Teknolojideki milli hamlelerimiz Teknofest’te sergileniyor

Teknolojideki milli hamlelerimiz Teknofest’te sergileniyor

17 Eylül’de başlayan ve yarın sona erecek olan İstanbul Havacılık, Uzay ve Teknoloji Festivali TEKNOFEST adeta İstanbul’u uluslararası bir teknoloji merkezi haline getirdi. 122 ülkeden katılımcıları ağırlayan Teknofest, hem yarışmaları hem de...

Türkiye Teknoloji Takımı Vakfı ile Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı öncülüğünde, ülkenin önemli kurum ve firmalarının destekleriyle Atatürk Havalimanı’nda düzenlenen ve 17 Eylül’de başlayan Teknofest İstanbul Havacılık, Uzay ve Teknoloji Festivali tüm hızıyla devam ediyor. Türk Medya’nın da medya sponsoru olduğu Teknofest’e 7’den 70’e tüm vatandaşlar büyük ilgi gösteriyor. Katılımcılar, alanda bulunan Türk Hava Kuvvetleri’nin A400 M uçağı, C160 askeri nakil uçağı, Türk Kara Kuvvetleri’nin CH-47 ve skorsky helikopterleri ile F4 2020 savaş uçağı, KT1 ve T38 eğitim uçaklarının yanı sıra Sahil Güvenlik CN-235 MSA Uçağı ile jandarma ve polis helikopterlerini de yakından inceleme imkânı buldu. Teknofest İstanbul kapsamında bu yıl aralarında İnsanlık Yararına Teknoloji, Yapay Zeka, İnsansız Su Altı Sistemleri, Uçan Araba Tasarımı, Sürü İHA Simülasyonu’nun bulunduğu 19 farklı yarışma düzenlendi. Bu yarışmalara, 122 ülke ve Türkiye’nin 81 ilinden toplam 17 bin 373 takım ve 50 bin yarışmacı başvurdu. Yarışmaların finallerinde ise yaklaşık 2 bin takım ve 10 bin finalist mücadele etme hakkı kazandı. Dereceye girenlere 3 milyon liranın üzerinde ödül dağıtılacak.  

Festival kapsamında, Dikey Rüzgar Tüneli, Gök Bilim Planetaryum, Bilim Seferberliği Planetaryumu, Hava Araçları Sergisi, Kara Araçları Sergisi etkinlikleri düzenlendi. Eğitici ve eğlence atölyelerine yer verilen festivalde, “Uzay Taşıtları, Tarih Öncesi Dönemin İzleri”, “Roketimi Tasarlıyorum”, “Desenli Kanatlar”, “Havacılık ve Uzay”, “Nanoteknoloji”, “Enerji Teknolojileri”, “Elektronik Programlama”, “Robotik Kodlama”, “Mobil Uygulama ve Programlama” konularında atölye çalışmaları gerçekleştiriliyor. World Drone Cup kapsamında birçok ülkeden yarışmacıyı ağırlayacak festivalde, savaşan İHA gösteri uçuşları da yapılıyor. Take Off İstanbul Uluslararası Girişim Zirvesi’nde ise uluslararası güçlü girişimler, yatırımcılar, mentorlar ve kurumsal firmalar 16-19 Eylül’de bir araya geldi. Zirvede, yerli teknoloji girişimlerinin yanı sıra uluslararası girişimler de yer aldı. 

GÖZLER AKINCI İLE CEZERİ’DEYDİ 

Baykar, Bayraktar Akıncı Taarruzi İnsansız Hava Aracı (TİHA) ve Cezeri Uçan Araba’yı ilk kez Teknofest İstanbul Havacılık, Uzay ve Teknoloji Festivali’nde sergilendi. İnsansız hava aracı teknolojilerine yönelik çalışmalar yürüten Baykar, festival kapsamında merakla beklenen projelerini de görücüye çıkardı. Baykar’ın başarıyla görev yapan platformu Bayraktar TB2 gibi yine kendi sınıfında lider olmayı hedefleyen Akıncı da savaş uçaklarının yaptığı bazı görevleri icra edecek. Taşıdığı elektronik destek podu, uydu haberleşme sistemleri, hava radarları, engel tespit radarı, sentetik açıklıklı radar gibi çok daha gelişmiş faydalı yüklerle görev yapacak. Savaş uçaklarının yükünü azaltacak olan Akıncı ile havadan bombardıman da icra edilebilecek. Bayraktar TB2’den daha uzun ve geniş olan Akıncı TİHA, kendine özgü bükümlü kanat yapısıyla 20 metrelik bir kanat açıklığına sahip olacak ve çok sayıda milli akıllı mühimmat taşıyabilecek. Akıncı, ayrıca özgün yapay zeka sistemi sayesinde, daha akıllı ve çevresel koşulların daha da farkında olacak. Operasyonel irtifası 40 bin fit olan Akıncı, 24 saat havada kalabilecek. 

Cezeri Uçan Araba ise, sağlık sektörü ve askeri alanda lojistik destek faaliyetlerine yeni bir boyut kazandıracak. Cezeri, yolcu ve kargo taşımacılığında aktif olarak rol alacak. Seyir hızı saatte 100 kilometre, azami uçuş irtifası 2 bin metre olan Cezeri, yaklaşık 1 saat havada kalacak, 70-80 kilometre menzile erişebilecek. Güvenlik güçlerince aktif olarak kullanılan Bayraktar TB2 de Teknofest’te sergileniyor. Bugüne kadarki uçuş süresi 110 bin saati aşan Bayraktar TB2, Türk Silahlı Kuvvetleri, Jandarma ve Emniyet Müdürlüğü bünyesinde 86 araçla görev icra ediyor. Türk havacılık tarihinde havada kalma  süresi ve irtifa rekorunu kıran Bayraktar TB2, bu ölçekte ihraç edilen ilk hava aracı. Baykar’ın sergilediği bir diğer araç Bayraktar Mini İHA. Tamamen özgün ve milli olarak geliştirilmiş elektronik, yazılım ve yapısal bileşenleri ile Türkiye’nin ilk mini robot hava aracı sistemi olan Bayraktar Mini İHA, 2007 yılında TSK’nın hizmetine sunuldu. Araç, bugüne kadar 100 binin üzerinde operasyonel uçuş sortisi gerçekleştirdi.

SELÇUK BAYRAKTAR: BİZLER CEZERİ’NİN TALEBESİYİZ 

Teknofest’te bir araya geldiğimiz Baykar Teknik Müdürü ve Türkiye Teknoloji Takımı Vakfı (T3 Vakfı) Mütevelli Heyeti Başkanı Selçuk Bayraktar, Star Cumartesi’ye özel açıklamalarda bulundu. “Bizler Cezeri’nin talebesiyiz” diyen Bayraktar şunları söyledi: “Cezeri, robotik biliminin kurucusu. Bir İslam âlimi. Benim de uzmanı olduğum, yüksek lisansımı yaptığım bir alan. Yaptığımız insansız hava araçları ile robot araçlar aslında birer robot uçak. Yani kendi kendine uçma kabiliyeti olan araçlar. Yaptığımız en ufak Bayraktar Mini’den Bayraktar TB2’ye, Bayraktar Akıncı’ya kadar hepsi robot uçak. Bu alanın dünyadaki kurucusu ise Cezeri. Dünyada bilinen ilk robotları, otonomu yapan kişi kendisi. Biz de bu alanın kurucusu olduğundan dolayı uçan arabamıza onun ismini verdik. Kendisi bu ekolün bir anlamda yaratıcısı bizde onun talebeleriyiz...” 

MEDENİYETİMİZ TÜM DÜNYAYI AYDINLATMIŞ 

“Medeniyetimiz tüm dünyayı bilimsel metodoloji alanında aydınlatmış. Bu anlamda İslam medeniyetinden büyük âlimler çıkmış. Ancak 16. ve 17. yy’dan sonra bilim ve teknoloji alanında bir taassup döneme girilmiş. Bu zamanlarda Batı’da ise reform ve Rönesans ile bir aydınlanma olmuş. Bilim, teknik, sanat ve kültür alanında. 20. ve 21. yüzyıla gelindiğinde ise sanayi devrimi ve bilgi çağına geçiş gerçekleşti. İnsanoğlunun bilgi üretme kapasitesi hızlandı. Biz bu alanlardaki dönüşümleri tam takip edemedik ve yakalayamadık o yıllarda. Buna yetişmek ancak paradigma dönüşümü ile mümkün. Milli teknoloji hamlesi ile hedefimiz toplumsal seferberlik ile bu paradigma dönüşümünü 7’den 70’e herkesi kapsayarak gerçekleştirmek. Teknofest’i de bu nedenle gerçekleştiriyoruz. Bu festival havacılık ve uzay çalışmaların en renkli tarafı. Toplumsal bir dönüşümü hedefliyoruz. Teknoloji ve bilimde sadece üreten değil kendi teknolojisini hayal edip araştırıp gelişen bir Türkiye hayalimiz var. Ülkemiz insansız hava aracı konusunda özellikle savunma sanayiindeki milli paradigma dönüşümü ile büyük bir ivme yakaladı. İnsansız hava araçlarında lider ülkelerden biri. Diğer alanlarda da bu dönüşümü başarırsak ülkemizin geleceği daha parlak olur.” 

AKINCI STRATEJİK GÖREVLER ÜSTLENECEK 

Baykar Teknik Müdürü ve T3 Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı Selçuk Bayraktar, 16 Eylül’de başlayan Take Off İstanbul Uluslararası Girişim Zirvesi’nin son gününde, Türkiye’nin Milli Teknoloji Hamlesi’ne yönelik Baykar’ın yaptığı faaliyetleri konu alan bir sunum gerçekleştirdi. Bayraktar, etkinlikte yaptığı konuşmada, Baykar’ın faaliyetlerine 10 kişilik bir mühendis ekibiyle başladığını belirterek, Türkiye’ye yüksek katma değer kazandırmak amacıyla ürettikleri her teknolojinin yerli ve milli olmasına dikkat ettiklerini söyledi. Yazılımıyla, elektroniğiyle, mekaniğiyle kendi mühendisliklerinin eseri olan havacılıktaki yüksek teknolojiyi Türkiye’nin gelişmiş ülkelere satar hale geldiğine dikkati çeken Bayraktar, şunları kaydetti: 

“Geleceğin teknoloji alanlarına odaklanarak insansız hava aracı alanında dünyanın en iyisini yapabileceğimize inandık. Stratejik görevleri yapabilen Akıncı İnsansız Hava Aracı, Teknofest sonrasında uçuşa başlayarak stratejik görevler üstlenecek. Bunun yanı sıra otomotivdeki en büyük trend elektrikli ve akıllı arabalar. Bir sonraki aşama ise uçan arabalar olacak. Uçan arabalar dünyada trafikte yerlerini almaya 15 sene sonra başlayacak. Biz bugünden bu alanda ülkemiz var olsun diye çalışmaya başladık.” 

HAVACILIK MERAKIM ÇOCUKKEN BAŞLADI  

Bayraktar, 16 yıllık serüvenlerinde öğrendiklerinden hareketle teknoloji alanında ülkedeki gençlerin başarılı olabilmesi için 2017 yılında T3 Vakfı’nı kurduklarını anımsatarak, gençleri gelecekte otonom araçların, akıllı şehirlerin, uzay çalışmalarının, karanlık fabrikaların olduğu bir dünyanın beklediğini söyledi. Kendi teknolojisini üreten bir Türkiye hayaliyle faaliyete başladıklarını belirten Bayraktar, milli teknoloji geliştirmek için 7’den 70’ye toplumun içinden gelen bir dip dalgasıyla toplumsal bir seferberlik haline ihtiyaç olduğunu anlattı. Bayraktar, Teknofest İstanbul’un teknolojiyi hayal edip, araştırma ve geliştirmeyi yayma maksadıyla yapıldığını ve etkinliğin Milli Teknoloji Hamlesi kapsamında yapılan çalışmaların toplumla buluşma noktası olduğunu kaydetti. Bayraktar, sözlerini şöyle sürdürdü: “Geçen yıl Teknofest’e 60 farklı ülkeden 550 bin ziyaretçi katıldı. Bu yıl 122 ülkeden katılım oldu. Geçen yıla oranla bu yıl Türkiye’nin her tarafından çok daha yoğun bir katılım var. İlk 2 günde 250 bini geçtik. Biz istiyoruz ki bu alanlar popüler konuların en azından yüzde biri kadar popüler olsun. Teknofest tümüyle teknolojiyi sevdirme ve bir şekilde bu işe gönlünü kaptırma üzerine kurgulandı. Benim hikâyemde de bunun çok önemli bir yeri var. Ben de çocukken bir havacılık etkinliğine gitmiştim. Havacılığa merakım ufak yaşlarda öyle başladı. Türkiye’nin milli İHA ve SİHA’ları bu şekilde başladı.” 

