Müfettiş Sorunları

Köklü bir tarihe sahip olan, defalarca devlet kurmuş bir milletin, gelinen noktada Dünyadaki en doğru ve işlevsel devlet yapısına sahip olması beklenirken hala sistem sorunları yaşaması, bu milletin mensuplarını yaralamaktadır.

Eğitim Bir-Sen’in yayını olan Eğitime Bakış Dergisi’nin bu sayısında “Eğitim Denetimi” sistemimiz  ele alındı. Müfettiş ve denetim sistemi  sorunlarına ilişkin dergide yayımlanan makalem aşağıdadır. Bize bu fırsatı veren sendika yönetimine ve dergi yayın kurula teşekkür ediyorum. Makale yayımlanma sürecinde iken ele aldığım birkaç sorun bakanlığımızca çözüldü. Bu makaleyi, denetim sistemini yapılandırmakla  yetkili kimseler ve müfettiş olmayı düşünen eğitimcilerin özellikle okumasını tavsiye ederim.

 

Müfettiş Sorunları

Doğan CEYLAN
                Maarif Müfettişi

Müfettişlerin sorunları, denetim sisteminin sorunlarından bağımsız olarak düşünülemez. Denetim sistemindeki her sorun, müfettişi doğrudan etkilemekte ve onun için sorun oluşturmaktadır. Bu nedenle müfettişlerin ve denetim sisteminin sorunları bu yazıda bütün olarak ele alınmıştır.

Denetim sisteminin ve müfettişlerin sorunlarının daha iyi ortaya konulması için bazı konularda sürecin geriye dönük incelenmesi önemlidir. Bu nedenle Müfettişlerin günümüzde yaşadıkları sorunlar ele alınırken bazı sorunlarda geriye dönük bilgiler verilerek sorunların daha anlaşılır kılınması amaçlanmıştır.

  1. Milli eğitim müdürüne bağlılık sorunu: Müfettişlerin icraatlarını denetlemekle yetkili olduğu kişilerin emrinde olması düşünülemez. Bakanlık teşkilatında Teftiş Kurulları müsteşara bile bağlı olmayıp direkt bakana bağlı idi. İlköğretim müfettişleri ise il milli eğitim müdürüne bağlı olarak çalışmaktaydılar. 2010 yılında çıkarılan 5984 sayılı kanunla ilköğretim müfettişleri “Eğitim Müfettişi” yapılırken görev alanlarına il ve ilçe milli eğitim müdürlüklerinin denetimi de dâhil edildi. Bu noktada artık eğitim müfettişlerinin milli eğitim müdürlüğü bünyesinden çıkarılması gerekirken, çıkarılmadılar. Ortaya dünyada eşine rastlanmayan bir durum çıktı. Bu çarpıklığın içinden çıkabilmek adına Bakanlık yönetmelikte denetlenecek personel içinden milli eğitim müdürlerini hariç tuttu. Oysa bu durum yasaya aykırıydı. 2011 yılında teşkilat yasasının yerine 652 Sayılı KHK yayımlandı burada da aynı durum devam etti.  2014 yılında 6528 Sayılı Yasa ile yapıda çok daha önemli bir değişiklik yapıldı. Bakanlık denetçileri ile il eğitim denetmenleri maarif müfettişliği unvanında birleştirildiler. Görev ve yetkileri daha da genişledi. Milli Eğitim bakanlığının Merkez, taşra ve yurtdışı teşkilatının tamamı maarif müfettişlerinin görev alanına dahil edildi.  Ancak yine İl Milli Eğitim Müdürüne bağlı çalışmaya devam ediyorlar. Denetimin etkili ve objektif olabilmesi için denetlenen birime bağlı olmaması gerekir. Görev alanına bakıldığı zaman maarif müfettişlerinin bakanlığa bağlı olması gerektiği açıktır.

Zaten Maarif Müfettişliği düzenlemesini getiren 6528 sayılı yasanın 23. maddesinin gerekçesi aşağıdaki şekildedir ve maarif müfettişlerinin nereye bağlı olacağı açıkça yazılmıştır.

“Madde 23- Madde ile Rehberlik ve Denetim Başkanlığına bağlı olmak üzere il milli eğitim müdürlükleri bünyesinde oluşturulan Maarif Müfettişleri Başkanlığında, Maarif Müfettişi ve Maarif Müfettiş Yardımcılığı kadrolarında istihdam edilecek personelin mesleğe alınmalarında aranacak şartlar yeniden düzenlenmiş ve böylelikle denetim mekanizmasının daha nitelikli bir yapı ile yürütülmesi amaçlanmıştır.”

Yasanın genel gerekçesinde de maarif müfettişlerinin Rehberlik ve Denetim Başkanlığının taşra birimi olduğu özellikle belirtilmiştir. Taşra teşkilatı değil taşra birimi olarak ifade edilmesi doğrudan başkanlığa bağlı olmayı gerektirmektedir. Yasanın genel gerekçesi şöyledir:

“Uzmanlaşma, etkinlik ve iş bölümünün sağlanması amacıyla il millî eğitim müdürlükleri bünyesindeki Eğitim Denetmenleri Başkanlıklarının Rehberlik ve Denetim Başkanlığının taşra birimlerine dönüştürülmesi ve Bakanlık Denetçileri ile İl Eğitim Denetmenlerinin Maarif Müfettişi unvanı altında birleştirilmesi öngörülmektedir.”

Yine yasanın çıkarılmasına ilişkin gerekçe olarak  “ildeki denetim faaliyetlerinin tarafsız ve hakkaniyetle yürütülmesinin temini ve teftiş sisteminin bir bütün olarak eşgüdüm halinde çalışması amacıyla” çıkarıldığı belirtilmiştir. İldeki denetim faaliyetlerinin tarafsız ve hakkaniyetle yürütülmesi için denetimin merkeze bağlandığı açıktır.

Maarif müfettişleri başkanlıklarının doğrudan rehberlik ve denetim başkanlığına bağlı olmasına ilişkin yasa TBMM’den bu şekilde geçmiştir. Ortada bir yasa varken buna aykırı bir yönetmelik düzenlenerek maarif müfettişleri milli eğitim müdürlerine bağlanmıştır. Kanuna göre bu durumda müfettişler milli eğitim müdürüne bağlı olduğu için ildeki denetim faaliyetleri tarafsız ve hakkaniyetle yürütülememektedir.

  1. Merkezde görevlendirme uygulaması:  100 maarif müfettişinin Rehberlik ve denetim başkanlığında görevlendirilmesine yönelik düzenleme, birleştirilen denetimi tekrar ikiye ayırmaktadır ve bu durum birleştirme gerekçeleriyle çelişmektedir. Bu uygulama birçok soruna neden olmaktadır. Ankara milli eğitim müdürlüğünün personeli oldukları halde maarif müfettişlerinin iki sınıfa ayrılarak ildekilere ikinci sınıf müfettiş muamelesi yapılması, Rehberlik ve Denetim Başkanlığında görevlendirilecek maarif müfettişlerinin seçiminde hiçbir kriter olmaması, liyakatin esas alınmaması, diğer müfettişler bölge hizmetine tabi iken, başkanlıkta görevlendirilenlerin rotasyona tabi olmamaları,  bakanlıkta çalışanlar açısından ise orada çalışma sürelerine ilişkin hiçbir güvencelerinin olmaması milli eğitim müdürlerinin veya bakanlıktaki üst düzey bürokratların soruşturmalarını yaparken il müdürlüğü personeli olmalarının doğurduğu sorunlar gibi birçok sorun ortaya çıkmıştır. Müfettişler, tüm müfettişlerin Bakanlık merkez teşkilatına bağlanmasıyla bu sorunun çözüleceğine inanmaktadır.
  2. Meslek adındaki değişiklikler: Çalışanlar açısından belirsizlik önemli bir sorundur. Belirsizlik, çalışanları mutsuz eder,  motivasyonlarını olumsuz yönde etkiler, verimliliklerini azaltır ve iş doyumunu düşürür. Müfettişlerin mesleki unvanları, görev ve yetkilerine ilişkin son yıllarda defalarca değişiklik yapılmış ve müfettişler bu değişikliklerden son derece müteessir olmuştur.        

Müfettişler;

2010 yılına kadar “ilköğretim müfettişi” olarak çalışmışlar,
2010-2011 yıllarında “eğitim müfettişi”
2012-2013 yıllarında “il eğitim denetmeni”
2014 yılından itibaren “maarif müfettişi” olarak çalışmaktadırlar.

Diğer bir açıdan bakarsak aynı hükümetin Bakanları olmasına rağmen her gelen bakan müfettişlere farklı bir ad koymaktadır.

            Sayın Hüseyin ÇELİK’e kadar “ilköğretim müfettişi”

            Sayın Nimet ÇUBUKÇU tarafından “eğitim müfettişi”
Sayın Ömer DİNÇER tarafından “il eğitim denetmeni”
Sayın Nabi AVCI tarafından “maarif müfettişi” unvanı verilmiştir.

Bakanlık müfettişleri de önce Bakanlık denetçisi sonra maarif müfettişi yapılmışlardır.

Mesleğin sürekli adıyla oynanması, imajına zarar vermektedir. Beş yılda dört kez adı değiştirilen,  yarın ne olacağı ise belli olmayan bir mesleğe dönüştürülen müfettişlik, bu mesleği yapanları mutsuz etmektedir.

  1. Müfettişlikte kariyer basamakları olmayışı: Hükümet  kariyer sistemini bütün kamu kurumlarında uygulamaya yönelik çalışmalar yapmaktadır.

30.06.2004 tarihinde (5204 sayılı kanunla) 1739 Sayılı Milli Eğitim Temel Kanunu’nda değişiklik yapılarak öğretmenlik mesleği; Öğretmen, Uzman Öğretmen ve Başöğretmen şeklinde kariyer basamaklarına ayrılmıştır.

01.07.2010 tarihinde (6002 sayılı kanunla) 633 Sayılı Diyanet İşleri Başkanlığı Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun’da değişiklik yapılarak Diyanet İşleri Başkanlığı Personeli de kariyer basamaklarına ayrılmıştır. Bu kanun kapsamında; Kuran Kursu öğretmenleri:  Kur'an Kursu öğreticisi, Kur'an Kursu Uzman  Öğreticisi,  Kur'an Kursu Baş Öğreticisi;  İmam-Hatipler: İmam-Hatip, Uzman İmam-Hatip, Başimam-Hatip; Müezzin Kayyımlar: Müezzin-Kayyım, Başmüezzin; Vaizler: Vaiz, Uzman vaiz, Başvaiz  şeklinde kariyer  basamakları oluşturularak kadrolar yeniden düzenlenmiştir.

16.06.2010 tarihinde 5997 sayılı kanunla; 3201 sayılı Emniyet Teşkilatı Kanununun 13 üncü maddesinin birinci fıkrasında yer alan Polis Memuru rütbeleri;  Polis Memuru, Başpolis Memuru, Kıdemli Başpolis Memuru olarak kariyer basamaklarına ayrılmıştır.

Milli Eğitim Bakanlığı 652 Sayılı KHK’da teftiş sistemine ilişkin yaptığı değişiklikle, hükümet politikasına aykırı şekilde kariyer basamaklarını kaldırmıştır.

Kariyer meslek olarak tanımlanmayan öğretmenlik, polis memurluğu ve imamlığı kariyer basamaklarına ayıran hükümetin, politikasına uyumlu olarak 657 sayılı Kanunda kariyer meslek grubu içinde sayılan “maarif müfettişliği”ni kariyer basamaklarına ayırmaması anlaşılacak bir durum değildir. Bu durum diğer bakanlıklardaki çalışan müfettişlerdeki uygulamayla da ters düşmektedir. Diğer bakanlıklarda müfettiş yardımcısı, müfettiş ve başmüfettiş veya denetçi yardımcısı, denetçi ve başdenetçi unvanlarıyla çalışılmaktadır.

  1. İş güçlüğü ve iş riski: Maarif Müfettişlerinin iş güçlüğü tartışma götürmez bir gerçektir. Maarif müfettişleri görevleri gereği memleketin en ücra köylerine kadar gidip rehberlik ve denetim yapmaktadırlar. Ömürleri yollarda geçmektedir. Her yıl onlarca eğitim müfettişi kazalarda yaralanmaktadır.  Kaza riski, iklim ve yol koşulları, çalışılan ortamların çoğu zaman temel ihtiyaçları bile karşılamaktan yoksun mekânlar olması gibi hususlar dikkate alındığında eğitim müfettişlerinin çalışma koşullarının diğer müfettişlere göre çok daha ağır olduğu açıktır. Maarif müfettişlerine hizmet aracı verilmediği için ya toplu taşıma araçlarını kullanmak veya özel araçlarını devlet işlerinde kullanmak zorundadırlar. Müfettişler çoğu zaman resmi işlerde kendi araçlarını kullanmakta, rehberlik ve denetime ayırdıkları zaman kadar şoförlük yapmak zorunda kalmaktadırlar.
  2. Güvenlik sorunu: Özellikle soruşturma görevleri yürütülürken müfettişler zaman zaman güvenlik sorunu yaşamaktadırlar. Soruşturma tarafları müfettişe baskı yapmak için tehdit edebilmektedirler. Özellikle küçük illerde müfettişlerin soruşturmalarını yaptıkları, ceza teklif ettikleri, (belki görevden alınmasını, kurumunun kapatılmasını teklif ettikleri) kişilerle sürekli yüzyüze olmaları kendileri ve aileleri açısından risk oluşturmaktadır. Nitekim yapmış olduğu görevler nedeniyle darp edilen, yolu kesilen, tehdit edilen birçok meslektaşımız olmaktadır.

 

  1. Yerel baskılar: Müfettişlerin illerde çalışmaları zaman zaman yerel baskılara maruz kalmalarına neden olmaktadır. Örneğin bir kurum açılışıyla ilgili inceleme yapan müfettiş olumsuz kanaat bildirdiği zaman veya bir soruşturma yürütürken yerel siyasetçiler, milli eğitim müdürleri, mülki ve idari amirler tarafından baskıya maruz kalabilmektedir.
  2. Meslek öncesi eğitim olmayışı: Gelişme kaçınılmaz bir olgudur. Zamanla meslekler de gelişirler. Kırk yıl önce sınıf öğretmeni olmak için lise mezunu olmak yeterliydi. Sonra bu eğitim iki yıllık yüksek okul düzeyine çıkarıldı. Sonra dört yıllık fakülte. Öğretmenlerin denetimini yapan müfettişler için de gelişme kaçılmazdı. Üç yıl iyi dereceyle öğretmenlik yapmış olanların üniversite seçme sınavıyla Eğitim Fakülteleri bünyesindeki Eğitim Yöneticiliği ve Deneticiliği bölümlerini kazanıp burada dört yıl eğitim aldıktan sonra Bakanlığın açtığı sınavları kazanarak ilköğretim müfettiş yardımcılığına atanması, ilköğretim müfettişliğini nitelik yönünden zirveye çıkardı ve kariyer meslekler grubuna taşıdı. Nihayet ilköğretim müfettişliği mesleği 1998 yılında yapılan yasal düzenleme ile kariyer meslek grubu içinde yer aldı. Türkiye’deki tek mektepli müfettişlere sahip olmak Bakanlık için bir ayrıcalıktı.

Bir mesleği edinmek için verilen eğitim süresi önemlidir. Müfettişlik gibi kariyer meslek sınıfında yer alan bir mesleğin usta çırak ilişkisiyle öğretilmesi eğitim bakanlığına yakışmayacak bir durumdur.  Ancak 2006 yılından itibaren 8 yıl öğretmenlik yapan öğretmenlerin hiçbir eğitim almadan Bakanlıkça sınava alındıktan sonra müfettiş yardımcısı olarak atanması, yardımcılık süresi içinde 240 saat yani iki ay hizmet içi eğitim almalarına yönelik düzenleme getirildi.

Şu anda ise,  değişik fakülte mezunları veya öğretmenler hiçbir ön eğitim aranmadan müfettiş yardımcılığı sınavına girerek bu kariyer mesleğe geçebiliyor. Hizmetiçinde almaları gerekli eğitim asgari 120 saat  olabiliyor.

Öğretmenlik nitelik yönünden ilerlemeye devam ediyor. Lisansüstü eğitim alan öğretmenlerin oranı her geçen gün artıyor. Hal böyleyken müfettiş olmak için öğretmenlik eğitimi üzerine dört yıl eğitim alma şartının kaldırılması, hizmet içinde alınacak üç haftalık kursa düşürülmesi büyük bir tezattır.

Hiçbir mesleğin geriye doğru gittiğine tanık olunmamıştır. Kimse tıp fakültelerini altı yıldan dört yıla indirmeye kalkmamıştır veya hukuk fakülteleri dört yıldan üç yıla indirilmemiştir.

İlköğretim müfettişi olmak için en az üç yıl öğretmenlik yaptıktan sonra üniversite sınavına girip dört yıllık bir fakülte okuyanlar halen görev yapmakta iken üç haftalık kursla birilerini müfettiş yapmak verilen emeklere haksızlık değil midir? Kaldı ki yüzlerce arkadaşımız fakülteyi bitirmekle kalmayıp üzerine de yönetim ve denetim alanında yüksek lisans yapmıştır. Bir yanda altı yıllık eğitim diğer yanda üç haftalık  kursla aynı mesleği yapan insanların olması iş barışını bozmaktadır.

