MEB Şurasında Neler Yaşandı?

MEB Şurasında Neler Yaşandı?

Gündoğdu, Şûrayla İlgili Basın Toplantısı Düzenledi

Eğitim-Bir-Sen ve Memur-Sen Genel Başkanı Ahmet Gündoğdu, 19. Milli Eğitim Şûrası’na ilişkin hazırladıkların raporda gündeme getirdikleri önerilerin yeterince açık ve anlaşılır olmasına rağmen bilinçli bir algı operasyonu ile karşı karşıya olduklarını ifade ederek, “Bazı iletişim araçları, gündeme getirdiğimiz önerileri ısrarla farklı bir biçimde ve farklı anlamlar yükleyerek kamuoyuna duyurmaya devam etmektedir” dedi.

 

Gündoğdu, Antalya’da, şûranın yapıldığı otelde bir basın toplantısı düzenledi. 18. Milli Eğitim Şûrası’na, yaptığı hazırlık ve verdiği önergelerle damga vuran, şûra genel kurulunda önemli kararların alınmasında etkili olan ve alınan kararların büyük çoğunluğunun hayata geçirilmesini sağlayan Eğitim-Bir-Sen’in, 19. Milli Eğitim Şûrası öncesi yaptığı ‘şûraya hazırlık çalıştayı’ ve akabinde hazırladığı raporla da gündem belirlediğini kaydeden Gündoğdu, “Ancak raporumuzda gündeme getirdiğimiz öneriler yeterince açık ve anlaşılır olmasına karşın bilinçli bir algı operasyonu ile karşı karşıyayız. Bazı iletişim araçları, gündeme getirdiğimiz önerileri ısrarla farklı bir biçimde ve farklı anlamlar yükleyerek kamuoyuna duyurmaya devam etmektedir. Algı operasyonuna destek veren ana muhalefet partisi genel başkanı ise, Eğitim-Bir-Sen’in toplumun beklenti ve taleplerine cevap verecek bir çalışmaya attığı imzadan duyduğu rahatsızlığı ‘iftira’, ‘hakaret’ ve ‘akıl dışı’ iddialarla itibarsızlaştırmaya çalışmıştır” şeklinde konuştu.

 

Gündoğdu, şûrada birçok maddenin hak ettiği değeri bulamadığını, bazı maddelerin algı operasyonuyla ters çevrilerek amacının dışına çıkarıldığını, birçok maddenin ise eğitime fayda sağlayacak nitelikteki kararlara dönüştüğünü söyledi. 

 

Şûranın gündem maddelerinin, bir önceki şurada olduğu gibi paydaşlara sorulmadan tek taraflı belirlenmiş olmasının ve şûra yönetmeliğinde değişikliğe gidilerek ‘belirlenen maddelerin dışına çıkılamaz’ gibi yeni bir yaklaşım sergilenmesinin düzenleyiciler tarafından şûranın üzerinde oluşturulan bir gölge olduğunu vurguladı.

 


 

Yasaklayıcı Yaklaşımların Eğitime Bir Faydası Olmaz

 

Türkiye’nin en önemi meselelerinden birinin eğitim olduğunun altını çizen Gündoğdu, şöyle konuştu: “Şûra, eğitimin her boyutuyla konuşulup tartışıldığı bir ortam. Bir önceki mevzuatta, ‘paydaşlar şûrada teklif verebilir, tartışmalar olabilir, kararlar alınabilir’ denilmişken, sonradan anlıyoruz ki bu mevzuat değiştirilmiş. Bu demokratik bir tavır değildir. Şûraya yüzlerce öneriyle geldik. Bunlardan yararlanıp yararlanmamak bakanlığın kendi elinde. Zaten şûra kararına uyup uymamak da bakanların kendi iradesinde. Bu zamana kadar uyulmamış yüzlerce şûra kararı var. Ama birçok teklifin karara dönüşmesini bile engelleyici, yasaklayıcı yaklaşımların olduğunu görüyorum, bunun eğitime bir faydası olmayacağını düşünüyorum.”

 

 

Dayatmalara Karşıyız

 

Karma eğitim mecburiyetinin kaldırılmasına ilişkin bir soru üzerine Gündoğdu, şunları söyledi: “Şûra genel kurulunda da talebimizi dile getirip, önergemizi vereceğiz. Gündeme alıp almamak elbette şûra başkanının bileceği bir şeydir. Burada bu kabul gördüğünde eğitimin bütün meseleleri çözülmüş olmayacak. Altını çizerek söylüyorum, 70 yıl boyunca var olan seçenek, karma eğitim, kız liseleri ve erkek liseleri... Bu seçeneklerin yeniden halkın önüne konulmasını istiyoruz. Siz seçeneği ortaya koyun, yasağı kaldırın, halk ya da çocuklar isterse tercih eder veya etmez. Dayatmalara, keyfi uygulamalara karşıyız.”

