Atilla Olçum: Geçmişte kazanımı olmayanlar kazanımlarımıza dil uzatamazlar

Atilla Olçum: Geçmişte kazanımı olmayanlar kazanımlarımıza dil uzatamazlar

Eğitim-Bir-Sen Genel Başkan Yardımcısı Atilla Olçum, dününü bilmeyen toplumların bugünü doğru okuyabilmesinin, aydınlık yarınlara sahip olmasının mümkün olmadığını belirterek, “Geçmişimizi bilmeden, medeniyet değerlerimizi içselleştirmeden, geleceğe...

Eğitim-Bir-Sen Genel Başkan Yardımcısı Atilla Olçum, dününü bilmeyen toplumların bugünü doğru okuyabilmesinin, aydınlık yarınlara sahip olmasının mümkün olmadığını belirterek, “Geçmişimizi bilmeden, medeniyet değerlerimizi içselleştirmeden, geleceğe güçlü ve güvenli adımlarla yürüyemeyiz. Çünkü dünü olmayanın geleceği de olmaz. Başkalarının beyniyle düşünemeyiz, gözleriyle göremeyiz. Güçlü olmak, medeniyetimizi ihya ve inşa etmek için kendimiz olmalı, kendimizi bulmalı ve sahip olduğumuz kudretin farkına varmalıyız. Aksi hâlde, hep başkalarının ayak izlerini takip etmek, onların gerisinde kalmak zorunda kalırız” dedi.
olcum_bursa_3.jpg

Bursa ve Yalova şubelerinin il divan toplantılarında konuşan Atilla Olçum, tarihini, örfünü, geleneklerini, inanç değerlerini unutanların sonunun hüsran olduğunu vurgulayarak, “Dünümüzü unutmadan, bizi biz yapan medeniyet değerlerimizi içselleştirmek ve yaşatmak durumundayız. Bunun üzerine kuracağımız sağlam bir temel yükselmemizi, ilerlememizi, güzel bir gelecek inşa etmemizi sağlayacaktır” şeklinde konuştu.

Geçmişimiz onlarca kazanımla ve takdire şayan çalışmalarla doludur

Geçmişin geleceğin aynası olduğunu kaydeden Olçum, şöyle devam etti: “Geçmişte yetkili olup masaya oturanların, toplu görüşme tiyatrosunu izleyip çıkanların ne istediklerini ne aldıklarını çok iyi biliyoruz. ‘Toplu Sözleşmeye de Toplumsal Sözleşmeye de Evet’ diyerek mücadele verirken, buna burun kıvıranları, bizi eleştirenleri de yakinen biliyoruz. 9 yıl boyunca masaya oturup eli boş dönenlerin, yetkili olduğumuz dönemde eğitim çalışanlarına, kamu görevlilerine kazandırdıklarımızı itibarsızlaştırmak için nasıl çaba harcadıklarını, sorunları gündeme taşımak dışında bir şey yapmadıklarını herkes görmektedir. Bunlara kulak asmadan, attıkları çamura takılmadan, kazanımlar broşürlerimizi bütün eğitim çalışanlarına, iş yerlerine; nitelikli çalışmalarımızı, çözüme katkıda bulunan raporlarımızı herkese ulaştırmaya bakmalıyız. Beklentileri karşılamadığı için 2012 yılında yapılan toplu sözleşmeye imza atmayan, eğitim çalışanlarına ek ödeme verilmemesi üzerine iş bırakma eylemi yapan, promosyonların bütün kamu görevlerine verilmesini sağlayan, başörtüsü yasağı başta olmak üzere, birçok yasağın tarih olmasında emeği ve imzası olan bir sendikayız. 25 yıllık geçmişimiz kayda değer çalışmalarla ve başarılarla doludur. Kazanımların adresi, mazlum ve mağdurların sesi olan Eğitim-Bir-Sen’in tek rakibi var, o da kendisi.”

