Ahlaksızlık yapan memuru zamanaşımı süresi kurtardı!

Ahlaksızlık yapan memuru zamanaşımı süresi kurtardı!

Yeni Şafak Gazetesi yazarı Ahmet ÜNLÜ bu günkü yazısında; bir Danıştay kararı çerçevesinde zamanaşımı süresinin geçirilmesinin ahlaksızlık yapan bir memura verilen disiplin cezasını nasıl işlevsiz kıldığını açıklamıştır.

Ahlaksızlık yapan memuru zamanaşımı süresi kurtardı!

Danıştay kararlarının uygulamayı şekillendirdiğini birçok yazımızda açıklamıştık. Bu yazımızda da bir Danıştay kararı çerçevesinde zamanaşımı süresinin geçirilmesinin ahlaksızlık yapan bir memura verilen disiplin cezasını nasıl işlevsiz kıldığını açıklamaya çalışacağız.

Disiplin cezalarında zamanaşımı süreleri

Zamanaşımı süreleri fiillerin mahiyetine göre farklı farklı olsa da hukuk sisteminde yer alan bir düzenleme olup, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nda da yerini almıştır. 657 sayılı Kanunun zamanaşımı başlıklı 127 nci maddesinde zamanaşımının detaylarına yer verildiğini görüyoruz. Buna göre; Bu Kanunun 125 inci maddesinde sayılan fiil ve halleri işleyenler hakkında, bu fiil ve hallerin işlendiğinin öğrenildiği tarihten itibaren;

a) Uyarma, kınama, aylıktan kesme ve kademe ilerlemesinin durdurulması cezalarında bir ay içinde disiplin soruşturmasına,

b) Memurluktan çıkarma cezasında altı ay içinde disiplin kovuşturmasına,

Başlanmadığı takdirde disiplin cezası verme yetkisi zamanaşımına uğrar.

Disiplin cezasını gerektiren fiil ve hallerin işlendiği tarihten itibaren nihayet iki yıl içinde disiplin cezası verilmediği takdirde ceza verme yetkisi zamanaşımına uğrar.

Görüleceği üzere, memurlar tarafından işlenen bir fiil ne kadar ağır olursa olsun zamanaşımına uğramışsa memura disiplin cezası verilmesi mümkün değildir.

Ahlaksızlık yapan memur, zamanaşımı sayesinde kurtuldu

Danıştay 12. Daire Başkanlığının 2020/2601 E., 2020/4755 K. Nolu kararında zamanaşımı sayesinde memuriyetten atılan bir kişinin nasıl döndüğünü görüyoruz.

Bu Kararda şu ifadelere yer verilmiştir; .İdare Mahkemesince verilen . tarihli ve E:., K:. sayılı kararda; davacının, Çorum ili, . ilçesi, . İlkokulunda öğretmen iken, öğrencisi Y.C. ile öğrenci-öğretmen olağan ilişki sınırını aştığı, duygusal yakınlaşma boyutuna girdiğine yönelik hakkındaki iddiaların sübuta erdiği görüldüğünden, davacının görevinin ve fiilin niteliği dikkate alındığında, bu fiil ve davranışlarının memurluk sıfatı ile bağdaşmayacak nitelik ve yüz kızartıcı, utanç verici nitelikte olduğu, dolayısıyla eylemine uyan dava konusu disiplin cezası ile cezalandırılmasında hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

Ayrıca, .Bölge İdare Mahkemesi ... İdari Dava Dairesince; olayda, davacının, 21.10.2016 tarihinde . Polis Merkezi Amirliği'ne verdiği " Benim 25 Nisan 2014 tarihinde Borçka' ya gidişimin ardından ...'in beni telefonla aramaları sıklaştı. Bu aramalar zamanla duygusal içerikli konuşmalara dönüşmeye başladı. Ben başlarda ...'i evli olduğum ve bu görüşmelerin doğru olmadığı konusunda uyardım. Ancak bu görüşmelerin devam etmesi üzerine benim de gururumun okşanması ve bu durumun hoşuma gitmesi nedeniyle ara sıra sözlü olarak karşılık verdim..." yönündeki ifadesi ile dosya içerisindeki diğer tüm bilgi ve belgeler birlikte değerlendirildiğinde; davacının, Çorum ili, . ilçesi, . İlkokulundan öğrencisi olan Y.C. ile zamanla öğrenci-öğretmen olağan ilişki sınırını aştığı, duygusal yakınlaşma boyutuna girdiği ve adı geçen öğrencinin yaşanan olaylar esnasında küçük yaşta olduğu hususu da bir arada değerlendirildiğinde, davacının işlediği fiillerin memurluk sıfatı ile bağdaşmayacak nitelik ve derecede yüz kızartıcı ve utanç verici nitelikte olduğu, dolayısıyla eylemine uyan dava konusu disiplin cezası ile cezalandırılmasında hukuka aykırılık bulunmadığı sonuç ve kanaatine ulaşıldığı bu durumda, İdare Mahkemesince davanın reddine karar verilmesinde sonuç itibarıyla isabetsizlik bulunmadığı gerekçesiyle istinaf başvurusunun yukarıda belirtilen gerekçe ile reddine karar verilmiştir.

