Lise Tercihleri Sadece Bir Algı Yanılması

Lise Tercihleri Sadece Bir Algı Yanılması

Ülkemizde yaklaşık bir milyon öğrenci 8. Sınıfı tamamlarken iyi bir lise eğitiminin hayalini kuruyor ve aileler öğrencileri böylesi bir beklentinin altında rekabetçi bir yarışa sokuyor.

Ülkemizde yaklaşık bir milyon öğrenci 8. Sınıfı tamamlarken iyi bir lise eğitiminin hayalini kuruyor ve aileler öğrencileri böylesi bir beklentinin altında rekabetçi bir yarışa sokuyor. Ülkemiz toplumsal yapısı eğitimin “asansör rolüne” kurgulu bir yapı gösteriyor. Özellikle alt ve orta gelir aileler çocuklarının iyi bir eğitim alarak toplumun daha yüksek gelir elde eden sınıfına dâhil olabileceğini düşünüyor ve bütün çabalarını bu yöne kanalize ediyorlar.  Nurettin Topçu’nun ifadesi ile öğrenciler ve daha çok aileler bir “diploma avcılığının “ peşindeler. Başarılı olarak addedilen ve marka değeri olan bir lisede okumak ve ardından yine marka değeri olan bir diploma verecek bir üniversiteden mezun olmak eğitim sistemimizin en basit şekliyle tarifini teşkil ediyor.

Öncelikle görülmesi gereken bir husus var ki ülkemizde marka değeri olan ve arzu edilen bir üst öğrenime öğrencilerini taşımakta en yetkin olan okullar doğal olarak kaynaklarının çokluğunun verdiği fırsatla özel okullar. İstanbul’da en etkili elli lise arasına hiçbir devlet okulu giremiyor. Özel okulların bu konuda hatırı sayılır bir üstünlüğü var. Alt ve orta gelir ailelerin çocuklarının bu imkâna ulaşmaları mümkün olmadığından aslında eğitimin asansör rolü için ilk derecede bu öğrenciler dezavantajlı olarak yarışa başlıyorlar. Özel okulun sunduğu eğitim fırsatlarından yararlanmış öğrenciler doğal olarak makası açmakta daha şanslı bir hal alıyorlar. Devlet okulları içerisinde alt ve orta gelir ailelerin tahayyül ettiği statü ve imkânı sunabilecek lise kontenjanı ancak yüzde ikiler seviyesinde öğrenciye hitap ediyor. Maalesef eğitim sistemimiz marka değeri olan okullara daha çok imkân sunma ve iyi öğretmenleri bu okullara yönlendirme politikası ile okullar arasındaki makasın da açılması sonucu ile karşılaştı. Ortaokulda adrese dayalı sisteme bağlı olarak okullara yerleştirilen alt ve orta gelir düzeyi ailelerin çocukları muhitten kaynaklı olarak okulların yeterli imkânlara kavuşmamış olmasından kaynaklı bir kez daha yarışta dezavantaja maruz kalıyor. Adreslerin hileli olarak taşınmış olmasından kaynaklı kimi gelir düzeyi yüksek semtlerdeki okullar toplumsal katman içinde ayrı bir sınıf teşkil ediyor.

Öğretmenlerin rekabetçi iklimden uzak çalışma koşulları, okulların değil de öğrencilerin yarıştırılıyor olması sistemin en büyük açmazı. Öğretmen gayret ve çabalarının karşılığını almadığı gibi yapmadığı işlerin de mesuliyet ve hesabında da olmuyor. Her şey kişilerin vicdanı ile arasında gerçekleşiyor. Bir iş düşününüz ki neticeleri değerlendirilmesin veya başarı ödüllendirilmesin?  Sistem hiçbir biçimde iş görenlerin bu işi nasıl yaptığına dair bir sorgulama gerçekleştirmiyor. Okullara başarı elde edecek yol ve yöntemleri deneme fırsatı da vermiyor. Okuldan başka eğitim alma fırsatı olmayan alt ve orta gelir düzeyi ailelerin çocukları bir kez daha bu sistemsel kurguda mağduriyeti yaşamak zorunda kalıyorlar.

Ak Parti alt ve orta gelir ailelerin oyları ile iktidar olmuşken maalesef iktidar olduğu bu 17 yıllık süreçte eğitim yönüyle bu ailelerin ihtiyaçlarını karşılayacak revizyonlara gidemedi. Eğitim sisteminin hiyerarşik iklimi olduğu gibi varlığını korumakta. Pek çok güzel ve tumturaklı sözler sarf edilse de eğitimde gelir düzeyine bağlı toplumsal katman bütün katılığı ile varlığını sürdürüyor. Marka okulların alt gelir düzeyindeki ailelerin olduğu semtlere açılması beklenirken üst gelir düzeyi ailelerin bulunduğu semtlerdeki okullar marka okullar olarak belirlendi ve marka değerleri yükseltildi. En iyi öğretmenlerin bu okullarda çalışmalarının yolu açıldı. Özel okullaşma ABD örneğine uygun devlet desteği ile alt gelir gurubu ailelerin yaşadığı yerlerde yaygınlaşması beklenirken üst gelir düzeyi ailelerin yaşadığı semtlerde özel okullar temerküz etti. Hülasa Türk eğitim sisteminin en temel ihtiyacı eğitime ulaşma imkânı olmayan alt ve orta düzey gelire sahip ailelerin semtlerinde ailelerin isteklerini karşılayacak okullar tesis edilmesi. Burada devlet eliyle başarıyı zorlayacak devlet okulları ve teşvikler yoluyla rekabetçi iklimde beslenen özel okullar tesis edilmelidir. Öğrencilerin değil öğretmenlerin ve okulların yarıştıkları bir sistem kurgulanmalıdır. Ailelerin bu kadar dezavantaja rağmen çocuklarının bu yarışta yer alacağını düşünmeleri ise sadece umut tacirliği. Ortadaki zahiri durum şudur ki alt ve orta gelir düzeyine sahip ailelerin çocuklarının iyi bilinen marka değeri olan okullara gidebilme umutları var sadece fakat hakikat böyle değil. İyi bir liseye yerleşmek alt ve orta gelir düzeyi ailelerin çocukları için sadece bir algı yanılması

İbrahim Hakkı CELİS/ Eğitimci Yazar - memurpostasi.com

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.