Ders Kitapları Çöpe

Bu günlerde okulların tadı-tuzu pek kalmadı.

Demek ki o bazen sinirlenip kızdığımız, bağırdığımız, çağırdığımız çocuklar aslında okulların hayat cilveleriymiş.

Onlar olmadan okul sıkıcı, soğuk ve neşesiz.

Dört duvar arasında insan ne yapacağını şaşırıyor.

 Meşgale yok, miskin ve pasifiz.

 Sabah saat 9’da okula gelip imza veriyoruz, öğlen ayrılırken yine imza atarak ayrılıyoruz.

Tıpkı gözetim altındaki suçlular gibi gir, çık, imza…

Sanki bir okulda değil de karakoldayız.

Millet bizi bu günlerde tatil yapıyor, eğleniyor, gününü gün ediyor zannediyor.

Oysa biz hiçbir şey ama hiçbir şey yapmıyoruz.

Boş boş gelip imzalar atıyor sonra da ayrılıyoruz.

Bu verimsiz günler verimli hale getirilemez mi?

İlla okuma-yazma ile meşgul olmamız gerekmez.

İsteyen öğretmenlere malzeme temin edilerek boya-badana, bahçe temizliği gibi okulun işlerini yapabilirler.

Aslında okullarda tüm haziran ayını kapsayacak okuma-yazma dışında farklı bir program icra edilmeli.

Bir program dâhilinde kültür-sanat etkinlikleri, gösteri amaçlı şenlikler, spor müsabakaları yapılabilir.

Böylece okullar haziran ayında sıkıcı olmaktan kurtulur ve bir işleve sahip olurlar.

***

Son günlerde okullarda gördüğüm en iyi uygulamalardan biri de ders kitaplarının çöpe atılması.

Evet, ders kitaplarını sene sonunda çöpe atalım.

Zararı faydasından çok olan ders kitaplarının neresinden tutarsanız tutun, elinizde kalıyor.

İlk başta yazılırken daha tipik bir ahbap-çavuş ilişkisi yaşanıyor.

Tanıdıklardan, arkadaş gruplarından kitap ya da ders materyali hazırlayan gruplar oluşturuluyor.

Rahat bir ortam için imkânları iyi bir okul belirleniyor.

Sonra da ortaya çıkacak olan kitap üst kademedeki işi veren kişi tarafından talim ve terbiyeden geçirildikten sonra ders kitabı olarak okutuluyor.

Tam bir ahlaksız döngü.

Bu yapıdan kurtulmak bu usulde mümkün değil.

Sülükleri engellemenin yolu ders kitaplarının mecburiliğini kaldırmaktan geçiyor.

Devlet artık öyle ders kitabı, çalışma kitabı filan basıp dağıtmasın.

Neden?

Çünkü:

1)      Ders kitaplarının her aşamasında istenmeyen davranışlar, spekülasyonlar ve haksız kazançlar var. Merak eden önce kitapları kimler yazmış baksın, sonra da bakanlık üst yapılanmasında bu isimleri araştırsın.

2)      Ders kitapları; öğretmenleri tembelleştiriyor. Öğretmen, kitaptan okutur geçerim diyerek kendini derse hazırlamıyor.

3)      Veli kitabı eline alıp öğretmeni sorgulayabiliyor.

-          Hocam, sınavda sorduğunuz soru kitapta yok.

Ne diyeceksiniz bu durumda? “Ih, mıh…”

4)      Kanaatimce ders kitaplarının en büyük zararı öğrencileredir. Öğrenci önüne konan ders kitabını taşırken adeta bir hamala dönüşüyor.

Öğretmen hazırlanmıyor, kitaptan ödev veriyor.

Öğrenci ders kitabını okuyamıyor ki başka kitaplar okusun.

Veli kitabı eline alıp öğretmeni sorguya çekiyor.

Devlet milyarlar harcıyor.

Kaldıralım, herkes kurtulsun.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.