Doku Okulları #BizKitapOkuyoruz

Doku Okulları #BizKitapOkuyoruz

Doku Okulları tüm eğitim ve idare kadrosu ile geleceğe sağlam, sağlıklı ve nitelikli gençler taşıyabilmek için temel ilke olarak kitabı, kitap sevgisini ve katlanarak artan okuma aşkını edinmiştir.

Doku Okulları tüm eğitim ve idare kadrosu ile geleceğe sağlam, sağlıklı ve nitelikli gençler taşıyabilmek için temel ilke olarak kitabı, kitap sevgisini ve katlanarak artan okuma aşkını edinmiştir.

Elbette ki nasıl yola çıktığınız kadar yola nasıl devam ettiğiniz de önemlidir.

Bu doğrultuda her eğitim-öğretim dönemi başlarında kitap okumanın önemine dair tanıtıcı seminerler, yıl içerisinde planlanan ve düzenli olarak uygulanan kitap okuma etkinlikleri, bu etkinlikler kapsamında topluluk önünde konuşma, kendini ifade edebilme, hayal gücünü geliştirmeye yönelik çalışmalar, kurum içerisinde dağıtılan “kitap kumbarası” ve çocukların rahatlıkla kitap alabilecekleri standların kurulması, kütüphanecilik faaliyetleri, yaratıcı yazma çalışmaları ile okumanın önemine dair öğretmenlerimizin model olan tutumları ve bunlara benzer pek çok uygulama gerçekleştirilmiş ve daha fazlası kurumumuz tarafından hâlihazırda planlanmıştır.

Bizler Doku Okulları olarak birer birey yetiştirmenin yalnızca akademik başarı ve toplumsal kabullenme temelli olmadığını çok iyi biliyor; bu doğrultuda hiçbir ayrım gözetmeksizin çocuklarımızın merak eden, sorgulayan, eleştirel düşünebilen ve en önemlisi kendi dilini en iyi şekilde anlayan ve yorumlayan birer vatandaş olarak yetişmeleri için son derece özenli ve planlı çalışmayı hayat felsefemiz olarak benimsiyoruz.

Neden #BizKitapOkuyoruz? Diye sorduk. İşte aldığımız cevaplar…

Çünkü: Yaşadığımız dünyanın karmaşasından kurtulmak için hepimiz bir kaçış yolu ararız.

Kimimiz eğlenceli kısa filmler, sinema gösterimleri, bilgisayar oyunları vb. uğraşlara yöneliyor, kimimiz de bulduğu her fırsatta kitapların büyülü dünyasına dâhil oluyor.

Fakat içlerinden hangisi bir tutkudur, terapidir derseniz; kuşkusuz kitap okumak ile ilgili kısım pek çoğunu ardında bırakacaktır.

Otobüslerde, kafeteryalarda, hastanelerin bekleme salonlarında, okullarda teneffüs aralarında okuyan binlerce kişi…

Her birinin ortak noktası öğrenme, hayal etme, duygulara dokunma, ruhen doyma arzusu. Kimi şiir ile kimi bilimsel verilerle kimisi de romanlarla besleniyor.

Empati, yaratıcılık, problem çözme becerisi, eleştiri yeteneği…

İşte tüm bunlara dönüşüyor sonra kitaplardan aldıkları.

Nihayetinde en güzel haz da bu değil mi?

İnsanın, zihnini kendi seçimleri doğrultusunda binlerce sözcük ve cümle ile zenginleştirmesi.

Tam da bu yüzden kuşaktan kuşağa aktarılması şart olan, başta çocuklara ve gençlere rehber olunması gereken en temel öğretimiz kitap okuma bilinci olmalıdır.

Çünkü: “Bir varmış, bir yokmuş…” diye söylenen masallardan başlayıp “Bunları biliyor muydunuz?” içerikli pek çok bilgiye kadar giden, dünyanın en geniş, en renkli yelpazesidir kitaplar.

Bu yelpazenin içinde oradan oraya giderek kendini zenginleştiren insan, ufkunu da genişletmiş, bin bir diyara konuk olmuş, pek çok duyguyu tatmış demektir.

Hayatında hiç kitap okumamış bir insanla kitap okumayı ilke edinmiş bir başkasını bir araya getirdiğimizi düşünelim mesela…

Biri kilometrelerce yol almış, yeri gelmiş üzülmüş, yeri gelmiş mutlu olmuş kısacası doya doya yaşamış; diğeri ise çorak bir arazide hep aynı düzlüğe çıkmakta.

Siz olsanız hangisiyle sohbet etmeyi, vakit geçirmeyi istersiniz? Elbette tercihiniz yüzlerce sözcüğe dokunandan yana olacaktır. Peki, tek başına insanlar mı gerçekleştirir bu işi?

Tam tersine asıl o sözcükler bize dokunur, kapılar açar, seçimler yaptırır ve aydınlatır hayatımızı. Her biri ayrı öyküsü olan, her biri ayrı müziği, benliği olan binlerce cümle aynı anda onlarca duyguya dokunur.

Mesela, bir gün Ekrem Bey’in babasının vefatına en az onun kadar üzülürken bir diğer gün nöroloji hakkında okuduğunuz bir kitaptan beyninizin nasıl işlediğini öğrenebilirsiniz.

Böyle bir zenginliğin, yalnızca bir rafa elinizi uzatma mesafesinde olduğunu unutmayınız. Her birimiz sahip olduğumuz kişiliği donatmakla, geliştirmekle, yükseltmekle mükellefiz ve kuşkusuz ki bu emek isteyen uğraşta kilidi açmamızı sağlayacak en doğru anahtar kitap okuma bilincidir.

Çocuklarımıza ve gençlerimize bu anahtarı sunmak da biz büyüklerin asli görevi ve hayat felsefesi olmalıdır.  

Çünkü: Nedir yaşamak ve ne yapar insan yaşarken en çok?

Konuşur, dinler, yemek yer, uyur, izler, yazar…

Pek çok şey sayabilir, pek çok manzara gösterebilir, pek çok melodiyi dinletebilirim size. Bunun için beni görüyor ve duyuyor olmanıza da gerek yok.

Okuyor olmanız yeterli.

Ben sizin zihninize, orada bana ayırdığınız yere yerleşebilir; size kendimi her dilden ve her notadan hissettirebilirim.

Kimi zaman el ele tutuşup buğday tarlalarının sarı sıcağında yürürüz kimi zaman maviliklerle kucaklaşıp keskin kokulu tuzlu denizlerde ıslanırız…

Bazen kocaman çirkin bir devden korkup ormanın derinliklerindeki mağaraya saklanır, bazen de anneannemizin öykü yumuşaklığındaki dizlerinde uyuyakalırız…

Biz sizinle pek çok şeyi yapabiliriz çünkü bilir misiniz bilmem ama: Biz, dostuz. Çünkü ben sizden bir parçayım, anlattıklarınız, hayal ettikleriniz kadarım…

Bazen çok daha fazlasını istediğinizde size rehber olan can yoldaşınızım.

Ben sözcüklerim, ben sayfalarım, ben dizelerim; uzun, dönemeçli paragraflarda kısa ve öz anlatılarım. Ben, kitabım.

2018-03-13-photo-00000040.jpg

İlgili Haberler
Etiketler :
HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.