Hükümetten Flaş Taşerona Kadro Açıklaması

Hükümetten Flaş Taşerona Kadro Açıklaması

Hükümet sözcüsü Numan Kurtulmuş: 720 bin kişi özel sözleşmeli personel statüsü kazanacaklar. Memur olmayacaklar ama kamu güvencesi altında olacaklar

Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Numan Kurtulmuş, 18 Ocak'tan bu yana Kilis'in 111 kilometrelik Suriye sınırının doğu tarafından, DAEŞ mevzilerinin bulunduğu topraklardan Kilis'e 46 roket atıldığını, şehrin ortasına düşen bu roketlerin 10'u Türk 17 kişinin ölümüne neden olduğunu, saldırılarda 61 kişinin yaralandığını söyledi.

Kurtulmuş, Çankaya Köşkü'nde Başbakan Davutoğlu'nun başkanlığında düzenlenen Bakanlar Kurulu toplantısı devam ederken gazetecilere açıklamalarda bulundu.

Bakanlar Kurulu toplantısında, "Reform Eylem Planı"nda gelinen noktanın ele alındığını ifade eden Kurtulmuş, 64. Hükümetin üç aylık vaatlerinin, 44 vaadin tamamının gerçekleştiğini belirtti.

Üç aylık reformlar paketinin yüzde 70'inin tamamlandığını, 20 reformdan 14'ünün gerçekleştiğini bildiren Kurtulmuş, altı aylık reformların da yüzde 55'inin tamamlandığını aktardı. Kurtulmuş, altı aylık eylem planının içerisinde 81 reformun bulunduğunu dile getirerek, bunlardan 12'sinin tamamen sonuçlandığını, 33'ünün de son rötuşlarının yapıldığını söyledi.

Kurtulmuş, şöyle devam etti:

"Bu anlamda hükümetimizin ilk kurulduğu günden itibaren ifade ettiğimiz, bu hükümeti eğer tanımlamak gerekirse, bu hükümet bir reform hükümetidir. Türkiye'nin 13 yılda başarıyla tamamlanan reformlarına ilave olarak tamamlanması düşünülen, planlanan ve Türkiye'yi bundan sonraki döneme hazırlayacak, çok hızlı bir şekilde yol almasını sağlayacak reformların yapılmasını bu hükümetin öncelikli görevi olarak tanımlamıştık. Çok şükür altı aylık süre dolmadan hükümet, hem vaatlerinin tamamını gerçekleştirmiş hem de altı aylık reformlarını gerçekleştirme noktasına gelmiştir. Altı ayın 126 günü tamamlandı, bugün itibarıyla 57 günümüz kaldı. Önümüzdeki 57 günlük süre içerisinde de reformların, vadedilen bu reformların ciddi bir şekilde tamamlanarak, bu sürecin başarıyla geçilmesi inşallah sağlanacaktır."

Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş, toplantıda ele alınan hususlardan birisinin de reform sürecinin ciddi bir şekilde her adımının, burada alınan her kararın kamuoyuna yansıtılması, paylaşılması ve ciddi bir şekilde bu reform sürecinin halk tarafından da özümseyecek çalışmaların yapılması, bu anlamda eylemlerin kamuoyuna mal edilmesine ilişkin düzenlemelerin yapılmasının kararlaştırıldığını kaydetti.

- "Kilis halkımızı yürekten tebrik ediyoruz"

Toplantıda Kilis ile ilgili gelişmelerin de alındığını dile getiren Kurtulmuş, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Kilis şehir merkezinin nüfusu 93 bin kişidir, 133 bin kişi de ilçeleriyle birlikte nüfusu olan bir ilimizdir. Türkiye'nin nüfus bakımından en az nüfusa sahip illerinden birisidir. 93 bin kişi merkezde olmasında rağmen, il merkezinde 127 bin Suriyeli mülteci bulunmaktadır. Bir kere daha Kilis halkımızı yürekten tebrik ediyoruz. Herhalde dünyanın hiçbir yerinde, hiçbir şehir kendi nüfusu kadar bir kalabalığı ilave olarak kendi içerisine alıp, onları gerçekten bir ensar anlayışı içerisinde, onlarla ekmeğini paylaşıp, onlarla aynı atmosferi paylaşıp, onlarla mahallelerini, sokaklarını, yediklerini, içtiklerini paylaşacak bir olgunluğu Kilis halkı kadar gösteremezdi. Bir kere daha Kilis halkını tebrik ediyoruz, yürekten teşekkür ediyoruz. Milletimizin hamiyetperverlik duygularını en üst düzeyde gösterdikleri için."

Kilis'in şehir olarak da uluslararası camiada tanınır hale geldiğini belirten Kurtulmuş, "Hele hele şöyle bir kaç bin yabancı geldiği zaman ayağa kalkan 100 binlerle, milyonlarla ifade edilen şehirlerin yanında Kilis gibi ufacık bir şehrin, bu kadar büyük hamiyetperverlik göstermesi gerçekten her türlü takdirin üstündedir." diye konuştu.

- "DAEŞ mevzilerinin bulunduğu topraklardan, 46 roket atıldı"

Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş, Kilis'in Suriye ile 111 kilometre sınırı olduğunu hatırlatarak, şunları söyledi:

"Maalesef Suriye tarafında bir devlet kalmadığı için bir devlet otoritesi bulunmadığı için birtakım gruplarla komşu olan, birtakım silahlı örgütlerle komşu olan bir ilimizdir. Bu sınırın Afrin bölgesi tarafında kalan kısmı PYD ile komşuluk arz etmekte. Doğu kısmı DAEŞ ile komşuluk arz ediyor. Ortada ise Özgür Suriye Ordusu unsurlarının var olduğu bir sınır bölgesi var. Dolayısıyla Suriye sınırlarının özellikle doğu ve batısından Türkiye'ye karşı olan unsurların saldırılarda bulunması her zaman beklenebilecek bir durumdur.

Maalesef 18 Ocak'tan bu yana Kilis'in 111 kilometrelik Suriye sınırının doğu tarafından yani DAEŞ mevzilerinin bulunduğu topraklardan, 46 roket atışı yapılmış, hem de şehrin ortasına düşen bu roketler maalesef, 17 kişinin ölmesiyle sonuçlanmış. Bu 17 kişinin 10'u Türk'tür. 61 kişi yaralanmıştır, bunların içerisinde çoğu ayakta tedavi edilerek tekrar günlük hayatlarına dönmüşlerdir."

Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Numan Kurtulmuş, Kilis'e yönelik roket saldırılarıyla ilgili dört alanda tedbir alınacağını belirterek, "Bunlardan biri ilave askeri tedbirlerin alınması. Bu çerçevede hudut hattındaki askeri varlığımızın, gücümüzün artırılması, ilave İHA'lar ve diğer araçlarla sınır ötesinin gözetlenmesinin imkanlarının sağlanması ve böylece sınır ötesinden Türkiye yönelik, Kilis'e dönük olarak gelecek saldırıların öncesinden haber alınarak bunların gözetlenmesinin en üst düzeye çıkarılmasıdır." dedi.

Kurtulmuş, Çankaya Köşkü'nde, Başbakan Ahmet Davutoğlu başkanlığında düzenlenen Bakanlar Kurulu toplantısı devam ederken, gazetecilere açıklamalarda bulundu.

Kurtulmuş, Kilis'teki gelişmelerin Bakanlar Kurulu'nun en önemli gündem maddelerinden birisi olduğunu ifade etti.

Kilis'e düşen roketlerin, sınırın öte tarafından seyyar kamyon veya kamyonet gibi araçlar üzerinde ateşlenen katyuşa füzeleri olduğuna işaret eden Kurtulmuş, "Şehirlerin sivil merkezleri hedeflenerek bu roketler ateşlenmektedir. Böylece çok sayıda insanın öldüğü bir süreci yaşamış olduk. Tespiti çok da kolay olmayan bu seyyar roketlerin ateşlenmesi tespit edildiği anda cevap veriliyor. Türk Silahlı Kuvvetlerimiz gerçekten anında DAEŞ'in mevzilerini bularak yerle bir ediyor ancak yerleşik mevzilerden farklı oldukları için bunların o anda tespit edilerek vurulması son derece imkansız görülüyor" diye konuştu.

Bakanlar Kurulu toplantısı öncesinde, Başbakan Ahmet Davutoğlu başkanlığında düzenlenen güvenlik toplantısında da Kilis'te yaşananların görüşüldüğünü aktaran Kurtulmuş, şunları kaydetti:

"Başbakanımızın başkanlığında ilgili bakan arkadaşlarımız, Türkiye'deki güvenlik bürokrasisinin en üst düzey yöneticileri, Genelkurmay Başkanımız, MİT ve ilgili diğer güvenlik görevlisi bürokrasisiyle birlikte uzun bir toplantıyla Kilis'te yaşananlar çerçevesinde alınacak tedbirler enine boyuna görüşülmüştür. Ardından Bakanlar Kurulumuzun da ana gündem maddesini Kilis ile ilgili gelişmeler, bundan sonra neler yapılabilir, neler olabilir, bunlar Bakanlar Kurulu'nda gündeme gelmiştir. Ele aldığımız konuları 4 başlık altında özetlememiz mümkündür. Bunlardan bir tanesi ilave askeri tedbirlerin alınması. Bu çerçevede hudut hattındaki askeri varlığımızın, gücümüzün artırılması, ilave İHA'lar ve diğer araçlarla sınır ötesinin gözetlenmesinin imkanlarının sağlanması ve böylece sınır ötesinden Türkiye yönelik, Kilis'e dönük olarak gelecek saldırıların öncesinden haber alınarak bunların gözetlenmesinin en üst düzeye çıkarılmasıdır. Muhtemel diğer askeri tedbirler üzerinde de uzun uzun konuştuk."

-"Kilis ilimiz maalesef psikolojik olarak zorluk yaşıyor"

Kilis'teki gelişmelere ilişkin tedbirlerin ikinci alanının ekonomik olduğunu ve destekler verileceğini bildiren Kurtulmuş, şöyle devam etti:

"Bu saldırılar sırasında zarara uğrayan esnaf ve sanatkarlarımızın zararlarının giderilmesi, evi barkı, dükkanı yıkılan, tahrip olanların bu anlamda tazmin edilmesi, ayrıca Kilis ilimizde kamu yararına çalışma kapsamında istihdam edilenlerinin istihdam sürelerinin 9 aya çıkarılması ve Valiliğin istediği oranlarda yeni ilave istihdamların sağlanması için karar alınmıştır. Ayrıca bu ilimizdeki esnaf ve sanatkarımızın, oradaki tüccarlarımızın kredi sıkıntılarının giderilmesi için de ilgili bakan arkadaşlarımız çalışmalarını başlatmışlardır."

Kilis'te yaşananlardan dolayı halkın psikolojisinin de etkilendiğine dikkati çeken Kurtulmuş, "Üçüncü başlık sosyal destek programları. Kilis ilimiz maalesef psikolojik olarak zorluk yaşıyor. Çok kısa süre içinde küçük bir ile 46 füzenin düşmesi, isabet etmesi önemli bir psikolojik travmanın da yaşanmasına vesile oluyor. Bu çerçevede sosyal destek programlarıyla başta Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığımız olmak üzere bütün uzman arkadaşlarımız sahada Kilis halkımızın yanında olacaktır, onların bu süreci daha rahat geçmeleri için ellerinden gelen desteği, hizmeti verecektir." ifadesini kullandı.

Kurtulmuş, Kilis'te sağlık alanında da ilave tedbirlerin alınmasının planlandığını kaydederek, şu değerlendirmeyi yaptı:

"Başta doktorlar olmak üzere ilave sağlık personelinin, Kilis ilimize gönderilmesi ayrıca zırhlı ambulansların gönderilerek hizmete orada başlamaları, bu arada alınacak tedbirlerden birkaçıdır. Kilis ilimizde kısa süre içinde 250-300 yataklı, çok hızlı şekilde yeni bir hastanenin yapılabilmesi ve Kilis'in sağlık hizmetleri bakımından da daha iyi ileri noktaya getirilmesi için çalışmalar başlatılmıştır."

-Taşeron çalışanlarının kamuya geçiş süreci

Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş, Bakanlar Kurulu'nda, taşeron çalışanlarının kamuya geçiş süreciyle ilgili yasa tasarısının da ele alındığını söyledi.

"Taşeron dediğimiz alt işverende çalışanların kamuya alımıyla ilgili yasa tasarısının son rötuşları yapılmış ve hemen bu yasa tasarısı yasalaşmak üzere TBMM'ye gönderilmeye hazır hale getirilmiştir" diyen Kurtulmuş, şöyle devam etti:

"Genel hatlarla ifade etmek isterim, bu tasarıyla 720 bin çalışanın kamuya geçiş esasları belirlenmiştir. Ayrıca kamuda özel sözleşmeli personel olarak tanımlanan yeni bir statü oluşturulmuştur. Alt işverenlerde çalışanların bir kısmı bu statüdeki çalışmaya geçeceklerdir. Yani kamu güvencesi altına alınacaklardır. Bu kamu güvencesine alınacak 720 bin kişinin tamamı, 1 Kasım 2015 öncesinde kamuda taşeron olarak çalışmaya başlayan insanlar olacaktır. Bu geçişlerde de her kurum kendisince bir takım sınavlar yapma imkanına sahip olacaktır. Bu çalışmalar sonucu, kıdem tazminatları, yıllık izinleri, özlük hakları çalışma şartları bakımından devlet güvencesine alınacaklardır. Halen çalıştıkları işlerde de çalışmaya devam edeceklerdir."

Özellikle Güneydoğu Anadolu halkını yakından ilgilendiren tarımsal sulamayla ilgili elektrik sorunları konusunun da Bakanlar Kurulu toplantısında gündeme geldiğini anlatan Kurtulmuş, şunları söyledi:

"Buradaki problemler hem elektrik boyutuyla hem sulama boyutuyla hem tarım bakımından hem enerji bakımından hem orman ve su işleri bakımından ele alınmıştır. Buradaki ana hususlarından birisinin sulamayla ilgili ara kanalların bir an evvel bitirilmesi, bunun bitirilmesiyle birlikte sistemin bütün manasıyla çalışmasının kolaylaştırılması üzerinde durulmuştur. Bununla ilgili gerekli çalışmalar yapılacak. Bu çerçevede atılacak adımların teferruatıyla ilgili, bakan arkadaşlarımız, Enerji Bakanı, Orman ve Su İşleri Bakanı, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı gerekli açıklamalar yapacaktır."

Kurtulmuş, açıklamasında, milli sporcu Çağla Büyükakçay'ın TEB BNP Paribas İstanbul Cup Uluslararası Kadınlar Tenis Turnuvası'nda şampiyon olarak Türkiye'nin yüzünü güldürdüğünü ifade ederek, "Kendisini, Türkiye'ye yaşatmış olduğu bu başarı, sevinç dolayısıyla tebrik ediyorum, bir kere daha teşekkürlerimi ifade ediyorum" dedi.

Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Numan Kurtulmuş, "Ümit ederim ki bu uçak düşürülmesi krizinden sonraki süreçte gelişen, gerginleşen, zaman zaman sertleşen ilişkilerimiz en kısa zamanda normale döner. Rusya hem ekonomik anlamda ve arkasından siyasi anlamda Türkiye ile ilişkilerini normalleştirir. Tarım heyetinin oraya gitmiş olması ilişkilerin normalleşmesi için bir sinyaldir, bir adımdır. Olumlu sonuç vereceğini ümit ediyorum." dedi.

Kurtulmuş, Başbakan Ahmet Davutoğlu başkanlığında, Çankaya Köşkü'nde gerçekleştirilen Bakanlar Kurulu toplantısı devam ederken basın mensuplarına açıklamada bulundu, soruları yanıtladı.

