Dışı Seni, İçi Kimi Yakar?

Bence İmam Hatipler Türkiye’nin bitmeyen gündemidir.

İçinde yaşadığımız bu günler, bu okullar için en rahat zamanlar.

Piramidin en tepesi en fazla alakalı dersek hiç de abartı yapmış olmayız.

Bazılarına göre çok küçük basit bir ayrıntıyla dahi ilgileniyorlar, inanılmaz boyutta destek veriyorlar.

Çeşitli illere ve ilçelere görmeden inanamayacağınız güzellikte modern donanımlı saray gibi binalar yapılıyor, görenler yeniden öğrenci mi olsak diye adeta iç geçiriyorlar.

Tabi ekseriyeti sevindiren bu gelişmenin ekalliyete mensup elitleri de kıskandırdığını söylemek malumun ilanı niteliğinden başka bir şeyi ifade etmiyor.

Destek verenin de karşı çıkanında farkında olmadığını zannettiğim bir problemden dolayı imam hatipler içten içe yanıyor.

Müfredat çocuklarımıza çok ağır geliyor.

Özellikle imam hatibi diğer okullardaki ahlaki yozlaşmadan dolayı tercih eden öğrencilerimiz karşılarında Arapça ve diğer İslami ilimleri layıkıyla öğretmeye çalışan hocalarımızı görünce bocalıyorlar, tolerans bekliyorlar.

İşin kötüsü zorlaştırmaya imza atan hocaların bir kısmı gerçekten yetersiz kalmakta.

Yeterli yumuşaklığı bulamayan öğrenci alıyor kaydını başka okullara gidiyor.

İmam hatiplerden diğer okullara geçiş hem ortaokul hem de lise seviyesinde devam ediyor.

Ben buna “kaçış” diyorum.

Amacım kimseyi suçlamak değil ama bu durum bir vakıa ve biz bunun nedenlerini açıkça, kem küm etmeden tartışabilmeliyiz.

Söz konusu İHL olduğu zaman birçok kişi ve kurum hemen savunma refleksine bürünerek farklı konuşuyorlar.

Bir şey sonuna kadar savunma refleksiyle götürülemez.

Mutlaka niyeti halis olan yapıcı eleştirilere yol vermemiz lazım.

Tanık olduğum bir olayı anlatmam sanırım yeterli olacaktır.

Anne ve baba öğretmen ve mütedeyyinler.

Kızımız ihl’ye gitmeye arzulu, hatta hafız olmak bile istiyor.

Ve süper bir puanla (470 civarında) en güzide okullarımızdan birini kazanıyor.

Şöhreti okulu gölgeleyen yurda yerleşen kızımız maalesef sene sonunda evine dönerken Kur’anı Kerim dersinden kalmış ve günlük namazlarını da ihmal etmeye başlamıştır.

Baba çaresiz ve üzgündür.

Alır kızını götürür bir Anadolu lisesine kaydettirir.

Bir cami önünde sohbet ederken bana “ben de ilahiyat birinci sınıftan kaçmıştım, hiç olmazsa namazlarını yeniden kılmaya başlar” diye böyle bir şeye kalkıştığını anlattı.

Ben de “cesaretini tebrik ederim, olayı kabullenmiş ve gerekli tedbiri almışsın. Hayırlı olsun, Allah utandırmasın” dedim.

Evet, değerli meslektaşlarım sözüm öncelikle kendimize.

Hiç bu kadar destek görmeyen bu okulları çocuklarımız için daha cazip hale getirmenin yollarını aramamız gerekiyor.

Bir öğrencinin üstelik yüksek puanla bu okullara gelen bir öğrencinin geri gitmesi, ya da kimi yanlış tutum ve davranışlardan dolayı namazdan abdestten soğuması çok acı bir şey.

Biz bu vebalin altından kalkamayız.

Lütfen sorumluluğumuzu idrak edelim.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.