Mesleğin kolay elde edilmesi, özlük haklarının ve statüsünün düşmesine neden olmaktadır. Bakanlık, müfettiş yardımcılığı seçme sınavı sonucunda başarılı olan öğretmenleri en azından "denetim" alanında yüksek lisans eğitimi verdikten sonra atamalıdır. Böylece lisans mezunu öğretmenleri denetleyen müfettişlerin öğretmenlerden daha yüksek eğitimli, yüksek lisans yapmış öğretmenlerle ise en azından eşit düzeyde eğitim almış olmaları sağlanmalıdır.

  1. Müfettiş alım sistemi: Müfettiş alım sistemine ilişkin oturmuş bir sistemin olmaması denetimde önemli sorunlardan biridir. Bakanlık müfettişi olmak için uzun yıllar boyunca hiçbir sınav şartı getirilmemiştir. 1998 yılından itibaren ilk kez sınavla müfettiş yardımcısı alınmaya başlamıştır. İktisat veya İşletme bölüm mezunlarının yanı sıra en az 10 yıl branş öğretmenliği yapmış olanlar sınava girdiler. Yukarıda belirtildiği üzere bunlar müfettişlik eğitimi almamışlardı. İlköğretim müfettişleri ise her zaman üniversitelerde müfettişlik eğitimi aldıktan sonra müfettiş yardımcılığı sınavına girmekteydiler. EYD’lerin kapatılmasıyla, bakanlık müfettişlerinin alımına benzer  bir sisteme geçildi.

Mevcut düzenlemeye göre iki ayrı kanaldan müfettiş yardımcısı alımı getirilmiştir.  Öğretmenler arasından ve fakülte mezunlarından. Bu da ilginç bir durumu ortaya çıkarmıştır. Eğitim fakültesini yeni bitirmiş, hiçbir öğretmenlik tecrübesi olmayanlara da maarif müfettiş yardımcılığı sınavını kazanarak müfettişliğe geçiş hakkı verilmiştir. Bu durumda, işinde duayenleşmiş okul/kurum yöneticilerini denetleme ve onlara rehberlik yapma yetkisine sahip olmuşlardır. Bu durum müfettişlik mesleğine zarar vermektedir.     Diğer bakanlıklarda yeni mezunlardan müfettiş alımı olabilir ama maarif müfettişliği diğer bakanlıkların müfettişlerine göre çok daha özellikli bir meslektir. Eğitim kurumlarında rehberlik ve denetim yapacak müfettişlerin mesleki tecrübeye sahip olmaları zorunludur.

  1.  Denetim sonucunun etkisiz olması: Müfettişler hazırlanan denetim rehberleri doğrultusunda kılı kırk yararak denetim yapmaktadırlar. Bu denetim sonrasında yöneticilere veya diğer kurum çalışanlarının performanslarına yönelik bir kanaat bildirememektedirler. Denetim sonucunda performansı orta olan ile çok yüksek olan çalışanın ayırt edilmesini sağlayacak bir değerlendirme yoktur. Yönetici değerlendirme formları ve not takdir edilmesi yürürlükten kaldırılmıştır. Yöneticilerin performanslarını müfettişler denetlediği halde, eğitim kurumlarına yönetici görevlendirmede okul yöneticilerinin performansı belirlenirken müfettişlerin bu konuda kanaati alınmamaktadır. Aday öğretmenlikte performans belirleme sürecinde müfettişlerin rolü yoktur. Başarılı personelin ödüllendirilmesinde müfettişler etkisizdir. Mevcut haliyle denetimin denetlenenler üzerinde hiçbir olumlu veya olumsuz yaptırımı kalmamıştır.

 

  1. Uygun olmayan komisyon görevleri: 2010 yılından bu yana il ve ilçe milli eğitim müdürlüklerinin denetimi müfettişlerin görev alanında olduğu için müfettişlerin il veya ilçe yöneticilerinin başkanlığındaki toplantılara üye olarak katılmaları doğru değildir. Maalesef gerekli mevzuat düzenlemeleri yapılmadığı için halen müfettişlere bu tür komisyon üyelikleri verilmektedir. Oysa müfettişler üyesi olarak bulundukları komisyonların çalışmalarını denetlemekle görevlidirler ve bu komisyonların üyesi olamazlar. Hukuki açıdan sakat oyan bu durumun son bulması için gerekli mevzuat düzenlemeleri en kısa sürede yapılmalıdır.

 

  1. Lisansüstü eğitimde nakil sorunu: Müfettişlerden yüksek lisans veya doktora yapmak isteyenlerin yer değiştirme işlemleri yapılmamaktadır. Birçok meslektaşımız ancak yargı kararıyla eğitimlerine devam etmektedirler.
  2. Müfettiş eşlerinin yer değiştirme sorunu; Müfettişler, beş bölgede zorunlu hizmete tabidirler. Zorunlu atamaya tabi asker, polis, hâkimlerin eşleri, bu kapsamda ayrılan norm kadroya atanarak il merkezlerinde çalışırken müfettiş eşleri bu kapsama alınmamaktadır. Bu nedenle müfettişlerin görev yerleri değiştirildiği zaman, yeni görev yerlerinde eşlerinin atanacakları uygun kurum ve kadro olmadığında aileleri parçalanmaktadır.
  3. Avans sistemi uygulanmaması: Harcırah Kanunu’na göre devlet memurlarına yapacakları görevler için gerekli giderlerin karşılanması amacıyla avans ödenmesi zorunludur. Avans ödenmesi müfettişlik mesleği gibi sürekli gider gerektiren meslekler açısından önemlidir. Onlarca yıldır müfettişlerimiz görevlerinin gerektirdiği harcamalarını kendileri yapmış ve devletten bunu almak için aylarca beklemek zorunda kalmışlardır. Halen bu durum devam etmektedir. Konu tarafımdan dava edilmiş ve müfettişlere avans verilmesinin zorunlu olduğu yargı tarafından karara bağlanmıştır. Bu karar Bakanlığa iletilmiş ancak avans uygulamasına yine de geçilmemiştir.
  4. Rotasyon sorunu: 2007 yılından bu yana müfettişlere rotasyon uygulaması yapılmaktadır. İlk önce bölge hizmetini tamamlamamış olanlar daha sonra bir ilde 8 yıldan fazla kalanlar rotasyona tabi tutulmuştur. Bu süreçte müfettişlerin tamamına yakını yer değiştirmiştir. Davalar açılmış, kazananlar kaybedenler yıllarca mahkemelerde uğraşmışlardır. Bu durum hem müfettişleri hem de ailelerini yıpratmıştır. Soruşturma nedeniyle bile bir ilden ayrılanlar üç yıl sonra geri dönebilirken bir ilde sekiz yıl çalışan müfettişler sekiz yıl geçmeden o ile dönememektedirler. Bu durum müfettişlerin bir yerde mülk alıp düzen kurmalarının önüne geçmektedir. Örneğin İstanbul gibi bir metropol şehirde zaten müfettiş açığı had safhada iken müfettişleri buradan başka illere gönderip sekiz yıl dönüş yolunu kapatmak faydalı görünmemektedir.
  5. Zorunlu hizmet süresinin fazlalığı: Müfettişlerin beş bölgede hizmet zorunluluğu olup bu süre toplamı 21 yıldır. Daha önceki düzenlemede öğretmenlikte geçirilen süreler bölge hizmetinden sayılmaktaydı ancak Eğitim Müfettişlikleri Başkanlığı Yönetmeliği ile müfettişlikten önce yapılan zorunlu bölge hizmetinin sayılmaması ve müfettiş olarak 25 yıl rotasyon getirilmesi şartları çok ağırlaştırdı. Şu anda geçerli olan MEB Rehberlik ve Denetim Başkanlığı ile Maarif Müfettişleri Başkanlıkları Yönetmeliği’ne göre ise müfettişlerin bölge hizmeti 21 yıl olarak belirlendi. Örneğin; öğretmenken zorunlu bölge hizmetini yapan ve 15 inci yılında müfettişliği kazanan bir eğitimci 21 yıl da müfettiş olarak rotasyona tabi tutulacağından toplamda 36 yıl bölge hizmeti yapmış olacaktır ki bu ağır şartlarda müfettişliğe rağbet azalmaktadır.
  6. Bilgiye erişim sorunu: Milli Eğitim Bakanlığı, yazışmalarını DYS üzerinden elektronik ortamda yapmaktadır. Bakanlık teşkilatının tamamı maarif müfettişlerinin denetim evreninde yer aldığı için Bakanlık tarafından gönderilen yazıların tamamı hakkında bilgi sahibi olmaları gereklidir. Müfettişler DYS üzerinden yazı alamadıkları için bu yazılardan haberdar olamamaktadırlar. Bu durum iki önemli sorunu ortaya çıkarmaktadır. Birincisi, müfettişler Bakanlık tarafından kurumlara gönderilen yazıları takip edemedikleri için denetim sırasında gereğinin yapılıp yapılmadığını kontrol edememektedirler. Bu da bakanlığın emirlerinin kurumlarca etkili şekilde uygulanmamasına neden olmaktadır. İkinci sorun ise müfettişlerin Bakanlığın yaptığı değişiklikleri ve verdiği emirleri bilmemeleri nedeniyle kendilerini geliştirmeyen, eğitimde olan-biteni takip etmeyen kimseler olarak algılanmasına neden olmasıdır. Müfettişler, eğitimde olup biteni internet siteleri ve medya aracılığıyla takip etmeye çalışmaktadır. Ancak Bakanlıktan çıkan binlerce yazının çok azı buralarda yayınlandığı için müfettişler gerekli bilgilere ulaşamamaktadırlar.
  7. Müdürlüklerdeki çalışma ortamlarının yetersiz olması: Birçok ilde milli eğitim müdürlüklerinin içerisinde müfettişlere tahsis edilen sadece bir oda vardır. Onlarca, hatta bazı büyük illerde yüzlerce müfettiş olduğu halde bunların tamamına 40-50 m2’lik bir tek oda tahsis edilmesi nedeniyle müfettişler çalışmalarını iş ortamlarında yürütememektedirler.

            Çalışma ortamlarında çoğu zaman, yazıcı, tarayıcı, internet bağlantısı gibi gerekli teknik donanım da bulunmamaktadır. Müfettişler bu yüzden iş ortamında çalışmakta sürekli sorun yaşamaktadırlar. Özellikle inceleme/soruşturma ve denetim raporlarını evlerinde veya başka kurumlarda yazmak zorunda kalmaktadırlar.

Müfettişlerin kendilerini ziyaret etmek veya bazı konular danışıp önerilerini almak isteyenleri kabul edecekleri bir odalarının olmaması da verdikleri hizmeti olumsuz etkilemektedir.

  1. Uzmanlaşma olmaması: Milli Eğitim şuraları başta olmak üzere birçok çalışma sonucunda denetim sisteminde müfettişlerin belirli alanlarda uzmanlaşması gerektiği vurgulanmıştır. Uzmanlaşma denetimde niteliği artıracak önemli bir etkendir. Ancak Bakanlık bu konuda hiçbir adım atmamıştır. Müfettişlerin görev alanı son derece geniştir. Bu nedenle özel eğitim, okul öncesi, mesleki eğitim gibi alanlarda uzmanlaşılması yararlı olacaktır. Bir müfettiş elbette görev alanındaki tüm kurumları denetleyebilir ancak öğretmenlik döneminin tamamını liselerde Fizik, Kimya öğretmeni olarak geçiren bir müfettişin birleştirilmiş sınıflı bir ilkokulda yapacağı denetim ve rehberlik çalışmasının buralarda görev yapmış bir müfettişe göre etkisiz olacağı açıktır. Müfettişlerin uzmanlık alanlarının olması kendilerini yetiştirmeleri ve geliştirmeleri açısından da önemlidir. Mevcut haliyle müfettişlerin görev alanlarındaki tüm kurumları denetlemesi denetimi etkisizleştirmektedir.
  2. Ders denetimi yetkisinin alınması: Denetimin asıl amacı eğitimin geliştirilmesidir. Bu nedenle okullardaki eğitim öğretim çalışmalarının yakından izlenilmesi önemlidir. Ancak son yönetmelik düzenlemesi ile müfettişlerin ders denetimi yapmaları kaldırılmıştır. Müfettişler sadece idari denetim yapmaktadırlar. Maarif müfettişlerinin ders denetimi yapmadan öğrencilere kazandırılması gereken bilgi, beceri ve değerlerin ne düzeyde kazandırıldığını tespit edemeyeceği, okuldaki eğitim-öğretim çalışmalarını değerlendiremeyeceği, bunun sonucunda kurumun geliştirilmesine yönelik öneriler sunmasının mümkün olmayacağı ve denetimin amacına hizmet etmeyeceği açıktır. Bakanlık bir yandan müfettişlerden eğitimin geliştirilmesi için rehberlik beklerken diğer yandan ders denetimine izin vermemektedir (Ancak özel durumlarda mucipli denetim yapılmaktadır). Bakanlık bu çelişkiden vazgeçmeli, her branştan yeterince müfettiş alınarak branş bazlı rehberlik/denetime geçilmesini sağlamalıdır.
  3. Aday öğretmenlerin yetiştirilmesinde müfettişlerin etkisiz kılınması: Daha önceleri müfettişlerin görevleri arasında aday memurların yetiştirilmesine rehberlik etmek yer almaktaydı. Özellikle aday öğretmenlerin müfettişlerce ayda bir ziyaret edilerek çalışmaları izlenmeye çalışılıyordu. Adaylığın kaldırılması sırasında müfettişler de kanaatlerini bildiriyordu. Müfettişlerin sicil amirliğinin kaldırılmasından sonra müfettişler adaylığın kaldırılmasında etkisiz kılındılar. Mevcut haliyle aday öğretmenlerin uygulamalı eğitim sürecinde izlenmesi ve rehberlik yapılmasında müfettişlerin rolleri yok. Oysa 657 sayılı yasada yapılan değişiklikle adaylığın kaldırılmasında, performans tespiti gerekli.  Bu durum aday öğretmenin dersinin izlenmesini ve gerekli alanlarda ona yol gösterilmesini gerektirir. Ancak MEB Rehberlik ve Denetim Başkanlığı Yönetmeliği ile Maarif Müfettişleri Başkanlıkları Yönetmeliği’ne göre ders denetimi kaldırılmıştır. Aday öğretmenlerin performanslarına göre adaylıklarının kaldırılması söz konusuysa ücra bir köyde tek başına çalışan aday öğretmene kim rehberlik yapacak, çalışmalarını kim izleyecek ve performansını kim belirleyecektir?  Müfettişlerin aday öğretmenlerin yetiştirilmesi sürecinde etkisiz kılınması ve asıl görevlerinden birini icra etmelerinin önüne geçilmesi doğru olmamıştır.
  4. Protokolde müfettişlerin yerinin olmaması: Maarif müfettişler denetlemiş oldukları kurumların düzenledikleri çeşitli programlara sık sık davet edilmektedirler. Müfettişlerin bu tür programlara katılımı düzenleyiciler tarafından önemsenmektedir. Ancak müfettişlerin protokolde yerlerinin olmaması nedeniyle, düzenleyiciler müfettişleri nereye oturtacaklarını şaşırmaktadır. Bu nedenle müfettişler katıldıkları programlarda sürekli sorun yaşadıkları için davet edildikleri programlara katılmamaktadırlar. Okul yöneticilerinin bile protokolde yerleri sayılmışken, Bakanlık teşkilatının tamamını denetlemekle yetkili maarif müfettişlerinin protokolde yerlerinin hiç olmaması önemli bir eksikliktir. Maarif müfettişlerine görev yetki ve sorumluluklarına uygun şekilde protokolde yer verilmesi gereklidir.
  5. Statü belirsizliği: Çalışanlar açısından mesleklerinin statüsü önemlidir. Denetim ve yönetim kademeleri ayrı yapılardır. Ancak görevler arası geçişler mümkündür. Müfettişlerin, yönetim görevine geçişlerinde nereye geçiş yapabildikleri, bir yerde onların statülerini belirler. Milli Eğitim Bakanlığının değişik kademelerinde görev yapan personelin yönetim kademelerine geçişleri yönetmelikle düzenlenmiştir. İlköğretim müfettişlerinin son 10 yıl içinde yönetim görevlerine geçişlerinde yaşanan süreç şöyledir:

30.04.1999 tarih ve 23681 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Millî Eğitim Bakanlığı Yönetici Atama, Değerlendirme, Görevde Yükselme ve Yer Değiştirme Yönetmeliği’ne göre Bakanlık müfettişleri ve ilköğretim müfettişleri başkanı ile ilköğretim müfettişlerinden bu görevlerde en az beş yıl başarılı düzeyde hizmeti bulunanlar, Bakanlık merkez teşkilatında bağımlı daire başkanlığına; 2, 3, 4. sınıf illerin il milli eğitim müdürlüğüne yatay geçiş yapabiliyordu.

