ÖĞRETMENLERE ŞİDDET VE 19 MAYIS KARARI

ÖĞRETMENLERE ŞİDDET VE 19 MAYIS KARARI

ÖĞRETMENLERE ŞİDDET VE 19 MAYIS KARARI

Öğretmenlerimizin şiddete uğradığı haberlerini son zamanlarda sık sık okumaya başladık. Bu gidişat, hiç de iyi bir gidişat değil. Bana bir harf öğretenin kırk yıl kölesi olurum diyen atalarımızın kemikleri sızlıyordur, herhalde! Ya da alimin atının ayağından kaftanına sıçrayan çamuru temizlemeyip saklayan ve tabutuna örten bir milletin, nereden nereye getirildiğini görmek son derece üzücü… Bu gün suçlu aramak da beyhudedir. Bu konu da yasal düzenlemeler yapmanın yanında okullarda ki tüm müfredatın gözden geçirilmesi gerekir, diye düşünüyorum. Öğrencilere değerler eğitimi verilmelidir. Hatta böyle bir ders konmalıdır. Değerlerimizi unutmamalıyız. Saygı, sorumluluk, tevazu, sevgi, kardeşlik, cömertlik… Bunlar bizim aynı zamanda geleceğimizi üzerine inşa etmemiz gereken değerlerimizdir. Bu değerler üzerine eğitimi oturtamazsak, bu tür hadiselerle daha çok karşılaşırız. Eğitimin temeli değerlere dayanmalıdır.

İşin en önemli boyutu, değerler eğitiminin verilmesi oluştursa da bu gün acil olarak bu konuda başka şeylerde yapılması lazımdır. Bu vakaların artması, geleceğimizin mimarı öğretmenlerimizin tedirgin olması, eğitim-öğretim ortamlarını olumsuz etkilemektedir. Öncelikle ceza kanunlarında bu tür eylemleri yapana misli ile ceza verilmelidir. Okul dışında benzer eylemleri yapanlar ile okul içerisinde öğretmenlere karşı bu eylemleri yapanların alacağı ceza farklı olmalıdır. İndirim uygulanmamalıdır. Ertelenmemeli, paraya çevrilmemelidir. Cezalar caydırıcı olur ise bundan sonra bu olaylara teşebbüs etmeye kalkışma azalacaktır.

Özellikle ortaöğretim kurumlarına güvenlik personeli alınmalıdır. Okulların kapılarında nöbetçi öğrenci uygulamasına son verilmelidir. Her okulun girişinde kameralar olmalıdır. Okul yöneticileri okula giren çıkanı takip edebilmelidirler. Bu konuda okullara ödenek gönderilmelidir. Bir başka husus da okullar hayat olsun projesidir. Proje kapsamında büyük illerde okullar hafta sonu da açılıyor. En az bir yönetici, çalışanlar okullarda adeta nöbet tutuyor. Hem de hiçbir ücret almadan. Hafta sonları bu çalışanların güvenliğini kim sağlayacak? Bu nedenle özellikle büyük şehirlerde ortaöğretim kurumlarında güvenlik personeli ihtiyacının karşılanması gerekmektedir.

Sağlık Bakanlığı bu konuda bir adım öne çıkarak personeline karşı görevi esnasında işlenen suçlarla ilgili geçen günlerde bir yönetmelik yayınladı. Görevi sırasında şiddete uğrayan personeline hukuki yardım yapacak. Benzer bir uygulama Milli Eğitim Bakanlığı Personeli içinde yapılmalıdır. Şiddete uğrayan öğretmenin hukuki işlemleri konusunda, Bakanlık yardım etmelidir. Avukatlık ücretini ve danışmanlık ücretini Bakanlık karşılamalıdır. Sadece öğretmelerin değil tüm MEB çalışanları için bir düzenleme yapılmalıdır.

Tabi işin bir önemli boyutu da ortaöğretim kurumları öğrenci ödül ve disiplin yönetmeliğidir. Bu yönetmelikte öğrenci arkadaşlarına ve öğretmenlere şiddet uygulamaya kalkan ortaöğretim öğrencileri ile ilgili daha katı hükümler yer almalıdır. Hatta önleyici tedbir olarak davranış bozukluğu gösteren, şiddet eğilimli öğrencilere de böyle bir katı disiplin hükümleri uygulanmalıdır. Toplumun hiçbir kesiminden de bu tür öğrenciler, destek görmemelidir.

Hepsinden önemlisi bu tür olaylar karşısında öğretmenlerin, yalnız olmadığını hissetmesidir. Doğrusu sendikaların bu konularda ki tavrını destekliyorum. Bu tür olaylar karşısında açıklamalar ve eylemler yapmaktadırlar. Daha çok ses getirmek için etkili eylemler yapılmalıdır. Ayrıca sanatçılardan, sporculardan oluşan toplum önderleri, öğretmene yönelik şiddeti kınayan toplantı ve seminerlere katılmalıdırlar. Yurt çapında böyle bir kampanya başlatılmalıdır. Toplumun dikkatini buraya çekmek ve toplumu duyarlı bir noktaya taşımak açısından önemlidir.

“Danıştay’ın 19 Mayıs Kararı”

Bakanlığın 11 Ocak 2012 tarihindeki 19 Mayıs Atatürk'ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı kutlamalarının başkent dışında sadece okullar ve öğrenciler ile kutlanmasını, stadyumlar ve meydanlarda kutlanmasını engelleyen 817 nolu genelgesi ile ilgili yürütmenin durdurulması kararı verildi. Danıştay kararını görmedik ama ortada iptal edilmemiş bir yönetmelik dururken genelge ile yapılmak istenen uygulamayı durdurma kararı verilmiştir, diye düşünüyorum. Aslında genelge yıllardır süregelen bir yanlışı düzeltmek içindi… Nasıl böyle bir yorum yapıldı, anlamış değilim. Ama sonucu tahmin edip işi sağlam yapmak gerekirdi. Değişikliği genelge ile değil yönetmelikle yapmak en doğrusu imiş. Her zaman takoz olacakları, düşünmek lazım! Tüm öğretmenlerin %90 nı, liselere giden öğrencilerin %100 ü böyle bir değişimi talep etse de birileri yine memnun olmayacaktı. Bence, idarenin uygulamalarının yasalara uygun olmasının yanında kamu vicdanında kabul görmesi de önemlidir. Hukuk devleti ile kanun devletini ayıran yasal çizginin sınırı bu şekilde belirlenmektedir.

Stadlarda yapılan Bayram kutlamalarının ortaöğretim kurumlarına ve il/ilçe milli eğitim müdürlüklerine, okul müdürlüklerine nasıl bir külfet getirdiğini hepimiz biliyoruz. Sonra, Bayram amacına uygun kutlanmıyor. Eziyete dönüşüyor. Bunu artık sağa sola çekmeden birilerinin görmesi lazım. Düşünün 1040 öğrencisi, 35 öğretmeni olan bir lisede, 40 öğrenci ve 5 öğretmen bayram kutlamalarında görevlendiriliyor. Diğerleri için ise 19-20 Mayıs tatil günü olarak görülüyor. Genelge uygulanabilse bunun önüne geçilecekti. Sonra seçilen yüzlerce öğrenci en az 8-9 gün stadları doldurup provalara katılıyorlar. Okullarda yapılan çalışmalar hariç! Bunun adı da herkesin katıldığı bayram oluyor.

Küçük yerleşim yerlerinde ise 19 Mayıslarda başka bir sıkıntılar yaşanıyor. Ülkemizin bütün şehirlerinin, nüfusu kalabalık değil. Çoğu zaman haritaya bakmayı unutuyoruz. Bir okulu olan birçok ilçe var. İşte oralarda ise durum daha başka… İkinci dönem 8-9 gün okullar tatil. Böyle bir uygulamayı hangi eğitimci savunur, anlamış değilim.

Milli bayramlarda resmi boyut daha ön plana çıkıyor. Bu durum bayramın coşku içerisinde kutlanmasını engelliyor. Geçit töreninde şu kadar öğrenci olacak, kıyafetleri şöyle olacak, öğretmenler sağdan yürüyecek, bayan öğretmenler geçit töreninde çanta taşımayacak gibi... Buna benzer o kadar çok kural var ki, saymakla bitmez herhalde… Törenler daha esnek ve katılımcı bir yapıya dönüştürülmeli. Sanırım Bakanlıkta bunu yapmak istiyor. Ama bir sürü engel çıkarmak, kime hizmet ediyor anlamış da değilim.

Genelgenin yürütmesinin durdurulmasından sonra şimdi ne olacak? Pazartesi günü okul müdürlerini toplayıp statlarda bu törenleri yapacağız mı diyeceğiz? Önümüzde 20 gün zaman var. Bu zaman zarfında yeterince hazırlık yapılamayacaktır. Bu seferde stat törenleri güzel olmadı diye bir sürü eleştiri alacağız. Ya da hukuki açıdan başka bir çözüm bulmak gerekecektir.

Davut ÇALIŞKAN

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.