Bir Yılan Hikayesi: Kariyer Basamakları

Bir Yılan Hikayesi: Kariyer Basamakları

Milli Eğitim Bakanlığı’nda her eğitimci “öğretmen” adı altında çalışırken günlerden bir gün dönemin Milli Eğitim Bakanı Sayın Hüseyin ÇELİK “öğretmenleri nasıl mağdur ederim” diye düşünürken aklına askerlik yaptığı günler gelir ve “öğretmenleri de subay-astsubaylar gibi bir düzene sokayım” der.  

Ardından çıkarılan 13.08.2005 tarih ve 25905 sayılı yönetmelik ile öğretmenler arasında “Kariyer Basamakları” uygulaması getirilmiştir.  Önce 27 Kasım 2005 tarihinde bir sınav yapılmış, 07.01.2006 tarihinde yönetmelikte yapılan bir değişiklikle(2 Yıllık Eğitim Enstitüsü Mezunları için) 30 Nisan 2006 tarihinde bir sınav daha yapılmıştır. Bu iki sınav sonuçlarına göre; 01-26 Eylül 2006 tarihlerinde sınavı kazananlardan ve sınavdan muaf olanlardan başvuru alınarak kontenjan dahilinde öğretmenlerin unvanları “Başöğretmen” ve “Uzman Öğretmen” olarak değiştirilmiştir.

Hüseyin ÇELİK o dönemde der ki; “Öğretmenlere verdiğimiz bu unvanlar sayesinde daha çok ücret almalarını sağlayacağız”. Fakat “kariyer basamakları” ortaya çıktıktan sonra yapılan ilk iş Yüksek Lisans ve Doktora yapmış öğretmenlere ödenen %25-40 fazla ders ücretlerini kesmek olur. Bunun nedeni olarak da bu öğretmenlerin “Uzman Öğretmen” ve “Başöğretmen” olacağı ve maaşlarında iyileşme sağlanacağı belirtilir. Dedik ya hikaye işte o gün bugündür yüksek lisans-doktora yapmak için diz çürüten eğitimciler kariyer basamaklarında bir türlü yükselememişler, hem de ders ücretlerinden olmuşlardır.

Sendikalar haklı olarak “kariyer” meselesini yargıya taşımışlar ve Anayasa Mahkemesi, kanun değişikliğini ve yönetmeliği iptal etmiştir. Sayın Bakan Hüseyin ÇELİK konuyu ilk gündeme getirdiğinde, öğretmenlerin hem maddi hem de manevi olarak kariyer yapacaklarından bahsetmiştir. Ancak kariyerler adeta kapanın elinde kalmış, sonrasında da unutulmuş ve unutulmaya devam etmektedir.

Aynı işi yapan iki öğretmenden “kariyer” almış olana farklı ücret ödenmesi 5 yıldır devam etmektedir. Bu durum öğretmenlerimizin arasına ikilik sokmuştur. Başbakanın ve hükümet yetkililerinin ağızlarından düşürmediği “eşit işe eşit ücret” ilkesini ortadan kaldırmıştır. Bugün veliler, öğretmenleri seçerken “uzman öğretmen” “başöğretmen” ve “öğretmen” diye derecesine göre hareket etmeye başlamıştır.

Geçtiğimiz mart ayında Milli Eğitim Bakanı Nimet ÇUBUKÇU’nun mecliste yaptığı açıklama ise şöyledir : “Öğretmenlikte "öğretmen", "uzman öğretmen" ve "başöğretmen" adlarıyla 3 basamaklı bir yapının getirilerek, "uzman öğretmen" ve "başöğretmen" olanların ücretlerinin artırılmasının amaçlandığını ancak bu düzenlemeye ilişkin kanunun AnayasaMahkemesince iptal edildiğini anımsatan Çubukçu, "Bu süreç geçici olarak kesintiye uğramış olmakla, sürecin yeniden işletilmesine yönelik düzenleme çalışmaları sürdürülmektedir.”

 

            Bu düzenleme çalışmalarını kim yapıyor?, Nasıl yapıyor? Nerede yapıyor bilen var mı? İşine geldiğinde üç günde yönetmelik çıkarabilen bir bakanlık ülkemizin geleceğini şekillendiren öğretmenleri ilgilendiren bir konuda neden işi ağırdan almaktadır?

           

Sayın Hüseyin ÇELİK’in ilk çıkardığı yönetmelikten bu yana 6 yıl geçmiştir. 6 yılda bu iş çözülmüyorsa sorumlusu kimdir? Okullarda bir olay meydana geldiğinde ya da öğrenci başarısızlığında suçlanan öğretmenler mi? Yoksa iş bilmeyen bürokratlar mı?

           

Bizim önerimiz öğretmenleri kendi içinde sınıflandıran bu uygulamadan vazgeçilip maaş ve ders ücretlerinde adil bir düzenleme yapılmasıdır. Bu yapılamıyorsa sınavsız olarak çalışma yılına göre unvan değişikliği sağlanmalı, yüksek lisans ve doktora yapanlara da emeklerinin karşılığında bu unvanları daha önce almaları sağlanmalıdır.

 

Ayrıca Son beş yıldır uzman veya başöğretmen olamadığı için mesai arkadaşından eksik maaş alan öğretmenlerin almaları gereken maaş farkları da yapılacak bir düzenleme ile ödenmelidir.

 

MEB Personel Genel Müdürü Necmettin YALÇIN Mart 2011 tarihinde yaptığı bir açıklamada “Anayasa Mahkemesinin iptal kararı doğrultusunda yeniden hazırlanan Kariyer Basamakları Kanun Tasarısı Başbakanlıkça 2/4/2010 tarihindeTürkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına gönderilmiş olup Genel Kurul gündemindedir. Kanuni tasarısı kanunlaştıktan sonra uygulamaya yönelik Yönetmelik güncellenerek uygulamaya geçilecektir.” demiştir. Meclise gönderildiğinden bu yana bir yıl geçmiş olan ve seçim sürecine girdiğimiz için çıkması başka bir bahara kalan bu kanunun Meclis Genel Kurul gündeminden bir türlü geçememesinin nedeni ve sorumluları kimdir?  5 Yıldır mağdur olan olmaya devam eden öğretmenlerimiz adına Sayın Bakanımız Nimet ÇUBUKÇU’dan bu konuda açıklamalar bekliyoruz.

 

Sencer KAYA

Eğitim Yöneticisi 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum