MEB’de Adam Gibi Bürokratlar Atansın…

MEB’de Adam Gibi Bürokratlar Atansın…

MEB’de Adam Gibi Bürokratlar Atansın…

 

MEB’in en üst düzey kadrolarında değişiklik yapılacağı konuşulmaktadır. Geç bile kalınan bu değişiklik yapılırken gelen gideni aratır dedirtmemek gerekir. Eğitimci kökenli kişilerin gelmesini istemek de gayet yerinde. Eğitimcinin derdinden tabii ki eğitimci anlar. Gerisi zaman kaybı olur.
 
Bunu talep ederken kariyer ve liyakat da gözetilmeli. Kariyer ve liyakat derken hani bir hikaye vardır ya anlatılır:
 
Baba oğluna “sen adam olmazsın” diye kızmış. Çocuk yıllar sonra kaymakam olmuş. Babasını makamına çağırmış. “Bak baba adam olamazsın demiştin ama ben okudum ve kaymakam oldum.” Demiş övünerek. Baba söze girerek “oğlum ben sana kaymakam olmazsın demedim ki adam olamazsın dedim. Eğer adam olsaydın bu yaşlı babanı makamına çağırmazdın” demiş.
 
İşte bu önemli. Kaymakam, vali, genel müdür… olabilirsiniz fakat mantaliteniz nedir ona bakmak lazım. Geçmişte bir çok makama gelmiş olmak kariyer yada liyakatin göstergesi değildir. Oraya nasıl geldiğiniz de önemlidir. Arkanızdaki dayılarla, akrabalarla bir yerlere gelmişseniz oturduğunuz yerin önemi yok. Böyle bile gelseniz geçmişinizi unutmuş ve geldiğiniz yerin hakkını veremiyorsanız da yaptığınız işin önemi yok.
 
Bir makama gelip daha önce de paylaştığım bir yaklaşımı sergiliyorsanız öğretmenleri yönetmeye soyunmanıza da gerek yok. MEB de nice genel müdürler gördük tek bir bilgiye sahip olmadıkları halde burnundan kıl aldırmayan, nicelerini gördük geldikleri yeri unutmayıp mütevazilikleri ile ön plana çıkan.
2010 yılında yazdığım ve yeniden hatırladığım bir anımı tekrar paylaşmak isterim:
 
“Antalya’da bir Konferansta iken eğitim adına güzel bir proje ile heyecan içinde olan bir öğretmenimizi dinlerken onun duygularını paylaşma fırsatı buldum.
 
Öğretmen bu projeyi ve yaptıklarını adı önemli değil orada bulunan bir genel müdüre de anlatır. Bir süre geçtikten sonra öğretmen oturduğumuz masaya geldiğinde yüzü kızarmıştır. 
Merak ettik; sorduk ve anlattı…
 
“Hiç sormayın genel müdürün masasının yanından geçerken bana seslendi çok heyecanlandım projemle ilgili bir şeyler soracak diye yaşadığım heyecanla yanına atıldım. Genel Müdür -bakkaldan bana bir sigara alır mısın?- diye sorunca dona kaldım.” Dedi. 
 
Gerisini siz düşünün. Öğretmen ile Genel Müdürün yaklaşık olarak akran olduklarını dahi söyleyebilirim.”
 
Şimdi bu yaklaşımdaki bir kişi MEB’de öğretmenlerin amiri olsa ne olur? Olmasa ne olur? Böyle kişilerin kararnameleri yazıldıysa aman geri çekilsin. Böyle kişilerden “Genel” müdür olmaz “gelen” müdür olur. Gelen de gideni aratır ve kısa sürede “giden” müdür olur.
 
Her zaman söylüyoruz gelen iktidarın tepe kadrolarda kadrolaşması gayet normal. Kendi kadro ve ekibini oluşturması gerekir. Tabii ki bu kadrolar şube müdürlüğü, okul müdürlüğü yada müdür yardımcılığı hatta ve hatta daha alt kadrolara inmemeli. Bu kadrolaşma yapılırken “ benden olsun çamurdan olsun” değil, “benden olsun en iyisi olsun, işin ehli olsun” mantığı güdülmelidir. Aksi halde sizden olur, akrabanız olur, eşiniz, dostunuz, kuzeniniz olur ama işe uygun amir değil amire iş yaratılmış olur…
 
Saygılarımla…
Maksut BALMUK
Eğitim-İş İstanbul 4 Nolu Şube Başkanı

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum