Türk Eğitim-Sen Yöneticileri; Aksaray, Niğde ve Kayseri’de Teşkilatla Buluştu!

Türk Eğitim-Sen Yöneticileri; Aksaray, Niğde ve Kayseri’de Teşkilatla Buluştu!

Türk Eğitim-Sen Genel Sekreteri Haydar Urfalı, Genel Başkan Yardımcıları Selahattin Dolgun, Orhan Kütük ve Erhan Bayram, 16-17.09.2022 tarihlerinde Aksaray, Niğde ve Kayseri’de istişarelerde bulundu.

Toplantılara, Aksaray, Niğde ve Kayseri şube başkanları ve şube yönetim kurulu üyeleri, ilçe ve işyeri temsilcileri, şubelerin kadın komisyonu üyeleri ile üyelerimiz katıldı. Aksaray ve Kayseri toplantılarında ise İLKSAN Yönetim Kurulu Başkanı Tuncer Yılmaz ile Denetleme Kurulu Başkanı İsa Barış da hazır bulundu.

Urfalı: Yapılması gereken; öğretmenlerin dinamizmini ve motivasyonunu düşürmeden, mesleğin saygınlığını zedelemeden uzman ve başöğretmenlik unvanlarının tüm öğretmenlere kıdemine göre verilmesidir.

Eğitim gündeminin değerlendirildiği toplantılarda bir konuşma yapan Genel Sekreter Haydar Urfalı, öğretmenlerin yıllardır beklediği Öğretmenlik Meslek Kanunu’nun ne yazık ki beklentileri ve ihtiyaçları karşılamaktan çok uzak kaldığını söyledi. Meslek Kanununun başta kariyer basamaklarında sınav şartı olmak üzere öğretmenlerimizin yararına olmayan hususları bakımından sendikamız tarafından yargıya taşındığını hatırlatan Urfalı, “Hatırlanacağı üzere, uzman ve başöğretmenlik süreci ilk olarak 13 Ağustos 2005 yılında Öğretmenlik Kariyer Basamaklarında Yükselme Yönetmeliği ilebaşlamış ve tüm karşı çıkışlarımıza rağmen 2006 yılında uzman ve başöğretmenlik sınavı yapılmıştı. O tarihten bu yana tavrında milim sapmayan sendikamız, bugün de herhangi bir şarta bağlı kalmaksızın;10 yılını dolduran her öğretmenin uzman, 20 yılını dolduran her öğretmenin de başöğretmen olarak değerlendirilmesini talep etmektedir.” dedi.

Öğretmenliğin zaten bir ihtisas mesleği olduğuna vurgu yapan Urfalı, 1739 Milli Eğitim Temel Kanunu’nda da öğretmenliğin uzmanlık mesleği olduğunun belirtildiğini ifade etti. Urfalı ayrıca, kanundaki eksiklikleri de sıralayarak, 1 Ekim tarihinde TBMM’nin açılmasıyla meslek kanunundaki eksik hususların telafisi için gerekli adımların atılması gerektiğini, Türk Eğitim-Sen’in de bu konuda girişimlerde bulunacağını kaydetti.

Her yıl eğitim öğretim yılı başında ödenen Eğitime-Öğretime Hazırlık Ödeneğinin bu yıl 1.325 TL olduğunu belirten Urfalı, gelişen ekonomik koşullar karşısında bu rakamın hiçbir ihtiyacı karşılamadığını bildirdi. Urfalı, bu ödeneğin, bir maaş tutarında ve ayrım yapılmaksızın tüm eğitim çalışanlarına ödenmesi gerektiğini ifade etti.

Dolgun: . Mazeret tayin hakkı keyfiyet değil, zorunluluktur.

Genel Başkan Yardımcısı Selahattin Dolgun ise tayin mağduriyetlerine dikkat çekerek, sadece il dışı değil, il içi eş durumu mağduriyetlerinin de giderilmesini istedi. Bazı ilçelerin arasındaki mesafenin birçok ilin birbirine mesafesinden uzak olduğuna dikkat çeken Dolgun, “Bulunduğu ilçede 3 yıl çalışma şartı veya il içinde 50 km. sınırı getirilerek, özrünün bulunduğu ilçe ile görev yeri arasında 50 kilometrenin üzerinde mesafe bulunan il içi eş özrüne sahip öğretmenlere ilçe emri hakkı verilmelidir. Unutulmamalıdır ki, mazeret tayin hakkının keyfiyet değil, zorunluluktur. Anayasamızın 41. Maddesi de kamu yönetimine aile birliğini sağlama yükümlülüğünü vermektedir. Dolayısıyla eşler birbirlerine, çocuklarına hasret kalmamalı, aileler birleştirilmelidir. Sözleşmeli öğretmenlerimizin, il içi özür grubu mağdurlarının tayin talepleri karşılanmalıdır” diye konuştu.