Danıştay, zamanaşımına uyulmadığı için memuriyete dönmesine karar verdi

657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun "Zamanaşımı" başlıklı 127. maddesinde zamanaşımı sürelerine detaylı bir şekilde yer verilmiştir.

Disiplin cezaları kamu hizmetinin gereği gibi yürütülmesi bakımından kamu görevlilerinin mevzuat uyarınca yerine getirmek zorunda oldukları ödev ve sorumlulukları ifa etmemeleri veya mevzuatta yasaklanan fiillerde bulunmaları durumunda uygulanan yaptırımlar olup, memurların özlük hakları üzerinde doğrudan ve önemli sonuçlar doğurmaları sebebiyle subjektif ve bireysel etkileri bulunduğu gibi kamu görevinin gereği gibi sürdürülmesi ve kamu düzeninin sağlanması bakımından objektif ve kamusal öneme sahiptirler. Bu bakımdan disiplin soruşturmalarının yapılmasında izlenecek yöntem, ceza verilecek fiiller ve ceza vermeye yetkili makam ve kurullar pozitif olarak mevzuatta belirlenmekte, doktrin ve yargısal içtihatlarla da konu ile ilgili disiplin hukuku ilkeleri oluşturulmaktadır.

Yukarıda açık metnine yer verilen ve memurluktan çıkarma cezalarında altı ay içinde disiplin soruşturmasına başlanmadığı takdirde disiplin cezası verme yetkisinin zamanaşımına uğrayacağını ifade eden mevzuat hükmü karşısında bu sürenin düzenleyici bir süre olduğu sonucuna varmanın hukuken mümkün bulunmadığı, belirtilen sürenin geçirilmesinden sonra disiplin soruşturmasına başlanamayacağı açıktır.

Ahlaksız fiil adeta kasten zamanaşımına uğratılmış

Olayda, davacının ablası tarafından BİMER'e verilen 24.08.2016 tarihli şikayet dilekçesinin 06.09.2016 tarihinde davalı idare kayıtlarına girdiği ve davacı hakkında 11.12.2017 tarihli soruşturma oluru alındığı ve disiplin soruşturmasına başlandığı anlaşılmıştır.

Bu durumda İdarenin davacının disiplin soruşturmasına konu eylemini 06.09.2016 tarihinde öğrendiği, soruşturma zamanaşımı süresi geçtikten sonra verilmiş olan 11.12.2017 tarihli soruşturma oluruna dayalı olarak disiplin cezası tesis edildiği görülmektedir.

Bu durumda; soruşturma zamanaşımı süresi geçtikten sonra verilmiş olan 11.12.2017 tarihli soruşturma oluruna dayalı olarak tesis edilen dava konusu işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı sonucuna ulaşılmaktadır. Bu itibarla, davanın reddi yönündeki Samsun İdare Mahkemesi kararına karşı yapılan istinaf başvurusunun reddi yolundaki temyize konu Bölge İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet bulunmamaktadır.

Olaydan nasıl bir ders çıkarmamız gerekiyor?

Davacının ablası yaşanan çirkinliklere tahammül edemeyerek davacıyı şikayet etmiştir. Gelin görün ki ablasının affetmediği öğretmenin işlediği fiil, adeta sümenaltı edilerek bir yıl sonra soruşturma oluru verilmiş ve göz göre göre zamanaşımına uğratılmıştır. Daha acı olan ise bu kişinin öğretmen olması ve zamanaşımı süresi geçirildiği için de görevine devam edecek olmasıdır.

Normal şartlar altında görevini ihmal ederek zamanında soruşturma oluru vermeyenler hakkında işlem yapılması gerekmektedir. Ancak, böyle bir süreç işletileceğine ihtimal vermiyoruz.

Bu olay bize disiplin zamanaşımı sürelerinin yeniden gözden geçirilmesi gerektiğini gösteriyor. Başka olaylarda da disiplin zamanaşımı süreleri geçirildiği için paçayı kurtaran birçok kişi olduğunu rahatça söyleyebiliriz. Başka yazılarımızda da ifade ettiğimiz üzere haklarında hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilenler, zamanaşımı nedeniyle disiplin cezası da almadıkları için görevlerine devam ediyorlar ve bunlara kimse de bir şey yapamıyor. Bu nedenle bu konularda biraz kafa yorulmasına ihtiyaç olduğunu düşünüyoruz. (Yeni Şafak)

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.