Muhabirimiz Ali Demirtaş, Selçuk Bayraktar ile birlikte

İNSANIN ULAŞAMADIĞI YERE İKA ULAŞACAK 

Yunus Emre Şahin, Zeynep Kocatürk, İlayda İlter, Mehmet Tetik, Arif kılıç, Hayrettin Haney, Sefa Çalık, Selman Üstün ise öyle bir insansız kara aracı (İKA) geliştirdiler ki bu aracın tekerlekleri birbirinden tamamen bağımsız bir şekilde hareket edebiliyor. Üzerindeki robot kol ve hareketli tekerlek sistemi ile bomba imha, doğal afet gibi kritik durumlarda insan hayatını korumaya yönelik kullanılması için geliştirilen bu aracın üzerindeki robot kol ise şüpheli paketleri inceliyor. Bu insansız kara aracının bozuk arazi şartlarına uyum sağlayan hareketli tekerlekleri ise doğal afetlerde devrilmeden ilerleyebiliyor. Üzerindeki kamera sayesinde görüntü alıp doğal afetlerde ve insanların ulaşamayacağı yerlerden görüntü alıp arama kurtarma ekiplerine yardımcı oluyor. 

KARBONDİOKSİT SORUNUNA TASARRUFLU ÇÖZÜM 

Teknofest İnsanlık Yararına Teknolojiler Yarışması’nda yer alan bir diğer grup ise Alfa X. Bu proje çevre kategorisinde yarışıyor. Yarışmaya Ankara’dan katılan öğrenciler Ela Uğurluoğlu, Burak Yağız Güllü, Nehir Erdoğan ve danışmanları Saime Ildırşahin “Yapay Fotosentez Kulesi” isimli projeleriyle havadaki karbondioksit gazını oksijen gazına dönüştürmeyi böylelikle küresel ısınmanın önüne geçmeyi amaçlıyorlar. Projede kullandıkları sistem şöyle: Çam ağacına benzeyen, filtrelerle donatılmış bir kule karbondioksit gazını içine çekiyor. Foto-reaktörde gaz dönüşümü gerçekleşiyor. Açığa çıkan oksijen gazı atmosfere salınırken, yan ürün olarak elde edilen karbonun indirgenmiş bileşenleri de kimyasal hammadde olarak kullanılabiliyor. Sistem uygun bir veri tabanı ve yazılımla destekleniyor. Öncelikli kullanım alanlarının, karbondioksit gazı yoğunluğu yüksek olan endüstriyel alanlar, ağaçlandırmaya uygun olmayan çorak alanlar ve trafik yoğunluğu yaşanan bölgeler olması hedefleniyor. 

DEPREMDE ENKAZ ALTINDA KALANLAR DAHA HIZLI KURTARILACAK 

Yalova Altınova Piyalepaşa Ortaokulu’ndan öğrenciler Mehmet Aybars Özyiğit, Hamza Özyiğit ile danışmanları Pınar Demirsoy ise projeleriyle ülkemizin deprem kuşağında olduğuna, gerçekleşmesi beklenen büyük Marmara depreminde ise yaklaşık 30 bin binanın aynı anda yıkılacağına ve deprem kurtama ekiplerinin ancak 20-30 binayı kurtarabilecek kapasiteye sahip olduğuna dikkat çekiyorlar. Dolayısıyla böyle durumlarda ilk 12 saat çok önemli. Sessiz Çığlık adı verilen bu proje ise akıllı saatte bulunan nabız ölçer ve radyo alıcısı sayesinde AFAD ekiplerine dağıtılan Canlı Tespit Kumandası’na (Radyo Alıcı-Verici ve yazılım içeren) enkaz altında canlı olan insanların bilgisi ulaşacak ve bu sayede kurtarma ekipleri canlının en çok olduğu binaya yoğunlaşacak. Böylelikle maksimum sayıda insan kurtarılabilecek. Bu sistemle kurtarma ekipleri canlının olduğu binada yoğunlaşıp mümkün olan en fazla sayıda insanı kurtaracak ve saniyelerin önemi olan bir durumda boş yere canlının bulunmadığı enkazlar ile zaman kaybedilmeyecek. 

ORMAN YANGINLARINA STRATEJİK MÜDAHALE  

Şimdi bahsedeceğim proje ise drone teknolojisini kullanarak orman yangınlarını hızlı bir şekilde büyümesine fırsat vermeden tespit edip drone’larla müdahale edebilen bir sistem. Proje ekibi Kaan Kahraman, Beril Paydak, Kıvanç Hüdaverdi, Harun Demirci; danışmanları ise Mustafa Kasar, Serkan Kahraman. Projenin amacı orman yangınlarında yangın başlangıcını tespit edip, yangını büyümeden kontrol altına alabilmek aynı zamanda yangın söndürme araçlarının ulaşamadığı, uçakların, helikopterlerin müdahale edemedikleri yerlerde  itfaiyecilere destek olarak can ve mal kaybını azaltmak. “Bize emanet olan ormanlarımızın varlığının korunması ve gelecek kuşaklara yemyeşil bir ülke bırakabilmek için ateş böceklerini tasarladık.” diyen proje ekibinin kurduğu sistem orman içinde oluşturulmuş yer istasyonu ve bu istasyon ile irtibatlı kritik bölgelere yerleştirilmiş sensörlerden oluşuyor. İstasyonun çevresini 360 derece sürekli tarayan termal radar ve bu radarın bulunduğu radar kulesi ile üzerinde 50 adet uçuşa hazır drone’un bulunduğu pist altında drone’lara fire balları yükleyen dolduruculardan oluşmakta. Sistem, kule radarının veya orman içinde yerleştirilmiş olan sensörlerin alevi ve dumanı tespit etmesinin ardından yangın alarmı devreye giriyor ve ilgili birimlere durumu iletiyor. Kule radarı alarm veren sensörü teyit ederek konumu belirliyor ve işaretli bölgeye drone’ları gönderiyor. Pistteki drone’lar oluşturulan uçuş programına göre ilgili bölgeye ulaşıyor ardından üzerlerinde bulunan termal detektörler ile alevli bölgeyi algılayarak “fire-ball” bırakıyorlar. Söndürücü topu bırakan drone kendi kalktığı pistteki konumuna iniyor ve otomatik olarak yükünü alabiliyor. Yükünü alan drone alarm seviyesi yeşil olana kadar hareketini tekrar ediyor. 

ARTIK EĞİTİMDE ENGEL YOK 

Eğitimde Engel Yok Projesinde Kimya eğitiminin doğru anlaşılmasında büyük rol oynayan bağlar konusu soyuttan somuta taşıyarak basit ve anlaşılır hale getiriyor. Bunu yaparken görme, işitme engelli bireylerin de aynı materyali rahatlıkla kullanmasına imkân sağlanıyor. Geliştirilen bu sistem element sembollerini ve sembollerin Braille alfabesiyle yazılışını ahşap takozlar üzerine işleyerek hazırladığımız iyom ve atom modellerine, bağ yapma eğilimlerinin algılanmasını sağlayacak özellikler barındırıyor. Model üzerindeki mıknatıslar taneciklerin birbirini çekmesini sağlayarak hangilerinin birbiriyle bağ yapıp yapmayacağını gösteriyor. Bu başarılı projenin shaipleri ise Yenidoğu Okulları’ndan Nihat Uzun, Fatih Çağman ve Şevket Kaya. Ekibin danışmanı ise Diler Dilaver Türe.

