Milli Eğitim Bakanı değişmeli mi?

Milli Eğitim Bakanı değişmeli mi?

Hayır değişmemeli. Son on yıla damgasını vuran Milli Eğitim Bakanı Hüseyin ÇELİK’tir. 6 yıllık görevi süresince çokça eleştirilmiştir.

 

Fakat onun döneminde her şeyin suçlusunun basın olduğu, sendikalar olduğu, olayların münferit olduğu çokça dillendirilmemiştir. Öğretmeni, yöneticiyi hedef alan sözler çok fazla sarf edilmemiştir. Kadrolaşmanın en alası, vekaleten çalışmanın en büyüğünün o dönemde olduğu konuşulmuştur. Sistem değişikliği, yeniden yapılanma, müfredat… derken el atılmayan alan kalmamıştır.

Bu eleştirilere rağmen devlet ciddiyetine yatkın yaklaşım ve bürokrasi de bu dönemde çalışmıştır. Hasan Ali YÜCEL hariç Cumhuriyet tarihinde Milli Eğitim Bakanlarının büyük bir kısmının koltukta kalma süreleri 1-2 en çok 3 yıl iken o bu koltukta 6 yıl kalmıştır. 2 yıl kalan Nimet ÇUBUKÇU(BAŞ)’ın kaldığı sürede de bakanlıkta bulunsa idi en çok görev yapan bakan unvanını alabilecekken bu şansını yitirmiştir.

Bakan ÇELİK’den sonra Sayın ÇUBUKÇU(BAŞ) görevi devralmıştır. Onun da anne şefkatine dayalı yaklaşımları ile bayan yöneticilere gösterdiği önem çok konuşulmuştur. O da bir çok konuda eleştiri almıştır. Sayın BAŞ o dönemde Sayın ÇELİK’in tabiriyle otomatik pilota bağlanmış bir bakanlığı bu pilotlarla yönetmek durumu ile karşı karşıya kalmıştır.

Sayın DİNÇER göreve geldiğinde gerçekten ümitli olanlar, MEB’de işlerin çok daha iyi, kariyer, liyakat ve hukuk kurallarının ön plana çıktığı bir yaklaşımı bekleyenler azımsanmayacak kadar çoktur. Gelinen nokta bu beklentileri boşa çıkarmış olmakla beraber otomatik pilotların tavsiyesiyle başlayan süreçte uçağın uçabildiğinden söz etmek dahi mümkün olmamaktadır.

Tepe mevzuat (KHK) düzenlemeleri yapılmış fakat alt mevzuatlar bir türlü düzenlenememiş yada düzenlenmek istenmemiştir. Bunun yerine ağızdan çıkan sözler kural olarak işletilmeye çalışılmıştır.http://www.memurlar.net/haber/285266/

Son üç bakanın genel değerlendirmesine bakıldığında gelenin gideni arattığı görülmektedir. Öyleyse değişiklik anlamasız kalmaktadır. Çözüm olarak arananları geri getirmek düşünülse bile yeniden eski yapıyı yakalamak hukuken de mümkün görülmemekte yada çok zor görülmektedir.

Yine de eğitim çalışanları; (taşrası, merkezi, öğretmeni, yöneticisi, memuru, yardımcı personeliyle) ümitlerini tüketmemekte, geleceklerini görüp planlamak istedikleri, her aşamada hedef tahtasına konulmadıkları, sorunların değil çözümlerin ön plana çıktığı günleri özlemle beklemektedirler… MEB’e kimin geldiği değil kimin ne yaptığı, takım çalışmasının ne olduğunu bilen, her paydaşından yararlanan ve başta çalışanları olmak üzere toplumun bir kişinin yönetmesi önemlidir.

Bir başka husus ise strateji kitabı yazmakla övünülen değil uygulamasını sağlıklı yapabilmek ve bununla övünmeye dahi gerek duyulmayan bir anlayışa ihtiyaç vardır..

Maksut BALMUK
Eğitim Yöneticisi

Kaynak:Haber Kaynağı

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.