Üniversite idari çalışanlarımız için görevde yükselme sınavlarının düzenli yapılması gerektiğini de belirten Dolgun, görevlendirmelerin liyakat ve başarı esasına göre yürütülmesi gerektiğini kaydetti. Dolgun ayrıca üniversite idari personelinin nakil sorunlarını ortadan kaldıracak tedbirlerin bir an önce alınmasını da talep etti.

Kütük: Liyakatin olmadığı yerde adaleti de tesis edemezsiniz.

Genel Başkan Yardımcısı Orhan Kütük de yönetici atamalarında yaşanan adaletsizlere vurgu yaptı. Yönetici Atama Yönetmeliği’nde liyakat ve ehliyetin tesis edilmediğini söyleyen Kütük, mülakat olduğu müddetçe adaletsizliklerin devam edeceğine dikkat çekti. Yönetici atamalarında mülakatın tamamen kaldırılarak, sadece yazılı sınav puanının dikkate alınması gerektiğini söyleyen Kütük, aksi taktirde okullarımızda yandaş anlayışın yol açtığı tahribatın kaldırılamayacağını ifade etti.

Sınavla öğrenci alan proje okullarında da öğretmen ve yönetici atamalarının keyfiyete dayalı olarak yapıldığını bildiren Kütük, bu okulların MEB Yönetici Atama Yönetmeliğine tabi olmamasının büyük handikap olduğunu belirtti. Bu okulların öğrencilerinin çok başarılı olmasına rağmen, yandaş anlayışa sahip makam sahipleri nedeniyle iyi yönetilemediğini bildiren Kütük, “Bir kısım yöneticiler ehil olmayınca kalite ve verim düşmektedir. Dolayısıyla Milli Eğitim Bakanlığı’nın daha fazla zaman kaybetmeden proje okullarına yapılacak yönetici atamaları MEB Yönetici Atama Yönetmeliği’ne tabi olmalıdır. Bu okullar bazı grupların, cemiyetlerin tekelinden ivedilikle kurtarılmalıdır.” diye konuştu.

Üniversitelerle ilgili açıklama yapan Kütük, üniversite yönetimlerinin, kurumun işleyişi açısından bir ihtiyaç olan 13/b-4 yetkisini, adeta bir cezalandırma ve keyfiyet aracı olarak kullanamayacağını söyledi. 50/d statüsünde çalışan genç akademisyenlerin iş güvencesinden mahrum bırakılmaması gerektiğini de kaydeden Kütük, 50/d statüsündeki bilim insanlarının 33/a kadrosuna geçirilmesini talep etti.

Bayram: 2022 yılı sona ermeden en az ücretli öğretmen sayısı kadar atama istiyoruz.

Genel Başkan Yardımcısı Erhan Bayram da yaptığı konuşmada öğretmen atamalarının yetersizliğine dikkat çekti. Eylül ayında 20 bin sözleşmeli öğretmenin atamasının yapıldığını, güvenlik soruşturmalarının ardından görevlerini başlayacağını hatırlatan Bayram, 81 ilde 86 binin üzerinde ücretli öğretmenin görev yaptığını, norm kadro açığının da 121 binin üzerinde olduğunu, bu nedenle yapılan atamanın devede kulak kaldığını söyledi. 2022 yılı sona ermeden mutlaka öğretmen ihtiyacı kadar atama yapılması gerektiğini bildiren Bayram, “500 binin üzerinde eğitim fakültesi mezunu atama bekliyor. Bu öğretmenlerimiz atanamadığı için farklı işlerde çalışmak zorunda kalıyor. Gecelerini gündüzlerine katarak çalışan ardından KPSS’den yüksek puanlar alan ancak yine de atanamayan gençlerimiz ailelerinden harçlık almak zorunda kalıyor. Bu drama son vermeliyiz. Atama sayılarını artırmalı, öğretmenlerimize başka kapıları adres göstermemeliyiz. Bu noktada 2022 yılı sona ermeden en az ücretli öğretmen sayısı kadar atama istiyoruz” dedi.

Kadrolu, sözleşmeli, ücretli öğretmen istihdamının öğretmenleri böldüğünü de söyleyen Bayram, Hükümetin sözleşmelilerin kadroya alınması için çalışmasını hatırlattı. Bu kapsamda tüm sözleşmeli öğretmenlerin kadroya alınmasını talep ettiklerini ifade eden Bayram, bundan sonra tüm atamaların sadece kadrolu olarak yapılması gerektiğini de bildirdi. Yardımcı hizmetler sınıfının sorunlarına değinen Bayram, “Yardımcı Hizmetler Sınıfında görev yapan personel bir defaya mahsus olmak üzere Genel İdari Hizmetler sınıfına alınmalıdır. Yardımcı Hizmetler Sınıfında görev yapan ancak bir yandan da öğrenimini devam ettiren, yüksekokul, üniversite, yüksek lisansını bitiren YHS personeli eğitimlerine uygun memur kadrolarına atanmalı, görevde yükselmelerinin önlerindeki engeller kaldırılmalıdır” dedi.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.