İhraç Edilen Memurlar Dava Açabilir Mi?

İhraç Edilen Memurlar Dava Açabilir Mi?

İhraç edilen memurlar 672 sayılı KHK ile ilan edildi. 672 sayılı KHK hükümleri ile kamu görevinden çıkarılanların dava açma hakları bulunmakta mıdır?

Bilindiği üzere, daha önce FETÖ/PDY soruşturması kapsamında görevden uzaklaştırılmış olan kamu görevlilerine hangi gerekçe ile FETÖ/PDYterör örgütü ile irtibatlandırıldıkları bildirilmemiş, savunma hakkı tanınmamıştır. Savunma hakkı, en kutsal haklar arasındadır. Ayrıca Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6. maddesi ve Anayasanın 36. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının da kapsamı içindedir. 


Türk Eğitim Sen olarak, kişilerin neyle suçlandıklarını dahi bilmeden, savunma hakları engellenerek, terör örgütü üyeliği gibi ağır bir suçla itham edilmesi ve bu gerekçe ile kamu görevinden çıkarılmak gibi ağır yaptırımla karşı karşıya bırakılmasından dolayı üzüntü içerisindeyiz. 

 

Unutulmamalıdır ki, adaletin sahibi Devlettir. Her kayıbın telafisi vardır; ancak vatandaşların adalete olan güveni yok edildiğinde TEMEL yıkılmış demektir. İdam mahkumuna bile son sözü sorulurken; bugün binlerce memur, bırakın savunma hakkını kulanabilmeyi, ne ile suçlandığını dahi bilmeden ihraç edilmiştir.


Bu durum, derin izleri uzun yıllar hissedilecek ciddi sosyal tahribatlara neden olacaktır. Devlet, buna gözünü yumamaz, duymazdan gelemez! 

 

Bu süreçte, gerçek suçlular elbette ki cezasını çekmelidir. Ancak gerçeğin ortaya çıkabilmesi ve suçsuz olan insanların ayrılabilmesi için mutlaka soruşturma sürecinin titizlikle ve usulüne uygun şekilde yürütülmesi, kişilere kendini savunabilme hakkının tanınması gereklidir. 

 

Suçsuz insanların da suçlularla aynı kefeye konulması halinde bu durumdan kamu vicdanı son derece rahatsız olacak, Devlete ve adalete olan güven duygusu sarsılacaktır. 

 

Türk Eğitim Sen olarak bu süreçte kurunun yanında yaşın da yanmaması için soruşturma sürecinin objektif ve adil bir biçimde yürütülmesi, yargısız infaz yapılmaması gerektiğini defalarca dile getirmiş bulunmaktayız.

 

672 sayılı KHK ile başka hiçbir işleme gerek kalmaksızın kamu görevinden çıkarılan kişilere ayrıca tebligat yapılmayacaktır. Bu sebeple, kamu görevinden çıkarılma işlemine karşı yargı yoluna başvurmak isteyen kişiler bakımından 01.09.2016 tarihi itibarıyla dava açma süresi başlamıştır.  Dava açmak isteyen üyelerimize şubelerimiz tarafından hukuki destek verilecektir. 

 

 

01.09.2016 tarihli ve 29818 (Mükerrer) Sayılı Resmî Gazete yayımlanan 672 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Kamu Personeline İlişkin Alınan Tedbirlere Dair Kanun Hükmünde Kararnamenin "Kamu personeline ilişkin tedbirler" başlıklı 2. maddesindeki, "(1) Terör örgütlerine veya Milli Güvenlik Kurulunca Devletin milli güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum veya gruplara üyeliği, mensubiyeti veya iltisakı yahut bunlarla irtibatı olan;
a) Ekli (1) sayılı listede yer alan kişiler kamu görevinden,
b) Ekli (2) sayılı listede yer alan kişiler Emniyet Genel Müdürlüğü teşkilatından,
c) Ekli (3) sayılı listede yer alan kişiler Jandarma Genel Komutanlığı teşkilatından,
ç) Ekli (4) sayılı listede yer alan kişiler Sahil Güvenlik Komutanlığı teşkilatından,
başka hiçbir işleme gerek kalmaksızın çıkarılmıştır. Bu kişilere ayrıca herhangi bir tebligat yapılmaz. Haklarında ayrıca özel kanun hükümlerine göre işlem tesis edilir."
 hükümleri ile kamu görevinden çıkarılanların dava açma hakları bulunmakta mıdır? 

Kamuoyunda 672 sayılı KHK hükümleri ile kamu görevinden çıkarılanların dava açma haklarının olmadığı yönünde yanlış bir algı mevcuttur.

Şöyle ki;

Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının "3. Görev ve yetkileri" başlıklı 148. maddesi 1. fıkrasındaki;"Anayasa Mahkemesi, kanunların, kanun hükmünde kararnamelerin ve Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün Anayasaya şekil ve esas bakımlarından uygunluğunu denetler (Ek ibare: 7/5/2010-5982/18 md.) ve bireysel başvuruları karara bağlar. Anayasa değişikliklerini ise sadece şekil bakımından inceler ve denetler. Ancak, olağanüstü hallerde, sıkıyönetim ve savaş hallerinde çıkarılan kanun hükmünde kararnamelerin şekil ve esas bakımından Anayasaya aykırılığı iddiasıyla, Anayasa Mahkemesinde dava açılamaz." hükümlerine göre olağanüstü hal kapsamında çıkarılan 01.09.2016 tarihli ve 29818 (Mükerrer) Sayılı Resmî Gazete yayımlanan 672 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Kamu Personeline İlişkin Alınan Tedbirlere Dair Kanun Hükmünde Kararnamenin "Kamu personeline ilişkin tedbirler" başlıklı 2. maddesi ile görevine son verilen kamu görevlilerinin dava açamayacakları yönünde bir kanı bulunmaktadır.

Burada bahsi geçen Olağanüstü Hal Kapsamında çıkartılan KHK'lere şekil ve esas bakımından Anayasaya aykırılığı iddiasıyla, Anayasa Mahkemesinde dava açılamayacağıdır.

Buradaki durum kamu görevlileri ile ilgili değildir. 

Bu durum; 

Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının "5. İptal davası" başlıklı 50. maddesindeki; "Kanunların, kanun hükmündeki kararnamelerin, Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün veya bunların belirli madde ve hükümlerinin şekil ve esas bakımından Anayasaya aykırılığı iddiasıyla Anayasa Mahkemesinde doğrudan doğruya iptal davası açabilme hakkı, Cumhurbaşkanına, iktidar ve Ana muhalefet partisi Meclis grupları ile Türkiye Büyük Millet Meclisi üye tamsayısının en az beşte biri tutarındaki üyelere aittir. İktidarda birden fazla siyasî partinin bulunması halinde, iktidar partilerinin dava açma hakkını en fazla üyeye sahip olan parti kullanır." hükümlerinde bahsi geçen özellikle Ana muhalefet partisi veya 110 milletvekilinin imzası ile söz konusu KHK ile ilgili Anayasa Mahkemesinde iptal davası açılamayacağı ile ilgilidir. 


DAVA AÇMA HAKKINIZ DEVAM ETMEKTEDİR


Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının "A. Hak arama hürriyeti" başlıklı 36. maddesi 1. fıkrasındaki;"Herkes, meşrû vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir." hükümlerince dava açma ve savunma hakkı Anayasal güvence altına alınmıştır.
 

657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun "Müracaat, Şikayet ve Dava Açma" başlıklı 21. maddesi 1. fıkrasındaki; "Devlet memurları kurumlarıyla ilgili resmi ve şahsi işlerinden dolayı müracaat; amirleri veya kurumları tarafından kendilerine uygulanan idari eylem ve işlemlerden dolayı şikayet ve dava açma hakkına sahiptirler." hükümlerince dava açma ve savunma hakkı yasal güvence altına alınmıştır.

 

Yine 23.07.2016 tarihli ve 29779 Sayılı Resmî Gazete yayımlanan 667 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Alınan Tedbirlere İlişkin Kanun Hükmünde Kararnamenin "Yürürlüğün durdurulması"başlıklı 10. maddesindeki; "(1) Bu Kanun Hükmünde Kararname kapsamında alınan kararlar ve yapılan işlemler nedeniyle açılan davalarda yürütmenin durdurulmasına karar verilemez."hükümlerince görevden alınma işlemine idari mahkemelerinde dava açılabilir, sadece bu davalarda yürütmeyi durdurma istenemez.

 

Dolayısıyla 672 sayılı KHK hükümleri ile kamu görevinden çıkarılanların dava açma hakları devam etmektedir.

 

60 GÜN İÇİNDE DAVA AÇILMASI GEREKMEKTEDİR

 

20.01.1982 tarih ve  17580 Sayılı  Resmi Gazetede yayımlanan 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun "Dava açma süresi" başlıklı 7. maddesindeki; "1. Dava açma süresi, özel kanunlarında ayrı süre gösterilmeyen hallerde Danıştay'da ve idare mahkemelerinde altmış ve vergi mahkemelerinde otuz gündür.

2. Bu süreler;

a) İdari uyuşmazlıklarda; yazılı bildirimin yapıldığı,

Tarihi izleyen günden başlar." hükümlerine göre görevden alınmaların 60 gün içinde tebliğ tarihinden itibaren dava açmaları gerekmektedir.

 

GÖREVDEN ALINANLARA TEBLİGAT TARİHİ 1 EYLÜL 2016'DIR

 

01.09.2016 tarihli ve 29818 (Mükerrer) Sayılı Resmî Gazete yayımlanan 672 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Kamu Personeline İlişkin Alınan Tedbirlere Dair Kanun Hükmünde Kararnamenin "Kamu personeline ilişkin tedbirler" başlıklı 2. maddesindeki, "Bu kişilere ayrıca herhangi bir tebligat yapılmaz." hükümlerince tebliğ tarihi olan 1 Eylül 2016 tarihinden itibaren dava açma süresi olan 60 gün başlamıştır.

 

20.01.1982 tarih ve  17580 Sayılı  resmi gazetede yayımlanan 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun "Sürelerle ilgili genel esaslar" başlıklı 8. maddesindeki; "1. Süreler, tebliğ, yayın veya ilan tarihini izleyen günden itibaren işlemeye başlar.

 

2. Tatil günleri sürelere dahildir. Şu kadarki, sürenin son günü tatil gününe rastlarsa, süre tatil gününü izleyen çalışma gününün bitimine kadar uzar." hükümlerine göre dava açma süresinin son günü 31 Ekim 2016 Pazartesi tarihidir.

 

Ayrıca; 20.01.1982 tarih ve  17580 Sayılı  Resmi Gazetede yayımlanan 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun "Üst makamlara başvurma" başlıklı 11. maddesindeki; "1. İlgililer tarafından idari dava açılmadan önce, idari işlemin kaldırılması, geri alınması değiştirilmesi veya yeni bir işlem yapılması üst makamdan, üst makam yoksa işlemi yapmış olan makamdan, idari dava açma süresi içinde istenebilir. Bu başvurma, işlemeye başlamış olan idari dava açma süresini durdurur.

2. Altmış gün içinde bir cevap verilmezse istek reddedilmiş sayılır.

3. İsteğin reddedilmesi veya reddedilmiş sayılması halinde dava açma süresi yeniden işlemeye başlar ve başvurma tarihine kadar geçmiş süre de hesaba katılır." hükümlerince idareye; idari dava açılmadan önce, idari işlemin kaldırılması, geri alınması değiştirilmesi veya yeni bir işlem yapılması için başvuru dilekçesi yazılarak dava açma süresi dondurulabilir. Biz bazı kişiye özel durumlar hariç idareye başvurmadan direkt dava açılmasını önermekteyiz.

 

YARGI KARARI İLE GÖREVİNİZE GERİ DÖNEBİLİR MİSİNİZ?

 

667 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Alınan Tedbirlere İlişkin Kanun Hükmünde Kararnamenin"Kamu görevlilerine ilişkin tedbirler" başlıklı 4. maddesi 2 fıkrasındaki; "(2) Birinci fıkra uyarınca görevine son verilenler bir daha kamu hizmetinde istihdam edilemez, doğrudan veya dolaylı olarak görevlendirilemezler; görevinden çıkarılanların uhdelerinde bulunan her türlü mütevelli heyet, kurul, komisyon, yönetim kurulu, denetim kurulu, tasfiye kurulu üyeliği ve sair görevleri de sona ermiş sayılır. Bu fıkrada sayılan görevleri yürütmekle birlikte kamu görevlisi sıfatını taşımayanlar hakkında da bu fıkra hükümleri uygulanır." hükümlerince görevine son verilenler bir daha kamu hizmetinde istihdam edilemez.

 

KHK'nin bu maddesinde zikredilen görevine son verilenlerin bir daha normal yollardan kamu hizmetinde istihdam edilemeyeceğidir.

 

Burada hakkınızda yapılan görevden alınma işlemine açacağınız iptal davasında; idare mahkemesi görevden alma işlemi iptal ederse görevinize geri dönebilirsiniz. 

 

İDARE MAHKEMESİNDE İPTAL VE TAM YARGI DAVASI AÇMANIZ GEREKMEKTEDİR

 

20.01.1982 tarih ve  17580 Sayılı  Resmi Gazetede yayımlanan 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun "İptal ve tam yargı davaları" başlıklı 12 .maddesindeki "İlgililer haklarını ihlal eden bir idari işlem dolayısıyla Danıştaya ve idare ve vergi mahkemelerine doğrudan doğruya tam yargı davası veya iptal ve tam yargı davalarını birlikte açabilecekleri gibi ilk önce iptal davası açarak bu davanın karara bağlanması üzerine, bu husustaki kararın veya kanun yollarına başvurulması halinde verilecek kararın tebliği veya bir işlemin icrası sebebiyle doğan zararlardan dolayı icra tarihinden itibaren dava süresi içinde tam yargı davası açabilirler. Bu halde de ilgililerin 11 nci madde uyarınca idareye başvurma hakları saklıdır." hükümlerine göre yapılan işlemin iptali ve tam yargı talepli yani tüm özlük ve maddi haklarını yasal faiz ile birlikte talep eden idari dava açacaklardır.

 

DAVA AÇILACAK MAHKEME GÖREVDEN ALINAN İLİN BAĞLI OLDUĞU İDARİ MAHKEMELERDİR

 

Dava açılacak Mahkeme; 20.01.1982 tarih ve  17580 Sayılı  Resmi Gazetede yayımlanan 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun "Kamu görevlileri ile ilgili davalarda yetki" başlıklı 33. maddesi 2. fıkrasındaki; "2. Kamu görevlilerinin görevlerine son verilmesi, emekli edilmeleri veya görevden uzaklaştırılmaları ile ilgili davalarda yetkili mahkeme, kamu görevlisinin son görev yaptığı yer idare mahkemesidir." hükümlerince görevden alınan ilin bağlı olduğu idari mahkemelerdir.

 

Bu davayı "Duruşma Talepli" açabilirsiniz.

 

Şöyle ki; 20.01.1982 tarih ve  17580 Sayılı  Resmi Gazetede yayımlanan 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun "Duruşma" başlıklı 17. maddesindeki; "1. Danıştay ile idare ve vergi mahkemelerinde açılan iptal ve yirmibeşbin Türk Lirasını aşan tam yargı davaları ile tarh edilen vergi, resim ve harçlarla benzeri mali yükümler ve bunların zam ve cezaları toplamı yirmibeşbin Türk Lirasını aşan vergi davalarında, taraflardan birinin isteği üzerine duruşma yapılır.

2. Temyiz ve istinaflarda duruşma yapılması tarafların istemine ve Danıştay veya ilgili bölge idare mahkemesi kararına bağlıdır.

3. Duruşma talebi, dava dilekçesi ile cevap ve savunmalarda yapılabilir.

4. 1 ve 2 nci fıkralarda yer alan kayıtlara bağlı olmaksızın Danıştay, mahkeme ve hakim kendiliğinden duruşma yapılmasına karar verebilir.

5. Duruşma davetiyeleri duruşma gününden en az otuz gün önce taraflara gönderilir."hükümlerine göre duruşma talepli dava açma hakkınız bulunmaktadır.

 

Bu bağlamda İdare mahkemelere açılacak olan görevden alınma işlemin iptal edilerek göreve iade edilmesi ve görevden ayrı bırakıldığı süre boyunca alamadığı özlük haklarının geri iadesi ile yine görevden ayrı bırakıldığı süre içerisinde alamadığı tüm maddi haklarının (maaş-ek ders ve diğer ödemeler) yasal faizi ile birlikte ödenmesi talebinde bulunabilirsiniz. İdare Mahkemesince bu göreve talepleriniz uygun görülürse görevinize geri dönebilir ve alamadığınız özlük ve maddi haklarını alabilirsiniz.

 

Bu işlemi avukatla yada avukatsız olarak bireysel yapabilirisiniz avukata gerek yoktur.

 

İdare mahkemesi taleplerinizi red ederse mahkeme kararının sonuç bölümünde yazan itiraz ?temyiz yolu açık olmak üzere ..mahkemesine ? süre içerisinde başvurulabilir uyarısı dikkate alınarak Bölge idare mahkemesine- Danıştaya itiraz-temyiz hakkınız bulunmaktadır.

Temyiz" başlıklı 46. maddesi (c)bendindeki; "Danıştay dava dairelerinin nihai kararları ile bölge idare mahkemelerinin aşağıda sayılan davalar hakkında verdikleri kararlar, başka kanunlarda aksine hüküm bulunsa dahi Danıştayda, kararın tebliğinden itibaren otuz gün içinde temyiz edilebilir:

 hükümlerince Danıştayda temyiz etme hakkınız bulunmaktadır.

 

Danıştay bu talebiniz red ederse Danıştay dava daireleri üst kurluna itiraz etme hakkınız bulunmaktadır.

 

İşte tüm bu iç hukuk yoları tüketildikten sonra Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru hakkınız bulunmaktadır. 

 

ANAYASA MAHKEMESİNE BİREYSEL BAŞVURU HAKKINIZ BULUNMAKTADIR

 

Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının; "3. Görev ve yetkileri" başlıklı 148. maddesinin fıkralarındaki; "(Ek fıkra: 7/5/2010-5982/18 md.)Herkes, Anayasada güvence altına alınmış temel hak ve özgürlüklerinden, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi kapsamındaki herhangi birinin kamu gücü tarafından, ihlal edildiği iddiasıyla Anayasa Mahkemesine başvurabilir. Başvuruda bulunabilmek için olağan kanun yollarının tüketilmiş olması şarttır.

(Ek fıkra: 7/5/2010-5982/18 md.)Bireysel başvuruda, kanun yolunda gözetilmesi gereken hususlarda inceleme yapılamaz.

(Ek fıkra: 7/5/2010-5982/18 md.)Bireysel başvuruya ilişkin usul ve esaslar kanunla düzenlenir."hükümlerine göre Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru hakkınız bulunmaktadır. 

 

Bu bağlamda bireysel başvuru kapsamında tüm iç hukuk yollarını tüketildikten sonra Anayasa Mahkemesine göreve iade talebinde bulunabilirsiniz. Anayasa Mahkemesince bu göreve iade talebiniz uygun görülürse görevinize geri dönebilirsiniz.

 

Anayasa Mahkemesine göreve iade talebiniz red edilirse Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine başvuru hakkınız bulunmaktadır.

 

AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİNE BAŞVURU HAKKINIZ BULUNMAKTADIR

 

Uluslararası sözleşmeler Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının "Milletlerarası Antlaşmaları Uygun Bulma" başlıklı 90. maddesinde yer almaktadır.

 

Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 90. maddesinin son fıkrasına, 22.05.2004 tarih ve 5170 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 5170 sayılı yasanın 7. maddesi ile eklenen son cümle uyarınca; "Usulüne göre yürürlüğe konulmuş milletlerarası andlaşmalar kanun hükmündedir. Bunlar hakkında Anayasaya aykırılık iddiası ile Anayasa Mahkemesine başvurulamaz. Usulüne göre yürürlüğe konulmuş temel hak ve özgürlüklere ilişkin milletlerarası andlaşmalarla kanunların aynı konuda farklı hükümler içermesi nedeniyle çıkabilecek uyuşmazlıklarda milletlerarası andlaşma hükümleri esas alınır." hükümleri ile Uluslararası Sözleşmeler iç hukukumuzun bir parçası haline getirilmiştir.

 

Türkiye tarafından 3 Temmuz 2002 tarihinde Strasbourg'da imzalanan "Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Önündeki Yargılama Sürecine Katılan Kişilere İlişkin Avrupa Sözleşmesi 12.05.2004 tarih ve 25460 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Önündeki Yargılama Sürecine Katılan Kişilere İlişkin Avrupa Sözleşmesinin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun ile Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 90. maddesi uyarınca iç hukukumuzun bir parçası haline gelmiştir.

 

Dolayısıyla 17.07.2004 tarih ve 25525 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 2004/7547 Sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ekinde yer alan "Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Önündeki Yargılama Sürecine Katılan Kişilere İlişkin Avrupa Sözleşmesi" gereğince tüm iç hukuk yoları tüketildikten sonra Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine başvuru hakkınız bulunmaktadır.

 

Anayasa Mahkemesinden göreve iade talebiniz red edilirse bu defa Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine başvurarak göreve iade talebinde bulunabilirsiniz. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesince bu göreve iade talebiniz uygun görülürse görevinize geri dönebilirsiniz.

 

Ahmet KANDEMİR

Türk Eğitim Sen ve Türkiye Kamu Sen Osmaniye İl Başkanı

Etiketler :
HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.