Kilis'e yönelik planlanan yeni güvenlik tedbirleri hatırlatılarak, "Türkiye-Suriye sınırında, 92 kilometre menzilli ABD füze sistemlerinin konuşlandırılacağı yönünde bir iddia var. ABD ile bu konuda görüşmeler oluyor mu?" sorusu üzerine Kurtulmuş, "Suriye'deki sorun son derece hassas, çok taraflı dengeler içeren bir sorundur. Sadece Kilis'le ilgili söylemiyorum, Suriye'nin herhangi bir yerinde meydana gelen bir olayın sadece ilgili iki tarafı yoktur. Bütün bu gelişmelerin hepsinde çok taraflı bir takım dengeleri gözetmek, çok taraflı hassasiyetleri göz önünde bulundurmak mecburiyetindeyiz. Bunu sadece Kilis için söylemiyorum, herkes bu zorunluluk altındadır. Dolayısıyla Türkiye kendi ulusal güvenliğini sağlamak için her türlü tedbiri alabilecek güce de bunu yapabilecek bir planlama kabiliyetine de askeri deneyime, tecrübeye de sahip olan bir ülkedir. Dolayısıyla bütün bunların hepsini, herhalde şöyle oluyor, böyle oluyor şeklinde açıklayacak değilim, herhalde bunu beklemezsiniz." yanıtını verdi.

Türk Silahlı Kuvvetlerinin sınırlarda ilave bir takım askeri tedbirler aldığını vurgulayan Kurtulmuş, sınır ötesindeki gelişmeleri gözetlemek için ilave gözetleme imkanlarından yararlanılacağını bildirdi. Kurtulmuş, söz konusu tedbirlerin bir kısmının milli, bir kısmının ise uluslararası koalisyon çerçevesinde alınacak ilave gözetleme imkanları olduğunu belirterek, "Orada cereyan eden olayların her biri birden fazla tarafı ilgilendiren işlerdir ama bunların bir kısmı uluslararası camiayla beraber yapılacak işler, bir kısmı da Türkiye'nin kendi milli imkanlarıyla mutlaka kendi ulusal güvenliğini koruma hassasiyetleri içinde atacağı adımlardır." açıklamasında bulundu.

- "Güvenli bölge talebinin ne kadar haklı olduğu anlaşılmış oluyor"

"Türkiye'nin güvenli bölge talebi ve terör örgütü PYD hassasiyeti Bakanlar Kurulu'nda görüşüldü mü? Bu konuda ABD'li yetkililerle herhangi bir temas var mı?" sorusuna da Kurtulmuş, şöyle yanıt verdi:

"Bir kere daha Türkiye'nin bazı tezlerinde ne kadar haklı olduğu, sorunun gelişinden dahi anlaşılıyor. Türkiye olarak Suriye'deki bütün terörle ilişkili grupların hepsine birden eş zamanlı olarak karşı durmanın, uluslararası camianın vazifesi olduğunu hep söyleyegeldik. Bunlardan birisi de silahlı bir örgüt olarak PYD'nin Kuzey Suriye'deki varlığıydı. Dolayısıyla 'Suriye'de şu örgüt terör örgütüdür, bu örgüt terör örgütü değildir' ayrımı yapmanın doğru olmadığını, bu ayrımların, ayrımı yapanlara da zarar vereceğini başından itibaren söylüyoruz.

Suriye'nin kuzeyinde keşke bundan birkaç sene evvel bir güvenli bölge ilan edilmiş olsaydı da bugün Suriye'de yaşanan yüz binlerce ölümün önüne geçilmiş olsaydı. Bugün Avrupa başta olmak üzere bütün dünyanın boğuşmak durumunda kaldığı mülteciler sorunuyla uluslararası bir sorun olarak karşı karşıya kalmasaydık. Dolayısıyla neresinden bakarsanız Türkiye'nin ısrarlı bir şekilde güvenli bölge talebinin de ne kadar haklı, ne kadar yerinde ve ne kadar doğru bir talep olduğu anlaşılmış oluyor. Ancak Suriye çok taraflı bir dengenin olduğu bir ülke olduğu için burada sadece şu ülkenin istemesi ya da bu ülkenin istemesi yetmiyor. Burada ortak fikirlerin oluşması, uluslararası camianın, özellikle belli bir takım kriterlerde anlaşılabilen ülkelerin görüşlerini yakınlaştırması geliyor. Bunların en başında da saydığımız bu iki konu geliyor. Terör örgütlerinin, silahlı grupların hiçbirisi arasında ayrım yapmadan hepsinin bir şekilde bunların karşısında disiplinli, samimi bir şekilde durmak, ikincisi de Suriye'nin kuzeyinde bir takım güvenli yerler oluşturarak buralarda sivil Suriyelilerin barış içinde barınmasını sağlamak. Bu gelişmeler, ortaya konulan bazı sözler, Türkiye'nin bu konulardaki haklılığını belirtmiş oluyor."

- "Devlet memuru olmayacaklar ama bir kamu güvencesindedirler"

720 bin işçiden kaçının özel sözleşmeli personel olarak kamuya yerleştirileceğine ilişkin soruyu da yanıtlayan Kurtulmuş, "Bunların hepsi kurum kurum konuşuldu. Bunları, detayını burada sizinle paylaşacak durumda değilim ama 720 bin kişi, özel sözleşmeli personel statüsünde ayrı bir statü elde edecek ve bu insanlar kamuya geçtikten sonra devlet memuru olmayacaklar ama bir kamu güvencesindedirler. Kamuya geçtikten sonra yıllık izinleri, kıdem tazminatları, çalışma şartları itibarıyla da bir kamu güvencesi altında olacaklar. Burada esas olan şey, bu insanların yeni bir statü ile kamu güvencesi altına alınmış olmasıdır." diye konuştu.

- "Olumlu sonuç vereceğini ümit ediyorum"

Rusya'nın talebi üzerine, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığından bir heyetin, yaş meyve ve sebze ihracatı konusunda görüşme yapmak için bu ülkeye gideceğinin hatırlatılması ve toplantıda konunun gündeme gelip gelmediğinin sorulması üzerine Kurtulmuş, Türkiye ile Rusya'nın ekonomik olarak çok derin ilişkileri olan iki komşu ülke olduğunu vurguladı.

İki ülke ilişkilerinin tarih boyunca inişli çıkışlı bir seyir izlediğine işaret eden Kurtulmuş, "Bugün itibarıyla ne Türkiye Rusya'yı ne de Rusya Türkiye'yi gözden çıkaramaz diye defaatle ifade etmiştim. Dolayısıyla ümit ederim ki bu uçak düşürülmesi krizinden sonraki süreçte gelişen, gerginleşen, zaman zaman sertleşen ilişkilerimiz en kısa zamanda normale döner. Rusya hem ekonomik anlamda ve arkasından siyasi anlamda Türkiye ile ilişkilerini normalleştirir. Tarım heyetinin oraya gitmiş olması ilişkilerin normalleşmesi için bir sinyaldir, bir adımdır. Olumlu sonuç vereceğini ümit ediyorum." ifadelerini kullandı.

Bölücü terör örgütünün sözde yöneticilerinden Cemil Bayık'ın BBC'ye verdiği röportajla ilgili değerlendirmelerinin sorulması üzerine Kurtulmuş, röportajı okumadığını, bundan dolayı değerlendirme yapacak durumda olmadığını söyledi.

- "Dünkü davranışları, Trabzonspor camiası hak etmiyor"

Kurtulmuş, Trabzon ve Fenerbahçe ile MKE Ankaragücü ve Amedspor arasında oynanan futbol müsabakalarında yaşanan olayların anımsatılmasının ardından, sporun bir seyir ve keyif olduğunu dikkati çekerek, şöyle konuştu:

"Sporda yenmek de var, yenilmek de var ama sporun içinde çoşkulu taraftar olmak da var. Hepimiz bir takımı tuttuk. Sevindiğimiz, havalara zıpladığımız, takımımız mağlup olduğunda ise üzüldüğümüz, çocukluğumdan hatırlıyorum, neredeyse ağlayacak duruma geldiğimiz de oldu. Sporun içerisinde bunlar var ama sporun içerisinde şiddet, 'ben yenildiysem yakarım yıkarım' yok. Sporun içerisinde tuttuğu takımı yenen takıma karşı olmayacak şekilde davranmak yok. Bu anlamda ortaya çıkan tabloyu Türkiye hak etmiyor. Trabzonspor uzun yıllar boyunca Türkiye futboluna çok büyük katkıda bulunmuş bir kulüp, nice büyük futbol efsanelerini yetiştirmiş bir kulübümüz. Ben biliyorum ki Trabzonspor taraftarı da Türkiye'nin en keyifli, en nezaketli, en coşkulu seyircilerinden bir tanesi. Dünkü davranışları, Trabzonspor camiası hak etmiyor. Birkaç tane saldırganın ortaya koymuş olduğu bu tablo Trabzonspor'u, Trabzonspor taraftarlarını bağlayacak bir durum değildir. Trabzon'daki olayla ilgili olarak da Ankaragücü-Amedspor maçındaki olaylarla ilgili olarak da, gerçekte bu konularla ilgili bir güvenlik zafiyeti var mı, her ikisiyle ilgili de soruşturma başlatılmıştır. Eğer güvenlik zafiyeti varsa hesabı sorulacaktır. İşin sportif tarafıyla ilgili verilecek cezalar da Federasyonun takdiridir. Dolayısıyla da işin her iki yönü de ihmal edilmeden araştırılacaktır."

Sporun bir politika alanı olmadığını vurgulayan Kurtulmuş, "Hiç kimsenin de spor sahalarını, karşılaştığımız bu olayları politize etmesini uygun bulmayız. Oyun biter kazanan kazanır, kaybeden kaybeder. Ne kaybettik diye ortalığı yakıp yıkmamız ne de kazandık diye sevincimizi abartmamız doğrudur. Nerede olursa olsun sporun üzerinden politika üretmek de sporun ruhuna aykırıdır. Ben bu anlamda bu iki olayın da son derece üzücü ama son derece ders verici olduğunu düşünüyorum. Ümit ediyorum ki ders çıkartılır ve Türkiye kamuoyu da bu hak etmediği durumla karşı karşıya kalmaktan kurtulur." dedi.

- "Zırva tevil götürmez"

Kilis'e yapılan roketli saldırılar nedeniyle DAEŞ'e yönelik bir kara harekatının düzenlenmesinin söz konusu olup olmadığının sorulması üzerine Kurtulmuş, "Askeri anlamda, güvenlik anlamında gerekli bütün tedbirler alınıyor, müzakere ediliyor." yanıtını verdi.

Bugün bir gazetede kendisinin ve Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun geçmişte bir kampta silahlı eğitim aldığı yönündeki iddiaları sayfalarına taşıdığının belirtilip bu konudaki yorumunun sorulması üzerine Kurtulmuş, "Memleketin bu kadar ciddi meselesi varken, eskilerin güzel bir lafını söyleyeyim, zırva tevil götürmez." ifadelerini kullandı.

Bazı yabancı gazetecilerin sınır dışı edildiğinin bazılarının da ülkeye girmesine izin verilmediğinin belirtilmesi ve bu yönde başka adımlar atılıp atılmayacağının sorulması üzerine Kurtulmuş, yabancı gazetelerin herhangi bir ülkede gazetecilik faaliyetini sürdürebilmesi için ilgili ülkenin ilgili kurumlarından akreditasyon alması gerektiğini anımsattı.

Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Kurtulmuş, "Bu çerçevede bu gazetecilerden birisi Türkiye'de akredite edilmiş bir gazeteci değil. Diğeri akredite edilmişti ama ülkeye girmesine müsaade edilmedi. Bütün bunlarla ilgili her bir dosya üzerinde verilen kararda ilgili güvenlik gerekçeleri ortaya konuyor. Bu güvenlik gerekçeleri çerçevesinde bu tür uygulamalar, bu tür kararlar alınıyor." dedi.

www.memurlar.net

Etiketler :
HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.