Kadın memurların etek boyu cetvelle mi ölçülecek?

Kadın memurların etek boyu cetvelle mi ölçülecek?

Bir hakimin avukatın etek boyuna müdahale etmesi başına bela oldu ve yeni bir tartışma başlattı. Hakimler ve Savcılar Kurulu ise derhal konuya müdahale etti ve hakimi görevden uzaklaştırarak kamuoyunu teskin etti..

Bir hakimin avukatın etek boyuna müdahale etmesi başına bela oldu ve yeni bir tartışma başlattı. Hakimler ve Savcılar Kurulu ise derhal konuya müdahale etti ve hakimi görevden uzaklaştırarak kamuoyunu teskin etti.. Garip olan şu ki avukatın etek boyu tartışmasında mevzuat hiç tartışılmadı ve yapılan tartışma ise duygusallıktan öteye geçemedi. Halbuki bu vesile ile Türkiye Barolar Birliği'nce yürürlüğe konulan mevzuattaki kadınlara yönelik aşağılayıcı düzenlemelerin tartışılması gerekirdi ki maalesef kimse işin burasıyla ilgilenmedi.

Bu köşeyi takip edenler, personel konularını düzenleyen yönetmeliklerin birçoğunun 1980 ihtilalinden sonra yürürlüğe girdiğini ve ihtilal mantığını taşıdığını ifade ettiğimizi hatırlayacaklardır. İhtilalden bu kadar süre geçmesine ve ciddi demokratik adımlar atılmasına rağmen maalesef bu yönetmeliklerin hala bütün unsurlarıyla yürürlükte olduğunu görüyoruz. Maalesef benzer düzenlemeler avukatlar için de geçerlidir.

İşte bunlardan bir tanesi de personelin ense traşından etek boyuna kadar bazı düzenlemelerin yer aldığı Kamu Kurum ve Kuruluşlarında Çalışan Personelin Kılık ve Kıyafetine Dair Yönetmelik'tir. Bu yönetmeliğin 5'inci maddesine baktığımızda son derece komik ve bir o kadar da memurlara nasıl bir biçim verilmeye çalışıldığını açıkça görüyoruz.

Yönetmeliğe göre kadın personelin giyim tarzı ve komedi

2013 yılında yapılan değişiklik sonrasında kadınlar kolsuz ve çok açık yakalı gömlek, bluz veya elbise ile strech, kot ve benzeri pantolonlar giyemez, etek boyu dizden yukarı ve yırtmaçlı olamaz, terlik tipi (sandalet) ayakkabı giyemezler. Yönetmelik gereği etek boyu kontrolünü kim ve hangi cesaretle yapacak? Bu kontrolü yapan amirin başına etek kontrolü yapan hakimin başına gelenler gelir mi gelmez mi?

Yönetmeliğe göre erkek personelin giyim tarzı ve başka bir komedi (bıyık şekli)

Elbiseler temiz, düzgün, ütülü ve sade; ayakkabılar kapalı, temiz ve boyalı giyilir. Sandalet veya atkılı ayakkabı giyilmez. Bina içinde ve görev mahallinde baş daima açık bulundurulur. Kulak ortasından aşağıda favori bırakılmaz. Saçlar, kulağı kapatmayacak biçimde ve normal duruşta enseden gömlek yakasını aşmayacak şekilde uzatılabilir, temiz bakımlı ve taranmış olur. Hergün sakal tıraşı olunur ve sakal bırakılmaz. Bıyık tabii olarak bırakılır, uzunluğu üst dudak boyunu geçemez. Üstten alınmaz, yanlar üst dudak hizasında olur, alt uçları dudak hizasından kesilir. Kravat takılır, kravatı örtecek şekilde balıkçı yaka veya benzeri süveterler giyilmez. Hizmet gereğine uygun olarak verilmişse tek tip elbise giyilir. Bina içinde gömleksiz, kravatsız ve çorapsız dolaşılmaz.

Ancak, Danıştay Onikinci Dairesinin 27/02/2018 tarihli ve Esas No:2017/1264 sayılı Kararı ile "Kulak ortasından aşağıda favori bırakılmaz.kulağı kapatmayacak biçimde ve normal duruşta enseden gömlek yakasını aşmayacak şekilde uzatılabilir" kısmının yürütülmesinin durdurulmasına karar verilmiştir.

Kılık kıyafet kuralına uymamanın cezası nedir?

657 sayılı Kanun'un 125'inci maddesine göre; belirlenen kılık ve kıyafet hükümlerine aykırı davranmak uyarma cezasını gerektirmektedir.

Avukatlar için de kılık kıyafet düzenlemesi var mıdır?

Türkiye Barolar Birliği'nin çıkarmış olduğu mevzuat incelendiğinde memurlar için düzenlenmiş olan kılık kıyafet düzenlemesine benzer düzenlemelerin avukatlar için de olduğu görülecektir.

Maalesef yıllardır başörtülü avukatlar için mahkemelerde yapılan aşağılık uygulamalar görmezden gelinirken ve bunların da kadın olduğu unutulurken bir hakimin kadın avukatın etek boyuna yaptığı müdahale bir anda ortalığı karıştırdı. İyi de başörtülü avukatlar mahkeme salonlarından çıkarılırken barolar neredeydi ya da niçin bu aşağılık uygulamaya alkış tutuyorlardı?

Hakimin etek boyu müdahalesi sonrasında, İstanbul Barosu internet sayfasında hakim hakkında zehir zemberek bir açıklama yaparak "Bu hakim cübbeli adam, en kısa sürede adliyeden uzaklaştırılmalıdır" ifadesini kullandı. Hakimler ve Savcılar Kurulu da derhal konuya müdahale edip hakim hakkında görevden uzaklaştırma tedbiri alarak adeta kamuoyunu teskin etti.

Ne gariptir ki mevzuatı en iyi bilmesi gerekenler arasında bulunan İstanbul Barosu, yaptığı açıklamada hakimin yaptığı uygulamanın hangi mevzuata aykırı olduğundan tek kelimeyle dahi bahsetmemiştir. İşi tamamen duygusal boyuta indirgeyerek ve adeta sağ kesimin kafasının içindeki kadın kavramını sorgulayarak işi şova dönüştürmüştür. Halbuki Baro, ilgili mevzuatı sıralayarak hakimin yaptığı uygulamanın bu mevzuata aykırı olduğunu izah etmeliydi. Baro mevzuata giremedi, çünkü, mevzuata girmesi halinde hastalıklı kafanın nerede ve kimde olduğu açıkça görülecekti. Ama kimse hastalığın kendinde olduğunu kabul etmiyor.

Ahlaki olan mevzuat yönünden tartışmaktır

Yukarıda kamu personelin uyması gereken kılık kıyafet kurallarını belirttik. Bir amir kalkıp da etek boyu dizden yukarı ve yırtmaçlı olan bir kadın memura disiplin cezası verdiğinde amir hastalıklı bir kafaya mı sahip diyeceğiz? Sendikaları eylem yapmaya mı çağıracağız? Ya da mevzuatın düzeltilmesi için mi uğraşacağız.

Aynı durum avukatlar için de geçerlidir. Niçin bir Allah'ın kulu çıkıp da ey Barolar Birliği şu hastalıklı mevzuatınızı düzeltin ve şu kadın avukatlara yaptığınız zulmü sonlandırın diyemiyor? Elbirliğiyle hakimi linç etmeye çalıştınız. Şükür ki hakim dini hassasiyetleri olan birisi değil de azgın solcular buradan dine saldıramadı. Eğer öyle olsaydı hakim tamamen imha edilirdi. Bundan sonra başörtüsü hariç hiçbir hakim, kadın avukatların kılık kıyafetine müdahale edemez. Hakimlerin kılık kıyafet kontrolü yapıp yapmaması ise asıl üzerinde durulması gereken konudur. Ama kimse bu alana girmek istemiyor. Ayrıca, baro başkanı dahil kürsüyü işgal eden avukatlar hakkında nasıl bir işlem yapılacağını da merak ediyoruz. Hukuku en fazla savunması gerekenlerin kürsü işgalini mazur mu göreceğiz ya da ihkak-ı hakkı mı savunacağız?

Hukuku savunması gereken herkesin olaylara tek penceren bakmaması gerekir. Mahkemelerdeki tepkinin dahi bir kuralı vardır. Bir baro başkanının tek bir mevzuat hükmü belirtmeden kürsü işgal ederek adeta şov yapmasını aferin iyi yaptın ve hakime haddini bildirdin diye alkışlayacak mıyız? Hakim nasıl soruşturmaya maruz kalmışsa aynı şekilde kürsüyü işgal edenler de soruşturmaya tabi olmalıdır. Eğer hukuk diyorsak buna herkesin razı olması gerekir. Aksi takdirde kürsü işgallerini meşrulaştırırız ve hakimler işlerini yapamaz hale gelirler.

Etek boyuna müdahale eden hakime HSK nasıl bir ceza verebilir?

2802 sayılı Kanun'un disiplin cezalarının yer aldığı 62 ve devamı maddelerine göre avukatın etek boyunu kontrol eden bu hakim hakkında hiçbir disiplin cezası verilemez. Çünkü, hakim mevcut mevzuatı uygulamıştır. İyi de o zaman, bu hakim ne diye görevden uzaklaştırıldı? Hakimlere gösterilen her tepki üzerine kamuoyunu hoşnut etmek için hakimler görevden uzaklaştırılırsa hakimler işlerini nasıl yapacaklar?

Kamuoyunu teskin etmek için hakimlere bu tür uygulamalar en fazla yargı kurumuna zarar verir. Bugün etek boyu, yarın başka bir şey olabilir. Hakimler açıkça mevzuata aykırı davranış sergilemediği müddetçe disiplin işlemine maruz kalmamalıdır. Yani hakimler, kim nasıl tepki verir diye düşünerek karar vermeye başlarsa ya da suç ve cezaların şiddeti kamuoyu tepkisine göre şekillenirse işte o zaman buyurun cenaze namazına demek zorunda kalırız.

Ahmet Ünlü - Yeni Şafak

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum