BAHAR BAKIR

Sığınmacı akınına karşı ortak politika üretemeyen Avrupa Birliği (AB), yarın Türkiye ile Brüksel'de masaya oturuyor. AB liderleri, sığınmacı akınını durdurma karşılığında Türkiye'ye 3 milyar Euro yardım ve Türk vatandaşlarına vize muafiyeti sunuyor. Avrupa Birliği Konseyi, zirve öncesi cuma günü "iyi niyet" göstermek için Türkiye'ye "Suriyelilerin eğitim ve insani ihtiyaçlarını karşılamak üzere" 95 milyon Euro yardım gönderdiğini açıkladı. Ancak HABERTÜRK'e özel açıklamalarda bulunan Avrupa Birliği Komisyonu Komşuluk İlişkileri ve Genişmeden Sorumlu Komiseri Johannes Hahn, bu yardımın "BM ve AB kurumları kanalıyla Suriyelilere aktarılacağını" ve AB'nin vaat ettiği 3 milyar Euro'nun da "AB tarafından kontrol edileceğini" söyledi.

Cuma günü Gaziantep ve Kahramanmaraş'taki sığınmacı kamplarında incelemelerde bulunan Hahn, şöyle konuştu:

50 BİN KİŞİYE YEMEK: Ziyaretimin amacı AB'nin, Türkiye'nin Suriyeli sığınmacıları bölgede tutma çabalarına verdiği desteği göstermek. Üzerinde anlaşılan 3 milyar Euro'luk yardım ilk kez bugün (cuma) Türkiye'ye ulaştı. 55 milyon Euro WFP'ye aktarıldı. 40 milyon Euro ise Suriyeli çocukların eğitimi ile ilgili projelere aktarıldı. Zaten geçen yıl ağustos ayında Suriye Güven Fonu'ndan Suriyeli öğrencilerin ihtiyacı için 365 milyon Euro sağlanmıştı. 200 bin çocuk bu fon sayesinde eğitime kazandırıldı. 50 bin kişi de 55 milyon Euro'luk yardım ile 6 ay boyunca yemek kartına sahip oldu.

3 MİLYAR EURO'YU BİZ YÖNETECEĞİZ: ("Bu para, Türk hükümetinin sunduğu projelere gitmeyecek mi?" sorusuna) Bu konuda Türk yetkili lerle işbirliğine ihtiyaç var. Sayılar, ihtiyaçlar, yerler üzerinde konuş- mak ve projelendirmek gerekiyor. 3 milyar Euro'yu AB yönetecek. Türkiye, AB Komisyonu'na bu konuda bölgeler ve ihtiyaçlar ile ilgili bir yatırım listesi sundu. Ama para AB tarafından yönetilecek. Biz genelde WFP, BM Mülteciler Yüksek Komiserliği, UNICEF gibi uluslararası kurumlar üzerinden yürütmeyi planlıyoruz. Çünkü bu kurumların bölgede altyapısı, araçları, imkanları, insan gücü var. Sürat ve zamanlama da önemli. Eğitim, sağlık ve yiyecek güvenliği en önemli 3 önceliğimiz.

YASADIŞI GÖÇ AZALMALI, İYİMSERİM: Benim bu ziyaretim ve aynı gün aktarılan fon, AB'nin verdiği sözü tuttuğunu göstermesi açısından önemli. Burada, yerinde Türkiye'ye yardım ettiğimizi göstermek amacındayız. Tabii bunun geri dönüşü yasadışı göçmen sayılarındaki azalma olmalı. Ben bu konuda gayet iyimserim, bu hedefe yakın zamanda ulaşacağımızı düşünüyorum. Her iki taraf da bunu hedefliyor. Türkiye bizim için kilit stratejik ortak. Türkiye için de AB öyle, en çok güvenebileceği bir yapı. Sadece sığınmacı sorunu değil, vize serbestisi, Gümrük Birliği, 23. ve 24. fasılların açılması gibi konular da gündemde olacak.

OLUMSUZ SONUÇ BEKLEMİYORUM: ("Vize serbestisi mülteci akınını artırır mı?" sorusuna) Vize serbestisi uyguladığımız ülkelerden deneyimimiz var. Orta ve uzun vadede bu konuda herhangi olumsuz bir sonuç beklemiyorum çünkü bu sistem de güvenlik önlemlerini içeriyor, biyomedikal pasaportlar vs... Vize serbestisi bugünden yarına olacak bir şey değil. Türkiye gerekli adımları atmalı. Europol, Interpol ile işbirliği yapmalı. Eğer tüm bu adımlar atılırsa, bundan hiç şüphem yok. 'Türkiye'ye yardım ikiye katlanmalı' Avrupa Komisyonu Enerjiden Sorumlu Komiseri Günter Öttinger, AB'nin Türkiye'ye sığınmacılar için önerdiği mali yardı- mın ikiye katlanması gerektiğini savundu. Alman politikacı, "Sığınmacı sorununda 2017 sonrasını da düşünmek gerekir. Türkiye'nin sığınmacılara sağladığı bütün hizmetlerin maliyeti düşünüldüğünde bu faturanın 6-7 milyon Euro'ya çıkacağı aşikar. AB'nin, sığınmacılar için ayırdığı fonları artırmayı ele alması gerekir" dedi.