2000 yılında yönetmelik değişikliği ile bir kademe aşağıya çekildi ancak yargı bunu iptal etti. 2003 yılında yapılan yönetmelik değişikliği ile hangi kademe yöneticiliği geçecekleri belirsizliğe itildi. 2008 yılında yönetmeliğe muğlak bir ifade konuldu. Müfettişler için “durumlarına uygun görevlere atanırlar” şeklindeki bir ifadeyle tamamen ne olduğu belirsiz bir statüye sokuldular. 2013’ten geçerli olan yönetmeliğe göre ise artık yöneticiliğe geçişlerde genel hükümlere göre atamaya geçildi. Süreçte müfettişlerin görev, yetki ve sorumlulukları arttığı için yönetim görevlerine geçişlerin de buna paralel şekilde düzenlenmesi gerekirken bu hakkın tamamen kaldırılması doğru olmamıştır.

  1. İşe uygun ücret verilmemesi: Anayasanın 55. Maddesindeki “Ücret Emeğin karşılığıdır. Devlet, çalışanların yaptıkları işe uygun adaletli bir ücret elde etmeleri … için gerekli tedbirleri alır.” hükmü son derece açıktır. Maarif Müfettişliğinin öğretmenlikten daha üst kariyerde bir meslek olduğu, zamanında İlköğretim müfettişi olmak için öğretmen olduktan sonra dört yıl daha üniversitelerin EYD veya EYTEPE bölümlerinde eğitim alınması gerektiği, müfettiş yardımcılığı sınavına girildiği, sınav kazanarak mesleğe atanıldığı, beş bölgede rotasyona tabi tutulduğu, görev alanının genişliği, iş güçlüğü ve mesleki statü dikkate alındığında maarif müfettişlerinin, denetlemekle yetkili oldukları personelden daha düşük ücret almaları Anayasanın 55. maddesine açıkça aykırıdır.
  2. Emsal görevlerle tazminat farkları: Eğitim müfettişlerinin emsali olan görevler, 657 Sayılı Devlet Memurları Kanunun Eki (I) sayılı cetvelin “I-Genel İdare Hizmetleri Sınıfı” bölümünün (g) bendinde sayılmaktadır. Buradaki bütün müfettişlere makam ve görev tazminatı ödendiği halde eğitim müfettişlerine ödenmediği için eğitim müfettişlerinin emsal görev yapanlardan maaşları daha azdır. Burayı biraz açabilir miyiz?
  3. Ek ödeme haksızlığı: Ek ödemeye ilişkin yasal düzenleme yayımlanmadan hemen önce unvanları denetmen olarak değiştirilen eğitim müfettişlerine, müfettiş değil denetmen düzeyinde ek ödeme verilmiştir. Daha sonra müfettiş unvanları iade edilmiş ama ek ödemede müfettişler bölümüne alınmamışlardır.  Bu nedenle kendileri müfettiş olduğu halde denetmenlerle aynı düzeyde ek ödeme verilmeye devam edilmektedir.  657 Sayılı Yasaya göre atanma usûlü ve (I) sayılı cetvelde yer aldığı konum itibariyle emsal görevlilerin unvanı müfettiş veya denetçi olduğu halde maarif müfettişlerine ek ödeme açısından denetmen statüsünde ek ödeme verilmesi adaletsizliktir.
  4. Maarif Müfettişleri arasındaki gelir farkı: Bakanlık denetçiliğinden gelen maarif müfettişleriyle il eğitim denetmenliğinden gelen maarif müfettişleri artık aynı unvanla, aynı görev ve yetkiyle, aynı gruplarda çalışmakta, aynı işleri birlikte yürütmektedirler. Hal böyleyken aralarında % 50 civarında maaş farkı vardır.

Bu haliyle bir yandan milli eğitim müdürlüğünü denetlemekle yetkilendirilip  diğer yandan ek ödemede şef üstü bir orana layık görülmemizin meslektaşlarımız üzerinde yarattığı olumsuz etki nedeniyle iş verimleri düşmüş, moral ve motivasyonları bozulmuştur. Mesele, maarif müfettişlerinin az veya çok para alması değildir. Bakanlıkça oluşturulan hiyerarşik düzen içinde denetlemekle sorumlu oldukları personelden düşük ödeme yapılmasıdır. Hiçbir bakanlıkta böyle bir durum söz konusu değildir. Bu duruma meslektaşlarımız haklı olarak tepki göstermektedirler.  

 

  1. Müfettişlere angarya işler yaptırılması: Önceki yıllarda birçok kez ülke genelinde inceleme ve denetim çalışmaları yapılması için tüm müfettişler görevlendirilmiştir. Ara sınıflarda öğrenci nakillerinin incelenmesi, ilköğretim ve ortaöğretim kurumlarında kayıt sırasında bağış talep eden yöneticiler hakkında inceleme/soruşturma yapılması, okullarda değişik amaçla kullanılan dersliklerin geri kazandırılmasına yönelik incelenmesi, ilköğretim 8. ve lise 12. sınıflardaki devamsızlık hususunun ilköğretim okulları, liseler ve dershanelerde incelenme  gibi konularda ülke genelindeki tüm okul ve kurumlarda defalarca inceleme yapılmıştır. Cümle çok uzun anlam kayboluyor. İkiye ya da üçe bölünürse anlam sarih olur. Bölmeye çalıştım olmadı…

Müfettişler, Dershanedeki, MTSK’lardaki veya akşam liselerindeki incelemeleri nedeniyle hafta sonların ve geceleri de çalışmak  zorunda bırakıldılar.

  1. Hizmetiçi eğitimlerin düzensizliği: Müfettişlerin kendi istek ve ihtiyaçlarına göre hizmetiçi eğitime alınmalarında sorun yaşanmaktadır. Yıllık plana alınan birçok hizmetiçi eğitim daha önceleri iptal edilmiştir. Bazı eğitimlere 25 yıl üzeri hizmeti bulunan müfettişler alınmamıştır. Bazen de tam tersi durum ortaya çıkmakta Bakanlık, müfettişleri yerli yersiz resen hizmetiçi eğitime çağırmaktadır. Elinde günlü veya acil işleri olan müfettişler müşkül duruma düşmektedir.

