bir litre su,

160 gr yağ,

110 gr protein,

15 gr şeker,

10 gr tuzdan oluşan, hepsi hepsi 1400-1500 gramlık bir et yapı. Tarihten beri ne olduğu çözülmeye çalışılmış bir çok rivayetler türetilmiş. Ama her şey bu mucizevi ve sırlarla dolu yapıyı anlamaya yönelik. Peki tam olarak çözülebilmiş mi? Hayır... Evrenin sırları ile beynin sırlarına ermenin atbaşı ilerleyeceği kanaatini taşıyorum ve bunun da bir sonunun olacağı en azından şimdiki bilgilerimizle mümkün görünmüyor. Ancak Şu bir gerçek ki; Ne kadar mikro evrene yolculuk yaparsak, o kadar da makro evreni tanıma olanağı bulacağız.

“Bedendeki en önemli organ kalp mi yoksa beyin mi?” tartışması ve işleyiş

Platon: Ruhun varlığına inanırdı. Ona göre, beden var olmasa da ruh yaşamaya devam eder. Bedenin merkezinin kafa olduğunu düşünürdü.

Aristo: Ruhun istemli hareketlerin kontrolünün ve sinir sisteminin merkezinin yerinin kalp olduğunu savundu. Beyin ise kanı soğutmak içindi.

Demokritos: Bedenin üstündeki beynin bedenin muhafızı olduğunu ve ruhun temel bağlarını içerdiğini savundu.

Hipokrat beynin biricikliğinin fark etmiş ve zevklerimiz, neşemiz hazlarımızın yanında acılarımız ıstrap ve gözyaşlarımızın korku ve endişelerimizin de beyinle ilgili olduğunu söylemiştir.

MÖ 3. yy da yaşamış olan anotomi uzmanları Herophilus ve Erasistratus sinirlerin ve kan damarlarının farklı olduğunu ve köklerinin Aristo’nun düşündüğü gibi kalbe değil beyin ya da omurilikte olduğunu ortaya koymuşlardır.

1790 yılında Viyanalı hekim Dr. Gall beynin zihnin ikamet ettiği yer olduğunu tespit etmişlerdir.

Et beyin incelendiğinde; yaklaşık 1400 gr pek de çekici olmayan bir nesne devasa ve sarmallı bir mantara benzer .

Ancak mikroskopla incelediğimizde 100 milyar hücre içerdiğini görürüz.  Bunlar düşünme işini gerçekleştiren nöronlardır.

Nöronlar bu görevini başka nöronlarla ağaç köküne benzeyen bağlantılar kurarak gerçekleştirir. Bu filizlere dendrit ve aksonlar denir. Dendritler bilgiyi alır, aksonlar ise iletir. Bu elektriksel işlem, beyin kimyasalları sayesinde gerçekleşir.

                                             fotograf-001.jpg

                                                Resim-2 Nöron ve Snaps, Kaynak; İnsan Beyni Robert Winston

Beyinde görev yapan kimyasalların bazıları ve görevleri şunlardır:

Dopamin; istemli hareketlerle ilgilidir. Dopamin seviyesinin düşüklüğü örneğin parkinson hastaları bir harekete başlamada zorluk çekerler. Dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu ya da depresyon hastalarında dopamin seviyesi düşüktür. Şizofreni de ise yüksektir. Alkolizm suça yatkınlık bağımlılık dopaminle ilgilidir.

Serotonin, ruh halinin ayarlanmasında önemli rolü vardır.

Adrenalin, yüksek seviyede heyecan ve hareketlilikle ilgilidir. Dikkatin toplanmasına yardımcı olur.

Endorfin, acıyı kontrol eder, beynin içindeki ödül merkezilerini uyarır.

Miyelin kılıf, Aksonun etrafını saran ve elektro kimyasal mesajın akışını kolaylaştıran tabaka

Nörotransmitter, elektrokimyasal mesajları taşırlar.

İşte, bütün ruh hali dediğimiz, kişilik karakter dediğimiz ve toplamda bilincimizi belirleyen kimyasallar bunlardır. Bunların ortamda azlığı veya çokluğu mutlu olmamıza veya mutsuz olmamıza neden olur. Ya da agresif yada uysal, dikkatli yada dikkati dağınık. elbette bunlar sadece kimyasallarla ilgili değil, beynin fiziki yapısıyla da ilgilidir. Fiziksel bir hasar da kimlik, kişilik hatta ruhumuzun değişmesine neden olabiliyor. Aşağıda bu tür vakaları inceleyeceğiz. Okurken şu andaki çevremizde kabul gören kişiliğinizi ve bu etrafında oluşan bilincinizi düşünmenizi tavsiye ederim. Sonra da bunların aslında nasıl da gelip geçici şeyler olabileceğini göreceksiniz.

Hasarlı Beyin Hikayeleri

Herkesin dışarıdan baktığımızda ifade edebileceğimiz bir kişilik yapısı vardır. Kimisi için dışadönük, kimine içine kapanık, kimine de uysal kişilik yapısına sahip deriz. Bazıları ise sorumluluk sahibidir, düzenlidir, sosyaldir çekingendir, merhametlidir, şüphecidir, sakindir ya da endişelidir. Bu kişisel karakter özelliklerini çoğaltabiliriz. Bu özellikler insanın kişilik yapısını belirler ve bunlar zaman ve koşullardan bağımsızdır. Bilinç ise beyin işlevlerine bütüncül bir yaklaşımdır. Yani zeka, yetenek kimlik, kişilik tamamı insan bilincini oluşturur ve insanın özelliğidir bir bakıma. Aynı zamanda insanın değişmeyen ruhudur da diyebiliriz.

Ancak aşağıda bahsedeceğim garip olaylar ve hastalıklar insanın yıllar yılı geliştirdiği kimliğini kişiliğini bilincini hatta metafizik anlamda düşünülen ruhunu bir anda değiştiriverir. Öyleyse bütün bu hikayeler karaktere kimliğe bilince hatta ruha bakış açımızı yeniden değerlendirmemiz gerektiğini bize hatırlatır. Öyle ya, naif bir ruha sahip birinin, beyin travması sonucu saldırgan, agresif bir yapıya bürünmesi nasıl açıklanabilir?

Hiç bir şey sabit ve değişmez değildir. beyin aslında her türlü potansiyele sahiptir ve biz sadece istediğimizi yaşamak için seçeriz. Şimdi bahsettiğim karakterin, hatta ruhun değişimine örnek olabilecek ilginç vakaları inceleyelim.

Phinas Gage Vakası

Demiryolu işçilerinin ustabaşı konumda çalışan Phinas Gage bir gün demir yolu güzergahının önüne çıkan kayayı parçalamak için dinamit kullanarak patlarmaya karar verirler. büyük patlama olur ancak bir kaza neticesinde demir çubuk sol gözünden girer ve beyninin ön kısmından kafatasını delerek çıkar. Phinas Gage'nin kaza sonrası bilinci açıktır. Bir süre tedavi görür ve sağlığına kavuşur ancak sol gözü görme yeteneğini kaybetmiştir. fakat Phinas artık eski disiplinli çalışkan çıkarlarını gözetebilen, saygılı işine bağlı bir kişi değildir artık. tam tersi kavgacı disiplinsiz tavır sergileyen kendi ihtiyaçlarını için zihinsel organizasyon kuramayan bir kişi olup çıkmıştır. Bu tavırlarıyla işinden olmuş çevresini kaybetmiştir. Yani artık karakteri değişmiş başka bir insan olmuştur.

 

                 tarihi_olaylar_phineas-gage-jpg_955184829_1443116255-001.jpg fotograf-(2)-001.jpg

                    Resim-3 Phinas Gage, Kaynak; İnsan Beyni Robert Winston

Yabancı El Sendromu;

Kişinin ellerinden birinin bilinci dışında sanki kendi bilinci varmış gibi hareket etmesidir. Ancak bu hareketler bilinçsiz yapılan hareketler değil bizzat bilinçli olarak yapılır. Zira bu eli kişinin beyin yarıkürelerinden biri kontrol etmektedir. Daha çok iki beyin yarıküresinin çeşitli hastalıklarla zedelenmiş olan veya cerrahi müdahele ile corpus collosum denilen iletişim köprüsünün ayrılması sonucu meydana gelebilen bir nörolojik hastalıktır. Örneğin sağ beyin depresif bir yapı geliştirmiş ve ölme isteği duymaktadır. Bu bilgi sağlıklı beyinde sol beyin ve tarafından usavurma yoluyla engellenir. Ancak iki küre arasındaki iletişim hasarlı ise yabancı el sağ beyinin verdiği emri yerine getirir ve kişiyi öldürmeye çalışabilir. Yani bir gece yarısı kişi, bir eli boğazına sarılmış bir halde kendini öldürme ye çalışırken yakalayabilir. Bir beyin hasarı sonucu bilinç ve davranış değişmiştir.

Beyin Tümörü Etkisi;

Yine aynı şekilde beyninde tümör oluşan insanların kişiliklerinden de köklü bir değişim yaşandığı görülmüştür. Hatta bu değişim, tanı yöntemi olarak da kullanılmaktadır. Beyin tümörleri geliştiği alanda baskı yapması nedeniyle beyinde oluşturduğu hasardır. Bu hasar bireyin karakterini de değiştirmekte, tanınmayan bir insan haline getirebilmektedir. İnsanın adeta ruhu değişime uğramaktadır. eğitim de insanın kişisel değişimini sağlamak için onca yöntem denenir ama bit tümörün beyne baskısı kişiliği değiştirebilmektedir. Acaba eğitim sistemi, kişilik gelişimi için beynin hangi bölgesine baskı yapmasını mı öğrense diye insanın aklına gelmiyor değil.

Savant Sendromu,

İlginç vakalarıdır. Beyne alınan bir darbe ile kişiliğin değişmesi hatta yaratıcılığın farklı bir boyut kazanması üzerinde oldukça düşünülmesi gereken konudur. Nasıl oluyor da "normal biri" olarak tanımlayabileceğimiz bir kişi, başına aldığı bir darbe sonucu yaratıcı bir dahi olabiliyor? Nasıl oluyor da böyle bir etkiyle yabancı bir dili konuşmaya başlıyor? Yoksa hepimiz içimizde (beynimizde) yaşam fırsatı bekleyen birer dahiyi mi barındırmaktayız? Kimileri bunu ikinci bir yaşamla, önceden yaşanmış hayatlarla (reenkarnasyon) açıklamaya çalışırken, akla şöyle bir suru geliyor. Acaba 100 milyar nöronun, her birinin milyonlarca yıldır getirdiği ve ortaya çıkmak için fırsat bulamamış bir hafızası, bir öğrenilmişliği mi var? Eğer öyleyse işte bu, kozmos içinde kozmos demektir ki beyni anlamada işimizi daha da zorlaştırır.

Savatlar bu tür vakalardır. Ağır düzeyde gelişimsel ya da zihinsel yetersizliklerin yanında çoğu insanda bulunmayan sıra dışı zihinsel becerileri olan kişileri tanımlamaktadır. Kişinin genel zeka düzeyi ortalamanın altında olmasına karşın bir ya da birden fazla alanda aşırı düzeyde bilgi sahibidir. Savant sendromu doğuştan ve doğum sırasında olabilir veya bebeklik, çocukluk veya yetişkinlik dönemlerinden daha sonra beyin zedelenmesi ile ortaya çıkabilir.

Örneğin;

Çocukluğunda geçirdiği ve temporal lop epilepsisi olarak teşhis edilen birkaç havaleden sonra Daniel TAMMET, her sayının kendine öz bir renk, şekil ve dokusunun olduğu güçlü ve benzersiz bir sentez oluşturmuştur. Bu senteze süper hızlı matematiksel ve takvim hesaplamaları ile sayılar için büyük bir hafıza eşlik etmektedir. Daniel Pİ sayısını 22 bin 500 hane ile en uzun söyleyebilen kişi olarak( beş saatte söyledi) Avrupa rekorunu kırdı. Kendine göre manti adında bir dil geliştiren Daniel, bir haftada bir dil öğrenebiliyor. Savant sendromlu Daniel yaşayan 100 dahi listesinde bulunuyor ve bir fikir adamı- yazar olarak anılıyor.

 

                                           tammet-001.jpg

                                              Resim-4 Daniel TAMMET

Hatay’da yaşayan ve İngiltere Kraliyet Akademisi sınavında tarihindeki en yüksek ikinci puanı alan Buğra ÇANKIR, İngiltere`ye Cambridge Üniversitesi`ne davet edildi. Kendisi Wisconsin Medical School savant listesinde bulunmakta. Buğra Çankır, dünyada sadece, Mozart ve J.S.Bach’ın da aralarında bulunduğu doğadaki tüm sesleri nota diline deşifre edebilme yeteneğine sahip olan 664 kişiden biri olarak gösteriliyor.

                                            savant-sendromu-1-001.jpg

                                           Resim-5 Buğra ÇANKIR

Tom Cruise ve Dustin Hoffman’ın oynadığı ‘Yağmur Adam-Rain Man ’ filmine esin kaynağı olan Kim PEEK, otizmli bir savant. Kim Peek o kadar yetenekli ki, aynı anda iki sayfayı(her gözü bir sayfa) okuyabiliyor ve anında hafızasına alabiliyordu. Ancak bu adam gündelik işlerini yerine getirebilmek için babasına bağlı yaşıyordu. 2009’ da 54 yaşında ölen Kim Peek’in hafızasında 9 binden fazla kitap bulunuyordu. İnsan beyninin sırlarını anlamaya çalışan NASA ölümünün ardından beynini incelemeye aldı.

                                            rain-man-001.jpg

                                           Resim-6 Yağmur Adam filminden bir görüntü

En ilginç savant örneklerinden biri de Derek AMATO. Kendisi satış eğitmenliği yapan normal bir insanken hayatı 2006’ da tam 39 yaşındayken, kafasını şiddetlice havuzun kenarına çarpmasıyla değişti. Amato kendine geldiğinde % 35 işitme kaybı, baş ağrısı, hafıza kaybı geçirdiği anlaşıldı. Fakat ilginç olan şey bu adamın kafasını vurduktan sonra, arkadaşının piyanosunu yılların sanatçısı gibi çalabilmesiydi.

 

                                           dersk-amato.jpg

                                             Resim-7 Derek AMATO

Aslında bu biçimde tek örnek Amato değil. Örneğin, Newyork’ ta bir ortopedi cerrahı olan Tony CİCORİA yıldırım çarpması sonucu yaralanmasının hemen ardından klasik piyanoyu kendi kendine çalmayı öğrenmişti. Alonzo CLEMENS ise, üç yaşında fena şekilde düştüğünden kalıcı bilişsel hasara uğramış fakat bu nedenle mükemmel hayvan heykelleri yapmaya başlamıştı.

 

                                          images-002.jpg

                                           Resim-8 Alanzo CLEMENS

 

Tek yumurta ikizi otistik savantlar Flo ve Kay LYMAN, geçmişte ya da gelecekte herhangi bir tarih verdiğinizde hangi güne denk geldiğini anında söyleyebilir. Aynı zamanda deha düzeyinde bir otobiyografik hafızaya sahipler ve söylediğiniz herhangi bir tarihte ne giydiklerini, havanın nasıl olduğunu, o gün neler yaptıklarını ve ne yediklerini sayabiliyorlar.

 

                                            flo-ve-kay-lyman.jpg

                                                 Resim-9 Flo ve Kay LYMAN

 

Doğuştan kör olan Lemke’nın sözel IQ’su 58 dir. 14 yaşındayken ailesi Çaykovski’nin bir piyano konçertosunun yer aldığı bir film seyrediyordu. Annesi birkaç saat sonra müzik sesine uyandığında Lemke’nin konçertoyu bire bir çaldığını keşfetti. Lemke o günden beri dünyanın her yanında konserler veriyor ve binlerce parçayı ezbere çalıyor.

 

                                             lemke.jpg

                                              Resim-10 Leslie LEMKE

 

Otistik olan Wiltshire, 8 yaşından beri binaları çiziyor. Yetişkinliğinde şehirlerin inanılmaz derecede isabetli çizimlerini zihinden yapabiliyor.

 

                                               wiltshild.jpg

                                               Resim-11 Stephen Wiltshire

 

Savantlar incelendiğinde gerçekten Zeka Nedir ? Bilincin Anlamı Ne? gibi sorular daha ilginç hale geliyor. Zihin beynin bir bütün halde düşünülen işlevinin bir ürünü iken beynin bütünlüğün bozulması halinde bilinç ve zeka da değişikliğe uğrayabiliyorsa, mutlak bir zekadan ve tümel bir bilinçten söz etmek mümkün görünmüyor. Tersinden bakarsak beyine alınan bir darbe ile zeka ve bilinç değişebiliyor ise insanların zihinsel özellikleriyle ilgili mutlak bir yargıdan uzak durmak gerekmez mi? Öyle ya, herkes bir gün beynine aldığı bir darbe ile bir dahi olabilme potansiyeline sahip olabilir. Savant örnekleri bunu göstermiyor mu? Tüm bu mistik ve esrarengiz ortamda zeka hem çok anlam taşıyor hem de hiç bir anlam taşımıyor aslında. Yani her an her şey olabilir. Zekaya bir bakalım isterseniz;

 

ZEKA NEDİR?

Zeka insan beyninin bir ürünüdür.

Zihnin bir çok yeteneğinin uyumlu çalışması ile ortaya çıkan bir yetenekler bileşimidir.

Zihnin algılama, bellek, düşünme, uslama, öğrenme gibi bir çok işlevini içerir. Zihin ürettiği ürünlere bütüncül bir yaklaşımdır zeka. Bu konuda çeşitli düşünürlerin tanımları mevcuttur.

Tanımlar

Eflatun; tarihte üstün zeka ve yetenek ile ilgili çalışmalar ve tanımlar Eflatunla birlikte görülmektedir. Eflatun toplumdaki bireyleri bakır, tunç, gümüş ve altına benzeterek sınıflandırmıştır.

Piaget zekayı algılama uslama, anımsama gibi zihinsel süreçlerin gelişimi ve etkinlik kazanması olarak tanımlamıştır. (1952)

Alfret Binet (Binet ve Simon)’e göre zaka; belirli bir amaca yönelmek, amaca erişebilmek için mücadele etmek, uyum sağlayabilmek, ve kendini eleştirebilmektir.

Wechsler zekanın, sadece bir kavram olduğunu ve kişinin amaçlı davranışlarının, mantıklı düşüncesinin, çevre ile etkin bir biçimde başa çıkabilmek için giriştiği çabaların tümünü kapsayan genel bir yetenek olduğunu ileri sürmüştür. (1958)

Aziz Sancar da tıpkı Einstein gibi zekanın %90 ının çalışma ve gayretle ilgili olduğunu söyler.

Gardner’e göre zeka bir problemi çözme, farklı kültürel ortamlarda ürüne şekil vermedir.

Gardner çoklu zeka kuramını ortaya atmıştır. Dil, matematik, mekan, beden, müzik, sosyal, doğa ve kişisel olmak üzere ..

