Daha önce yazmış olduğumuz bir yazı da Milli Eğitim sisteminin dışından gelen bürokratların MEB’in üst düzey yöneticiliklerine atanmasının sakıncasından bahsetmiştik. Eski kaymakamlar, iktisatçılar, işletmeciler, siyasal mezunları, hukukçular, vb.nın kendilerine çok rahat yer bulabildiği Bakanlıkta işler gittikçe çıkmaza girmektedir.

Sayın Bakanımız üst üste yeni projeler ortaya atarken, Bakanlıktakiler ise mevcut problemleri çözemedikleri gibi bir taraftan da yeni problemler oluşturmaya başlamışlardır. Bunların en bariz örneği geçtiğimiz hafta açıklanan Yurt Dışı Teşkilatına Sürekli Görevle Atanacak Personeli Seçme Sınavına girecek olanların listesidir.

Avrupa Birliği ve Dış İlişkiler Genel Müdürlüğü tarafından Şubat ayında yurtdışı eğitim ataşesi ve eğitim müşaviri kadroları için duyuru yapılmış ve ardından sınav için başvurular alınmıştır. Başvuru şartlarından birisi de 3 yıl asaleten okul müdürlüğü yapmış olmaktır. Bu şartları taşıyanlar başvurularını yapmışlar ancak Milli Eğitime bağlı olan mesleki eğitim, halk eğitim merkezi, rehberlik ve araştırma merkezi, öğretmenevi gibi kurumların müdürlüklerinde geçen süreler okul müdürlüğünden sayılmamıştır. Bu durumda olanların başvuruları reddedilmiştir.
Oysaki bakanlıkta okul müdürü denildiğinde MEB’e bağlı her türlü okul ve kurum anlaşılmaktadır. Zorunlu yer değiştirmeler(rotasyon) yapıldığında her tür okul müdürü birbiriyle yer değiştirmektedir. Ancak yazının başında dediğimiz gibi MEB’i tanımayan eğitim sistemini bilmeyen kişiler görev başında olduğundan, bugün okul müdürünün ne olduğunu bilmeyenler, yarın da öğretmenler arasında ayrım yapabileceklerdir.

Bakanlığın biran önce bu yanlıştan dönmesi gerekmektedir.
 

 Saygılarımla…

Sencer KAYA
Eğitim Yöneticisi