 

  1. MTSK sınavlarında denetim karmaşası: Bakanlık MTSK sınavlarının objektif yapılmaması ve başarı düzeyinin AB ülkelerinin çok üzerinde olması nedeniyle sınavları denetim altına almak istedi. Yazılı bir emirle müfettişlerden hafta sonu yapılan MTSK direksiyon eğitimi sınavlarının denetiminin yapılmasını istedi. Müfettişler hiçbir karşılığı olmaksızın hafta sonları bu denetim görevini aylarca yürüttüler. Müfettişlerin denetimiyle birlikte sınavlarda istenilen başarı düzeyi yakalandı. Daha sonra bizim de katkımızla sınav denetimi yapan müfettişlere sınav ücreti ödenmesi yönünde çalışma başlatıldı ve sonuçlandırıldı. Ücret ödenmezken sesi çıkmayan yöneticiler, ücret ödenmeye başlayınca hiç de etik olmayan bir şekilde denetim işlerine talip oldu ve bir süre sonra mevzuat değişikliği yapılarak müfettiş  sayısı kadar da yönetici görevlendirilmeye başlandı. Denetim koordinatörü olarak daha önce sadece müfettişler görevlendirilirken milli eğitim müdür yardımcıları veya şube müdürlerinin de görevlendirilebileceği yönündeki düzenlemeden sonra hiyerarşik yapıya aykırı şekilde bazen koordinatörler de görevlendirilmeye başlandı. Bakanlık durumu düzeltmek için bu kez koordinatörün yaptığı denetim görevlilerinin nerede denetim yapacaklarını il müdürünün belirlemesi uygulamasına gitti, halen MTSK sınav denetiminde karmaşa devam etmektedir. Bu nedenle bazı maarif müfettişleri denetim görevlerini reddetme yoluna gitmişlerdir. Bazı ilçe sınav yürütme komisyonları müfettişleri kendi emirlerinde zannetmektedirler. Maarif Müfettişlerinin il milli eğitim müdürü adına bu denetimi yürüttükleri hala anlaşılabilmiş değil. Normal denetim görevleri içerisinde il veya ilçe milli eğitim müdürlüklerini denetlerken MTSK sınav komisyonlarının tüm işlemleri maarif müfettişlerince zaten denetlemektedirler. Bu karmaşanının son bulması için sınav denetimlerinin tamamen müfettişler tarafından yapılması gereklidir.
  2. Müfettişler üzerinden siyaset yapılması: Değişik çıkar kesimleri hükümetleri yıpratmak için müfettişlere yönelik haberler yapmaktadır. Bazı basın kuruluşları müfettişleri darbeci olarak nitelendirilmekte; müfettişlerin yurtları kapattıkları, hafiye gibi başörtülü öğretmen avına çıktıkları, fişleme yaptıkları, müfettiş terörü estirildiğine yönelik haberler yapmaktadır. Bazıları ise tam tersini iddia etmekte, müfettişleri başörtülü çalışanları korumakla, Atatürk düşmanlığıyla, hükümetin tetikçisi olmakla suçlamaktadır.  Müfettişler üzerinden bu şekilde siyaset yapılması mesleği yıpratmaktadır.
  3. Başkanlık seçimi: Maarif Müfettişleri Başkanlarının belirlenmesi tamamen üst yönetimin tercihine bırakılmıştır. Başkan adaylarının belirlenmesinde mesleki tecrübe ve liyakat gibi kriterler konulmamıştır. Oysa gerek mesleki tecrübe ve bilgisiyle gerek liderlik vasıflarıyla meslektaşlarını etkileyecek, örgütleyecek, motive edecek vizyon sahibi müfettişlerin başkan olarak görevlendirilmesi için mutlaka kriterler getirilmelidir. Başarılı müfettişlerin yönetici olabilmelerinin önü açılmalıdır. Müfettişler mevcut sistemden hoşnut değillerdir.
  4. Milli Eğitim Bakanlığının bir denetim politikası olmaması: Müfettişlerin unvanlarına, görev alan ve yetkilerine yönelik sık sık değişiklikler yapılış, ülke genelinde denetimde uygulama birliği sağlanamamıştır. Maarif Müfettişlerinin Rehberlik ve Denetim başkanlığına bağlanmasıyla bu sorun çözülecekken, yönetmelikle il müdürüne bağlandığı için sorun devam etmektedir. Bazı illerde denetim grupları tüm kurumları denetlerken bazı illerde kurumsal bazda denetim grupları oluşturulmuştur. Bazı illerde il ve ilçe milli eğitim müdürlükleri denetlenirken bazılarında bu yıl denetime alınmamıştır. Görüldüğü üzere çalışmalar arasında eşgüdüm yoktur.
  5. Rehberlik ve denetim kılavuzları:  Bazı kurumların rehberlik ve denetim kılavuzlarının geç yayınlanması nedeniyle önceki yapılan denetimler her ilin kendi anlayışına göre yapılmıştır. Yayımlanan kılavuzlar ise son derece kullanışsızdır. Kılavuzlarda sık sık aynı konular tekrar edilmiş, denetlenecek birçok konuya somut kriterler getirmek yerine ne olduğu anlaşılamayan soyut ifadeler kullanılmış, bazı bölümlerde doğru bir yapısal kurgu oluşturulamamış, öz ve anlaşılır raporlar yerine 50-60 sayfayı bulan denetim raporları ortaya çıkmıştır. Müfettişler bu kılavuzlarla denetim yapmakta zorlanmaktadırlar. Bakanlığın e-denetim altyapısını oluşturacak REDBİS sistemine ivedilikle geçmesi gereklidir.

 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.