Ahmet Gündoğdu’nun konuşmasının satır başları şöyle:

 

 

Öğrenci Yeterlikleri Eğitim Kademelerine Göre Belirlenmeli, Eğitim Programları Bu Doğrultuda Geliştirilmeli 

 

Gelişimsel yaş ve eğitim kademesinin özelliğine göre edinilecek yeterlikler tanımlandıktan sonra öğretim programları geliştirilmelidir. Bu bağlamda eğitim kademesinin yeterliklerini sağlamak koşuluyla okul dışı öğrenmelerin de diploma ve sertifikasyon bağlamında geçerli sayılması hususunda düzenleme yapılmalıdır. 

 


 

Eğitim-Öğretim Programlarının Geliştirme ve Uygulama Süreçleri Paydaşlarla Birlikte Bilimsel Verilere Dayalı Olarak Yürütülmeli 

 

Program geliştirme sürecinde esas olan, sadece karar alıcı ve politika yapıcıların, hizmet üretenlerin değil, hizmet alanların da taleplerinin/fikirlerinin dikkate alınmasıdır. Bu çerçevede, müfredat geliştirme faaliyetlerinin, katılımcı demokrasi uygulamaları işletilerek gerçekleştirilmesi sağlanmalıdır. 

 

Bu kapsamda MEB ve TÜBİTAK tarafından yürütülen program geliştirme ve ders kitabı yazımı çalışmalarında eğitimle ilgili paydaşların katılımı ve karar alma süreçlerinde yer alması sağlanmalı ve kamuoyu bilgilendirilmelidir. 

 

 

Ortaöğretim Kurumlarında Yatay ve Dikey Geçişlere İmkân Verilmeli 

 

Bireysel farklılıklara dayalı öğretim programları ve materyalleri geliştirilmeli, bu programlarda yavaş ve hızlı öğrenen çocuklara yönelik ilave içeriklere yer verilmelidir. Eğitim kademesinin yeterliklerini sağlamak koşuluyla erken mezun olabilme imkânı tüm öğrencilere tanınmalıdır. 

 

Geliştirilen öğretim programlarıyla öğrencilere ortaöğretimin tüm kademelerinde yatay ve dikey geçiş imkânı sunulmalıdır. Bu imkân, diploma alarak mezun olanlar ile diploma almadan okuldan ayrılmış olanlara da tanınmalıdır. 

 

Engelli öğrencilerin ihtiyaçlarına yönelik eğitim kademelerinin özelliğine göre farklılaştırılmış programlarla eğitim materyalleri geliştirilmelidir. Bu kapsamda, engelli öğrencilerle çalışacak okul yöneticilerine ve öğretmenlere eğitim verilmelidir. 



 


Okul Öncesi ve İlkokul Öğrencilerinin de Din Eğitimi Özgürlüğünden Yararlanması Sağlanmalı 

 

Okul öncesi dönem, bireyin benlik ve kimliğinin inşa edildiği en stratejik dönemdir. Çocuğun diğer gelişim alanlarıyla birlikte manevi gelişimi de esas alınmalı ve bu kapsamda Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Dersi, okul öncesi eğitim kurumları ile ilkokulun bütün sınıflarının ders programlarında yer almalıdır. Anayasa’nın 24. maddesi gereğince ilk ve ortaöğretim kurumlarında Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Dersi zorunlu dersler arasında yer almalıdır. Buna rağmen ilkokulun ilk üç sınıfında halen bu ders programda yer almamakta ve böylece Anayasa açıkça ihlal edilmektedir. 

 

Bu bağlamda, anayasal bir zorunluluk olarak, ilkokul 1, 2 ve 3. sınıflara da Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Dersi konulmalı; 1, 2, 3, 4. sınıflarda seçmeli din eğitimi verilmelidir.

 

 

Özel İmam Hatip Okulu Açmanın Önündeki Engeller Kaldırılmalı 

 

Demokratik bir hak ve talep olarak vatandaşlar her türlü özel eğitim kurumunu açabilme konusunda girişimlerde bulunabilirken, özel imam hatip okullarının bunun dışında kalmasını sağlayan yasal engellerin olması kabul edilemez bir yaklaşımdır. Bundan dolayı özel imam hatip okullarının açılmasına engel teşkil eden yasal düzenleme kaldırılmalıdır.

