Milli Eğitim Bakanlığı Olmasa Daha İyi!

Milli Eğitim Bakanlığı Olmasa Daha İyi!

Türkiye'de genel olarak eğitimin halinin içler acısıdır ve reform adına yapılanlar dâhil eğitime faşizanca yaklaşılmaya devam edilmektedir.

“Türk Eğitim Sistemi Eleştirisi -7” adlı toplantıda konuşan Demokrat Eğitimciler Sendikası Genel Başkanı Gürkan Avcı, şunları söyledi;

 

GENETİĞİYLE OYNANMIŞ DİN EĞİTİMİ!

Çarpık eğitim sistemimiz nedeniyle ne Osmanlı'yı ne de Cumhuriyet'i öğrenebildik! Yalan rüzgârlarıyla ömür tükettik! Dünya üzerinde kökleri ve genetiği ile oynanmış en güzel örnek bizim eğitim sistemimizdir! 16 devlet kurmuş millet bu eğitim sistemi yüzünden oyuncak oldu! Emperyal odaklar ve işbirlikçi hükümetler eliyle kasıtlı olarak cahil bırakılmış bir milletiz! Özellikle son iktidarlar döneminde yabancılaşma, başkalaşma tavan yaptı! Topluma bütün kanallardan pompalanmaya devam edilen genetiğiyle oynanmış din eğitimi bizi emperyalist ülkelere kul, köle ve maraba yapmaya yarıyor ancak! Onların çıkarlarına hizmet eden bir din eğitimi! Denklem buydu! Asimetrik dezenformasyon!

 

EĞİTİMDE YALAN RÜZGÂRI!

Bizler bu hormonlu eğitim sistemi yüzünden gerçekleri tam olarak öğrenme şansını yakalayamadık! Ne Osmanlı'nın nasıl yıkıldığını öğrenebildik, ne de Cumhuriyet'in hangi şartlarda kurulduğunu. Biz hep rüya gördük. Ne zaaflarımızla ne gerçeklerimizle yüz yüze gelebildik. Hiç kafa yormadık! Bu eğitim sistemi yüzünden ‘Neden?’ sorusundan hep uzaklaştırıldık. Sonuçları analiz etmeyi düşünemedik. Kolay olanı, basit ve sığ olanı yaptık, düşündük! Önümüze ‘tek doğru’ diye sunulan her bilgiyi alıp beyin hücrelerimizin zehirlenmesine izin verdik.

 

OMURGALI BİR MİLLİ EĞİTİM POLİTİKAMIZ YOK!

Ne yazık ki Türkiye halen büyük bir cehaletin hâkim olduğu bir ülke. Bildiğimiz birçok doğru, aslında yanlış! Bu eğitim sistemi bizi yalan rüzgârlarıyla büyüttü ve uyuttu. Kimin dost kimin düşman olduğunu öğretmediler, bilemedik ve anlayamadık! Bırakalım sıradan bir vatandaşı, en nitelikli eğitim almış insanlarımızın bile hakikatleri bilmesi, doğruyu yanlışı ayırt etmesi hiç kolay değil!

 

Başta eğitim sistemimiz olmak üzere, siyasetçiler, gazete, televizyon, dergi ve filmler gerçeğin üstünü kapatmak için varlar! Eğitim sistemide dâhil bu ülkenin karabulutları onlar! Omurgalı ve istikrarlı bir milli eğitim politikamız yok. Hükümetlere dahası bakanlara bile bağlı olarak değişen bir eğitim sistemimiz var. Eğitim yazboz tahtası oldu. Özellikle Ak Parti hükümeti döneminde eğitim sistemi her sene değişti ve tam bir kangrene dönüştü!

 

AK PARTİ EĞİTİMDE BAŞARISIZ!

Türkiye’nin eğitim sistemiyle amaçladığı; her şeye ideolojik bakan, her olumsuzluğa makûs kader diyen, reaktif, pasif, düşünmeyen ve fikrini söylemekten korkan bir nesil yetiştirmekse çok başarılıyız. Haksızlık karşısında susmayan, bilinçli, ahlaklı, çalışkan, demokrat ve medeni öğrenciler yetiştirmekse amacımız çok başarısızız.

 

HERKES EĞİTİMDEN ŞİKÂYETÇİ!

Çocuklarımız sabahın köründe somurta somurta okullarına gidiyor. Öğrencileri okul dediğimiz, ama sistem anarşisinin yaşam hapishanesine çevirdiği kafeslere hapsediyoruz. Gün boyunca gerçeklerden, yaşam neşesinden ve çevreden izole ederek okullara, sınıflara tıkıyor ve beynine narkozlu bilgileri şırınga ediyoruz. Çözülmeyen ve yıllanmış sorunlar nedeniyle öğretmenlerimiz mutsuz. Velilerimiz eğitimin mali ve psikolojik yükünü taşımaktan bıkmış. Ezberci ve sınavcı eğitim sisteminden bütün eğitim bileşenleri yorgun düşmüş. Milli Eğitim Bakanlığı olmasa durum şimdikinden daha iyi olurdu.

 

EĞİTİM SİSTEMİMİZ DEĞİŞİME AYAK UYDURAMADI!

Eğitimin niteliğini yükseltmek, fırsat eşitliğini tesis etmek, eğitimde iller, bölgeler ve okullar arası kalite standardı oluşturmak konusunda zayıfız. Sağlıklı ve mutlu bireylerin yetiştirilmesi ancak çağdaş, demokratik eğitim ve öğretim programlarının hayata geçirilmesi ile olanaklıdır. Ülke olarak en büyük gayrimenkulümüz sahip olduğumuz gençliğimizdir. Fakat eğitim sistemi yaşadığımız bilgi, teknolojik ve iletişim çağının gereklerine uygun değil ve dünyadaki hızlı değişimlere ayak uydurabilecek bir eğitim ordumuz yok. Günlük hayatta yararı olmayan kalıp bilgilerin çocuklarımızın beyinlerine, ezbercilikle ve sınav korkusuyla yerleştirildiği, eski dönemlerden evirilme bir eğitim sistemimiz var.

 

EĞİTİM SİSTEMİMİZ DOGMA VE HURAFELERLE DOLU!

Koşulsuz kabul ettirilmeye çalışılan dogmalarla dolu bir eğitim felsefemiz var. Akılcılık, bilimsellik, verimlilik, öz eleştiri, öz denetim gibi esaslarla sorumlu bireyler yetiştiremiyoruz. Hurafe ve dogmalarla günü kurtarıyoruz. Çocuklarımızın yaşamdan tat almalarına katkı sunan, üreten ve yaşama doğrudan katılan bir gençlik yetiştiren eğitim sistemini bir türlü inşa edemedik. Çocuklarımızın davranışlarını olumlu yönlendiren, çocuklarımıza değerlerimize uygun kişilik, tarihsel bilinç ve bilgi kazandıran, çocuklarımızın kendisini ve dünyayı tanımasını sağlayan bir eğitim sistemi kuramadık.

 

EĞİTİMDE BAŞARISIZLIK KABUL EDİLEMEZ!

Bu nedenle eğitim alanındaki başarısızlığımızı diğer alanlardaki başarılarla telafi etmeye çalışmak gibi büyük bir hataya düşmemeliyiz. Aksine eğitim alanındaki başarımız, diğer tüm alanlardaki başarısızlığı telafi edecek niteliktedir.


EĞİTİM BEYİN YIKAMA FAALİYETİ Mİ?

Türkiye’de eğitim açık konuşmak gerekirse bir beyin yıkama faaliyetidir.

Eğer beyin yıkama hakkı tartışılacaksa bu devletin değil öncelikle anne babanın hakkıdır.

Devlet vatandaşının çocuğuna istediği eğitimi vermesini sağlamalıdır.

Siyasetçiler devlet maharetiyle çocuklara el koyuyor ve devlet aygıtıyla çocukları nasıl istiyorsa öyle yetiştiriyor.

Çocuklar devletin değil anne babanındır.

Dahası ne okuyacağına önce çocuğun kendisi karar vermeli, sistem yahut anne baba değil.

 

EĞİTİM SİSTEMİ SİVİLLEŞTİRİLMELİ!

Bizim eğitim sistemimiz bireyi kısıtlayan, dar bir çerçeveye hapseden, bakış açısını küçülten bir çekirdek mantığa sahiptir.

Türk eğitim sistemi ivedilikle bilimsel, demokratik, özgürlükçü, sivil ve tamamen parasız hale getirilmelidir.

 

TEHLİKESİZ DEMOKRASİ VE FAŞİZAN EĞİTİM!

Herkesin, ilkokul mezunu vatandaşın bile üniversiteye gitme hakkı olmalı.

Bir çok üniversitenin liseden farkı yok.

Tamamen siyasi nedenlerle ve oy kaygısıyla açılan üniversite ve fakülteler kapatılmalı.

Okullar Cumartesi günü de açık olmalı ve ders işlenmeli.

 

Hükümet tehlikesiz bir demokrasiyi ancak tahayyül ve tahammül ettiği için eğitimde tek çıkar yol olarak faşizan bir vizyonu uygulamaya devam ediyor ve ancak kavrayabiliyor.

28 Şubat sürecindeki antidemokratik eğitim reformları eğitim için, çocuklarımızın geleceği için değil İmam Hatiplerin önünü kapatmak için yapılmıştı.

Şimdi de tam tersi, yapılan reformlar İmam Hatiplerin önünü açmak için yapılıyor.

Eğitimde eşitsizlikçi uygulamalara, ayrımcılık ve çifte standarda, kayırmacılığa asla ve kata izin verilmemelidir.

Maalesef siyasi iktidarlar çocuklarımız için daha kaliteli eğitim nasıl olar yahut eğitim sistemini en muasır seviyeye nasıl çıkarırız için değil, saltanatatımızı nasıl daha uzun sürdürürüz derdindeler.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.