olcum_bursa2_3.jpg

Başarılı ve iyi insan yetiştirmek için nitelikli eğitim şart

Eğitimin ve eğitim çalışanlarının sorunlarının farkında olduklarını, bu konularla ilgili ses getiren, takdir edilen, örnek gösterilen çalışmalar yaptıklarını, çözüme ilişkin önerileri sunduklarını ve bütün bunların takipçisi olduklarını ifade eden Olçum, “Ülkemizin temel sorunlarının çözümü nitelikli bir eğitimden, özgün bir müfredattan geçmektedir. Bunu bilen ve bu konuda derdi olan bir sivil toplum kuruluşu olarak, dikkatleri bu alana çekmek amacıyla ‘Gecikmiş Bir Reform: Müfredatın Demokratikleştirilmesi’ başlıklı bir rapor hazırlayıp kamuoyuyla ve yetkililerle paylaştık. Teşkilatlarımız vasıtasıyla ders kitaplarının içeriklerini inceledik ve tartışmalı olanları tespit ederek bakanlığa ilettik. Bizi geleceğe taşıyacak beyinlerin yetişmesi, ancak ve ancak millî değerlerimizle şekillenmiş bir eğitimle mümkündür. Göz boyama cinsinden yapılan yüzeysel değişikliklerle günümüze kadar süren bir müfredatla, batıcı, maddeci niteliğiyle çocuklarımızın körpe dimağını zehirleyen bir eğitimle hep yerimizde saydık, gelişmekte olan ülke damgasından kurtulamadık. Bunun için millî eğitim müfredatında köklü bir değişiklik yapılması için çaba harcadık. Çünkü çocuklarımızı, gençlerimizi kendi ellerimizle ruh ve mana kökümüzden daha fazla uzak tutamayız, tutmamalıyız. Gelinen noktada önemli değişiklikler yapıldı ama hâlâ yeterli ve beklentileri karşılayacak seviyede değil. Daha iyisi için çalışmaya, ter akıtmaya, mücadele etmeye devam edeceğiz” diye konuştu.

olcum_yalova_3.jpg

İstişaresiz yapılan her iş ‘zede’ üretir

Atilla Olçum, sınav sistemleriyle ilgili değişikliklere de değinerek, düzenlemelerin alelacele ve istişare edilmeden yapılmasını eleştirdi. Olçum, “Bugün okullarda öğrettiklerimiz 15-20 yıl sonra yetersiz hâle gelecektir. Bu nedenle, eğitimin felsefesinin, içeriğinin, metodunun, bileşenlerinin zaman içinde değişmesi doğal hatta bir gerekliliktir. Ancak bu değişim alelacele günübirlik kararlarla olmamalı, eğitimciler arasında ve kamuoyunda tartışılmalı, toplumun farklı kesimleriyle, eğitimin paydaşlarıyla istişare edilerek olgunlaştırılmalıdır” ifadelerini kullandı.

 

 

Mevcut kademeler arası geçişin ve sınav sisteminin adalet ve eşitlik prensibini zedelediğinin altını çizen Olçum, şöyle konuştu: “Sınav sistemi ve kademeler arası geçişteki sıkıntılar yumağı ve bunların belirtileri, geçmişte, dershane adıyla eğitim sistemine sonradan eklenen ve bugün asli unsurmuş gibi yapışıp kalan ve kendi içinde şekiller, türevler üreterek yayılan hatta okullarımızı bile kendine benzemek zorunda bırakan bir kurumun ortaya çıkmasına sebep olmuş ve bunlar adeta okula alternatif bir kurum haline gelmiştir. Gerek kademeler arası geçişi, gerekse sınav sistemini daha adil hale getirmek için yapılacak her türlü iyileştirme ve değişikliğin eğitim meselelerini azaltmasının vazgeçilmez bir şartı olduğu unutulmamalıdır. Bu şart, yerine getirilmediği sürece eğitim sistemimizde yapılacak hiçbir değişiklik, istenilen olumlu etkiyi göstermeyecektir.”

Yükseköğretime geçiş sistemindeki en önemli sıkıntının YÖK’ün yanlış politikaları sonucu yükseköğrenime yönelik talep ile yükseköğretim sisteminin arzı arasındaki uyumsuzluk olduğunu kaydeden Olçum, “Şu an yükseköğretime geçiş sistemindeki en önemli sorun, yeni ve radikal bir sınav sistemi ihtiyacı değil, sınava giren öğrenci sayısı ile yerleşen öğrenci arasındaki oran sorunudur. Üniversiteye giriş sisteminde iki aşamalı olan sınavı tek aşamaya indirmek ve ağırlıklı olarak temel matematik ve Türkçeyi esas almak, ortaöğretim ve yükseköğretimin mevcut meselelerini çözmekten uzaktır. Dahası, teklif edilen model, eğitim sistemindeki meseleleri büyütme riski taşımaktadır” dedi.

Toplantıların açılışında Bursa 1 No’lu Şube Başkanı Numan Şeker, 2 No’lu Şube Başkanı İlyas Kaya ve Yalova Şube Başkanı Uğur Hakan Tan da birer konuşma yaparak, çalışmaları hakkında katılımcılara bilgi verdiler. 

Etiketler :
HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
3 Yorum