Yeni Bakan'ın Önceliği Öğretmenin Gönlünü Almak Olmalıdır

Yeni Bakan'ın Önceliği Öğretmenin Gönlünü Almak Olmalıdır

Eğitim Bir Sen Genel Başkan Yardımcısı Ramazan Çakırcı: Yeni Bakan'ın Önceliği Öğretmenin Gönlünü Almak Olmalıdır.

 

Ramazan Çakırcı, ‘bizce Ömer Dinçer'in en büyük hatası, Milli Eğitim gibi devasa bir yapıyı, bu yapının paydaşlarının ve onların temsilcilerinin düşüncelerini, önerilerini, uyarılarını dikkate almadan,kurumsal bilgi ve tecrübe birikimini göz ardı ederek dar bir çevreyle yönetmeye kalkmasıydı.'  Çakırcı; Bir transatlantiğin, Şirket-i Hayriye vapurlarında kullanılan çarklarla yüzdürülemeyeceğini göremedi, görmek istemedi; hele hele bir de ‘geminin köprüüstü'nde bulunanlar hariç tüm personelin küstürüldüğünü söyleyen Çakıcı; “Veli ve öğrenci nezdinde yalnız bırakılan öğretmene ve tüm eğitim çalışanlarına sahip çıkmak, gönüllerini almak ve öğretmenlerin ‘eşit işe eşit ücret' politikasıyla uğradıkları haksızlığı gidermek olmalıdır.”  Dedi.

 

İşte Yazdığı Yazı

 

 BAKAN AVCI'NIN ÖNCELİĞİ NE OLMALIDIR?

 

Bundan bir buçuk yıl önce idi. Milli Eğitim eski Bakanı Sayın Ömer Dinçer bakanlık görevini üstlenince bir yazı yazmıştım. Yazımın başlığı “Ömer Dinçer'in önceliği” idi. Bu yazıda Ömer Dinçer'in kişiselsitesinde alıntıladığım bir hikâyeyi paylaşmıştım. Yazımda, “Sayın Bakan'ın sitesindeki ‘yönetim dersleri' bölümünde birbirinden güzel hikâyeleri okuma imkânı buldum. Hikâyelerden bir tanesi, ‘Sizin hayatınızdaki büyük taş parçaları nelerdir?' idi. Bu hikâyeyi okuyunca, yeni Milli Eğitim Bakanı için ‘büyük taş parçaları neler olmadır' diye düşündüm. Aslında bu düşündüklerim toplumun yıllarca tartıştığı ve hayata geçmesini beklediği hususlardır” demiştim. Sayın Bakan, “yönetim dersleri” başlığı altında başkalarına verdiği tavsiyelere kendisi uyup, alıntılanan hikâyede anlatıldığı gibi bir yönetim anlayışısergilemiş olsaydı, belki daha uzun yıllar bakanlık görevini sürdürecekti. Peki, Sayın Bakan ne yaptı? Buna verileceğim cevap ise bir buçuk yılda çok iş yaptı; olumlu veya olumsuz. Burada Ömer Dinçer, irice kaya parçalarını kavanoza koydu. Ama kavanoza sıra ile çakıl taşı ve kumu koymadı. İri kaya parçaları arasına önce sürahideki suyu döktü. Daha sonra çakıl taşı ve kumu dökmeye kalkışınca kavanoz taştı.

 

***

Ömer Dinçer, bir buçuk yıl içinde başta teşkilat yasası olmak üzere köklü değişiklikler yaptı; merkez teşkilatındaki hantal yapıyı ve eğitim sistemini değiştirdi, zorunlu eğitimi 12 yıla çıkardı, seçmeli Kur'an-ı Kerim, Siyer ve din eğitimi dersini müfredata koydu, Milli Güvenlik Dersi'ni kaldırdı, 19 Mayıs törenlerinin statlarda kutlama zorunluluğuna son verdi. Bunlar yabana atılmayacak kadar önemli değişikliklerdir. Yaptığı bazı işler ise yarım oldu. Öğrenci kılık ve kıyafet yönetmeliği değişikliği yeterli görülmedi. Öğrencilere, başlarını sadece Kur'an-ı Kerim derslerinde veya imam hatiplerde örtebilme imkânı verilmesi yetersiz görüldü. Oysa bir derste başını örtebilen öğrencinin ikinci derste başını açmak zorunda bırakılması tepkiyle karşılandı. Öğrenci andının ortaokullarda kaldırılması ama ilkokullarda devam etmesi yarım yapılan işlerdendi. Kısa sürede yaptığı köklü değişikliklerle Ömer Dinçer tarihe geçti. Bu yaptıkları belki uzun yıllar unutulmayacak, hafızalarda yer edinecek ve milletimiz de hayırla yâd edecektir ama değiştirdiği eğitim sisteminde ciddi işçilik hataları oldu. Öğretmenlerin, yöneticilerin atama ve yer değiştirmelerinde yumuşak geçiş yapılmadı. Norm fazlası öğretmenlerin atamalarında olsun, özür durumuna bağlı yer değişikliği gibi uygulamalarda olsun, keskin ve sert geçişler yaptı. Eğitimcileri mağdur etti. Üslubuyla yöneticileri ve öğretmenleri üzdü, incitti. Kırdıklarının gönlünü almadı. Yanlış da olsa uygulama ve düzenlemelerde bildiğini okudu, yanlışta ısrarcı oldu. Kısacası, bazı doğru ve güzel adımlar attıysa da, sonraki adımlar yanlış olunca sorunlar çözülmeden taştı. Ancak, Ömer Dinçer'in bizce en büyük hatası, Milli Eğitim gibi devasa bir yapıyı, bu yapının paydaşlarının ve onların temsilcilerinin düşüncelerini, önerilerini, uyarılarını dikkate almadan, kurumsal bilgi ve tecrübe birikimini göz ardı ederek dar bir çevreyle yönetmeye kalkmasıydı. Bir transatlantiğin, Şirket-i Hayriye vapurlarında kullanılan çarklarla yüzdürülemeyeceğini göremedi, görmek istemedi; hele hele bir de ‘geminin köprü üstü'nde bulunanlar hariç tüm personel küstürülmüşken!

Şimdi yeni bir bakan atandı. Öncelikle yeni bakana görevinin hayırlı olmasını diliyorum. Yeni bakan, özellikle yeni eğitim sisteminin yasallaşma sürecinde TBMM Milli Eğitim Komisyonu başkan olarak çok önemli bir görev üstlenmiş ve süreci sağlıklı bir şekilde yönetmişti. O süreçte sendika olarak kendisiyle iyi çalıştık. Sürece katkı sunmak için hazırladığımız raporları dikkate aldı. Bu yönüyle paydaşların görüş ve önerilerini önemseyen bir kişi olarak biliyoruz. Sayın Başbakan, Ömer Dinçer'in, eğitim camiasında kırdığı gönüllerin tamir edilmesi gerektiğinin farkında olarak, özellikle yeni sistemin yasalaşma sürecinde işin başında olan Nabi Avcı'yı tercih etmesi, yeni eğitim sistemini ne derece önemsediğini ortaya koymuştur.

Burada, sağlıklı yürütülmesi gereken, yeni eğitim sistemi ve gönülleri kırılan eğitimciler. Nabi Avcı'nın yapacağı ilk işlerden biri; veli ve öğrenci nezdinde yalnız bırakılan öğretmene ve tüm eğitim çalışanlarına sahip çıkmak, gönüllerini almak ve öğretmenlerin ‘eşit işe eşit ücret' politikasıyla uğradıkları haksızlığı gidermek olmalıdır. 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum