MEB'i Karıştıran Yazı: MEB'deki Daltonlar!

MEB'i Karıştıran Yazı: MEB'deki Daltonlar!

Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı’nın 64. Hükümette yeniden Milli Eğitim Bakanı olmasının ardından eğitim alanında radikal değişiklikler yapılacağının mesajını vermişti.

Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı’nın 64. Hükümette yeniden Milli Eğitim Bakanı olmasının ardından eğitim alanında radikal değişiklikler yapılacağının mesajını vermişti. Avcı’nın mesajının ardından “Bu değişim, yönetici kadroları için de söz konusu mu?” sorusunu kamuoyunun gündemine taşımıştı. Bakanlığın bazı merkez ve taşra teşkilatı yöneticileriyle ilgili söylentiler bakanlık koridorlarında konuşulurken bakanlıkta gizli bir yapılanma olduğunu ima eden “MEB’DEKİ DALTONLAR KİM?” yazısı gündeme bomba gibi düştü.

Eğitim camiası; şifreler, imalar ve kriptolarla dolu bu yazıyla kimlerin kastedildiğini merak ediyor. İşte ses getiren o yazı: MEB’DEKİ DALTONLAR KİM? Bir zamanlar ülkenin birinde çivisi çıkmış kurumlardan birinin başına, kurumu düzeltmek üzere derin ilmi kadar kibarlığı, sevecenliği ve bilgeliği ile tanınan Molla Kasım isimli bir hoca görevlendirilmiş. Mola Kasım iyi yürekli, hoş sohbet babacan bir adammış. Herkese iyi davranır kimseyi kırmazmış. Cehaletle mücadeleye önem verir ve elinden geldiğince insanların eğitim almaları için çabalarmış. Dönemlerinde, ülkelerine dışarıdan ve içeriden saldıran hainler olduğu gibi kurumlarında da çabalarını berhava eden densizler bulunurmuş.

Ülkelerinde her ne kadar devleti yönetenler değişse de Molla Kasım’ın kalesinde her meşrepten envai çeşit mahlûkat, önemli görevleri işgal etmeye devam edermiş. O yüzden de burada işler bir türlü yoluna girmezmiş. Son zamanlarda ülkesinde eğitim sistemine kene gibi yapışan dershaneleri kapatmış ve özel sektörü geliştirme adına teşvikler vererek yeni yeni okulların açılmasını ve gelişmesini özendirirmiş. Bu arada okulların iyileştirilmesini de göz ardı etmezmiş. Ücretsiz kitaplar dağıtarak, ücretsiz takviye kursları açtırarak, ücretsiz testler yayınlayarak hem kaynak ihtiyacını hem de kurs ihtiyacını ortadan kaldırmak için yardımcısı Bilge Tekin Bey’le beraber mücadele edermiş.

Gel gelelim vezirlerinin ve komutanlarının arasında eskiden kalma Biltonlar adında bir çete varmış. En kısa olanı Hamvarel, diğerleri Silliam, Jesida ve en uzunları Jomeo’ymuş. Uzun süredir krallıkta ve birçok kralla birlikte çalıştıkları için ülkeyi iyi tanır, havayı koklayarak işlerini yürütürlermiş. Tüm işleri Hamvarel ve Silliam planlar ve diğerlerine paslarmış. Billtonlar, Molla Kasım ve Tekin Bey’in erdemli duruşlarına rağmen yine de kendi işlerini yürütürmüş. Onların dershane ve özel sektörün sülüklerine karşı verdikleri mücadelede hiç topa girmedikleri gibi bazıları ile de yakın ilişki içerisindelermiş. Bunlardan BİG-FON ismindeki biri ile olan sıkı ilişkileri arif olanların gözünden kaçmazmış.

Molla Kasım’ın kaynak kitap ve paralı sınav yapılmaması yönünde tüm ikazlarına rağmen, el altından BİG-FON kitaplarının satın alınması için vilayet ve kasaba müdürlerine baskı yaparlarmış. Müdürlerle görüşerek BİG-FON yayınlarını almaları yönünde tazyik de bulunurlarmış. Kazancı da fifti fifti yaptıklarına ilişkin dedikodular almış başını gitmiş. Hatta devletin okullarında paralı deneme sınavları yaptırarak paraları BİG-FON hesabına yatırttırırlarmış. Bunlardan Jomeo kendi kasabasında ün yaptığı gibi diğer vilayetleri de ayartırmış. Vilayet ve Kasaba müdürlerini gezilere götürerek, yemekli toplantılara çağırarak, lüks otellerde konaklatarak tavlarmış. Sıkıştığı yerde Hamvarel, diğerleri Silliam ve jesida devreye girermiş.

Meselenin dost muhabbeti olmadığının, içinde yer aldıkları Biltonlar şebekesinin gayrı ahlaki bu tezgâhın bir gün başlarını yiyeceğinin farkında olmayan kasaba müdürleri de saf saf her davete icabet ederlermiş. Ülkenin büyük ve saygın ailesine mensup, durumun farkında birkaç cengâver, aile büyükleri tarafından, “Sabırlı olun. Ailemize söz gelmesin. Adımız kirlenmesin. Elbet bir gün hesapları kesilir.” nasihatleriyle dizginlenir; ülkenin gözükara yiğitleri büyüklerinin günü kurtarmaya yönelik bu tavırlarına “Ya Havle” çekerlermiş. Delice akan kanlarının damarlarında durmaz hali ise kızılca kıyamet öncesi sessizlik olarak yorumlanırmış. Çünkü bu yiğitlerin Allah’tan başka korktukları kimse olmadığı gibi dünyada kaybetmekten korktukları hiçbir şeyleri de yokmuş.

Velhasıl kelam bu hikâye çok su götürür.

Anlatacak çok şey var ama hepsini bir seferde demeyelim.

Hazmı zor olur…

kaynak: kamuexpress.com

 

Etiketler :
HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
6 Yorum