Sadece ölçen değil, bilgi ve beceriye göre yetiştiren bir sistem gelmeli

Sadece ölçen değil, bilgi ve beceriye göre yetiştiren bir sistem gelmeli

Eğitim-Bir-Sen Genel Başkan Yardımcısı Atilla Olçum, ‘önce insan’ anlayışıyla hareket ettiklerini, emeği, emeğin karşılığının alınmasını öncelediklerini belirtere...

Eğitim-Bir-Sen Genel Başkan Yardımcısı Atilla Olçum, ‘önce insan’ anlayışıyla hareket ettiklerini, emeği, emeğin karşılığının alınmasını öncelediklerini belirterek, “Önce insan anlayışıyla, insanların en hayırlısı insanlara faydalı olandır anlayışını içeren kültür ve medeniyetimizi referans alarak sendikacılık yapıyoruz. Biz, bir yandan eğitim çalışanlarının mali ve özlük haklarını iyileştirmek için çabalarken, diğer yandan akademik ve sosyal sendikacılık ile hizmet sendikacılığı yapmayı da ihmal etmiyor; yarına dair yeni şeyler söyleyerek, yeni şeyler üreterek yolculuğumuzu sürdürüyoruz. Her zaman millî iradeden yana olan, milletin dertleriyle dertlenen, yarınlarımız için elini taşın altına koyan, eğitim için, eğitim çalışanları için ter akıtan bir teşkilat olarak zihnimizdeki, fikrimizdeki ve gönlümüzdeki olağanüstü hali, duruşu ve bakışı daima korumalıyız” dedi.

 

Atilla Olçum, Zonguldak, Bartın, Karabük, Kastamonu ve Sinop’ta üyelerle bir araya gelerek, yeni döneme ve yeni hedeflere ilişkin istişarelerde bulundu.

Toplu sözleşmelerde en çok kazanımı elde etmiş bir sendika olarak 4. Dönem Toplu Sözleşmesi’ne de ‘Talebiniz Teklifimiz Olsun’ sloganıyla hazırlandıklarını ifade eden Olçum, üç alternatifli bir teklifle masaya oturduklarını söyledi. Hiçbir yetkisi olmayanların masaya oturduklarını, toplu sözleşme sürecini manipüle etmek, gerçekleri çarpıtmak için ellerinden geleni yaptıklarını kaydeden Olçum, yetkili sendika olarak bütün toplu sözleşmelerde kazanım elde ettiklerini, eğitim çalışanlarının, kamu görevlilerinin aleyhine olan her iş ve işleme, uygulamaya şiddetle karşı çıktıklarını, daha çok kazanım temin etmek için yoğun çaba harcadıklarını, son dakikaya kadar mücadele ettiklerini söyledi.



 

Gerçekleri herkesin bilmesi için çalışma tempomuzu artırmalıyız

“Hakikati gölgelemek, algı oluşturarak gerçekleri ters yüz etmek kimseye bir fayda sağlamaz, sorunların çözümüne de katkıda bulunmaz” diyen Olçum, “Eğitim-öğretim ve bilim hizmet kolunda yetkili olarak masaya oturduğumuz günden bugüne birçok sosyal sorunun çözümünü sağladık, birçok mali kazanıma imza attık. Bunun yanı sıra ülkemizin geleceği, çalışma hayatının şartları, millî iradenin hâkim ve kaim olması için hep sorumluluk aldık. Emeğimize sahip çıkıyor, verdiğimiz mücadeleyi anlatıyor, teşkilatımızla, üyelerimizle istişarelerde bulunuyoruz. Yıllarca masaya oturup dişe dokunur bir kazanım dahi elde edemeyenlerin toplu sözleşme sürecini sulandırmalarına, algı operasyonlarıyla kazanımlarımızı itibarsızlaştırma gayretlerine şaşırmıyoruz. İşleri bu ama bizler onlara fırsat vermemeliyiz, vermeyiz. Eğitim çalışanlarına, kamu görevlilerine süreci ve sonuçlarını anlatarak, kazanımlarımızdan herkesin haberdar olmasını sağlamalıyız, bunun için de çalışma tempomuzu daha da artırmalıyız” ifadelerini kullandı.



 

15 Temmuz’u unutmamalıyız

Türkiye’nin yakın siyasi tarihine de değinen Olçum, “Her 10 yılda bir iradesine ipotek konulan, balans ayarı çekilen defolu bir siyasi tarihimiz olduğunu hepimiz biliyoruz. Daha düne kadar, 15 Temmuz öncesine kadar katıldığımız bütün toplantılarda ve kurullarda artık bu ülkenin darbeler ülkesi olmaktan çıktığını, artık bu ülkede darbelerin tarihin çöp sepetindeki yerini aldığını iddia ederken, bugün dışarıdaki baronların içerideki çukur işbirlikçileriyle bu ülkenin kılcal damarlarına nüfuz edip onları nasıl harekete geçirdiğini çok net bir şekilde görüyoruz. Düne kadar okuduğumuz, yorumladığımız şeyleri 15 Temmuz’da hep birlikte yaşadık. Gönül isterdi ki, bu ülke kendi haline bırakılsın, kendi kodlarıyla, kendi yağıyla kavrulan, özgür, demokratik, şeffaf bir ülke olsun. Ama böyle olmadığını 15 Temmuz 2016’daki darbe ve işgal girişimiyle görmüş olduk. O günden bu yana OHAL süreci yaşıyoruz. Gönül ister ki, artık kurumsal manada, devlet bağlamında OHAL süreci bitsin ama her zaman millî iradeden yana olan, milletin dertleriyle dertlenen, yarınlarımız için elini taşın altına koyan, eğitim için, eğitim çalışanları için ter akıtan bir teşkilat olarak zihnimizdeki, fikrimizdeki ve gönlümüzdeki olağanüstü hali, duruşu ve bakışı daima korumalıyız. Yeni 15 Temmuzlar yaşamamak için her daim teyakkuzda olmalıyız” şeklinde konuştu.



 

Sorunlar şeffaf bir çerçevede değerlendirilmeli

Kaldırılan Temel Eğitimden Ortaöğretime Geçiş (TEOG) sistemiyle ilgili değerlendirmelerde de bulunan Atilla Olçum, TEOG’un olumlu ve olumsuz yanlarına 2016 yılında yayınladıkları Eğitime Bakış 2016: İzleme ve Değerlendirme Raporu’nda dikkat çektiklerini hatırlatarak, raporda sistemdeki sorunu ortaya koyduklarını, çözüm önerilerini gündeme getirdiklerini ifade etti. Sistemde bir sorun olduğunu ve bunun şeffaf bir çerçevede değerlendirilmesi gerektiğini dile getiren Olçum, TEOG’un sınav yönüyle çok büyük sıkıntılar taşımadığını ancak yerleştirme boyutuyla ayrıştırıcı bir yönünün olduğunu kaydetti.
 

Olçum, sadece ölçen değil, bilgi ve beceriye göre gençler yetiştiren bir sistemin kurulması gerektiğini sözlerine ekledi. 

Etiketler :
HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum