Toplu sözleşmenin memurlar açısından olmazsa olmaz iki konusu

Toplu sözleşmenin memurlar açısından olmazsa olmaz iki konusu

Milyonlarca kamu personelinin dört gözle beklediği toplu sözleşme görüşmeleri ağustos ayının ilk iş gününde başlayacak ve memurların talepleri sendikalar vasıtasıyla masaya yatırılacaktır. Bu yılki toplu görüşmelerin oldukça çetin geçeceğini daha önce de

Toplu sözleşme süreci, Kamu Görevlileri Hakem Kurulu kararının alınması da dahil olmak üzere en geç ağustos ayının son işgünü tamamlanacaktır. Bu yazımızda toplu görüşmelerde masaya getirilmesi gereken iki konuyu açıklamaya çalışacağız.

Eşit olmayan işe eşit ücret sorunu çözülmelidir

Eşit işe eşit ücret hem kamuda hem de özel sektörde her zaman arzulanan bir uygulama olmuştur. Hele çok yoğun iş yapıp ta daha az iş yapanla aynı ücreti almak vicdanları kanatacaktır. Maalesef kamu kesiminde bu durum yaygın olarak gözlemlenmektedir.

Daha önceki yazılarımızda 666 sayılı KHK ile birlikte aynı unvanlı personele aynı ücret verilmeye başlandığını ve bu durumun eşitlik getirmekle birlikte adaleti sağlamadığını ifade etmiştik. 666 sayılı KHK ile getirilen uygulama ücret adaletini büyük oranda zedelemiştir. Hatta aynı eşi yapan ama farklı zamanlarda göreve başlayanlar arasında dahi ücret farkı oluşturmuştur.

Diğer yandan, getirilen uygulamayla çalışma koşulları açısından son derece sıkıntılı birimlerde çalışan personelle çalışma ortamı son derece rahat olan personel aynı ücreti alır hale gelmiştir. Halbuki her işin doğası gereği farklılık arz etmesi bilinen bir gerçektir. Bu nedenle işin yoğunluğu, riski vb. objektif kıstaslar dikkate alınarak yoğun çalışma gerektiren birimlerde çalışan personelle işi az olan yerlerde çalışan personel arasında bir ayrım yapılması kaçınılmazdır. Aksi takdirde eşitlik yapayım derken ciddi bir adaletsizliğe kapı aralarız.

Bazı kamu kurumlarında oldukça zor şartlar altında çalışan personeli gördükçe, iş güçlüğü zammının objektif kriterler ışığında hayata geçirilmesinin hayati öneme sahip olduğu görülecektir. İşte bu noktada, 657 sayılı Kanunun 147'nci maddesinde yer alan ve Yan Ödeme Kararnamesinde detayları yer alan iş güçlüğü zammı ile iş riski zammı dikkatimizi çekmektedir.

Niteliği ve çalışma şartları bakımından güç olan işlerde çalışanlara ödenen iş güçlüğü zammı üzerinde yapılacak bir çalışma ile adil bir düzenleme yapılabilir. Zaten yan ödeme kararnamesinde bu ödemelerin adı, iş güçlüğü zammı (Niteliği ve çalışma şartları bakımından güç olan işlerde çalışanlara verilmektedir) olarak belirlenmiştir. Önemli olan bu ödemenin sembolik olmaktan çıkarılarak işlevsel hale getirilmesidir.

Yine hayat ve sağlık için tehlike arz eden hizmetlerde çalışanlara ödenen parayı ifade eden iş riski zammı da ücret adaletinde kullanılması gereken önemli bir argümandır. Üniversitelerle yapılacak ciddi bir çalışmayla hem iş güçlüğü zammı hem de iş riski zammı ile ücret adaletinde önemli bir mesafe alınabilir. Yoksa eşit olmayan işe eşit ücret vererek adalet yerine adaletsizliği perçinleriz.

Memurların birinci dereceye kadar yükselmesinin önü açılmalıdır

Bir milyonun üzerinde bir memur kitlesinin ortak bir sorunu olan ve birçok memurun bize sürekli sorduğu ve bizim de klasik olarak mümkün değil diye cevapladığımız 5. dereceden yukarı çıkamayan memurların kadro sorunudur. Evet mevcut uygulamada 4. dereceli memur kadrosuna rastlayamazsınız.

Memurların 4. dereceye yükselmesine engel bir kanun, kanun hükmünde kararname veya yönetmelik var mıdır? Mevcut mevzuatta memurların 4. ve daha yukarı dereceye yükselmesine engel bir yoktur. O zaman sorun nedir? Sorunun kaynağı bürokrasidir. Daha basit bir anlatımla her yıl hazırlanan kadro kararnamesinin hazırlık toplantısında memurların 4 ve daha yukarı derecelere çıkması uygundur diye bir karar alınsa bir milyonun üzerindeki bir memur kitlesinin kangren olmuş sorunu ortadan kalkacak.

1. Soru: Bu sorundan Cumhurbaşkanı'nın haberi var mıdır?

Sayın Cumhurbaşkanı'nın bu sorundan haberinin olduğunu düşünmüyoruz. Eğer haberi olmuş olsaydı bu kadar büyük bir memur kitlesini basit bir yöntemle memnun etmenin yolunu tıkayanlara herhalde bazı sorular sorardı. Ayrıca personel konularında çözüm üreten bir danışmanının da olmadığını çok rahat söyleyebiliriz.

2. Soru: Hazine ve Maliye Bakanı'nın bu sorundan haberi var mıdır?

Pratik çözümler üretmede mahir olan bir Hazine ve Maliye Bakanı'nın bu kadar basit bir sorunu çözmemesi akla ziyandır. Çünkü, bu sorun özünde çok büyük bir adaletsizliği barındırmaktadır. Orta okul mezunu bir memurla üniversite mezunu bir memuru aynı kefeye koyarak her ikisi de 5. dereceye kadar yükselebilmektedir. Yine kamu kurumlarını hiç de gerek olmadığı halde sadece bu sorunu çözebilmek için VHKİ kadrosu ihdasına gitmeye zorlamaktadır.

2 soruya bir cevap ve bu sorunun çözümünün memurlara getirisi ne olacak?

Bu sorun nedeniyle memur unvanlı personel ve bunlarla aynı durumda olup da değişik kadroları işgal eden personel yeşil pasaport hakkından faydalanamıyor. Pasaport Kanunu'na göre üçüncü dereceli kadroya atanamayan personel yeşil pasaport (hususi damgalı pasaport) hakkından faydalanamamaktadır.

Yine 5 inci derece kadrolu bir memurun özel hizmet tazminatı % 49 iken 4'üncü ve daha yukarı derecelere atanma imkanı getirilmesi halinde % 55 olacaktır. Bunun mali getirisi ise 9500 x 0,130597 x % 6 = 74,44 YTL olacaktır.

Yan ödeme kararnamesine konulacak küçük bir ibare ise mali yükü biraz daha aşağı çekecektir. Bu ibare ise üniversite mezunu olanlardan 1, 2, 3 ve 4'üncü dereceli kadrolara atananlar için % 55 oranından faydalanma imkanı sağlanabilir. Bu ibare ise üniversite mezunu ile lise mezunu arasında bir ayrıma yer verdiği için daha adil olacaktır.

Daha önceki yıllarda memurların kazanılmış hak aylık derecesi olarak da 4'üncü ve daha yukarı derecelere yükselmesi mümkün değildi. Bu surunu AK Parti Hükümeti'nden önceki koalisyon hükümetleri çözmüş ve büyük bir adaletsizlik ortadan kalkmıştı.

Sonuç olarak, memurların 4. ve daha yukarı derecelere yükselmesine hiçbir kanuni engel bulunmamaktadır. Engel, sadece bürokrasidir. Bu kadar basit bir yöntemle (sadece bir talimat) çözülecek bir sorun sayesinde bir milyonun üzerindeki bir memur kitlesinin memnuniyeti sağlanacaktır. Sizce buna değer mi? Bence değer. Hep beraber izleyelim.

Ahmet Ünlü - YeniŞafak

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.