ARTIK ENGELLİ OTOPARKLARI İŞGAL EDİLEMEYECEK 

Günümüzde otoparkların bir kısmı engelli sürücüler için ayrılmış olmasına rağmen bu kuralı ihlal eden sürücüler de bulunuyor ve bu bölgelere araçlarını park edebiliyorlar. Bu alanlar özellikle giriş ve çıkış noktalarına yakın olduğundan bilinçsiz sürücüler tarafından hemen işgal ediliyor. İşte Nevşehir Bilim ve Sanat Merkezi öğrencileri Yasin Ünsal ve Musafa Canıtez danışman öğretmenleri Mustafa Yalım ile birlikte bu soruna parmak basıyor ve işgalci sürücülere “dur” diyorlar. Projeleri şöyle işliyor: engelli araçlarının plakalarına yerleştirilecek olan RFID kartı engelli parkı noktasındaki bariyerin okuyucusu tarafından algılanacak ve kartın numarası sistemdeki verilerce kontrol edilecek. Eğer o kart bir engelli aracına ait ise bariyer açılıyor ve aracın girmesiyle kapanıyor. Kişi çıkmak istediğindeyse kolay erişilebilecek şekilde aracın yanına konumlandırılan butona basmasıyla beraber bariyer araç park yerini terk edene kadar açık kalıyor. Bu sayede diğer sürücülerin engellilere ayrılan park alanlarını işgal etmesinin önüne geçiliyor. 

AKILLI BİLEKLİK KAYIPLARI BULACAK

Çözüm Koleji’nden Arda Dalkılıç, Berk Çakmak, Burcu Göncü, Emir Şen, Emre Çayır, F. Ebrar Güçlü, İpek Yıldırıcı, Sueda Akça, Emine Mercan, Olcay Çaykenarı ise okul servislerinde taşınan öğrencilerin güvenli şekilde ev ve okullarına ulaşmalarını sağlayacak ve Alzheimer hastalarının kaybolmaları halinde yer tespitinde kullanılacak bir akıllı bileklik sistemi tasarladı. Tasarımda RFID ve GPS sistemi bulunuyor. Serviste RFID okuyucu ile yoklama alınıyor. Konum takibi yapılan öğrencinin serviste kalma süresini aşması durumunda veliye flash mesaj gönderiliyor. Veli bu mesajı onaylamadığında konum, emniyet güçlerine mesaj olarak iletiliyor. Alzheimer hastalarının yakınları ise kaybolan hastanın konum bilgisine ulaşabiliyor. 

KAZALARA ULAŞMAK DAHA KOLAY OLACAK  

Trafik kazalarında ölüm oranlarına baktığımızda yüzde 52’lik ölüm oranı kaza sonrasında oluşan ölüm durumunu yansıtıyor. İbrahim Özaydın Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi öğrencileri Eyüp Çamuroğlu, Ozan Alaboğa, Bekir Ülger, Habibe Sever ile danışmanları Numan Karaman bu soruna dikkat çekiyor. Tasarladıkları proje ile amaçları kaza sonrasında minimum zaman oranı ile ilgili birimler (ambulans, itfaiye, çekici vb.) kaza durumu ve sürücünün sağlık durumu hakkında bilgilendirilecek. Böylelikle hızlı bir hizmet sağlanacak ve kazalardaki engellenebilir ölüm oranlarını düşürmek. Bu proje kaza şiddetini sensörler vasıtasıyla algılayıp, buna göre ilgili birimlere (112, itfaiye, polis) konum gönderiyor ve araç içerisindeki sürücü ile iletişime geçiyor. Sürücüden bir dönüş alınmaması durumunda veya acil yardım çağrısıyla doğrudan ilk yardım ve diğer birimler durumdan haber edilerek olay yerine yönlendiriliyor. 

Kaynak: Star

120 yıl yaşıyorlar! Bilim adamları bu Türkleri inceliyor

120 yıl yaşıyorlar! Bilim adamları bu Türkleri inceliyor

İlgili Haberler
Etiketler :
HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.