Yazının başlığı herkes için ilginç gelebilir. Fakat ifade bana ait değil. 2. sınıfa giden bir öğrencimin ifadesi. Öğrencim durduk yere sahip olmadı bu düşünceye. Sebebi ise yazımızın konusu.

Bilindiği gibi MEB’in son dönemde en çok üzerinde durduğu konulardan biri de FATİH projesidir. Nimet ÇUBUKÇU ile başlayan, Ömer DİNÇER’in tamamlamaya çalşıtığı ama tamamlayamadığı bir proje. İçeriğinde ise temel olarak her öğrenciye tablet bilgisayar ve özel olarak hazırlanmış e-kitap ve z-kitaplar var. MEB, e-kitaplar için çalışma başlatmış ve birkaç yıldır ders kitapları ile öğretmen kılavuz kitaplarını sanal ortamda öğretmen ve öğrencilerin istifadesine sunmuştur. Bunu da EBA (Eğitim Bilişim Ağı) denilen web sitesi üzerinden sağlamaktadır. İlginçtir, EBA incelendiği zaman MEB’e ait çok fazla bir içerik yok. Büyük bir kısmı özel yayınevlerinin e-kitapları.

e-içerikleri incelediğimiz zaman, en çok takip edilen ve binlerce öğretmen ve öğrencinin istifade ettiği yayınevi olan ..... gelmektedir. ..... içerik olarak çok iyi hazırlanmış. Konu anlatımları, animasyonlar, test soruları sınavlar ve birçok konu bulunmaktadır.

Benim de branşım olan sınıf öğretmenliği ile ilgili faydalandığım bir site ...... Bundan bir ay önce Türkçe dersinde kullanmak üzere bir etkinlik açtım. Konu Nasrettin Hoca fıkrası ile başlıyordu. Gayet güzel hazırlanmış resimler ve resimlerle birlikte fıkra anlatılıyordu. Ben de öğrencilerimle birlikte ilk defa dinliyordum. Keşke önceden dinleseydim. Fıkranın içeriği şöyleydi.

Hoca, Bursa çarşısından bir çuha şalvar beğenmiş. Tam alıp gidecekken geri dönmüş. Satıcıya:

— Vazgeçtim, demiş, şalvar yerine palto alacağım.

Paltoyu almış giderken satıcı:

— Efendi, para vermedin, demiş.

— Paltonun yerine şalvarı bıraktım ya! demiş Hoca.

Satıcı:

— Şalvara da para vermemiştin ki deyince Hoca kızmış ve şöyle demiş:

— Ne tuhaf adamsın sen! Almadığım şalvarın parasını mı verecektim!

Fıkrada Nasrettin Hoca’yı öyle bir anlattı ki öğrencimin sorusu beni şok etti.

-Öğretmenim Nasrettin Hoca hırsız mı?

Çünkü fıkrada öyle bir Nasrettin Hoca anlatılıyordu ki, başkasını kandırmaya ve haksız yere kazanç sağlamaya çalışan bir kişiydi Nasrettin Hoca. Ben her zaman öğrencilerime Nasrettin Hoca’yı bilge, dürüst, verdiği cevaplarla insanları düşündüren ve güldüren birisi olarak anlatmıştım. Şimdi ise benim anlattıklarımın tam tersi bir durum vardı. Öğrencilerime burada anlatılanların yanlış olduğunu anlatsam da ne kadar etkili olmuştu?

.......... gibi zengin içeriğe sahip bir yayınevinin sözde böyle bir Nasrettin Hoca fıkrasını seçmesi ne demekti? Gözden mi kaçmıştı yoksa bilinliçli olarak mı tercih edilmişti? Biz olaya hüsn-ü zan ile yaklaşarak bunun gözden kaçtığını düşünmek istiyoruz. Çünkü Nasrettin Hoca bizim kültürümüzde çok önemli yeri olan ve milyonlarca öğrencinin fıkraları ile büyüdüğü bir kişidir. ‘’Hoca’’ sıfatını taşımış alim bir insandır. Hiç kimse Nasrettin Hoca gibi bir şahsiyeti genç dimağlara hırsız olarak lanse etmemelidir.

Bu noktada sanal dünyada binlerce öğretmen ve öğrenciye ulaşan yayınevleri ve eğitim sitelerinin daha hassas olması gerekmektredir. İçerikler hazırlanırken öğrencilerimize kötü örnek olabilecek konulardan arındırılmalı, gerçek ve güvenilir bilgi öğrencilerimize en güzel bir şekilde sunulmalıdır.

İlginç bir not daha,  bu fıkra Türkçe dersi ‘’değerlermiz’’ teması altında anlatılıyor. Değerli bildiğimiz şahsiyetlerin değersizleştirilmesi…

Sözün özü; amacımız üzüm yemektir, kesinlikle bağcıyı dövmek değil.

Süleyman TANRIVERDİ

Sınıf Öğretmeni