Danıştay, 'evli kadınla' gönül ilişkisi olan imamı affetmedi!

Danıştay, 'evli kadınla' gönül ilişkisi olan imamı affetmedi!

Danıştay 5. Daire Başkanlığı 2017/1273 E. , 2020/4465 K. Nolu Kararı ile olayın imam-cemaat ilişkisinden çok öte gönül ilişkisine dönüştüğü gerekçesiyle memuriyetten atılma kararını onadı.

Olay imam-cemaat ilişkisini aşmış

Kastamonu İli, ... ilçesi, ... Camii Müezzin-Kayyımlığı yapan davacı tarafından, Diyanet İşleri Başkanlığı Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliği'nin 5/b. ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 98/b maddesi uyarınca görevine son verilmiştir.

İdare Mahkemesinin ... tarih ve E:..., K:... sayılı kararında; davacı hakkında verilen şikayet dilekçesi üzerine yapılan soruşturma sonrası hazırlanan ... gün ve ... sayılı soruşturma raporu ve eklerinden, davacının H.K. isimli bayanın eşine ait cep telefonu ile bahsi geçen bayanla farklı tarihlerde gece yarısı 24:00 ve sonrası konuşmalarının tespit edildiği, bu konuşmaların H.K. isimli bayanla gerçekleştiğinin davacı tarafından da kabul edildiği, 22/08/2012 günü sabah saatlerinde bahsi geçen bayanla gayri ahlaki ilişkide bulunduğu sırada İ.Y ve K.Y isimli kişilere yakalandığı, bu olayın H.K. isimli bayanın ifadelerinde de kabul edildiği davalı idare emrinde din görevlisi olarak görev yapan davacının, evli bir bayanla İslam inancı ve törelerine aykırı olarak ilişki geliştirdiği, bu ilişkinin imam-cemaat ilişkisinden çok öte gönül ilişkisine dönüştüğü; bu eylemiyle, çevresinde dini itikat ve tavırlarıyla bilinir olması gerektiği şartını yitirdiği, görevine son verilmesi yolundaki dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varılarak davanın reddine karar verilmiştir.

Davacı, hakkımdaki iddialar tamamen iftiradan ibaret

Davacı tarafından, Mahkeme kararının eksik inceleme ve soruşturma sonucu verildiği, 10/04/2013 tarihli dava dilekçesinde 17 maddelik, 03/07/2023 tarihli dilekçesinde 16 maddelik, 06/11/2013 tarihli dilekçesinde 10 maddelik yazılı beyanlarının ve işaret ettiği bilgi ve belgelerin ve araştırma isteklerinin Mahkeme kararında göz önünde bulundurulmadığı, beraber olduğu iddia edilen H.K.'nın ifadelerindeki çelişkilerin gerek soruşturma aşamasında gerekse Mahkeme kararında hiç dikkate alınmadığı, hakkındaki iddiaların tamamen iftiradan ibaret olduğunun vermiş olduğu dilekçelerde ortaya konmuş olduğu, hem davalı idareden hem de Mahkemeden tevsii tahkikat talebinde bulunmuş olmasına rağmen talebinin karşılanmadığı, Mahkeme kararında dolaylı olarak cinsel ilişki iddiası reddedilmiş olsa bile haklılığının ibra edilmediği, kararda cinsel ilişki vardır denilememekle birlikte ortak niteliği kaybettiğine ilişkin hüküm kurulduğu bu hükme varırken de baskı altında ve tehditle olaya alet edilen şahısla gönül ilişkisine girdiğinin itham edildiği bu iddiayı kesinlikle kabul etmediği, telefon kayıtları hükme dayanak alınıyorsa bu durumun hukuksuz olduğu, konuşma içeriklerinin deşifre edilmesini istediği halde talebinin karşılanmadığı, anılan konuşmaların insani ve medeni ölçüler içerisinde gerçekleştiği ve ahlak dışı bir konuşmanın bulunmadığı, olaya alet edilen şahsın kendisiyle hiç bir ilişki içerisinde bulunmadığına dair yazılı beyanlarının dikkate alınmadığı, ortak niteliği kaybettiği iddialarının sahte beyan ve ifadelere dayandığı, sicilinin temiz olduğu ve konu hakkında araştırma yapılmaksızın karar verildiği ileri sürülmektedir.

Danıştay son noktayı koydu

Danıştay, İdare Mahkemesince verilen kararı ve gerekçesini yerinde bularak temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun diyerek dilekçede ileri sürülen temyiz nedenlerini kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görmedi. Ancak, Danıştay kararı oybirliği yerine oy çokluğu ile alınmıştır.
Bir üye, karara katılmamıştır

Bir üye aşağıda yer alan gerekçelerle karara katılmayarak karşı oy gerekçesi yazmıştır. Karşı oy gerekçesinde; "Dava, imam hatip olarak görev yapan davacının, Diyanet İşleri Başkanlığı Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliğinin 5. maddesindeki özel atanma şartını kaybettiği gerekçesiyle 657 sayılı Kanunun 98/b maddesi uyarınca görevine son verilmesine ilişkin işlemin iptali istemiyle açılmıştır.

657 sayılı Devlet Memurları Kanunun 98/b maddesinde, devlet memurlarının, memurluğa alınma şartlarından herhangi birini taşımadıklarının sonradan anlaşılması veya memurlukları sırasında bu şartlardan herhangi birini kaybetmeleri durumunda görevlerine son verileceği hüküm altına alınmış, aynı Kanunun 48. maddesinde memurluğa alınmak için genel ve özel şartlara yer verilerek "Kurumların özel kanun veya diğer mevzuatında aranan şartları taşımak" özel şartlardan birisi olarak sayılmıştır.

25/10/2011 tarih ve 28095 sayılı Mükerrer Resmi Gazetede yayımlanan ve dava konusu işlem tarihinde yürürlükte bulunan Diyanet İşleri Başkanlığı Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliğinin 5. maddesinde dini öğrenim şartı esas alınan unvanlara atanmak için, 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 48. maddesinin (A) bendindeki genel şartların yanında "itikat, ibadet, tavır ve hareketlerinin İslam törelerine uygunluğunun çevresinde bilinir olduğu şeklinde ortak bir nitelik taşımak" şartına da sahip olunması gerektiği belirtilmiştir.

Bakılmakta olan davada, dava konusu göreve son verme işleminin gerekçesi olan davacının Yönetmeliğin 5. maddesindeki özel atanma şartını kaybettiğine dair tespit, maddi bir olay çerçevesinde davacı tarafından işlendiği iddia edilen fiillere dayandırılmaktadır.

Bu bağlamda, maddi bir olay çerçevesinde davacının bir takım fiilleri işlediği gerekçesiyle atanma niteliğini kaybettiğinden bahisle görevine son verilebilmesi için, isnat edilen fiillerin sübuta erdiğine ilişkin tespitin, usulüne uygun olarak yapılacak soruşturma sonucunda her türlü şüpheden uzak, kesin ve somut delillerle kanıtlanması gerekmektedir.

Dosyanın incelenmesinden; davacı hakkında yapılan şikayet üzerine açılan soruşturma kapsamında, davacının cinsel ilişki yaşadığı iddia edilen H.K ve onları uygunsuz vaziyette yakaladıklarını iddia eden H.K'nın kardeşleri olan biri şikayet sahibi iki kişinin ifadesinin alındığı, alınan ifadeler ile davacının H.K ile arasında geçen ve davacının da kabul ettiği ancak içeriği tam belirlenemeyen bir takım telefon kayıtlarından davacının üzerine atılı fiilin sübuta erdiği sonucuna varılarak dava konusu işlemin tesis edildiği anlaşılmaktadır.

Dosya içerisindeki bilgi ve belgelerden, gerek soruşturma aşamasında gerekse dava aşamasında davacının ilişkiye girdiği iddia edilen H.K. tarafından, bir takım baskılar üzerine davacıya iftira attığı ve aralarında geçtiği iddia olunan fiilin yaşanmadığı yönünde beyanlarda bulunulduğu, davacı vekili tarafından H.K'nın pişmanlık içerikli mektuplarının kendi el yazısı olup olmadığına ilişkin kriminal inceleme yaptırmak suretiyle el yazısının anılan şahsa ait olduğuna dair uzman görüşü alındığı, davacının H.K ve şikayetçi kardeşleri hakkında iftira suçundan şikayetçi olduğu, H.K'nın akrabası olan İ.K adlı kişinin davacıya yönelik fiil ve davranışları nedeniyle tehdit suçundan yargılanarak mahkumiyet kararı verildiği ancak hakkındaki hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği görülmekle davacı üzerine atılı fiilin işlendiğine dair her türlü şüpheden uzak, kesin ve somut deliller bulunmadığı sonucuna varılmıştır.

Bu durumda, davacının atanma niteliğini kaybettiğinden bahisle görevine son verilmesine konu fillerinin her türlü şüpheden uzak, kesin ve somut delillerle ortaya konmaksızın tesis edilen işlemde hukuka uyarlık bulunmadığından, eksik soruşturma raporuna dayanılarak verilen İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği oyu ile çoğunluk kararına katılmıyoruz." ifadelerine yer verilmiştir.

Kaynak:Haber Kaynağı

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.