Gündem: "Sınav İptal Edilsin"! Uzman öğretmenlikte mesele sınav değil...

Gündem: "Sınav İptal Edilsin"! Uzman öğretmenlikte mesele sınav değil...

Uzman öğretmenlikte mesele sınav değil sistemin kendisidir

Süreci kısaca özetleyerek başlayacak olursak;

2004 Süreci

Baş/Uzman öğretmenlik süreci ilk olarak 2004 yılında çıkarılan 5204 sayılı yasa ile yürürlüğe girmiştir. Bu yasanın yürürlüğe girmesi ile birlikte 2006 ve 2007 yıllarında sınav yapılmış ve sınavı kazananlar ile yüksek lisans/doktora eğitimi olanlar belli ek kriterler sonrasında baş/uzman öğretmen olmuşlardı. O süreçte yasa Anayasa Mahkemesine(AYM) taşınmış ve AYM'nin bazı maddeleri iptal etmesi neticesinde 2006 yılından 2022 yılına kadar baş/uzman öğretmenlik süreci işletilememişti. Çünkü Hükümet iptal edilen maddelerle ilgili yeni bir yasaya yanaşmamış, muhalefetin kanun tekliflerine de destek vermeyince TBMM'den geçemedi.

AYM Süreci

REKLAM

AYM baş/uzman öğretmenlik tanımını ya da sınavla bu unvanların verilmesini değil kontenjan sınırlaması gibi bazı teknik maddeleri iptal etniştir. AYM yeni kanunda da bazı teknik konularda (geçmişte olduğu gibi eşitliğe aykırı bulduğu konular olursa) iptal kararı verebilir fakat işin geneline iptal kararı vermesini beklemek doğru bir yaklaşım olmayacaktır. Bu unvanlar ve bu unvanlara göre ek ödeme yapmak tamamen siyasi bir konu ve yaklaşımdır. Bunu tümden kaldırabilecek mekanizma ise TBMM'deki yasa süreçleridir.

2022'de gelen süreç

2021 yılında Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından uzman öğretmenlere 1000, Başöğretmenlere ise 2000 TL ek ödeme sağlayacak düzenlemenin meclise geleceği açıklandı ve 7354 sayılı Öğretmenlik Meslek Kanunu adıyla yayımlanan yasada baş/uzman öğretmenlik konuları da yer aldı.

Buna göre 10 yılını dolduran öğretmenler uzman öğretmenlik için, uzman öğretmenlikte 10 yılını dolduranlar ise başöğretmenlik için işletilecek sisteme başvurabilecekler. Yüksek lisans yapan öğretmenler uzman öğretmenlik için yapılacak sınavdan, doktora yapmış öğretmenler ise başöğretmenlik için yapılacak sınavdan muaf olacaklar.
Sınavlar, yaz döneminde verilecek uzman öğretmenlik için 180, başöğretmenlik için ise 240 saatlik eğitim içeriğinden yapılacak.

Eğitim İçerikleri ve Sistem

613 bin başvurunun olduğu baş/uzman öğretmenlik için kanunda yer alan ve kanunen zorunlu olan eğitimler başladı ve içerikleri de çok tartışma konusu oldu. Çünkü geçmişte ve mevcut kanunda öğretmenliğin uzmanlık mesleği olduğu yer aldıktan sonra öğretmenleri baş/uzman diye ayrıştırmak doğru bir yaklaşım değildir.
2006'dan bu yana sistemde yer alan 100bin civarında ve halen meslekte olan 70 bin civarında Uzman öğretmen söz konusu. Bu öğretmenlerimizin sistem içerisinde mali ek ödeme dışında hiçbir farklılıkları söz konusu değildir. MEB ve Cumhurbaşkanının sadece bu veriye dayanarak dahi böyle bir sistemin doğru olmadığını kabul etmesi gerekir.

Hep doktorlardan örnek verilmektedir. Onlar da TUS gibi bir sınava girerek uzman olmaktadırlar diye. Onlardaki sistem doğru bir sistemdir. Çünkü uzmanlaşmak istediği alanda eğitim için sınava girmekteler, sınav sonucunda aldıkları eğitimle uzmanlaşmaktadırlar. Oysa ki öğretmenlere alanlarında tek bir soru dahi sorulmaksızın uygulanacak bir sistem var. Yani Matematik öğretmeni de, Türkçe öğretmeni de aynı eğitime tabi olacaktır. Kaldı ki Matematik öğretmeni de Türkçe öğretmeni de kendi alanındaki diplomayı zaten almış ve öğretmenlik formasyonuna da sahiptir. Adı üstünde öğretmenlik formasyonu almıştır ve öğretmenlik yapmaktadır. Başkaca unvana gerek yoktur. Temel eğitim ya da Ortaöğretimde öğretmesi gerekenlerle ilgili gerekli diplomaya/ehliyete ve en az 10 yıllık kıdeme sahip öğretmene anlamsız bir unvan vermek yanlış bir uygulamadır. Bugün sistemde bulunan uzman öğretmenlerden hiçbiri ben Uzman Matematik öğretmeniyim, ya da Uzman Türkçe öğretmeniyim dememektedir. Çünkü uzmanlık ile ilgili geçtiği sürecin alanı ile ilgisi yoktur. Yaptıkları iş yönünden de farklılık yoktur.

Son Günlerin Gündemi "Sınav İptal Edilsin"

Son günlerde "sınav iptal edilsin" diye yoğun bir sosyal medya çalışması söz konusudur.

Bu tartışmaya CHP ve Genel Başkanı dahil siyasilerde katılmışlardır. Buradaki asıl feryat sınavın anlamsızlığı, sınav konuları ve eğitimin verilişinin verimsizliği, uzmanlık ile ilgisi dahi olmayan bir içerikle bakanlığın dahi yararına inanmadığını düşündüğüm bir sürecin işletiliyor olması, sınav sonuçlarının özellikle öğretmenlik mesleği açısından getireceği olumsuzluklar, öğretmenler arasında yaratacağı ayrışma, veliler nezdinde ortaya çıkacak durumlardır.

Sınavdan korkulduğu algısı doğru değildir ama anlamsız bir içeriğe aylarca zaman ayırmak gibi bir yanlışlığa devam edilmesine tepki doğrudur. Üstelik bu süreç okulların açılacağı Eylül ayından 19 Kasım'a kadar da sürecek. Yani okullar açıkken de aylarca gündem bu sınav olacak ve sınava öğretmenlerin yarısından fazlası girecek. Eğitimde kaybedecek tek bir saniyemiz olmaması gerekirken maalesef kaybedeceğiz. Ya da hem sınava hazırlık hem de eğitim öğretim sürecini birlikte sürdüreceğiz ki bunun eğitim öğretim sürecini etkilememesini beklemek hayal olur.

Sınavı Bakan ÖZER İptal Edebilir mi? Çözüm Kimde?

Sınav başarı puanı dahil sınava ilişkin hususlar kanunla belirlenmiş olduğu için değil bakanın Cumhurbaşkanının dahi sınavı iptal etmek gibi bir yetkisi yok. 70 olan sınav başarı puanını 60'a, 50'ye indiriyoruz diye de bir yetkileri yok. Tek yetkili TBMM'dir ve şu anda tatildedir. Tabii ki tepkilerin artması sürecin sağlıklı bir noktaya gelmesinde, siyaset mekanizmasının bu süreci yeniden ele almasında etkili olacaktır.

Bakanlığın seminerleri düzenlemesi zorunlu idi ve online (video) şeklinde bunu planladı. Ayrıca yüz yüze yapması bu şartlarda imkansızdı desek yeridir.

Bakanlığın sınavla ilgili süreci işletmesi de yasa böyle dediği için doğrudur ve bu noktada da haklıdır fakat bakanlığın haksız olduğu noktalar daha büyüktür.

Yani bakan dahil bu konuda söz sahibi olması gerekenler dahi çıkarılan şekliyle faydasına inanmadıklarını düşündüğümüz böyle bir sistem kurgulanırken müdahil olmamışlardır. Hatta Bakan Özer kanun mecliste görüşülürken meclise dahi gitmemiştir. Bu yasayı hazırlayanlardan bir tanesi de eski MEB mensubu, öğretmen kökenli ve EBS yöneticiliği yapmış bir milletvekilidir. Yani işin mutfağından gelenler dahi bu yanlışa imza atmışlar hatta öncülük etmişlerdir.

Bu sürecin iptali ya da değişikliği için tek adres 1 Ekim 2022'ye kadar tatilde olan TBMM'dir. Aslında siyaseten Cumhurbaşkanıdır. Çünkü onun talimatı ile TBMM'nin toplanması da sürecin nasıl işleyeceğine yönelik değişiklik yapılması talimatı da uhdesindedir.

Uzman ve Başöğretmenlik İçin Ödeme Tutarları

2004 yılında yasa çıktığında 657 sayılı yasaya "(Ek fıkra: 30/6/2004-5204/2 md.) Birinci fıkrada sayılanlardan ayrıca; a) Başöğretmen unvanını kazanmış olanlara % 40'ına,

b) Uzman öğretmen unvanını kazanmış olanlara % 20'sine, ." kadar ödeme yapılacağı, ödemenin oranının Bakanlar Kurulunca belirleneceği yer aldı.

Buna göre bakanlar kurulu 2018 yılından sonra Cumhurbaşkanlığı oranları;

Uzman öğretmenlik için 1 ve 2. Derecede olanlara %20, diğerlerine ise %15 olarak,

Başöğretmenlik için ise 1 ve 2. Derecede olanlara %40, diğerlerine ise %30 olarak uyguladı ve uygulamaya devam ediyor.

Buna göre şu anda mevcut uzman öğretmenler 1-2 derecede iseler (ki 16 yıldır sistem işlemediğinden hepsi 1.dereceye ulaştılar) 633 TL civarında, diğer derecedekiler ise 475 TL civarında ek ödeme almaktadırlar. Başöğretmenler de bu tutarların 2 katı.

Yeni uygulama nasıl olur? Oranlar bize neyi işaret ediyor?

Yeni yasal düzenleme ile bu oranlar 2004'deki 20-40 rakamları 60 ve 120 olarak düzenlendi. Yani üç kat arttırıldı.

Buna göre Cumhurbaşkanının uzman öğretmenlere 1000 TL, başöğretmenlere 2000TL ek ödeme yapacağız cümlesi o günkü ek ödeme tutarlarına bakıldığında 3 kat artırım ile 1000-2000 TL'ye denk gelmekte idi.

Rakamlarla ifade edecek olursak; gelinen noktada yüksek enflasyonist ortamda uzman öğretmenlik için.1 ve 2.derecede olanlarla ilgili 2021 Aralık ayında 341 TL olan ödeme, 2022 Ocak'ta 447 TL olmuş Temmuz enflasyon farkı ile 633 TL'ye çıkmıştır.

Yani Cumhurbaşkanının 1000TL söylemi anlamsızlaşmıştır. Yeni yasa ile 3 kat arttırılan oranlara göre Aralık 2021'deki tutarın 3 katı 1000 TL civarına denk geliyordu.

Yeni yasa ile birlikte üç kat artış uygulanırsa 15 Ocak 2023 sonrası bugünkü 633TL lik ek ödeme 633x3=1899TL olacaktır. Başöğretmenik için ise 3798TL olur. Tabii ki bunlara Ocak'ta yapılacak enflasyon artışı da eklenmelidir. Bu tutarların 1-2. Derece öğretmenler için geçerli olduğunu tekrar hatırlatalım.

Uygulanırsa diyoruz çünkü kanun Cumhurbaşkanına oranı belirleme yetkisi vermiş. Yani Cumhurbaşkanı derse ki ben size 1000TL vaat ettim bu kadar ödüyorum. Hukuken bir sorun olmayacaktır.

Buna rağmen bakan ÖZER'in uzman öğretmenlik için 3000TL, başöğretmenlik için ise 6000TL ek ödemeyi telaffuz ettiği basında yer almıştır.

Tutarların bu noktaya ulaşabilmesi için Cumhurbaşkanının oranları 60-120 şeklinde uygulaması ve yılbaşında memurlara enflasyon farkı artışının ya da zammın %58 olması gerekiyor. Aksi halde 3000-6000TL ye ulaşmak mümkün değil.

Siyaset, Sendika ve Baş/Uzman Öğretmenlik

Evet konu hem siyaset hem de sendikaların ilgi alanındadır. Çünkü konu sadece 1 milyonu açkın öğretmeni değil milyonları ilgilendirmekte ve etkileyecek niteliktedir.

MEB'deki üye sayısı çok olandan başlayarak sırayla sendikaların yaklaşımlarına bakacak olursak;

1- Sendikalardan yetkili olan ve kanunun çıkmasında da rolü olduğu görülen Eğitim-Bir-Sen (EBS) son günlerde sınavı savunur tavrından vazgeçerek öğretmenin uzmanlığının sınavla ölçülemeyeceği noktasına kadar gelmiştir.

2- Türk Eğitim Sen (TES) ise sınavın olmaması gerektiğini savunmuştur.

3- Eğitim İş ise sisteme tümden karşı çıkarak öğretmenlere uzman ya da başöğretmen unvanları verilmemesi gerektiğini, öğretmenliğin kanunda da yer aldığı üzere uzmanlık mesleği olduğunu, başöğretmenlik unvanının ise Mustafa Kemal Atatürk'e ait olduğunu ve tek olması gereken unvana yönelik siyasi bir yaklaşım sergilendiğini savunurken 8 yılını dolduran öğretmenlere yukarıda açıkladığımız %60 lık 15 yılını dolduranlara ise %120'lik tazminatların ödenmesini savunmaktadır.

4- Eğitim-Sen'de sistemin tümden kaldırılmasına yönelik bir yaklaşım izlemektedir.

Sınav İptal Edilsin Yaklaşımı

EBS'nin dahi "hiçbir sınav öğretmenin uzmanlığını ölçemez" noktasına geldiği sistemde "sınav iptal edilsin" şeklinde bir yaklaşım sergilemek "baş/uzman ayrımını kabul ediyoruz fakat sınavsız olsun anlamına gelir ki bu "öğretmen uzmandır" söylemi ile çelişecek niteliktedir.

Baş/Uzman Öğretmenlikte Amaç Sonuç İlişkisi

Burada amacın söylemde öğretmenlik mesleğinin gelişimi, niteliğinin arttırılması olsa da gelinen noktada; gerek seminer içeriği gerekse sürecin işletilmesine yönelik uygulama ve geçmiş (16 yıllık) tecrübe göstermiştir ki bu sistemdeki tek kazanım öğretmenlerin gelirlerindeki farklılıktır. Öğretmenler açısından bakıldığında da konuya bakış açısının bu yönde olduğu anlaşılacaktır. Hal böyle olunca çözümün öğretmenlere anlamsız bir uzman ya da başöğretmen denilmesi yerine normal ek ödemelerde ya da eğitim öğretim tazminatında olduğu gibi kıdem esaslı bir artış düzenlemesi yapılabilir. Örneğin 8 yılını dolduran ya da 5. dereceye gelen öğretmenlere yukarıda belirttiğimiz %60 ek ödeme, 15 yılını dolduran ya da 2.dereceye gelen öğretmenlere ise %120 ek ödeme şartsız ödenebilir.

Mesele yıllara göre değişen konu ve eğitim yaklaşımları ile ilgili öğretmenleri bilgilendirmek ya da eğitime tabi tutmak ise düzenlemede yer aldığı gibi anlamsız bir şekilde değil de daha anlamlı ve profesyonel bir şekilde ihtiyaçlar ve/veya öğretmenlerin talepleri doğrultusunda bu kademeler öncesinde hizmet içi eğitimler düzenlenebilir. Sınav gibi uygulamalara gidilmeden unvan verilmeksizin yapılacak bu eğitimler neticesinde eğitim alanlar kurumlarındaki öğretmenlere de eğitim verebilirler.

Siyasetteki Gündem

Konu ilk günden siyasetin de gündemine girmiş olup örneğin CHP Genel Başkanı son dönemlerde iki tweet atmıştır. 29.07.2022 tarihli ilkini; "Çağrımdır, gelin birlikte bu işi makul bir şekilde çözelim. En değerlilerimizi kariyer sınavları ile rencide etmeyelim. Uzman ve Başöğretmen ilan etmenin yolu çoktur. " cümlesi ile bitirmiştir. 7 Ağustos 2022 tarihli ikincisi ise "Öğretmen kariyer sınavı rencide edici olduğu için makul bir çözüm bulmak üzere çağrı yapmıştım Yanaşmadılar. Öğretmenlere sesleniyorum; bu saygısızlığa katlanmak zorunda değilsiniz, bu sınava girmeyin. Sizleri incitmeyecek çözümü seçimden sonra birlikte (konuşarak) buluruz." Şeklindeydi.

Mesajlardan da anlaşılacağı üzere karşı çıkılan husus uzman ya da başöğretmenlik unvanları değil maalesef sınav konusudur. Asıl gündem; öğretmenlerin unvanlarla ayrıştırılmasına karşı çıkmak olmalıdır. Öğretmenlik mesleğinin onuru için atılabilecek en önemli adımlardan biridir bu.

Son olarak;

MEB'in bu konuda eli kolu bağlı olup verilen talimatı uygulamakta, kanunun gereğini yerine getirmektedir. Kanun yapılırken müdahil olmayan ve sorunu o aşamada yaratan bir bakanlık söz konusudur.

Öğretmenler "sınav iptal olsun" söylemi ve özellikle sosyal medya üzerinden yükselttikleri sesleri ile asıl iptal olması gerekenin unvanlar olduğuna dikkat çekmemektedirler.

Muhalefet öğretmenlerin sesine kulak vermeye çalışmakta, iktidar ise yanlışı savunma peşindedir. Bunun için savrulmadan (aynı parti içinden dahi her kafadan ayrı ses çıkmadan) geleceğe yönelik net ifadeleri ve çözümlerini de ortaya koymaları gerekir.

Sendikalar kendi çabalarıyla kamuoyu oluşturmaktalar ve kanunun çıkmasında rolü olup savunan EBS dahi öğretmenlerin uzmanlığını hiçbir sınav ölçemez deme noktasına gelmiştir.

Mesele ek ödeme meselesi olup anlamsız zaman kaybını, enerji kaybını önleyebilecek, vaat edilen ek ödemelere çözüm bulabilecek tek mercii TBMM olup oraya taşıması ya da taşıyanlara destek vermesi gereken Cumhurbaşkanı Recep Tayyip ERDOĞAN'dır.

Maksut BALMUK
Öğretmen, Yazar

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.