 

 

Karma Eğitim Zorunluluğu Kaldırılmalı 

 

Karma eğitim mecburiyeti kaldırılmalı derken, bir dayatmadan vazgeçilmesini, farklı tercihlerin önünün açılmasını kastediyoruz. İnsanlar çocuklarını istediği yere göndermekte seçme hakkına sahip olsun. İsteyen kız, isteyen erkek, isteyen de karma eğitim veren okula çocuğunu göndersin. Bu demokratik ve özgürlükçü bir taleptir. Bu talebin ısrarla farklı bir alana çekilmeye çalışılmasının eski Türkiye’ye duyulan bir özlemin tezahürü olduğuna inanıyoruz. 

 

İktidar, vesayet kurumlarıyla hesaplaşırken 28 Şubat uygulamasının devam ettiriliyor olması Yeni Türkiye’nin gerçekleriyle uyuşmayacaktır.  Toplumun beklenti ve taleplerine cevap verecek şekilde kız, erkek ve karma olmak üzere farklı uygulama biçimlerinin hayata geçirilmesi için düzenleme yapılmalıdır.

 

 

Anadolu Otelcilik ve Turizm Meslek Liselerinin Öğretim Programları ve Ders Çizelgelerinden Alkollü İçki ve Kokteyl Hazırlama Dersi Çıkarılmalı, Staj Uygulaması Düzenlenmeli

 

Anayasa’nın 58. maddesinde, ‘devlet, gençleri alkol düşkünlüğünden, uyuşturucu maddelerden, suçluluk, kumar ve benzeri kötü alışkanlıklardan ve cehaletten korumak için gerekli tedbirleri alır’ hükmü yer almaktadır. Buna rağmen 18 yaşından küçük çocuklara alkol içerikli bir dersin öğretiminin yapılması kabul edilemez. Zaman kaybetmeden alkollü içki ve kokteyl hazırlama dersleri öğretim programlarından çıkarılmalıdır.

 

Ayrıca Anadolu Otelcilik ve Turizm Meslek liselerinde 10. sınıftan itibaren staj amacıyla tesis ve kurumlara gönderilen öğrencilerin alkollü içki servisi yapılan ya da alkollü içecek hazırlanan bölümlerde staj faaliyeti yapmaları uygulamasına son verilmelidir. 



Kalifiye İnsan Gücünü Öğretmenliğe Çekmek ve İşte Kalmalarını Sağlamak İçin Yeni Teşvikler Verilmeli 

 

Öğretmenlerin, katkılarıyla aldıkları maaşlar ve kendilerine verilen diğer ödüller arasında güçlü bir bağlantı mevcuttur. Öğretmenliğin daha çekici bir meslek tercihi olması amacıyla aşağıdaki teşvikler verilmelidir: 

 

-Kariyer basamakları oluşturulmalı ve bu basamaklara göre ödemeler artırılmalı, 

 

-Yurt dışında lisansüstü öğrenim yapacak öğrencileri belirlemek amacıyla yapılacak seçme sınavlarında ek puan verilmeli, 

 

-Öğretmenlere 3600 ek gösterge verilmeli, 

 

-Ek ders birim ücreti artırılmalı, 

 

-Nöbet ücreti verilmeli, 

 

-Makam ve görev tazminatı verilmeli, 

 

-Fiili hizmet zammı verilmeli. 

 

 

İstihdamda Zorluk Çekilen Bölgelerde Görev Yapan Eğitimcilere İlave Teşvikler Verilmeli 

 

Kalkınmada öncelikli ve sosyo-eokonmik açıdan dezavantajlı bölgelerde bulunan okulları tercih edecek öğretmenler için teşvikler verilmesi gerekmektedir. Bu okullarda görev yapacak öğretmenlere ilave tazminat ödenmesi, askerlik hizmetinin görev başında yapılabilmesi, hizmet puanının iki katı oranında artırılması, iki yılda bir derece alma, ek ders ücretinin yüzde 100 artırılması, dört yıllık çalışma süresi sonunda ilk üç tercihinden birine atanma hakkının verilmesi, merkezi düzeyde düzenlenen 10 hizmet içi eğitim faaliyetine katılma, tatil dönemlerinde ücretsiz ulaşım hakkı verilmesi gibi haklar tanınmalıdır.

 



Öğretmenlik Meslek Kanunu Çıkarılmalı 

 

Resmi ve özel eğitim kurumlarında çalışan öğretmenler yönünden ortak ve yeknesak hak ve hükümlülükler getirilmesi amacıyla uzmanlaşmaya dönük öğretmenlik meslek kanunu çıkarılmalıdır. 

 


Öğretmenlik Mesleği Sadece Öğretmen Olma Niteliğini Haiz Olanlar Tarafından Yerine Getirilmeli 

 

Öğretmenlik mesleği, hem mevzuatta hem de uygulamada uzmanlık gerektiren bir meslek olmasına rağmen ülkemizde bununla açıkça çelişen ücretli öğretmenlik uygulaması halen devam ettirilmektedir. Ücretli öğretmenlik uygulamasına son verilerek, öğretmen ihtiyacının kadrolu öğretmenlerle giderilmesi gerekmektedir. Diğer taraftan, hâlihazırda 300 bin civarında atama bekleyen öğretmen adayı ve 100 bini aşkın öğretmen ihtiyacı birlikte değerlendirildiğinde, sorun kaynağı ile çözüm öznelerinin örtüştüğü görülecektir. Ayrıca öğretmen istihdamı konusunda yaşanan sıkıntı, yüksek mevcutlu sınıflar ve öğrencilerin günlük normal öğrenim süresi dışı ders çalışma ihtiyacı gibi durumlar dikkate alınarak etüt öğretmenliği sisteminin mevcut eğitim sistemine kazandırılması yönünde çalışmalar yapılmalıdır. 

 


Öğretmenlik Meslek İlkeleri Geliştirilmeli 

 

Mesleğe, öğrenciye, çalışma arkadaşlarına ve yöneticilere karşı tutum, rol ve sorumluluklar ‘öğretmenlik meslek ilkeleri’ olarak belirlenmeli ve öğretmen yetiştirme programlarına dâhil edilmelidir. 

 


Meslekte Uzmanlaşmayı ve Liyakati Esas Alan Adil Bir Kariyer Sistemi Kurulmalı 

 

7 yıldır öğretmen kariyer basamaklarına ilişkin uygulama yapılmamaktadır. Öğretmenler haklı bir beklenti içerisindedir. Bu çerçevede paydaşların görüşleri ve talepleri doğrultusunda herkesin yararlanmasına açık, özgün, maddi ve manevi açıdan tatminkâr bir kariyer sistemi ivedilikle hayata geçirilmelidir. 

 


Yönetici Yeterlikleri Belirlenerek, Yönetici Adaylarının Seçimi Yapılmalı 

 

Nitelikli bir eğitim yönetimi hizmetinin sunulabilmesi için eğitim kurumları yöneticileri, il ve ilçe yöneticileri, merkez teşkilatı yöneticileri için yeterlik kriterleri oluşturulmalıdır. Bu doğrultuda yönetici adaylarının yeterlikleri geliştirilmeli ve bu yeterlikler doğrultusunda atama ve yer değiştirme işlemleri yapılmalıdır. 

 

 

Ülke, İl ve İlçe Genelinde Güvenli Okul Planlarının Yanı Sıra, Sistemdeki Her Bir Okul İçin Ayrı Planlar Geliştirilmeli ve Okul Güvenliği Konusunda Veri Tabanı Oluşturulmalı 

 

Resmi ve özel her okulda, okul türlerine göre güvenli okul standartları asgari düzeyde belirlenmelidir. Bu standartlar doğrultusunda her okul güvenlik planlarını oluşturmalı ve bu planlarda zorbalık, vandalizm, hırsızlık, madde kullanımı ve satışı, çete faaliyetleri, yaralayıcı ve öldürücü aletlerin kullanımı, doğal afetler, kazalar, yaralanma ve ölüm vakaları, değerli malların korunması, kayıpların önlenmesi, güvenlik eğitimi gibi konulara yer verilmelidir. 

 

Ayrıca, okul, suç ve şiddet, uyuşturucu, disiplin, eğitime erişim ve okul terki, vandalizm, güvenlik, silah, gençlik, intihar, çocuk istismarı ve eğitim hukukuna ilişkin veri tabanı oluşturulmalıdır. Bu veri tabanından alınan çıktılar, okul güvenliği konusunda yapılan güncel ve süreli yayınlarda kullanılmalıdır.

 

Standartlar ve güvenlik planları çerçevesinde dönüşümlerini yapabilmesi için okullara ayni ve nakdi destekler verilmelidir. 

 


Okulların Bünyesinde Akran Arabuluculuk Sistemi Kurulmalı 

 

Çatışmalara taraf olan, okul kültürü ve iklimini bozan eylemlerde bulunan öğrencilerin sorunlarını dinlemek ve çözmek amacıyla okullarda akran arabuluculuk sistemi kurulmalı; bu kapsamda görev alacak öğrencilerin niteliklerini geliştirecek çalışmalara öncelik verilmelidir.

 


İlk Yardım Eğitimi Verilmeli 

 

Öğretmenlere, okulda hizmet üreten ve alan herkese okul güvenliği bağlamında ilk yardım eğitimi verilmelidir. 

 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum