MEB’i 3 aylığına bize verin!

MEB’i 3 aylığına bize verin!

Demokrat Eğitimciler Sendikası (DES) Genel Başkanı Gürkan Avcı, “Sınav sonuçları Türk eğitim sisteminin ne kadar adaletsizlikçi, eşitliksizlikçi ve piyasacı olduğunu açık bir şekilde gözler önüne serdi. Parayı veren düdüğü çaldı. Parası olanlar şampiyon o

Eğitimde, Parayı Veren Düdüğü Çalıyor!
 
 
 
500 tam puan alan 16 öğrencinin 15’inin özel okul ve kolej öğrencisi olduğu, 62 bin öğrencinin ise tercih puanı dahi alamadığı SBS 2013 sınav sonuçları hakkında açıklama yapan Demokrat Eğitimciler Sendikası (DES) Genel Başkanı Gürkan Avcı, “Sınav sonuçları Türk eğitim sisteminin ne kadar adaletsizlikçi, eşitliksizlikçi ve piyasacı olduğunu açık bir şekilde gözler önüne serdi. Parayı veren düdüğü çaldı. Parası olanlar şampiyon oldu” diye konuştu.
 
 
 
KALİTELİ EĞİTİM LÜKS HALE GETİRİLDİ!
 
Türk eğitim sisteminde ‘Paran varsa oku! Paran kadar oku!’ sözünün geçerli olduğunu söyleyen DES Genel Başkanı Gürkan Avcı, “Dar, sabit gelirli aileler ile fakir halk çocukları için kaliteli eğitim ‘Lüks’ hale gelmiştir. Çeşitli ekonomik parametrelerde olduğu gibi artık eğitimde de demografik göstergeler yoksul mahalle okullarında okuyan çocukların aleyhine işlemeye hızla devam etmektedir.  Hükümet, eğitimin bütün aşama ve sonuçlarında hem başarısız olmuş hem de kendisini iktidara taşıyan yoksul halk kesimlerine nitelikli eğitimi ulaşılmaz hale getirmiştir” dedi.
 
 
 
SBS SONUÇLARI ANAYASA İLE ÇELİŞİYOR!
 
Fakir halk çocuklarının devam ettiği taşradaki ve kenar semtlerdeki devlet okullarında başarı oranının vahim derecede düşük olmasının, Anayasada güvence altına alınan 'eğitimde fırsat eşitliği ilkesi’ni ayaklar altına aldığını ifade eden Avcı şunları söyledi;
 
 
 
TÜRK EĞİTİM SİSTEMİNE KİMSE İNANMIYOR VE GÜVENMİYOR
 
Son 11 yılda onlarca defa eğitim sistemi değişti, üstelik aynı iktidar döneminde. SBS sonuçlarındaki vahim tablosunun sebebi eğitimin yap-boz tahtası haline getirilmiş olmasıdır. Sıfır alan öğrencileri, mağdurları düşünen yok. MEB eski yaptığını değiştirmekle, yeni reformların peşinden koşmakla meşgul. Eğitim kurmayları en ufak bir özeleştirel tutum takınmadığı gibi paralı eğitim ve paralı kurs sistemini eğitimin tüm kademelerine yaymanın bir aracı olarak işlev görüyor. Her gelen bakanın kafasına göre hareket etmesi Türk eğitim sistemini yamalı bohçaya çevirdi.
 
 
 
Eğitim sisteminin kaderine yön veren iş bilmez, eğitimden anlamaz, torpilli bürokratlar ile resmi ve gayri resmi pahalı danışmanlar eğitimi içinden çıkılmaz hale getirerek, iyi ve güzel şeyler yapma sözü veren Bakan Nabi Avcı’yı yıpratmış, yormuş ve usandırmış ve Milli Eğitim Bakanlığı’nı halk nezdinde güvensiz ve itibarsız bir noktaya getirmiştir.
 
 
 
SINAVDA SIFIR ÇEKENLER FAKİR VE YOKSUL ÇOCUKLAR…
 
Mevcut eğitim sistemindeki adaletsiz bir elemeye ve acımasız bir yarışa dayalı sınavcı, ezberci ve dershaneci zihniyetin pedagojik yönden ve çocukların psikolojik, sosyal ve duygusal gelişimleri açısından ciddi sakıncaları olduğunu özellikle belirtmek istiyorum. Özel okullar yanında zengin semt okulları başarılı olurken, 'köy ve fakir semt okulları' nal toplamaya devam etmektedir. Halen binlerce okulda ikili, binlerce okulda da birleştirilmiş sınıflarda eğitim veriliyor. Milyonlarca öğrenci bu okullarda olumsuz, sağlıksız ve ilkel koşullarda alt alta, üst üstte, kucak kucağa eğitimini sürdürüyor. Bu okullarda derslik, laboratuar, spor ve eğitim salonları eksikliği, öğretmen açığı da cabası. Sınavda sıfır çekenlerin çoğunun sosyo-ekonomik düzeyi düşük ailelerin çocukları olması, eğitim sistemimizde nelerin öncelikle çözülmesi gerektiğini ortaya koymaktadır.
 
 
 
DEVLETİN ÇOCUKLARINA EZİYET ETMEK İÇİN Mİ VAR?
 
Türkiye’de eğitim sisteminin temelini oluşturan ve her yönüyle sınavlara endeksli olan mevcut yapının kökten değiştirilmesi ve göstermelik değil, gerçek anlamda öğrenci ve okul odaklı eğitim politikalarının oluşturulması gerekiyor. Türk eğitim sistemi öğrencileri sadece sınav kazanmaya odaklandırıyor. Oysa gerçek başarı 120 dakikada 100 soru çözmek değildir. Hükümet öğrencilerimizin her alanda başarılı olabilmeleri için onların tüm duyularına hitap eden eğitim modelleri geliştirmelidir. Anaokulundan itibaren bu modellerle çocukların eğitim almasını sağlamalıdır. Sonuçta akademik başarılarının yanı sıra hayatta da başarılı olabilen, öğrenmeyi seven, girişimci, kendine güvenen ve sosyal hayatta da başarılı nesiller yetirmemiz gerekiyor. Türkiye’de öğrenciler, anne babalar, öğretmenler yediden yetmişe herkes sınav stresi ve korkusu yaşıyor. Çocuklarımıza eziyetin bin türlüsünü çektirmeye hükümetin hakkı yok. Devlet devletliğini, MEB yönetimi de sorumluluğunu yerine getirmelidir.
 
 
 
DÜNYADA EĞİTİM SİSTEMİYLE BU KADAR OYNANAN BAŞKA ÜLKE YOK
 
Ne Almanya gibi gelişmiş ne de Tanzanya gibi geri kalmış ülkelerin hiç birinde eğitim sistemi ile bizdeki kadar oynanmıyor. Başbakan ya da bakan istedi diye eğitim sistemi akşamdan sabaha değişmemeli. Eğitim sisteminde aksaklıklar var ise, reform ve yenilikler yapılacaksa önce paydaş taraflarla görüşülür, tartışılır, uzlaşma sağlanır ve ardından pilot uygulama yapılır. Eksiklikler, yanlışlıklar pilot uygulamada giderilir. Sonra yeni sistem ülke genelinde uygulanır. Türkiye’de ise ‘Kervan yolda dizilir’ mantığı ile uygulama sırasında kurallar sık sık değiştirilip düzeltilmeye çalışılmaktadır. Ancak ne Türk eğitim sistemi bir kervandır, ne de çocuklarımız birer devedir ne de eğitim kurmayları ve hükümet kervan sahibidir. Türkiye’de eğitim sistemimiz ile bu kadar sık ve keyfi oynamalar çocuklarımızın geleceğini karartmaya, onların ruh ve zihin dünyalarını altüst etmeye ve bilimsel, kaliteli eğitimden uzak kalmalarına neden olmaktadır. Eğitim sistemimizle ilgili her reform, yenilik ve düzenlemelerin işin ehli olan kişilerce ve eğitimin paydaşlarının önerilerini dikkate alarak yapılmalı, omurgalı bir eğitim sistemi inşa edilmeli ve eğitim politika dışı tutulmalıdır.
 
 
 
SBS, YOKSULLARI ELEYEN BİR SINAV HALİNE GELDİ
 
Devlet okullarında verilen eğitim giderek kalitesiz hale gelmekte, anne babalar bu niteliksiz eğitim yüzünden çocuklarını dershanelere ve özel okullara göndermenin telaşını yaşamaktadır. Yoksul ailelerin çocukları geleceksizleştirilmektedir. Milyonlarca öğrencinin girdiği SBS, LYS, LGS gibi sınavlarda öğrencilere ve anne babalarına hiçbir söz hakkı tanınmamaktadır. SBS, LGS ve LYS yoksul ailelerin gariban öğrencilerini eleyen bir sınav haline gelmiştir. Kalitesiz ve baştan savma eğitim alan yoksul aile çocukları ezilmekte ve psikolojik çöküntü yaşamaktadır. Türk eğitim sistemi vahşi kapitalizmin hizmetine girmiştir. Öğretmenler, öğrenciler ve veliler eğitim sisteminde muhatap alınmak, söz sahibi olmak, söz, yetki ve karar mekanizmalarında bulunmak istemektedir. Yoksulları, dar ve sabit gelirli ailelerin çocuklarını geleceksizleştiren, eşitsizlikçi bir rekabetçiliği öne çıkaran, çocuklarımızı daha küçük yaşlarda en yakın arkadaşıyla onursuz bir yarışa sokan sınavcı, ezberci, dershaneci ve piyasacı eğitim sisteminden derhal kurtulmalıyız.
 
 
 
BAŞBAKANA TEKLİF! MİLLİ EĞİTİMİ 3 AYLIĞINA BİZE EMANET ET, DÜZELTELİM!
 
Buradan Sayın Başbakana mühim bir teklifte bulunmak istiyorum. 11 yıldır eğitim sisteminde sayısız reform ve devrim gerçekleştirdiniz. 5 bakan, sayısız bürokrat ve yüzlerce iddialı reformu eskittiniz ve çöpe attınız. Bugün eğitim sistemi daha da anlaşılmaz, içinden çıkılmaz kaotik bir hale geldi. Öğrencilerin, velilerin ve tüm eğitim çalışanlarının kangren haline gelmiş sorunlarını çözmek, eğitim bileşenlerinin yıllardır ötelenmiş taleplerini karşılamak adına 3 aylığına sizden yetki istiyoruz. MEB’i 3 aylığına bize verin, eğitimin tüm sorunlarını çözelim. Yediden yetmişe herkesin memnun olduğu, güven duyduğu, ‘Büyük, Güçlü ve Demokratik Türkiye’ye yakışan bir eğitim sistemini inşa edelim. Sizden, sorumluluğu takdirinizde olmak üzere 3 aylığına yetki istiyoruz!

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
3 Yorum