Zekanın Ölçülmesi

Yukarıda anlattığım konularla ilgili olarak ve tam olarak tanımlanamamış bir varlık olan zekanın ölçülmesine çok da taraftar olmamakla birlikte, zekanın çeşitli nedenlerle ölçümlere tabi tutulmuş olması bir olgudur. Hala daha ilginç bir şekilde ve hatta istismar boyutunda bile değerlendireceğimiz İnsan (öğrenci) seçimlerinde de zeka ölçümlerinden yararlanılmaktadır. Oysa zeka bir yüzücünün bir uzaklığı en hızlı bir şekilde yüzebilmesi değildir. Zeka beynin modüler bir yeteneğidir. zeka ölçüm araçları beynin hangi modülünü ölçerek yargıya varmaktadır? beyinde ne kadar modül vardır bilinmekte midir? Ayrıca burada sormak gerekiyor. Savantları bu çalışmanızın neresine koymaktasınız? Zeka Ölçeğinize göre geri bir konuma yerleştirdiğiniz biri ölçmeye çalıştığınız alan dışında farklı bir nöron bağlantısı yetenek yumağı oluşturdu diyelim. Bunu nasıl açıklayacaksınız? ölçüm yapabilmek ve bunun sonucunda bir yargı oluşturmak için beyin gelişiminin tek bir alanda ve statik olduğunu düşünüyor olmalısınız. Oysa öyle olmadığı biliniyor. Öyleyse zeka testlerinin de bilimsel olmadığı, yada bunlarla, insan zihniyle ilgili bir yargı oluşturulamayacağının altını çizmek gerekir. Zekanın ölçülmesi ile ilgili çeşitli çalışmalardan bahsederek devam edelim.

Zekanın ölçülmesi açısından 1907 de Alfret Binet Paris'te öğrenme güçlüğü olan öğrencileri tespit etmek için bir ölçek kullanmıştır.

Galton (1822-1911)  ABD de Louis TERMAN bu alanda öncülüğü yapmıştır.

Stern ilk olarak “zeka yaşının”, “kronolojik yaşa” bölümünü ortaya atmış ve TERMAN da bunu IQ olarak tanımlamıştır.

Zeka Sınıflaması

Zekanın zeka testleriyle ölçülebilir olduğunu düşünüldüğünde, elbette zekanın da rakamsal olarak sınıflandırılabileceği de düşünülecektir.

Bu sınıflandırma Dünya Sağlık Örgütüne Göre;

0-20 Derin Zeka Geriliği

21-35 Ağır Zeka Geriliği

36-49 Orta Derece Zeka Geriliği

50-69 Hafif Derece Zeka Geriliği

70-79 Sınırda Zeka

80-89 Donuk Zeka

90-109 Normal Zeka

110-119 Parlak Zeka

120-129 Üstün Zeka

130-… Çok Üstün Zeka şeklindedir.

 

Zeka Kuramları

zeka alanıyla ilgili olarak yapılan çalışmalar neticesinde çeşitli kuramlar ortaya atılmıştır. Bu kuramların fazlaca deteyına girmeden başlıklar halinde vermek istiyorum. Bunlar;

Çoklu Zeka Kuramı

Ranzullinin Üçlü Çember Modeli

(Normalin üzerinde yetenek, yaratıcılık, işe sarılma)

Dabrowski’in Aşırı Duyarlılık Alanları

(Psikomotor, duygular, imgeleme, zihinsel, duyuşsal ve sosyal)

Stenberg’in Üçlü Sacayağı Kuramı

(Analitik, sentezci ve pratik) olarak çeşitlendirilebilir.

Yüksek Motivasyonlu Çocuk

Burada şunu belirtmek isterim ki; öncelikle üstün zekalı çocuk kavramında yer alan üstün ifadesi derin bir ayrılmayı işaret etmektedir. Bu anlamıyla üstün kavramı karşılığı da bir insan için kullanıldığından sorunlu bir isimlendirmedir. Oysa yazının bütününden de anlaşılacağı gibi zihinsel üstünlük bir bakıma görecelidir. Ölçüm aracının sonucu ölçtüğünüz özelliklere ve ölçüm araçlarını oluşturanların zihinden algıladıklarıyla ve sınırlılıklarıyla ilgilidir. Oysa sırlarının hala çözülemediği bilinmeyen bir beyinden, küçük kozmostan bahsedilmektedir. Öyleyse üstün zekalı çocuk yerine Yüksek Motivasyonlu Çocuk demeye özen gösterilmesi gerektiği, bunun daha bütünleştirici yanının olduğunu ifade etmek istiyorum. Ancak alan çalışmalarında genellikle "Üstün yetenek", "Üstün Zeka" kavramları kullanıldığından çalışmalara sadık kalmak adına bu ifadeler kullanılacaktır.

Bu çocuklarla ilgili olarak çeşitli tanımlara yer vermek istiyorum.

(MEB 1991) Yüksek motivasyonlu çocuk, genel ve/veya özel yetenekleri açısından, yaşıtlarına göre yüksek düzeyde performans gösterdiği konunun uzmanları tarafında belirlenmiş çocuklardır.

TERMAN (1925), zeka testlerinde %2 lik üst sınırda puan alanları üstün yetenekli olarak tanımlamıştır.

RANZULLİ (1986) göre üstün yeteneklilik; genel yetenek, özel yetenek, yaratıcılık ve motivasyon gibi özelliklerin bileşimini performansında kullanabilmektir.

Yüksek Motivasyonlu Çocukların Özellikleri (MEB 1991)

Gelişimin tüm alanlarında yaşıtlarından ileride olması

Öğrenme ve bilgiye sürekli açık olma,

Merak,

Kelime hazinesinin zengin olması,

Çabuk öğrenme kavrama ve akılda saklama,

Genelleme ve soyutlama yaparak elindeki bilgiyi başka alanlarda kullanma,

Niteliksel olarak başka öğrenme ve problem çözme stratejileri kullanma,

İlgisiz gibi görünen işlemler arasında ilgi kurma,

Yaratıcılık,

Bağımsız çalışma,Kararlılık ve sebat,

Karşısındakilerin duygu düşünce ve isteklerine duyarlı olma,

Kendisini açık seçik ifade etme,

Espri yeteneği,

Kendini inceleyip öz eleştiri yapma, Ayrıca;

Hayal gücü,

Güç ve karmaşık işlerden hoşlanma, risk alma,

İleri düzeyde kavramsal ve teknik ve özel birikime sahip olmak olarak sayılabilir.

Yetenek Alanlarına Göre Özel Yetenek Alanları

Müzik Alanı

Görsel ve Gösteri Sanatları Alanı

Sosyal Bilimler Alanı

Spor Alanı

Bu alanların hepsi burada açmaya gerek duymadığım alt başlıklarıyla birlikte en önemli yetenek alanlarıdır. Ancak Türkiye örneğinde de görüldüğü gibi "Üstün Zekalılık" alanına sıkıştırılmış "Yetenek" kavramı ikincil plana atılmıştır. Sonra da hep şu örnek verilir durur; "Çok zekiydi. Zihninden matematik problemlerini çözer, ancak ayakkabısının bağcığını bağlayamazdı" Oysa zeka ile yetenek bütünleşik bir kavramdır ve birbirini beslemesi beklenir. Bunu birbirinden ayırmak mümkü değildir. Eğitim sistemimizden bir örnek vererek bu bahsi geçmek isterim. Fen liselerinin yüceltilmesi Meslek liselerinin ise değersizleştirilmesi böyle bir düşüncenin sonucudur diyebiliriz. Antik Dönemden beri bilinen zeka ve yetenek gelişimizde sporun, sanatın etkisi günümüz Türkiye'sinin okullarında Beden Eğitimi, Müzik ve Görsel Sanatlar derslerinin sayısı oldukça azaltılarak tezahürünü bulmuştur. Üstün yetenekli çocukların devam ettiği BİLSEM lerde ise çok ilginçtir Spor alanı yoktur.

 

ZEKA VE YETENEK EĞİTİMİ

DÜNYADA ZEKA VE YETENEK EĞİTİMİ

Bu konuda o dönemde Bilim ve Sanat Merkezi Müdürü olmam nedeniyle yakından takip ettiğim ve kurumumuzda yapılan çalışmalarda yer aldığım ve yapılan çalışmaları önerileri ve yaklaşımı takdirle izlediğim TBMM Üstün zekalılar komisyonunun raporundan yararlanmak istiyorum.

ALMANYA

Almanya’da üstün yetenekliler eğitimi son 20 yılda gündeme gelmiştir. Eğitim alanında her eyalet kendi kararlarını uygulamakta, ülke genelinde tek tip eğitim sistemi bulunmamaktadır. Bazı eyaletlerde üstün yetenekli eğitimi için ayrı sınıf ya da okul açılmasının bir ayrıcalık oluşturacağına, devlet okullarında ayrı eğitim yapılamayacağına dair eğitim komisyonu kararları bulunmakla birlikte, özel okulların üstün yetenekli çocuklar için ayrı bir sınıf/okul açmasının önünde engel bulunmamaktadır. Almanya’nın Güney Eyaletleri’nde okul içerisinde ayrı sınıflara rastlanmaktadır. Bu uygulamalar bir proje veya program çerçevesinde yürütülmektedir.

Eğitim Uygulamaları

Ülkede her eyaletin kendine özgü bir eğitim sistemi bulunması nedeniyle üstün yeteneklilerin eğitimine yönelik çok farklı uygulamalar bulunmaktadır. Bazı eyaletlerde (Kuzey Ren Vestfalya vb.) üstün yeteneklilere özel eğitim hakkı tanınması ayrımcılık olarak görülmekte ve devlet okullarında ayrıştırma eğitimi uygulanmamaktadır. Eğitimin, çocuğun yeteneklerine, ilgi alanlarına ve eğilimlerine uygun olması prensibini kabul eden eyaletler bulunmaktadır. İlköğretim ülke genelinde benzerlik göstermekte, ortaöğretim ise eyaletten eyalete farklılıklar içermektedir. Okul mevzuatı, üstün yeteneklileri doğrudan desteklemeye uygun olmamakla birlikte; konuları eğitim programına dâhil etme, farklılaştırma, birinci sınıfta esnek okullaşma, sınıf atlatma, seçmeli ve serbest ders seçimi gibi uygulamalara imkân vermektedir. Almanya’da üstün yeteneklilerle ilgili ilk uygulama 1913 yılındaki özel sınıf (Scharlotenburg) denemesidir. Ailenin sosyo-ekonomik durumu ya da oturduğu bölge dikkate alınmadan seçilen ve “umut çocukları” (Hofnungskinder) denilen öğrenciler, özel sınıflara devam etmekteydi. Almanya’da yapılan başka bir uygulama da 1917 yılında Berlin’de “Yetenekliler Okulu”nun (Begabtenschuhle) açılmasıdır. Bu okula öğrenciler yetenek testleri ve öğretmen değerlendirmelerine göre seçilmiştir. Üstün yetenekli çocukların eğitimiyle ilgili uygulamaların çoğu özel yatılı okullar tarafından gerçekleştirilmekteydi. Anaokulunu tamamlayan çocukların devam ettikleri Jugenddorf okulları, üstün yetenekli çocukların ihtiyaçlarını dikkate almakta ve onları desteklemektedir. Jugenddorf Hannover Okulu üstün zekâlı çocuğu keşfetmek konusunda ebeveynlere ve çocuklara danışmanlık hizmeti sunmaktadır. Braunschweig ve Rostock Jugenddorf-Christophorus okuları danışma sağlayan diğer okullardır. Danışmanlık hizmetleri Hamburg, Münih ve Tübingen üniversitelerindeki psikoloji enstitülerinde de yapılmaktadır. Almanya’ya Doğu Almanya’dan katılan eyaletler, hâlâ eski okul mevzuatını uygulamaktadır. Bazı okullarda özel bir eğitim programı takip edilerek bir dizi ders dışı etkinlikler sunulmaktadır. Genel eğitimin parçası olan üstün yetenekli çocukları destekleme programları 26 özel okul tarafından uygulanmaktadır . 16 eyaletteki üstün yetenekliler eğitimini inceleyen 2004 yılı raporuna göre, Almanya’da eğitimde önemli ilerlemeler kaydedilmiştir.

Günümüzde Almanya’da 8 ayrı türde yaklaşık 300 yatılı okul bulunmaktadır. Bu okullar içinde özel Waldorf okulları ile Elit Spor okulları üstün yetenekli gençlerin eğitiminde önemli rol oynamaktadır. Waldorf okulları uluslararası akrediteye sahiptir. Bu okullar devlet ve özel sektör tarafından birlikte finanse edilmekte, aileler de gelirleriyle orantılı bir ücret ödemektedir. Avrupa’da 632, tüm Dünya’da ise toplam 881 Waldorf okulu bulunmaktadır. Okullar her çocuğun bilişsel gelişimine uygun eğitim desteği alması prensibine göre kurulmuştur. Eğitim, çocukların bilişsel, sanatsal ve beceriye dayalı yeteneklerine göre ilerlemekte ve 12 yıl sürmektedir. Sanatsal, bilimsel ve teknik derslere büyük önem verilmektedir. Okul, öğretmenler ve velilerden oluşan bir kurul tarafından yönetilmektedir. Sınıf öğretmenleri genel konuları içeren dersleri öğretmekle sorumludur. Öğrenciler yeteneklerine göre dil, matematik ve doğa bilimleri gibi tematik dersleri alabilmektedir. Okullarda derecelendirme ya da not sistemi yerine, öğrencinin özel gayret ve yetenekleri ile gelişim sürecini ayrıntılarıyla gösteren raporlar kullanılmaktadır. Elit Spor okulları bilimsel eğitim ve spor eğitiminin birlikte verildiği okullardır. Bu okullar, Ulusal Olimpiyat Komitesi, Kültür ve Spor Bakanlığı ve Alman Spor Federasyonunun temsilcilerinin oluşturduğu bir çalışma grubu tarafından yönlendirilir. Okullar devlet, kilise ve özel girişimciler tarafından desteklenmektedir.

GÜNEY KORE

Güney Kore’de çocukların zekâları değil çalışmayla artan başarılarının ölçülmeye başlandığı görülmüştür. Bu yüzden ülkedeki öğrencilerin yaklaşık % 40’ı üstün yeteneklilerin gördüğü eğitimlerden birine (okul sonrası eğitim, üniversitelerdeki öğretim üyeleri tarafından eğitilme veya sadece üstün yeteneklilerin eğitildiği liselere) alınmaktadır. Güney Kore’de 2002 yılında üstün yetenekli çocukların eğitimiyle ilgili kanun çıkarılmıştır. Güney Kore’deki eğitim sisteminin temelini öğretmenler oluşturmaktadır. Üstün yetenekli çocuklara eğitim verecek öğretmenlerin ayrı ve tekrarlanan bir eğitime tabi tutulması, üstün yeteneklilik eğitiminin en önemli öğesini oluşturmaktadır.

Eğitim Uygulamaları

Ülkede ailelerin eğitim seviyesi yüksek olduğu için 4. sınıfa kadar öğrencilerin yetenekleri ve diğer eğitim ihtiyaçlarıyla doğrudan aileler ilgilenmektedir. 4. sınıftan itibaren tanılama ile birlikte devlet, üstün yetenekli çocukların eğitiminde yer almaya başlamaktadır. Tanılanan öğrenciler, 4. sınıf sonrasında özel sınıflarda eğitim görmektedirler . Üstün yetenekli öğrenciler ülkedeki yaklaşık 250 üniversiteye sınavsız olarak mülakatla alınmaktadır. Sadece Seul Üniversitesi sınav puanına göre öğrenci almaktadır. “Advance Plusment” adı verilen bir sistemle yetenekli öğrenciler üniversiteden dersler alabilmekte, lise eğitimini erken tamamlama imkânı bulabilmektedir. Kore’de üstün yetenekliler eğitimine yönelik üç ayrı eğitim biçimi tasarlanmıştır.

 

YENİ ZELANDA

Yeni Zelanda’da üstün yeteneklilik alanında son 20 yıldır önemli gelişme ve uygulamalar gerçekleştirilmektedir. Üstün yeteneklilik eğitiminde esnek ve okul merkezli bir model benimsenmiştir.

Üstün yeteneklileri tanılamada formal ve informal araçlar kullanılmakla birlikte, ana-baba görüşlerine daha çok ağırlık verilmektedir. Sivil toplum kuruluşları tarafından, üstün yetenekli çocukların bireysel zamanları dışında aynı düzeydeki akranları ile eğitim almalarına imkân veren özel sınıf niteliğinde “Bir Günlük Okul” uygulamaları yapılmaktadır. Üstün yetenekli çocuklarla ilgili okullarda yürütülmekte olan faaliyetler, Eğitim Bakanlığı Eğitim Değerlendirme Ofisi tarafından periyodik olarak değerlendirilmektedir. Yeni Zelanda, okullarda üstün zekâlı ve yetenekli eğitimini yerleştirmeye çalışmaktadır. Ülkede, üstün zekâlı ve yetenekli çocukların ihtiyaçları olan eğitimi genel eğitim kalitesinin artırılmasıyla alabilecekleri felsefesi hâkimdir.

Okullar, 30 yıl önce eğitim bakanlığına bağlı olarak çalışmaktayken günümüzde bağımsız ve özel bir yapıya kavuşmuşlardır. Her okulun bir muhasebecisi vardır. Velilerden oluşan okul yönetiminin altında; okul müdürü ve öğretmenler bulunmaktadır. Okul yönetimini oluşturan mütevelli heyetinin (velilerin) seçimleri 3 yılda bir yapılmaktadır. Okulun yönetiminden sorumlu yönetim kurulu ayda bir toplanmakta; mülkiyet, personel, finans, politika ile öğrenci başarısı konusunda karar almaktadır. Üstün yetenekli eğitimi, genellikle, sivil toplum kuruluşlarından hizmet alımı yoluyla yürütülmektedir. Alınan hizmet, farklı derecelerdeki bölgelerde, bir okulda kiralanan odalarda haftada bir gün veya yarım gün olarak uygulanmaktadır. Üstün yetenekli öğrencilere 3 yaşından 13 yaşına kadar Bir Günlük Okul desteği verilmektedir. Bu programlara katılan öğrencilerin aileleri, bir gün için, okul öncesi eğitimde 35 $, diğer kademelerde ise 65 $ (2012 yılı) ödemektedir. Ülkede, Üstün Yetenekliler Eğitim Merkezi (Gifted Education Centre) tarafından üstün yetenekli çocuklara yönelik ülke genelinde farklı bölgelerde Küçük Gelincikler, Bir Günlük Okul, Gifted Online ve Online Kulüp programları uygulanmaktadır. Ayrıca “Üstün Yetenekli Çocuklar Programı (Gifted Kids)” tarafından da Haftada Bir Gün (The One-Day-A-Week) uygulaması yapılmaktadır. Okullar, üstün zekâlı ve yetenekli öğrencilerin ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla süreç içinde; farklılaştırma, zenginleştirme, hızlandırma, okul içinde özel programlar veya sınıf programı, küme gruplandırması, kaynakların değerlendirildiği farklı uygulamalar ve öğretim programı modeli gibi uygulamalara yer vermektedir.

 

İSRAİL

Eğitim Uygulamaları

İsrail’de üstün yetenekliler eğitimi 3 başlık altında toplanmıştır:

1. Özel okul

2. Donanımlı okullarda özel sınıflar

3. Haftalık zenginleştirme programları ya da okuldan sonra ek etkinlikler.

Tam zamanlı ilk üstün yetenekliler okulu 1970’lerde Tel Aviv’de açılmıştır. Güzel sanatlara yönelik okullar bulunmasının yanında genel zekâ düzeyindeki öğrencilerin eğitimine de önem verilmektedir . Ülke çapında yapılan tanılamadan sonra nüfusun % 1’lik dilimine giren çocuklar özel okullarda ya da okullardaki özel donanımlı sınıflarda eğitime başlamaktadır. % 3’lük dilime giren çocuklar ise okul sonrası ek etkinliklere ve zenginleştirme programlarına katılmaktadır. % 0,1’lik dilime giren öğrenciler Kudüs’te OFEK (Ufuk) adı verilen üstün yetenekliler özel okuluna kaydedilmektedir. Bu okulda ders veren eğitimciler, alanlarında uzman öğretim üyesi akademisyenlerdir. Okulda öğrenciler için kâğıt, kalem kullanmadan, not tutmadan zihinsel becerilerini ve muhakeme yeteneklerini geliştirmeye dönük özel çalışmalar yapılmaktadır. Okulda, uygulamalı eğitim alanları ve yaparak-yaşayarak öğrenme ortamları bulunmaktadır. Okulda genetik, teknoloji, bilişim gibi konulara önem verilmektedir. İsrail, üstün yeteneklilerin eğitiminde zenginleştirmeye önem vermektedir. Zenginleştirme üzerine oluşturduğu program ağı, okul öncesinden başlayarak bütün yaş gruplarına yönelik olarak tasarlanmıştır. Lise çocukları için zenginleştirme çalışmaları Tel-Aviv Üniversitesi Teknoloji Enstitüsünde ve Rehovot’ta bulunan Weizmann Bilimsel Araştırma Enstitüsünde sürdürülmektedir. Burada öğrencilere fen, matematik gibi bilimsel konuların yanında bölgelerindeki insan faaliyetleri ve yaşam biçimleriyle ilgili dersler gösterilmektedir. Programlar yaz aylarında da devam etmekte, günlük olabileceği gibi yatılı kamplar biçiminde de planlanabilmektedir.

Ders dışı etkinlik gruplarında fen, matematik, bilişim teknolojisi, resim, müzik, heykel gibi birçok alanda hizmet verilebilmektedir. Eğitim bakanlığına bağlı Ulusal Üstün Zekâlılar Birliği, yapılacak etkinlikleri ve eğitimleri organize etmekte hem de finansmanını sağlamaktadır. Üstün yetenekliler eğitim programlarına üniversiteler, teknoloji enstitüleri, müzeler ve yerel yönetimler katkı sağlamaktadır. Programlara seçim ölçütlerini kurumlar kendileri belirlemektedir. Ülke, üstün yetenekli çocukların tamamına ulaşmak için dezavantajlı çocuklar içerisinde de üstün yeteneklileri taramaktadır. Belirlenen çocuklar gruplanmakta ve zenginleştirme programlarına dâhil edilmektedir. Üstün yetenekli çocukların akranlarıyla okul içerisinde (okul içerisinde okul sistemiyle) eğitim görmeleri bir başka uygulama olmakla birlikte öğrenci grupları arasında etkileşim yoktur. Belirtilen uygulamaların dışında, sadece üstün yetenekli erkek çocuklardan oluşturulmuş liseler bulunmaktadır. Okullarda üst düzey eğitimciler, üst düzey maddi imkânlar ve özel hazırlanmış eğitim programları bulunmaktadır. Çocuklar ülkenin ileri stratejik hedefleri doğrultusunda bilimsel, teknolojik ya da güvenlikle ilgili konularda eğitilmektedir .

 

RUSYA FEDERASYONU

Geniş coğrafyadan topladığı öğrencilere yabancı diller, sanat ve spor alanlarında küçük yaştan itibaren farklı eğitim sunmaktadır. Benzer bir uygulama Fen Matemetik ve Teknik eğitim alanlarında da mevcuttur. Moskova, Saint Petersburg, kiev ve Novosibirsk’teki Bilim Kenti’nde lise düzeyinden itibaren lisans ve lisans üstü eğitim verilmektedir.

Eğitim Uygulamaları

Rusya Federasyonu’nda üstün yeteneklilerle ilgili çalışmalar, 1950’li yıllarda dönemin Nobel ödüllü bilim insanlarının öncülüğünde kurulan iki tür okula dayanmaktadır. Birinci tür okullar, bölgedeki tüm ortaokul öğrencileri arasından matematik, fizik, kimya, biyoloji ve enformatik dallarında ayrı ayrı seçilen ve lise düzeyinde eğitim alan öğrencilere yöneliktir. Moskova, Leningrad, Kiev ve Novosibirsk’te üniversite yerleşkelerinde kurulmuş olan bu okullarda eğitim gören gençlere, üniversitelerdeki bilim insanları tarafından eğitilme fırsatı tanınmıştır. Öğrencilere, üniversite yerleşkesindeki tüm olanaklardan faydalanma imkânı sunulmuştur. İkinci tür okullar ise yabancı dil, müzik, folklor, edebiyat ve felsefe eğitiminde yoğunlaşmış okullardır. Bunların en ünlüleri arasında Gnesin Müzik Okulu, Stragonov Sanat Okulu ve Leningrad Bale Okulu’dur. Sovyet Rusyası’nın, bilim ve sanatta olağanüstü performans sergileyen ünlülerinin çoğu bu okullarda yetişmiştir. Rusya’da üstün yetenek gösteren öğrenciler için kurulan ve eski SSCB’de her cumhuriyetin başkentinde mutlaka bulunan bilimsel akademilerde, çocuklara fen, matematik, fizik, kimya, gök bilimi gibi alanlarda eğitim hizmeti verilmekteydi. Çocukları, ilkokuldan sonra kabul eden ve yatılı eğitim veren bu okullardan birisi Sibirya’nın Novosibirsk şehrinde bulunan bilim akademisidir . Öğrencileri 6 yaşında zorlu bir sınavla alan, müzik, resim, bale dersleri veren güzel sanat okulları da üstün yeteneklilere sunulan imkânlardan bir başkasıdır. Seçilen öğrencilerin günde 2-4 saat mecburi eğitim aldığı bu okullardaki öğrencilerin bazıları okullarına devam etmektedir. Üstün zekâlıların eğitimi için kurulan ilk devlet okulu 1992’de Moskova Eğitim Bölümü tarafından Sozvezdie Okuludur. Bu okulun eğitim programı lise öncesi (progymnasium) ve lise (gymnasium) olmak üzere iki bölüme ayrılmıştır. Eğitim programının dikkat çeken özelliği, okul yılları süresince öğrencinin üretkenliğinin, zihinsel ve kişisel gelişiminin desteklenmesidir. Öğretimde uluslararası farklılaştırılmış eğitim programları temel alınmaktadır:

Tematik disiplinler arası model,

Küresel problemler,

Problem çözme becerisi,

Bireysel öğrenme ve araştırma tekniklerinin geliştirilmesi . Bu okullara öğrenci seçimi üç aşamada yapılmaktadır;

Bilişsel yetenek testleri,

Oyun dersleri,

Bireysel röportajlar.

Rusya’da 1996’da, eğitimin temel programı “Rusya’nın Çocukları Programı” ve alt program olarak “Üstün Zekâlı Öğrenciler” programı başlatılmıştır. Matematik ve fen bilimlerinde üstün yeteneklilere yönelik eğitim programlarında 1980’lerin sonundan bu yana büyük değişim yaşanmıştır. Başta üstün yeteneklileri dikkatle seçen, eğiten ve yetiştiren merkezî programlar, yerini geleneksel ve yenilikçi formların birleşimine bırakmıştır. Geleneksel sistemde, üstün yeteneklilerin eğitiminde kamunun insan kaynağı ihtiyacına yönelik insan yetiştirmek ilk önceliktir. Teknolojik ve toplumsal ilerleme ikinci öncelikte ve bireyin kişisel gelişimi en sonda yer almaktadır. Üstün yetenekliler eğitim sistemi bahsedilen önceliklere göre tasarlanmıştır. Beyin gücü kaynaklarına odaklanarak Rus toplumunun ününü artırmak için sistem tasarımcıları bir yarışma ağı kurmuştur. Bu yarışmalar, üstün öğrencileri belirlemiş ve belirlenen öğrencilerin yetenek alanları ilave eğitim programı ve özel okul ile desteklenmiştir.

İlk öncelik olan toplumsal ihtiyaçları karşılamak amacıyla farklı tür ve düzeylerde (okul, eyalet, şehir, bölge vb.) yarışma sistemi oluşturulmuş ve bu sistem 50 yıldır düzenlenmektedir. Uluslararası yarışmalara katılacak öğrencilerin hazırlanmasına ve desteklenmesine büyük önem verilmektedir. En yaygın yarışma türleri, olimpiyatlar, turnuvalar ile açık öğretim metoduyla eğitim veren kurs/yarışma ve öğrenci konferanslarıdır

İkinci öncelik olan teknolojik ve toplumsal ilerleme amacıyla düzenlenen yarışma ve fuarlarda, üstün yetenekli öğrencilerin hayatta karşılaşılan gerçek problemleri çözmeleri sağlanmıştır. Bu çocuklar için kurulan özel okullar, akademisyenler tarafından idare edilmiş ve okuldaki öğretmenlerin çoğunluğunu profesörler oluşturmuştur.

Üçüncü öncelik olan bireyin kişisel özelliklerinin gelişimi amacıyla yapılan destek azdır. Bu anlamda daha çok matematik ve fen alanlarında uzmanlaşılmasına önem verilmiş, beşerî bilimler ve sanat alanlarında yeterince teşvik yapılmamıştır. Ayrıca öğrenciler sosyal ve duygusal alanda düşük düzeyde desteklenmişlerdir. Üstün yetenekli çocuklar genel olarak yatılı okullarda eğitim görmüştür. Genel olarak bakıldığında, geleneksel yaklaşımda üstün yeteneklilerin eğitimi, içerik değişimi ve zenginleştirilmesi üzerine yoğunlaşmıştır. Erken tanılama ve belirlenen öğrencilerin özel okullara yerleştirilmesine önem verilmiştir. Yeni sistem ise eğitim sürecinin bireyselleşmesi gereğini savunmaktadır. Bu sistemde beşerî bilimlere, sanat ve sosyal bilimlere ilgi artarken matematik ve fen bilimlerine ilgi azalmaktadır. Fen veya beşerî bilimler eğitiminde disiplinler arası yaklaşım benimsenmekte ve böylece öğrencilerin düşünme becerileri geliştirilmektedir. Üstün yeteneklilerin eğitimi, eğitimin hızlandırılması ile genel hedeflerin ve ders içeriğinin öğrenciye göre yeniden tanımlanması ve yapılandırılması olarak iki yaklaşıma odaklanmaktadır. Eğitimin hızlandırılmasında; üstün yetenekliler normal eğitim programına, normalden daha hızlı, kendi hızlarına göre devam etmektedir. Ders içeriğinin öğrenciye göre yapılandırılmasında ise üstün yetenekli çocukların sadece bir konuda bilgi sahibi olmaları değil; entelektüel ve duygusal olarak gelişmeleri ve psikolojik açıdan dengeli bireyler olmaları da amaçlanmaktadır Rusya’da üstün yeteneklilerin eğitiminde amaç; çocuğun iyi olması, teknolojik gelişimin teşviki ve ülkenin refahıdır. Üstün yetenekliler ile ilgili model geliştirme çalışmaları devam etmektedir. Yeni model, geleneksel bilgi ile modern, insan merkezli yaklaşımları içermektedir. Federal hükümet tarafından eğitime yeterli kaynak ayrılmamaktadır. Geleneksel sistemde eğitimin finansmanına dâhil olamayan veliler, günümüzde sisteme dâhil edilmiştir.

 

İNGİLTERE

Eğitim Uygulamaları

Yüksek yeteneği tanıma ve destekleme uzun süre İngiliz toplumunun ayrılmaz bir parçası olmuştur. Günümüzde üstün yeteneklilerin eğitimi, İngiltere’deki bütün okulların ve hükümetin gündemindedir. Tüm okullarda üstün yetenekli öğrenciler için bir koordinatör görev yapmaktadır. Öğrencileri seçerek alan ünlü ve geleneksel okullarda, üstün yetenekliler için hızlandırma ve farklılaştırma uygulamaları düzenlenmektedir İngiltere’de özel okullardaki (kraliyet balo okulu, koro okulu, müzik okulu vb.) üstün yeteneklilik eğitimi devlet okullarındaki kadar yaygındır. Yedi yaşında eğitime başlayan çocuklar, liseyi bitirinceye kadar yatılı olarak kalmaktadır. İngiltere’deki idarecilerin % 80’i bu okullardan mezun kişilerdir.

İngiltere’deki özel okulların ve devlet okulların içinde öğrencilerini seçerek alan ve üstün yetenekliler için hızlandırma ve farklılaştırma uygulamaları yapan ünlü ve geleneksel okullar vardır. Bunların dışında, genel eğitime paralel olarak yürütülmekte olan çok sayıda müzik, güzel sanatlar programı ve tamamen üstün yeteneklilere yönelik iki okul mevcuttur. İngiltere’de üstün yetenekli öğrencilere, okula erken başlama ve sınıf atlama, üst sınıftan dersler alma, hızlandırma, ders dışı etkinliklerle destekleme ve tüm okul düzeylerinde bireysel mentorluk (danışmanlık) sunulmaktadır. Bu olanaklar, kamu esaslarında (governmental guidelines) resmî makamlar tarafından önerilmektedir. Ortaöğretimde nadir olarak bireysel çalışma imkânı sağlanmakta ve diğer kurumlarla ortak çalışmalar organize edilmektedir. Üstün yeteneklilerin eğitimi konusu, hükümetin okul geliştirme programı olan “Şehirlerde Mükemmellik (Excellence in Cities)” içinde yer almaktadır. “Şehirlerde Mükemmellik” esasları içinde yer alan üstün yeteneklilik projesi (strand), her okulda bir “üstün yetenekliler koordinatorü”nün bulunması gerektiğini belirtmektedir. Koordinatörün görevi okulda bulunan toplam öğrenci sayısının % 5-10’unu oluşturan üstün yetenekli öğrencilerin tanılanmasını ve bu öğrencilere yönelik öğretimde zenginleştirme ve genişletme programlarının sunulmasını sağlamaktır. Şehirlerde Mükemmellik Programı kapsamında okullarda üstün yeteneklilik projesi için network ağı kurulurken, yükseköğretim kurumları ve bağımsız okulları içerecek şekilde, paydaşlarla birlikte çalışmak önemsenmektedir. Bu proje; mentorluk hizmeti, çalışma becerileri kazandırma ve okullarda hızlandırma modeli ile matematik gibi bazı derslerin sınavlarına erken girme imkânı sağlamaktadır. Eğitim Standartları Dairesi raporları, okul saatleri dışında yapılan faaliyetler ve zenginleştirme aktivitelerine, günlük sınıf uygulamalarında da yer verilmesi gerektiğini vurgulamaktadır. İngiltere’de yaz okulları, 1999 yılından bu yana düzenli olarak organize edilmektedir.

 

KANADA

Eğitim Uygulamaları

Kanada’da 16 yaşına kadar eğitim zorunludur, ancak veli iznine bağlı olarak sınır 14 yaşına kadar indirilebilmektedir. Kanada üstün yetenekliler eğitiminin örgün eğitimle uyumlu biçimde kaynaştırıldığı, bilimsel verilerle eğitim yapan ülkelerden birisidir. Özellikle Ontario eyaletinde eğitim; kapsam, derinlik, hız ve çeşitlilik açısından farklılaştırma yapılarak öğrencilere kendilerini geliştirme olanağı sunulmaktadır.

Okullarda programın okula uyumunu sağlayan koordinatörlükler kurulmuştur. Çocuklar koordinatörlüğe bağlı öğretmenlerden ve özel programdan yararlanmakta, bir taraftan da üstün yetenek sergilemedikleri alanlarda yaşıtları ile eğitimlerine devam etmektedirler . Yeteneklilik şartlarını belirlemek üzere 1998 yılında Kanada’da okul kurulları, bölgesel eğitim bakanlıkları ve eğitim fakülteleri kapsamında bir araştırma yapılmıştır.

Araştırmanın sonucunda yapılan düzenlemeye göre Kanada’da “üstün zekâlılık” yasal olarak “zihinsel yetenek” olarak tanımlanmaktadır. Tanılama konusunda çeşitli ölçütler bulunmaktadır. Bunlar:

1. Kanada Bilişsel Yetenek Testleri

2. Revize edilmiş Wecshler Zekâ Ölçütleri

3. Öğretmenin veya bazı durumlarda velinin çocuğu seçmesi.

Okul yöneticilerinden kapsayıcı uygulamalar beklenmektedir. Sınıf öğretmenlerinin heterojen öğrenci grupları için kapsamlı ders içeriği oluşturması gerekmektedir.

Araştırma sonuçlarına göre üstün yetenekliler eğitimi ile ilgili hedefler şöyledir:

Eğitim programlarının geliştirilmesi,

Renzulli’nin Üçlü Zenginleştirme Modeli doğrultusunda öğretmenlerin

eğitim modüllerinin geliştirilmesi,

Öğretmenler için hizmet içi eğitim, çalıştay ve mesleki gelişim faaliyetlerinin düzenlenmesi.

Kanada’da üstün yeteneklilerle ilgili uygulamalar bölgelere göre değişiklik göstermektedir. Bazı eyaletlerde üstün yetenekli öğrenciler için herhangi bir yasa bulunmazken, Alberta ve Ontario gibi bölgelerde özel eğitim hizmetleri için bir yasa mevcuttur.

 

AVUSTRALYA

Eğitim Uygulamaları

Ülkede üstün yeteneklilerle ilgili eğitim uygulamaları eyaletten eyaletefarklılaştığı gibi okuldan okula ya da uygulanan programa göre (terminolojidefarklılaştırma, zenginleştirme, hızlandırma) değişiklik göstermektedir .Ülkede okul öncesi dönemde eğitimlerine başlanan üstün yetenekli çocuklar, 4-6 yaşlarında derecelendirmeye tabi tutulmaktadır. Derecelendirme sonucunda bireysel yetenekleri belirlenen çocuklar, 2 yıl boyunca dört kişilik sınıflarda eğitim gördükten sonra, 6 yaş itibarıyla 3 yıl süren öğretim sürecine alınmaktadır. Bireysel eğitimin temel alındığı, eğitim programında çocuklar, yetenek ve yeterliliklerine göre eğitsel ve mesleki olarak yönlendirilmektedir Rehberlik yapılan öğrencilere, özel amaçlı okul, özel sınıf, küme grupları, ilgi merkezleri, hızlandırma ve zenginleştirme çalışmaları, sınıf tabanlı uygulamalar vb. seçenekler sunulmaktadır. Ülkede üstün yetenekliler üzerine özel okul ya da okul içerisinde özel sınıf uygulaması bulunmakla birlikte, söz konusu uygulama yaygın değildir. Coğrafi yakınlığı bulunan okullarda oluşturulan küme grupları ile öğretmenler ve öğrenciler için ortak eğitim programları planlamak ve uygulamak amacıyla bir dizi etkinlikler yapılmaktadır. Küme gruplarında yarı-zamanlı olarak zenginleştirme ve farklılaştırma faaliyetlerini birleştirmek için iki veya daha fazla okulda küçük gruplar hâlinde öğrenciler akademik etkinlikler yürütmektedir . Avustralya’da özel okul, özel sınıf ve küme grupları dışında “özel ilgi merkezleri” vardır. Özel ilgi merkezleri, donanımı, sunduğu imkânları, öğretmenleri ve dersleriyle, geniş bir coğrafi alandan gelen yetenekli öğrencileri kendine çekmektedir Üstün yetenekli çocuklara yardımcı olmak adına hızlandırmaya önem verilmektedir. Zenginleştirme ise üstün yetenekli öğrencileri seçmede Avustralya genelinde en yaygın kullanılan stratejidir.

Eyalet Örnekleri

Queensland Eyaleti

Okullarda öğrencilerin gereksinimleriyle ilgili farklılaştırma gereksiniminde, zenginleştirme ve hızlandırma sistemleri üzerinde durulmaktadır. Üstün yetenekli çocuklar için eğitim bakanlığında bir eyalet koordinatörü görevlendirilmiştir. Bu koordinatör, okullardaki üstün yetenekli çocuklara destek sağlamakta, öğretmenlere hizmet içi eğitim düzenlemekte, okul programlarını geliştirmekte, maddi kaynakları dağıtmaktadır. Zenginleştirme ve genişletmede öğrencinin üst düzey becerilerinin, yaratıcılığının, eleştirel düşünmesinin ve üst bilişsel anlayışının geliştirilmesine yoğunlaşmayı amaç edinmektedir . İlk ve ortaöğretimde tüm öğrenciler için geçerli olan zenginleştirme, özel olarak tanılanan veya potansiyel olarak üstün yetenekli öğrencilerin ihtiyaçlarını da karşılamak için uygulanan bir programdır. Zenginleştirme dört aşamada yapılmaktadır.

Birinci aşama, öğrencinin tespit edilmesini, ilgi ve yönelimlerinin belirlenmesini amaçlamaktadır. Bu amaçla konserler, münazara kulübü çalışmaları, yarışmalar, spor günleri, satranç kulüpleri, kamplar, korolar, müzikaller, drama sınıfları, dans sınıfları ve sanat/tiyatro vb. etkinlikleri düzenlenmektedir.

İkinci aşama, öğrencinin yeteneklerini tanıma ve tanılamayı amaçlamaktadır. Öz güven, kendini anlama-benlik, kendini ifade edebilme, meydan okuma, yaratıcılık, problem çözme becerisi, iletişim, motivasyon, liderlik, kişiler arası iletişim becerisi, analitik düşünme becerisi gibi özellikler bakımından öğrenciler gözlemlenmektedir. Öğrencilerin özelliklerinin fark edilebilmesi ve kendilerini ifade edebilmeleri için,düşünme bayramları, hafıza oyunları, matematik etkinlikleri, sanat festivalleri, liderlik dersleri, felsefe forumları, kendini ifade etme fuarları, yazarlık kampları, sanayi bölgelerini dolaşma gibi organizasyonlar yapılmaktadır.

Üçüncü aşama, üstün yetenekli öğrencilerin eğitiminde “uygulama” olarak adlandırılmaktadır. Farklılaştırma ihtiyacı olan öğrencileri tespit için uygun eğitim programı sunmak ve öz güvenlerini güçlendirmek amaçlanmaktadır. Oluşturulan bu farklılaştırma programında; bağımsız öğrenme, araştırma ve rapor etme becerisi kazanma, problemi bulma ve çözme yeteneği, üst düzey eleştirel ve yaratıcı düşünme becerileri (analiz, sentez, değerlendirme), iletişim kabiliyeti, aldığı görevleri yerine getirebilme yeterliliği gibi özelliklerin kazandırılması ve geliştirilmesi üzerinde durulmaktadır.

Dördüncü aşama, üstün yetenekli öğrenciler için bireyselleştirilmiş çalışma programı hazırlanmasıdır. Bu düzeyde farklı eğitim programı gereksinimi olan öğrenciyi belirleme ve bağımsız öğrenmeyi kolaylaştırma amaçlanmaktadır Queensland eyaletinin zenginleştirme aşamaları arasında geçişlerde esnek bir uygulama bulunmaktadır. Öğrencinin düzeyi birinci aşamanın üzerinde ise, dördüncü aşamanın becerilerini sergilemekteyse diğer aşamalar atlatılarak öğrenci doğrudan dördüncü aşamadan başlayabilmektedir.

Sınıf tabanlı programlara ek olarak, üstün yetenekli eğitimine yönelik diğer programlar;

Üstün performans ve potansiyel sergileyen öğrenciler için rehber programlar,

Bilgi teknolojilerinin kullanımı,

Yetenek alanlarında zenginleşme sağlayan kamplar (yaratıcı yazarlık, drama, sanat, müzik, matematik, fen, yabancı dil, bilgisayar ve jimnastik vb.),

Zorlu ve mükemmelliği teşvik eden ulusal yarışmalar (öğrenciler arasında eleştirel, yaratıcı ve fütüristik düşünme, önemli konularda uygulamalı ileri düşünme stratejileri vb.),

“İş evleri”nde eğitim programları (müzeler, sanat okulları, hayvanat bahçeleri, botanik parklar, yerlilere ait kültür merkezleri, endüstri tesisleri vb.)

Güney Avustralya Eyaleti

Programlar okul temellidir ve ilkokul seviyesinde “odak okullar” oluşturulmaktadır. Eğitim Bakanlığı ilk ve ortaöğretim okullarına model okullar göstermekte ve diğer okulların o okulu model almasını istemektedir. Öğretmenlerin, üstün yetenekli çocukların eğitimi üzerine gelişimlerinin sağlanmasına destek verilmektedir. Bu eyalette ayrıca özel ilgi-yetenek liseleri bulunmaktadır. Öğrenciler bu okullarda müzik, yabancı dil, tarım, spor ve yüksek entelektüel bilgilerle yetiştirilmektedir. Eyalet genelinde tam zamanlı 3 koordinatör bu konuya destek sağlamakta ve kaynak geliştirmek için çalışmaktadır.

Northern Territory Eyaleti

Geniş bir tanılama sistemi oluşturulmuştur. Özel amaçlı ilköğretim sınıfları oluşturulmuş ve hızlandırmaya olanak sağlanmıştır. Öğretmenlere hizmet içi eğitim için yapılan kamplarda “zenginleştirme stratejileri” sunulmaktadır. Ayrıca ileri düzey lise öğrencilerine okulun son sınıfında üniversite seviyesinde bir konu seçerek çalışabilme imkânı verilmektedir. Northern Territory eyaletinde hızlandırma türleri;

Okula erken kayıt,

Seviyesinin üzerinde eğitim programı sunma,

Daha büyük yaş gruplarıyla bir veya daha fazla konuda ortak çalışma yapma,

Belirlenen üstün yeteneklilere tam zamanlı sınıflarda dersler verme,

Lisede dikey gruplar meydana getirme,

Sınıfta eğitim programını daha hızlı bir şekilde verme,

Öğrencilere başka kurumlardan aldığı dersler için kredi verme.

Tasmanya Eyaleti

Üstün yetenekliler eğitimi, 1996’da yeniden düzenlenmiştir. Eğitim bakanlığı üstün yetenekli çocuklar için her şehire koordinatörler atamıştır. Bunların üzerinde, eyalet genelinde sorumlu bir koordinatör de bulunmaktadır. 1998 yılında okula erken başlama kuralları ve hızlandırma programları denenip geliştirilirken, bilgi teknolojisi, sahne sanatları ve alan dışı 4 okul meydana getirilmiştir. Yeni eğitim politikaları çerçevesinde ortaya çıkan öğretmen ihtiyaçlarına yanıt vermek amacıyla “kullanıcı dostu” adını verdikleri tanılama ve değerlendirme yöntemleri mentorluk programını geliştirmişlerdir.

New South Wales Eyaleti

Eğitim bakanlığı erken yaşta okula başlamaya izin vermektedir. Hızlandırma, yıl ya da ders içeriğinin durumuna göre yapılmaktadır. Eyalette “yetenek geliştirme projesi” kapsamında mentorluk programı geliştirilmiştir. 

 

FİNLANDİYA

Eğitim Uygulamaları

Finlandiya’da, üstün yeteneklilere yönelik özel eğitime olumsuz bir bakış açısı bulunmakla birlikte hedef kitlenin eğitim süreciyle ortaya çıkacak olası sonuçlarla söz konusu bakış açısı değişmeye başlamıştır. Değişime merkezî yönetimin terk edilmesinin katkısı olmuştur. Bireysellik ve seçim özgürlüğü vurgulanarak, okullara üstün yetenekli çocukların özelliklerine göre özel ve kişisel eğitim programı geliştirme imkânı verilmiştir. Finlandiya, eğitimin bireyselleştirilmesi konusunda önemli aşamalar kat etmiş bir ülkedir. Okullar, öğrencilere yönelik bireysel eğitim programları geliştirilmesi konusunda teşvik edilmektedir. Özellikle bazı okullar, öğrencilerin yetenekli oldukları yönleri geliştirebilmek için gönüllü gruplar oluşturmaktadır. Gruplara düşünme becerileri, matematik, proje merkezli çalışma, bilgisayar ve sanat eğitimi gibi eğitimler verilmektedir Aileler, çocuklarının gideceği okulu seçme özgürlüğüne sahip olmakla birlikte genellikle oturdukları çevredeki okulları tercih etmektedirler. Finlandiya’daki okullar, üstün yetenekli öğrencilerin faydalanabileceği çeşitli olanaklar sunmaktadır.

Bu olanaklar;

Okula erken başlama (aileler çocuklarının 6 veya 7 yaşında okula başlayıp

başlamayacağına karar verebilir; normalde okula başlama yaşı 7’dir),

Sınıf atlatma,

Üst sınıftan ders alma,

Akıl-grubu hızlandırma (group-wise acceleration),

Atölyeler (workshops),

Kâr amacı gütmeyen organizasyonların (non-profit organizations) veya

şirketlerin düzenlediği programlara katılma,

Eğitim programına ilave etkinlikler,

Mentorluk,

Bireysel çalışma

Finlandiya’da uygulanan eğitim programları esasları eğitimde özerklik ve serbestlik sunması açısından diğer ülkelere göre farklılık göstermektedir. Helsinki Üniversitesi ve Tampere Üniversitesi, üstün yeteneklilik ve üstün yeteneklilerin eğitimi üzerine çalışmalar yapmaktadır. Araştırma alanları, “yaratıcılık”, “bilişsel beceriler”, “erdem ve yüksek yetenek” gibi konuları içermektedir. Araştırma sonuçları uluslararası dergilerde yayınlanmaktadır. Belediyeler 2004 yılından beri, temel eğitim 1 ve 2. sınıf öğrencileri ile özel eğitim gereksimi olan öğrencilere yönelik okul dışı etkinlikleri düzenleme yetkisine sahiptir. Etkinliklerin hedefleri ve ana içerikleri, 2004 yılında Ulusal Eğitim Kurulu tarafından belirlenmiştir. Hükümet aynı zamanda, bu etkinliklerde görev alacak personelin sahip olması gereken niteliklere ilişkin bir kararname yayınlamıştır. Sabah ve öğleden sonra yapılan etkinliklerin niteliğini hükümet denetlemektedir. Dolayısıyla öğrenciler, ulusal eğitim programlarında belirtilen konuların dışında farklı konularda da eğitim alabilmektedir. Düzenlemeler tüm öğrencileri kapsamakta, üstün yetenekli öğrenciler gibi bir ayrım yapılmamaktadır Ortaöğretim sistemi notsuz bir sistem olduğu için öğrenciler ders içeriğini kendilerine göre ayarlayabilmektedir. Son yıllarda üstün yetenekli öğrencilere, potansiyellerini geliştirmeleri için eğitim programı dışı zenginleştirmelere (üniversitelerde akşam ve hafta sonu çalışmaları, kurslar, yaz kampları, yaz okullarında açık üniversite programları vb.) gönüllü katılabilme olanağı sunulmuştur Bireysellik anlayışı, hızlandırma modeli içinde esnek kararlar verilmesine olanak sağlamaktır. Hızlandırma kapsamında uygulanan sistemlerden biri, esnek bir programla öğrencilerin çalışmalarda ilerlemesine imkân sağlayan “derecesiz sınıflandırma” (un-graded) sistemidir. Sistem, çoğunlukla ortaöğretim okullarında kullanılmakla birlikte, sistemi uygulayan ilköğretim okulları da vardır. Ülkede üstün yetenekli öğrenciler için çeşitli seviyelerde özel okullar bulunmaktadır. Ortaokul kademesinde, matematik, fizik, bilişim teknolojisi, felsefe ve ekonomi alanlarında her yıl yarışmalar düzenlemektedir. Yarışmalarda dereceye giren öğrenciler, uluslararası olimpiyatlarda yarışmak için eğitilmektedir. Genellikle üniversitedeki öğretim üyeleri veya yarışmalara daha önce katılmış olan öğrenciler eğitim vermektedir

Bunun yanında İsveç, Norveç, Danimarka ve Hollanda gibi ülkelerde yüksek motivasyonlu öğrencilerin eğitimini örgün eğitim içinde bireysel eğitim programları ile çözmektedir.

Çin de farklılaştırma yasaklarına rağmen, 1973 yılından itibaren yüksek motivasyonlu bireylerin seçilerek ayrı bir eğitime tabi tutuldukları bilinmektedir.

 

TÜRKİYE’DE ZEKA VE YETENEK EĞİTİMİ

Dünya ülkelerinden sonra Türkiye'de yüksek motivasyonlu öğrencilerin eğitimi için neler yapılmış ve yapılmaktadır. Konuyu tarihsel bir sıralama ile ele almaya çalışalım.

Mevzuat İncelemesi

1929 Yılı Kanunu

1940 Köy Enstitüleri

1948 İdil Biret Suna Kan yasası

1957 6660 Sayılı Müzik ve Plastik Sanatlarda Olağanüstü Yetenek Gösteren Çocuklar Hakkında Kanun

1959 Türdeş Yetenek Grupları

1964 Fen Liseleri

1963 TÜBİTAK

1964 Özel Üst Sınıflar

1970 Anadolu liseleri

1989 Anadolu Güzel Sanatlar Liseleri

1993 Bilim ve Sanat Merkezleri

1997 573 Sayılı KHK

 

1929 Yılı Kanunu

Lise Mezunları veya yüksek öğretimi bitirenler için yabancı ülkelerde ihtisas eğitimi almak için çıkarılmıştır.

1940 Köy Enstitüleri

Köy Enstitülerine Cumhuriyet tarihinin en büyük yetenek eğitim tarihi olarak da bakabiliriz. Dünyaya da örnek gösterebileceğimiz önemli bir deneyimdir. Köy çocukları merkezi okullarda toplanarak oralarda yeteneklerine göre resim müzik gibi sanat eğitimlerin yanında bu gün hala ihtiyaç duyduğumuz temel yaşam becerileri, bilgi ve yetenek gelişimi anlamında donanımlı hale getirilir ve köylere öğretmen olarak gönderilirdi. Bu okullardan mezun olanlar Genç Türkiye'nin sanat, edebiyat ve kültür alanının en önemli alt yapısını oluşturmuşlardır.

Türdeş Yetenek Grupları

Uygun öğretim alanlarında yetenek düzeyleri birbirine yakın olan öğrenciler çeşitli guruplar oluşturularak çalışma yürütülmesidir.

Üst Özel Sınıflar

Zeka Bölümü IQ 120 ve üzeri öğrencilerden oluşan ilkokul bünyesinde bir sınıf açılmıştır. Bu sınıfta zenginleştirilmiş müfredat uygulanması hedeflenmiştir.

Bu uygulamalar 1973 yılına kadar sürmüştür.

Fen Liseleri (1964)

Bu Lisenin açılmasının amacı fen ve matematik alanlarında üstün yetenekli çocukları ülkenin ihtiyacı olan bilim adamı yetiştirmektir. İlk Ankara Fen Lisesi açılmıştır.

Anadolu Liseleri (1970)

Anadolu liselerine öğrenciler sınavla girmişler bir yıl yabancı dil hazırlık gördükten sonra eğitimlerine devam etmekteydiler.

Anadolu Güzel Sanatlar Lisesi (1989)

Ortaokuldan sonra resim ve müzik alanında yetenekli öğrencilerin eğitim gördükleri okullardır.

BİLSEM’ler

Halen Türkiyede üstün zekalı ve yetenekli öğrencilerin haftada bir gün eğitim aldıkları Destek eğitim Kurumlarıdır. Bir çok eksikliğine rağmen şu an Bakanlık tarafından bu alanda eğitim veren tek elle tutulur kurumlar BİLSEM lerdir. Ancak bu kurumların, bilimsel bir program çalışmasına, öğretim elemanı ve yönetici atamasında düzenlemeye, eğitim öğretim ve yönetim alanında mevzuat düzenlenmesine ihtiyacı bulunmaktadır. Bu konuda öneri olarak; her ilde bir yada iki merkezde çocukları haftanın bir günü, bir yada iki saat toplamak yerine, "Her Okula BİLSEM Modeli" uygulayarak çocukların kendi okullarında akranlarından ayrıştırılmadan destek eğitim almaları ve böylelikle hizmetin daha geniş öğrenci kitlesine ulaşması sağlanabileceği söylenebilir.

Destek Eğitim Odaları

Son zamanlarda yüksek motivasyonlu öğrencilerin destek eğitimleri için Özel Eğitim Hizmetleri Yönetmeliğinde yer alan Destek Odaları başlığı altına bir madde eklenerek bu eksiklik giderilmeye çalışılmıştır. Ancak, bu yenilik olumlu olmakla birlikte uygulayıcıların bu konuda bilgiye muhtaç oldukları görülmekte, destek odaları sadece bedensel engelli öğrencilerin eğitimi açısından düşünülmektedir. Bu konuda eğitici eğitimine ihtiyaç bulunmaktadır. Destek eğitim odalarının bu alanda yeterli faaliyeti, çocukların kendi ekranlarından ayrılmadan, etiketlenmeden bireysel eğitim alabilmelerini sağlayacaktır. Okullarda destek eğitim her farklı yeteneği olan, yüksek motivasyonlu ve merak alanları gelişmiş öğrencinin desteklendiği alanlar olarak yeniden kurgulanması gerekmektedir.

 

Yazımızın Sonunda; Zekayı Arttırmak İçin On Öneri

Şimdi eğitim alanından sonra, diğer yandan ilerleyen kulvarımızdan gidelim. Eğitim sistemi dışında evlerimizde çevremizde çocuklarımıza zeka ve yetenek gelişimi için bir takım önerilerde bulunup yazımızı bitirelim. Ancak önerilerimizi çocuklarla sınırlandırmadan yapmak sanırım yetişkinlere haksızlık olacaktır.

Bu gün beynin ve zekanın her yaşta gelişebileceği bilinmektedir. Daha genç yaşlarda daha çok kullandığımız akışkan zeka, yaşla birlikte ve deneyimlerimizle elde ettiğimiz kristal zekaya yerini bırakır. Kristal zekamızla başarabileceğimiz çok önemli işler bulunmaktadır. O nedenle zeka gelişim önerilerimizi yetişkin çocuk sınırlamasına gitmeden sıralamak isrtiyorum.

1- Sakız Çiğneyin (Northumbria Üniversitesinde yapılan bir araştırmada insülin ve hipokampus ilişkisi nedeniyle akılda tutmanın arttığı görülmüştür.)

2- Zeka oyunları oynayın

3- Yapboz çözün

4- Tekrardan kaçının, beyin yenilikleri sever, yeni şeyler öğrenin.

5- Beyni zorlayıcı bir yaşam tarzı benimseyin. Beyin zorlanmayı sever.

6- Beyninizi canlandıracak faaliyetler yapın gözünüz kapalı bir şeyler yapmaya çalışın, sol elinizi kullanın, işe farklı yollardan gidin,dişlerinizi farklı elinizle fırçalayın, bir paragrafı sondan başlayarak okuyun bu sizi dahi yapmaz ama beyninizi canlandırır.

7- Mozart etkisi, bazı araştırmalar klasik müzik dinleyen 0-3 yaş çocukların diğerlerine göre daha ileride olduğunu göstermiştir.

8- Piyano çalın ve şarkı söyleyin, ikinci yabancı dil öğrenin, Her zaman öğrenen olun,

9- Çocukların zekalarını etkileyen en önemli neden, bulunduğu çevrenin mutluluk seviyesidir. Mutlu bir aile ve çevre oluşturun.

10- Sağlıklı vücut, sağlıklı beyin ve zihin için düzenli fiziksel etkinlikler yapın.

Eğitimle, Bilimle ve Sağlıcakla kalın.

 

Kaynaklalar;

1- TBMM, Üstün Yetenekli Çocukların Keşfi, Eğitimleriyle İlgili Sorunların Tespiti ve Ülkemizin Gelişimine Katkı Sağlayacak Etkin İstihdamlarının Sağlanması Amacıyla Kurulan Meclis Araştırması Komisyonu Raporu 2012

2- "İnsan Beyni" Robert WINSTON Say Yayınları

3- "matematiksel.org" Svantlar

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum