Eğitim-Bir-Sen 32. Başkanlar Kurulu sonuç bildirgesi

Eğitim-Bir-Sen 32. Başkanlar Kurulu sonuç bildirgesi

32. Başkanlar Kurulu'nda Türkiye'deki ve dünyadaki gelişmeler değerlendirildi. Eğitim-Bir-Sen 32. Başkanlar Kurulu sonuç bildirgesi açıklandı.

Eğitim-Bir-Sen 32. Başkanlar Kurulu Toplantısı Antalya’da yapıldı. Türkiye ve dünyadaki gelişmelerin değerlendirildiği toplantının açılında konuşan Genel Başkan Ali Yalçın, müfredat, yeni anayasa, darbe kalıntısı mevzuat, ek ders esaslarındaki adaletsizlikler, öğretmen açığı, istihdamda güçlük çekilen yörelerde yapan eğitim çalışanlarının çalışma şartları iyileştirilmesi, İLKSAN, yetim projesi, uluslararası faaliyetler ve mültecilere yardım başta olmak üzere birçok konuda açıklamalarda bulundu.

Gençlik ve kadın çalışmalarına ağırlık verilmesini isteyen Yalçın, “Bu konularda öncü olalım, çalışmaları destekleyelim. Kadınların sendikal mücadeleye daha etkin katılmaları, başarımızı kalıcı hale getirecektir” dedi.

Darbe ürünü kılık-kıyafet yönetmeliğinin değiştirilmesi konusunda yürüttükleri eylemin devam ettiğini hatırlatan Yalçın, “Bedel ödemeden hak alınmaz. Bu konudaki kararlılığımız sürecek. Darbe kalıntısı kılık-kıyafet yönetmeliğini uygulamakta direnen mülki idare amirleriyle mücadeleye devam edeceğiz” şeklinde konuştu.

Sonuç bildirgesi

Mevcut sorunların çözümüne ilişkin görüş ve önerilerin görüşüldüğü, istişarelerin yapıldığı toplantının sonunda bir bildiri hazırlandı.

Eğitim-Bir-Sen 32. Başkanlar Kurulu sonuç bildirgesi şu şekildedir:

Şûra kararları

19. Milli Eğitim Şûrası’nda alkollü içki ve kokteyl hazırlama dersinin kaldırılması, ilkokul 1, 2 ve 3. sınıflara da din kültürü ve ahlak bilgisi dersinin konulması, ortaokulda hafızlık eğitimi alacak öğrenciler için ara verme süresinin 1 yıldan 2 yıla çıkarılması ve ara verilen sürelerde öğrencilere dışarıdan sınav hakkı verilmesi, değerler eğitimine öğretim programlarında etkin bir şekilde sarmallık anlayışla yer verilmesi, öğretmenlere 3600 ek gösterge verilmesi, öğretmenlere 4 yıla bir yıpranma payı verilmesi, Osmanlı Türkçesinin Anadolu İmam Hatip Liseleri ve Sosyal Bilimler Liselerinde zorunlu, diğerler liselerde ise seçmeli ders olarak okutulması, ortaokullarda 5, 6 ve 7. sınıflarda birer saat rehberlik dersinin konulması gibi önemli kararlar alınmıştır. Şûra kararları ivedilikle hayata geçirilmelidir.

Müfredat

Eğitim, bütün bir milleti, ülkeyi ilgilendirmektedir. Bu anlamda, eğitim sisteminin temel sorunlarına çözüm aramak ve bulmak konusunda çaba harcanmalı, sonuç alıcı adımlar atılmalıdır. Çünkü temel meseleler çözülmediği takdirde, pansuman tedaviler mesabesinden öteye gitmeyen ve gitmeyecek olan önerilerin bizi asıl amaca götürmediği anlaşılmıştır.

Toplumun beklentilerine cevap veren, çocuklarımıza milli, manevi ve evrensel değerler ile çağın gerektirdiği bilgi ve becerileri, toplumsal sorumluluk, şahsiyet ve karakter kazandıracak özgün müfredatın geliştirilmesi için ilgili Bakanlık birimlerinden somut adımlar beklediğimizi; bu hususta talep beklemeksizin katkı sunacağımızı ifade ediyoruz. Öğretim programları geliştirilirken yurt dışından ithal programlar yerine milli, kültürel ve medeniyet değerlerimize uygun, özgün programlar, bunlara uyumlu müfredatlar geliştirilmeli, ders kitaplarında uygulanmaya konulmalıdır.

Ek ders esasları

Köklü değişikliğe uğradığı 2006 yılından beri uygulanan ve bazı adaletsizlikleri beraberinde getiren ek ders esaslarında ücret dengesizliğine ve mağduriyete neden olan hükümler değiştirilmelidir. Sendika olarak hazırlayıp Bakanlığa sunduğumuz taslak dikkate alınarak, gereken mevzuat değişiklikleri bir an önce yapılmalıdır. Öğretmenlerin branşlarına göre ek ders ücretlerindeki adaletsizlik, okul türlerine göre yöneticilere verilen ve izahı mümkün olmayan ek ders ücreti farklılıkları sorunu ivedilikle çözüme kavuşturulmalıdır. Hâlâ 10 TL olan ek ders birim ücreti artırılmalıdır. Son düzenlemelerden sonra eğitim kurumu yöneticileri aleyhine bozulan ek ders kaynaklı ücret dengesizliği giderilmeli; çalışma barışının ve kurum içi dengenin yeniden sağlanması amacıyla yöneticilere ilave ek ders ücreti ödenmelidir.

Okullara bütçe

Okul yöneticilerinin eğitim liderliği yapmalarının önündeki en büyük engel olan okulların bütçe sorunu; öğretmeni, yöneticiyi ve veliyi karşı karşıya getirmekte, bundan en fazla zararı yine okul yönetimleri görmektedir. Milli Eğitim Şûrası’nda sendikamızın sunduğu tekliflerden olan, şûra genel kurulunca kabul edilen ve 64. Hükûmet Programı’nda da yer alan okullara bütçe verilmesi kararı zaman kaybetmeksizin hayata geçirilmeli; merkezi bütçeden, öğrenci başına ödenek uygulamasına geçilmeli, okullarda tahsildarlık dönemi sona erdirilmelidir.

Eğitim kurumlarında iş sağlığı ve iş güvenliği

Hâlihazırda eğitim kurumlarında 4857 sayılı Kanun’a göre istihdam edilen personel nedeniyle Sosyal Güvenlik Kurumu nezdinde sorumlu bulunan eğitim kurumu yöneticileri, şimdi de iş sağlığı ve güvenliği mevzuatı nedeniyle yeni bir yükümlülük altına girmektedir. Milli Eğitim Bakanlığı’nca eğitim kurumu yöneticilerini gerek Sosyal Güvenlik Kurumu karşısında gerekse iş sağlığı ve güvenliği mevzuatı karşısında işveren sıfatıyla hukuki, mali ve cezai sorumluluk altına sokan düzenlemelerin kaldırılması, yöneticilerin üzerinden bu sorumluluğun alınarak il veya ilçe milli eğitim müdürlüklerinin uhdesine bırakan değişikliklerin gerçekleştirilmesi gerekmektedir.

Ek tazminat

İstihdamda güçlük çekilen yörelerde isteksiz, gönülsüz ve zorunlu olarak görev yapan eğitim çalışanlarının gönüllülük ve isteklilik katsayısının ve toplumsal hayata katkı ve katılımlarının artırılması için çalışma şartları iyileştirilmeli ve kendilerine ek tazminat ödenmelidir.

Öğretmen açığı

Eğitim sistemindeki reformları kalıcı kılacak olan, okullarda boş ders kalmaması ve sınıflarda sadece kadrolu öğretmenlerin olmasıdır. Bu nedenle, öğretmen ataması, imkânlar zorlanarak ihtiyaç kalmayacak şekilde yapılmalıdır.

Öğretmen yetiştirme, mesleğe hazırlık

Aday öğretmenler hakkında yapılan yasal düzenleme sonrası söz konusu öğretmenlerimizin mesleğe hazırlıkları ve yetiştirilmeleri noktasında gerekli hassasiyetin gösterileceğine ilişkin haklı beklentimizin Bakanlıkta karşılık bulacağına inanıyoruz. Aday öğretmenlere rehberlik edecek danışman öğretmenlerimizin seçiminde yüksek lisans, doktora mezuniyeti, mesleki tecrübe, hizmet süresi, insan ilişkileri, akran eğitimi konusunda yetkinlik gibi vasıfların göz ardı edilmemesi gerekmektedir. Yine danışman öğretmenlere bu hususta her türlü destek verilmeli, aday öğretmenlere yönelik rehberlik sürecinde kendilerine yardımcı olacak ve kılavuzluk edecek danışmanlık programları hazırlanmalıdır.

Bakanlık, şimdiden, sınavda başarısız sayılacak aday öğretmenler hakkında yeniden yapılacak olan performans değerlendirmesi ve sınavdan başarılı sayılabilmeleri için gerekli ve etkili hizmet içi eğitim ve danışmanlık programlarını kurgulayıp hayata geçirmelidir.

28 Şubat mağdurları

28 Şubat sürecinde mağdur edilen eğitim çalışanlarının uğramış oldukları mağduriyetleri ve karşı karşıya kaldıkları hukuki süreçleri tek bir kategori altında toplamak mümkün olmadığından, bu çalışanların mağduriyetleri halen tam anlamıyla giderilmiş değildir. Prim ödenmiş açıkta kaldıkları sürelerin hizmetlerine sayılması, disiplin kurulu kararıyla atılanlar haricinde, kalanların mali ve sosyal güvenlik hakları gibi iadesi ve telafisi gereken pek çok sorun hâlâ çözüm beklemektedir. Bu hususta gerekli yasal düzenlemeler ivedilikle gerçekleştirilmelidir.

Kariyer basamakları

2004 yılında kariyer basamaklarında yapılan yasal düzenleme, hedeflenen sonucu vermemiştir. Özellikle Anayasa Mahkemesi’nin verdiği iptal kararının gereğinin yapılmaması, kariyer basamakları uygulamasındaki belirsizliğin sürmesine neden olmuştur. Tezli yüksek lisans yapanların açtıkları on binlerce dava yerel mahkemelerde öğretmenlerin lehine sonuçlanmış, daha sonra ise Danıştay kararıyla öğretmenlerin aleyhine olacak şekilde reddedilmiştir. Yüz binlerce öğretmen mağdur olmuş ve bu durum hâlâ devam etmektedir. Bu sorunun çözümü için gereken adım atılmalıdır.

Hendek mağdurlarının eğitimi

Birlik ve beraberliği sağlayacak adımları elinin tersiyle iterek silaha ve teröre sarılanlar nedeniyle ülkemizin bazı bölgelerinde terörle mücadele ekseninde devam eden çatışma ortamının bir an önce sonuçlandırılması gerekmektedir. Bu çatışma ortamı nedeniyle okullar başta olmak üzere zarar gören kamu hizmeti sunulan yerler onarılmalı, öğrencilerin okullarına, öğretmenlerin görevlerinin başına dönmesi sağlanmalıdır. Eğitim-öğretime verilen zorunlu ara nedeniyle eğitim hakkından mahrum bırakılan öğrencilerimize psikolojik destekle birlikte telafi eğitimleri verilmelidir. Ancak TEOG ve yükseköğretime giriş sınavları gibi sınavlara girecek öğrenciler yönünden ilave destekleyici eğitimler sunulmalıdır.

Yeni anayasa ve mevzuat

Yeni anayasa sürecini, sendikal hak ve özgürlüklerin anayasada en geniş biçimde yer almasının sağlanması ve örgütlenmenin önünde var olan engellerin ortadan kaldırılması noktasında önemli bir fırsat ve dönüm noktası olarak görüyoruz. Anayasada çalışma hayatını düzenleyen hükümlerin uluslararası hukuk kurallarını, ILO normlarını ve evrensel sendikal hakları içerecek şekilde yer almasını sağlamanın gerekliliğini bir kez daha vurguluyoruz.

27 Mayıs, 12 Mart, 12 Eylül, 28 Şubat darbelerinden sonra hazırlanan ve darbecilerin zihniyetini taşıyan hukuk sistemimiz ve mevzuatımız yeniden ele alınarak, darbe hukukuna ilişkin bütün izler silinmelidir. Antidemokratik süreçlerde ortaya çıkan mevzuatın ayıklanması işine bin an önce başlanmalıdır. Bütün mevzuat insan onuru merkezli, demokratik ilkeleri önceleyen bir anlayışla yeniden düzenlenmeli, Türkiye, darbe anayasasıyla yönetilme ve darbeci zihniyetin sinsi hükümlerinin yer aldığı mevzuatla yol alma ayıbından kurtarılmalıdır.

İş güvencesi

Yeni anayasa süreciyle Türkiye’nin geleceğini güvence altına almanın mücadelesinin verildiği bir ortamda kamu görevlilerinin iş güvencesini tartışmaya açmaya niyetlenilmesini asla doğru bulmadığımızı; yapılmak istenene asla sessiz kalmayacağımız bir kez daha deklare ediyoruz.

Kılık-kıyafet yönetmeliği

Darbe kalıntısı kılık ve kıyafet yönetmeliğini uygulamakta direnen mülki idare amirlerini, temel hak ve özgürlüklere, sendikal haklara saygılı olmaya, riayet etmeye davet ediyoruz. Söz konusu mülki idare amirleri, sendikal eylem kararları konusundaki AİHM ve Anayasa Mahkemesi kararları doğrultusunda hareket etmeli; kamu görevlilerinin kılık ve kıyafetiyle uğraşmak yerine halka hizmet etmeyi düşünmelidir.Karma eğitim

Eğitimin vatandaşa sunumuna dair temel tercihleri sınırlayan, demokratik eğitim hakkının önündeki ‘karma eğitim’ dayatmasına son verilmeli; 1739 sayılı Temel Eğitim Kanunu’nda yer alan, ‘Okullarda kız ve erkek karma eğitim yapılması esastır’ ibaresi değiştirilerek, yalnızca kızların, yalnızca erkeklerin ve kızlarla erkeklerin birlikte öğrenim gördüğü/göreceği eğitim kurumları bir seçenek olarak öğrencilere sunulmalıdır.

YÖK Kanunu

Yükseköğretim reformu konusunda hükûmet programına da giren taahhütler yerine getirilmelidir. Öncelikli beklentimiz ve talebimiz, yükseköğretimin paydaşlarını dışlayan, tepeden inmeci bir tavırla bürokratik zihniyetin ürünü bir taslak üzerinden çalışma yapmak yerine katılımcı, demokratik, şeffaf bir süreçle sözde değil, özde bir reform gerçekleştirilmesidir. YÖK’ün sadece planlama, koordinasyon, denetim ve teftiş yapan bir kuruma dönüştürülmesi; üniversitelerin özgür düşünceye sahip bireyler yetiştiren, bilimsel bilgi üretimi yapılan, akademik özgürlüğü, iş ve çalışma güvencesini esas alan kurumlar olabilmesi için, katılımcı ve özgürlükçü bir yükseköğretim yönetimini önceleyen yeni bir kanun çıkarma noktasında somut adımlar atılması gerekmektedir.

Kredi ve Yurtlar Kurumu

Yükseköğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu Genel Müdürlüğü’nün teşkilat yapısında gerçekleştirilen değişiklik sonrası atama süreçleri tamamlanamamış olup birçok kadro halen görevlendirme yoluyla doldurulmaktadır. Bu durum, edinilen birikimin ve tecrübenin kurumun yeni yapılandırılmasına aktarılmasına engel olduğu gibi, personel açısından da geleceğe yönelik planlama yapma imkanını, öngörülebilirliği ortadan kaldırmaktadır. Kurumsal yeniden yapılandırmanın bir an önce sonuçlandırılması, gerek personelin huzur ve güven içinde çalışmasının temini gerekse kurum hizmetlerinden faydalanan kitleye sunulan hizmet kalitesinin artırılmasına yönelik çalışmaların devamı açısından elzemdir.

Reform süreci

64. Hükûmet Programı’nda yer alan kısa ve orta vadeli hedefleri, ülkemizin demokratikleşmesi, gelişmesi ve güçlenmesi açısından gerekli görmekle birlikte, bu hedeflerin bir an önce gerçekleştirilmesi için zamanla yarışan bir anlayışla somut adımlar atılmasını bekliyoruz. Çalışanların mali ve sosyal haklarını geliştiren, mevcut haklarını koruyan her türlü adıma desteğimizi ifade ediyor; katılımcılıktan uzak, toplum temsilcilerini dışlayan her türlü reform ve değişim programlarının başarısızlığa mahkûm olduğunu/olacağını hatırlatma gereği duyuyoruz.

İLKSAN

İLKSAN, kanunun arkasına sığınarak sandık üyelerine, eğitim çalışanlarına dayattığı zorunlu üyelik garabetini sürdürmekten vazgeçmelidir. Sandığı, düze çıkarmak, üyelerine karşı yükümlülüklerini yerine getirecek hale getirmek üzere çabalamak yerine zorunlu üyelik dayatmasının sürdürülmesini temin etmek için haksız ve hukuksuz girişimlerde bulunanlara karşı eğitim çalışanları adına her türlü hukuk yoluna başvuracağımızı; zorunlu üyeliğin kaldırılması, eğitim çalışanlarının üzerindeki yükün alınması için mücadelemizi sürdüreceğimizi bir kez daha ifade ediyoruz.

Yetim projesi

Eğitim-Bir-Sen olarak, “Her Sınıfın Bir Yetim Kardeşi Var” projesine paydaş olmaktan ve bu projeyi bugüne kadar başarıyla yürütmekten onur duyuyoruz. Mazluma, mağdura ve mahzuna el uzatmak, destek olmak insanlık anlayışımızın, medeniyetimizin ve inancımızın gereğidir. Bu anlayışla, bu ve benzeri projelere desteğimiz ve katkıda bulunma isteğimiz artarak devam edecektir.

Uluslararası faaliyetler

Dünyanın farklı ülkelerindeki eğitim sendikalarıyla, eğitim ve iş birliği anlaşmaları imzalama, tecrübe paylaşımı kulvarları oluşturma çabalarımız artarak devam edecektir. Bu çabalarımızı, uluslararası eksende hak merkezli güç birliği ve iş birliği ağının tesisi için elzem görüyoruz.

Mültecilere yardım

Suriye’de Esed ve IŞİD zulmünden kaçan insanları, insanî sorun olarak değil, mali yük olarak gören, küresel ekonomik aklın işgali altındaki dünyaya inat, insan ve Müslüman olmanın gereğini devletçe ve milletçe yerine getirmeye çalışıyoruz. Ülkemize sığınan insanlara kucak açmak ve Ensar kardeşliğini sergilemek, insan olmanın gereğidir. Devletimizin, ülkemize sığınan mazlumlara sahip çıkma erdemini göstermesini takdir ediyor; Eğitim-Bir-Sen olarak, şimdiye kadar olduğu gibi, bundan sonra da mazlum ve mağdurlara elimizden gelen yardımı esirgemeyeceğimizi deklare ediyoruz.

Etiketler :
HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.