Eğitim-Sen’in Serbest Kıyafet Kararının Anlamı

Eğitim-Sen’in Serbest Kıyafet Kararının Anlamı

Eğitim-Sen 7 Ekim 2013’ten itibaren süresiz serbest kıyafet eylemi yapacağını duyurdu.

Memur-Sen’in yaklaşık bir yıldır fiilen yaptığı ve iki büyük eğitim sendikasının Mart 2013’ten beri karara bağlayarak yürüttüğü serbest kıyafet eyleminden sonra Eğitim-Sen 7 Ekim 2013’ten itibaren süresiz serbest kıyafet eylemi yapacağını duyurdu.

Bu karar değişik açılardan değerlendirmelere elbette tabi tutulacaktır. Kararı, bir yıl sonra üç büyük eğitim sendikasının aynı kararda buluşması olarak değerlendirmek, iyimser bir bakış açısının sonucu olacaktır.

Kararın içeriğine baktığımızda sayın başbakan tarafından açıklanan demokratikleşme paketine bir hayli eleştiri yapıldığını görmekteyiz. Eleştirmek kişilerin/örgütlerin en doğal hakkıdır. Demokratikleşme paketi, değişik toplum kesimleri tarafından farklı dozajlarda eleştiriye tabi tutuldu. Kimi yetersiz bulurken kimi de vatana ihanetle eş değer tuttu.

Konfederasyonumuz Memur-Sen ve eğitim hizmet kolunda faaliyet gösteren federasyonumuz Eğitim-Bir-Sen paketi olumlu bulmakla birlikte özellikle kamuda serbest kıyafetin bazı sınırlamalarla hayata geçirilmesine karşı çıktı. Erkeklerin serbest kıyafetle ilgili taleplerini de çeşitli platformlarda dile getirmeye başladı.

Eğitim-Sen’in serbest kıyafet kararı; genelde demokratikleşme paketinin tamamına, özelde başörtüsü serbestliğine karşı alınmış bir karar gibi durmaktadır. Eğitim-Sen başörtüsünü; toplumun büyük bir kesiminin yıllardan beri yürüttüğü bir hak mücadelesi olarak değil de eğitimde farklılıkları derinleştirecek ayrıştırıcı, ötekileştirici, laikliğe, bilimselliğe aykırı gerici bir simge olarak görmektedir. Bu bakış açısıyla yasağın sürmesinden, toplumsal bir yaranın kanamaya devam etmesinden yana tavır koymaktadır. Bu bakış, kendinden olmayana hayat hakkı tanımayan bir bakıştır.

Birlikte barış ve huzur içinde yaşamak, farklı kültür, düşünce ve anlayış sahiplerinin kendi pratiklerini ortaya koymasıyla mümkündür. Yoksa yıllardan beri olduğu gibi “senin fikirlerini dört duvar arasına hapsedelim, benim fikirlerim bütün hayatı kuşatsın” demekle birlikte bir yaşam inşa etmek mümkün değildir. Her toplum kesimi birbirine empatiyle yaklaşıp bir diğerinin sorununu çözmeye yardımcı olmadıkça ortak geleceği kurgulamak mümkün olmayacaktır.

Demokrasi, bilim, laiklik gibi birçok konuda farklı farklı yaklaşımların olduğu bir dünyada, her düşünceyi bu kavramların arkasına sığınarak dayatmak, tek doğru diye sunmak geçen yüzyılın bir hastalığıydı. Çağdaş kavramlara herkes bizim gibi/sizin gibi anlamak yüklemek zorunda değil, yüklemiyor da zaten. O halde kime göre bir laiklikten, bilimsellikten, demokrasiden bahsediyoruz? Eğer laiklik anlayışı, dini değerlerin topyekün hayattan tasfiyesi ise, bilimsellik okullarda sadece bazı teorileri okutmaksa, demokrasi bazı zümrelerin dışındakilere hayat hakkı tanımıyorsa; biz de öyle demokrasi, laiklik ve bilim anlayışını tanımıyoruz.

 Demokratikleşme paketini tamamen hiç yerine koymak; Türkiye’nin geçmişini, geldiği noktayı, varmak istediği hedefleri doğru okuyamamaktır. On yıl önce, dünya bir araya gelse olmaz denilen değişiklikler hayata geçiriliyor. Farklı düşünce ve anlayışa mensup toplum kesimlerinin talepleri konuşuluyor, tartışılıyor; bir kısmı da uygulamaya konuluyor. Değişim bir süreç işidir. Bugünden yarına her şeyi değiştirmek de mümkün değildir. Toplumun bazı şeylere hazır hale gelmesi zaman alıyor. Dayatmayla yapılan değişimlerin kısa ömürlü olduğu ve hepimizi derinden etkilediği, toplumsal travmalara sebep olduğu bilinmedik bir gerçek değildir.

Son söz: Farklılıklarımız, zenginliğimizdir. Kendi farkımızı ortaya koyarken bir başkasının farkını yok etmek zorunda değiliz. Yok etmeci anlayış iflas etmiştir. Kamuda serbest kıyafetten dönüş yoktur. Bu serbestlik sadece başörtüsünden ibaret olmayacaktır. Topluma kıyafet dayatmak kimsenin haddine değildir.

 

Erol Ermiş

Eğitim-Bir-Sen

                                                                            İstanbul 3 No’lu Şube Başkanı

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.